Yolaç Özcan, kahveye olan tutkusunu bir adım öteye taşıyarak, Türkiye’de kahve dünyasına yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Hem kahve uzmanı hem de yazarlık kariyerinde hızla ilerleyen Yolaç Bey, kahve sektöründeki geleceğe dair umut verici vizyonunu paylaşıyor. İzmit’te başlayan yolculuğu, onu sadece bir kahve tutkunu değil, bu alanda akademik çalışmalar yapan, kahvenin sürdürülebilirliği üzerine kafa yoran bir isim haline getirdi. Bugün, Bağdat Caddesi’nde kurduğu "Alter" dükkanında her gün binlerce kahve severle buluşuyor. Hem şarap hem de kahve konusunda akademik çalışmalar yapan ve “Bu Topraklarda Şarap” adlı kitabıyla büyük bir çıkış yapan Yolaç Özcan, şimdi ise kahve üzerine yazdığı yeni kitabıyla, bu kadim içeceğin geleceğine dair önemli soruları yanıtlıyor.
Yolaç Bey öncelikle kendinizden kısaca bahsetmenizi rica edeceğim.
“Eski bir beyaz yakalıyım. Beyaz yakalı olduğum süreç boyunca kahveyle ilgili çok fazla çalıştım ve akademik olarak tutkusuna sahip olduğum işleri büyüterek bu noktaya geldim. Bugün kahve uzmanıyım, ‘Bu Topraklar’ serisinin ve ‘Bu Topraklarda Kahve’ kitabının yazarıyım. Aynı zamanda bir markam var ve bu markam, çok büyük bir grup tarafından yatırım gördü. Global bir kahve markasının kurucusu olarak buradayım; kahveyi anlatıyorum, kahveyi seviyorum, kahve hakkında yazıyorum ve akademik olarak kahve üzerine çalışıyorum. Kahve kavuruyoruz; öyle bir yolculuğumuz var.”
İzmit Belediyesi'nin düzenlediği Dünya Türk Kahvesi Günü etkinliğinde yer almak sizin için ne ifade ediyor?
“Yerel yönetimlerin böyle bir konuyu sahiplenmesi çok kıymetli. Ben, yıllarca Anadolu’yu gezmiş, şehir şehir dolaşmış bir yeme içme sever olarak, bugün burada 600 yıllık bu kadim değerin bu noktaya getirilmesini, bu kitlenin burada buluşmasını ve böyle bir etkinliğin organize edilmesini çok kıymetli buluyorum. Zira sahip olduğumuz bir kültür unsurunun bugün yerel yönetimler, buradaki Mimarlar Odası ve sevgili derneklerimizle birlikte bu noktaya taşınabilmesi ve sürdürülebilmesi çok değerli. Bugün, etkinliğin dördüncüsü düzenleniyor ve bunun çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bu, sadece kahveyi anlatmak değil; bazen geleneklerimizi, kültürlerimizi ve hatta kendimizi hatırlatmak adına da önemli bir unsur. 40 yıllık hatır gelmiş, yüzyıllarca tarihte iz bırakmış; bizim için de çok önemli.”
Katıldığınız program, eğitim ve toplumsal sorumluluk projeleri hakkında bilgi verir misiniz?
“Kahve tarafında genel olarak STK’larla ya da çeşitli gruplarla yaptığımız projeler şöyle işliyor: Okullar ve üniversitelerle iş birliği yaparak, çoğu okulun yeni nesil üniversitesinin mezuniyetlerinde ya da festivallerinde konuşma yapıyorum. Aynı zamanda çeşitli STK’ların biletli etkinliklerinde yer alarak onlara destek amaçlı konuşmalar gerçekleştiriyorum. Bu sayede hem insanların kahveyle buluşmasını hem de bir projeye veya yardıma hizmet etmelerini sağlamış oluyoruz. Bunun dışında, Kahvenin Etki Çemberleri Vakfı ile yaptığımız projelerle ekosisteme katkıda bulunuyoruz. Dünyayı ne kadar az kirletebiliriz; bunun çabasını sürdürüyoruz. Çünkü kahvecilik, aynı zamanda çok büyüyen, büyük ve dünyayı da maalesef çok kirleten bir sektör. Bunları da unutmamamız gerekiyor. Dolayısıyla sosyal sorumluluk projelerini sadece insanlığa yardım ya da toplumsal anlamda bilinçlendirme değil; çevre ve ekosistem açısından da önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde barista arkadaşlarımızın, yani meslektaşlarımın geleceğiyle ilgili çalışmalar yapmayı ve yeni nesil kadın girişimcileri kahveci yapma yönünde projeler gerçekleştirmeyi planlıyorum.”
"Kahve kültürünün geleceğiyle ilgili çalışmalarınızda, özellikle hangi alanlara odaklanıyorsunuz?
“Şimdi kahve tarafında şunu söyleyebilirim: Seminerler, kahve zirveleri ve kahve festivallerinde konuşmacı olarak yer alıyorum. Benim aslında daha çok ilgilendiğim alan, kahvenin geleceği. Kahve uzmanı ve kahve araştırmacısı olarak, geçmişi de çok iyi bilerek kahveyi geleceğe taşımak istiyorum. Geçmişini yıllar önce çalıştım; bugün de geleceği üzerinde çalışıyorum. Buranın nasıl sahiplenileceği, tüketimin nasıl değişeceği, yeni nesil kahveciliğin nereye evrileceği, kahvenin bugün bu topraklarda yetişip yetişemeyeceği, burada ekip ekemeyeceğimiz, dünyadaki kahve rezervlerinin ihtiyacı karşılayıp karşılayamayacağı ve bu kültürel etkileşimin nereye varacağı üzerine çalışmalar yapıyorum. Bu konuları topluma anlatmaya gayret ediyorum.”
"Bu Topraklar serisinin yazarı olarak, özellikle Türk kahvesine odaklanan yeni bir yayın düşünceniz var mı? Eğer varsa, bu çalışmanın kültürel etkisi üzerine neler söyleyebilirsiniz?"
‘Bu Topraklar’ serisinin yazarıyım ve ‘Bu Topraklarda Şarap’ kitabı ile yola çıktım. Şimdi ise ‘Bu Topraklarda Kahve’yi yazıyorum. Biraz zaman gerekiyor, çünkü her bir yayın çok ciddi bir araştırma ve içerik konusu. Şu anda çalışmalara devam ediyorum. 2025’in Ekim ayında, Alfa Yayınları ile birlikte okuyucularımızı güzel bir kitapla buluşturmayı planlıyoruz. Ödüllü bir hikaye olacak; onun için de çok çalışıyorum. ‘Bu Topraklarda Kahve’de de şunu anlatacağız: Kıymetli olan, bu topraklardan yola çıkarak geçmişimizden aldığımız hikayeyi gelecekte nereye vardıracağımız. ‘Bu Topraklar’ serisi, zaten bunu anlatıyor. Seri olarak, bu toprakların değerini biz bugün nasıl işliyoruz, geçmişte nasıldı ve gelecekte nasıl olacak? Bunun içerisindeki paydaşlar, kahveciler, kahve tüketicileri ve kahve ürünleri gibi unsurları işleyerek keyifli bir kitap ortaya koymayı planlıyoruz.”
NASIL ARANDI: #Kocaeli Life # aralık # Yolaç Özcan # kahve # serüven # kahvenin geleceği