Modern yaşamın getirdiği stres, bilgisayar ve telefon kullanımının giderek yaygınlaşması ve buna bağlı olarak artan hareketsizlik, bedensel rahatsızlıkların daha sık görülmesine neden oluyor.
Uzun süreli oturmanın, yanlış duruş alışkanlıklarının, yoğun iş temposunun ve hareket eksikliğinin yol açtığı sağlık sorunları da günümüzde fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarına olan ihtiyacı giderek artırıyor.
Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları iyi ki var. Çünkü, onlar yalnızca mevcut rahatsızlıklarımızı tedavi etmekle kalmıyor; aynı zamanda vücudumuzun fonksiyonlarını iyileştirerek, daha sağlıklı, aktif ve kaliteli bir yaşam sürmemiz için gerekli adımları atmamıza da rehberlik ediyorlar.
Kocaeli Life olarak biz de bu ay fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında çok değerli bir uzmanı sayfalarımıza konuk ediyoruz. Hem sağlık hem de yaşam kalitemizi artırmaya yönelik önerileriyle bizlere ışık tutan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Selcen Güre’nin röportajını keyifle okuyacağınıza inanıyorum.
Selcen Hanım’ın bu alandaki tecrübelerinden ve tavsiyelerinden lütfen faydalanın!
Selcen Hanım, sizi tanıyabilir miyiz?
1978 Uşak doğumluyum. Uşak Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra Hacettepe Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Ege Bölgesi’ne olan düşkünlüğüm nedeniyle tüm ihtisas tercihlerimi bu doğrultuda yaptım ve Pamukkale Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimimi tamamladım. 2013 yılından itibaren çeşitli özel sağlık kuruluşlarında Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı olarak hizmet verdim. Son olarak çalıştığım özel hastaneden Aralık 2024’te ayrılarak kendi kliniğimde çalışma kararı aldım. Biri üniversite, diğeri lise öğrencisi olan iki kız çocuğu annesiyim. Hayvanları ve doğayı seviyorum. Bilim kurgu ve gerilim türündeki film ve dizileri izlemekten büyük keyif alıyorum.
ÇOCUKLUK HAYALİMDİ
Meslek seçiminizde ailenizin ya da çevrenizin etkisi oldu mu yoksa hekim olmak çocukluk hayaliniz miydi?
Şimdilerde emekli profesör olan canım dayıma özenmiştim, aklım erdiği andan itibaren ‘Ben doktor olup beyaz önlük giyeceğim’ diyordum. Hatta babam, ‘Biz önlüğü ayarlarız, evde giyersin. Sen hukukçu ol’ diye takılıyordu bana :) Lisede bir ara kafam karışır gibi olsa da altı tercihimin tamamı tıp fakülteleriydi.
Peki, FTR alanına yönelmeye nasıl karar verdiniz? Bu branşı seçmenizde etkili olan şey neydi?
Eğitim sistemimizde her branşa yeterli staj zamanı ayırılamıyor oluşunun tabii ki bunda etkisi var. Felçli hastaları ayağa kaldırdıklarını gördüğümde çok etkilenmiştim ancak fiziksel tıp ve rehabilitasyon alanı tam olarak neleri kapsar, neler yapar bilmiyordum. Bunu ihtisas sürecinde yaşayarak öğrenmiş oldum.
Kocaeli’ye sizi hangi rüzgar getirdi?
Öncelikli sebebim, çocuklarıma yakın olma isteğimdi. Büyük kızım Ankara’da üniversite okuyor, küçük kızım ise İstanbul’daki bir fen lisesinde yatılı öğrenci. İkisine de kolayca ulaşabileceğim bir yerde olmayı tercih ettim. Bunun yanı sıra sevdiğim ve güvendiğim insanların burada yaşıyor olması Kocaeli’yi seçmemde önemli bir etken oldu.
YELPAZE ÇOK GENİŞ
Selcen Hanım, fizik tedavi branşı hangi alanları kapsıyor, hangi sağlık sorunlarına çözüm sunuyor, biraz açıklar mısınız?
Branşımızın yelpazesi oldukça geniş. Şöyle ki 7’den 77’ye derler ya… Yeni doğmuş bebekten ölene dek tüm yaş gruplarına hizmet veriyoruz. Branşımızın tedavi hizmetlerini üç ana başlık altında toplamak uygun olur:
1- Romatizmal hastalıklar: İltihaplı romatizmalar ya da kireçlenme, kulunç, fibromiyalji ve benzeri ağrılı durumlar.
2- Ortopedik hastalıklar: Kırık sonrası, tendon bağ yaralanmaları ve menisküs gibi rahatsızlıkların ameliyat sonrası veya ameliyatsız takipleri.
3-Nörolojik rahatsızlıklar: Başlıca sinir sıkışmaları ya da sinir hasarları, inme, omurilik felci, serebral palsi, MS, Parkinson.
Hastalarınız size daha çok hangi şikayetle başvuruyor? Son yıllarda artış gösteren belirli bir sağlık sorunu var mı?
Sırt ve boyun ağrıları ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada bel-kalça ağrıları bulunuyor. Meslektaşlarımla konuştuğumda da sırt ve boyun ağrılarının on beş -yirmi yıl öncesine kıyasla arttığını düşünüyoruz. Bunun en büyük sebebinin; akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarların hayatımızda çokça yer edinmesiyle birlikte hareketsiz ve öne eğik duruşların yaygınlaşması olduğu aşikar.
Bu ve benzeri ağrılarla başvuranlar için hangi adımları izliyorsunuz?
Değerlendirme sonrası tanıyı netleştirmişsek ve ameliyat gerektiren bir durum söz konusu değilse -ki bu oran 100 fıtık hastasında 9’u geçmez- hastanın tercihlerini de göz önüne alarak tedavi planını oluşturuyoruz. Bu süreçte bazı hastalarımıza ev egzersiz programları, günlük yaşamda yapılabilecek iyileştirmeler (doğru yastık/yatak seçimi, postür hatırlatıcı kullanımı) gibi önerilerde bulunuyoruz. Bazı hastalarımıza ağrılarını hafifletmek için akupunktur iğnelerini kullanarak gerçekleştirdiğimiz kuru iğneleme, tetik nokta enjeksiyonları ya da ağrılı kas alanına ozon uygulaması gibi tedaviler uyguluyoruz. Bazı hastalarımızı ise on-on beş seanslık elektroterapi, manuel terapi, birebir aktif tedavi egzersizlerini içeren tedavi programıyla, ara kontroller ve ilaçlarla takip ediyoruz.
DİZLERE DİKKAT!
Hocam, etrafımızda çok sık diz şikayetlerine rastlıyoruz. Siz de bu tür şikayetlerle sıkça karşılaşıyor musunuz?
Evet, bize en sık başvuru nedenlerinden biri de diz problemleri. Bu noktada biz hekimlerin dizdeki ana sorunun bizzat eklemden mi menisküs ya da bağlarından mı yoksa yumuşak doku ve tendonlardan mı kaynaklandığını saptaması; birincil ve diğer nedenlerin sıralamasını iyi yapması gerekiyor. Çünkü tüm tedavi buna göre şekillendirilir ve olumlu yanıt almamız da buna bağlıdır.
Örnekle açıklamam gerekirse; eklem yüzeylerinde aşınma, eklem aralığında daralma, kıkırdak altı dokuda sertleşme varsa eklem sıvısının benzeri hyaluronik asit içeren sıvılar ya da kişinin kendi kanıyla elde ettiğimiz PRP iğneleri veya bunların türevleri en iyi tedavi seçeneklerini oluşturur. Ancak diz bağlarında sorun varken çoğunlukla da buna eklem sıvısında reaksiyonel artış yani ödem de eşlik ediyorken, her ne kadar günlük pratikte sık sık tam tersine şahit olsak da dize sıvı ya da PRP yapılması uygun olmaz, tabiri caizse önce eklemin sakinleşmesi beklenir.
Selcen Hanım, bir fizik tedavi hekimi olarak sağlığınızı korumak için siz neler yapıyorsunuz? Yoğun iş temposunda dikkat ettiğiniz bir beslenme düzeni veya egzersiz rutini var mı?
Tavsiye verebileceğim sağlıklı bir beslenme diyetim yok maalesef çünkü her çeşit hamur işini çok seviyorum. En sevdiğim öğün de hep kahvaltı olmuştur. Ancak 40 yaşından itibaren ölçüyü çok kaçırdığımda, bedenimde yan etkilerini daha net hissettiğimden, aralıklı oruca başvuruyorum. Bağışıklığımı güçlendirmek, çabuk yorulmanın önüne geçmek ve yaygın ağrılarla başa çıkmak için klinikte hastalarıma da önerdiğim majör ozon uygulaması yaptırıyorum. Açık hava yürüyüşlerini ihmal etmemeye çalışıyorum. Masa başında, bilgisayarda çok vakit geçiren biri olarak postürümü düzeltmek, sırt ağrılarımı engellemek için de klinik pilates yapıyorum.
BEDENİNİZİ TANIYIN!
Peki, son olarak Kocaeli Life okurlarına sağlıklı yaşam için verebileceğiniz önemli bir tavsiye var mı?
Bedenlerini tanıyıp uyarıları dikkate alsınlar, başkasına iyi gelen egzersiz size fayda etmeyeceği gibi zarar bile verebilir. Ağrı oluşturan durumlarla asla inatlaşmayalım, yapmakta olduğumuz işi ya da hareketi durdurup es verdikten sonra tekrar deneyelim. Yine de benzeri problemler yaşıyorsak bir profesyonele danışalım. Hem kalp damar sağlığı hem de kas ve kemiklerimiz için haftada toplam 150 dakika süreyle yürüyüş yapmaya çalışalım. Diyetlerde de ne olursa olsun aşırıya kaçmama taraftarıyım. Daha sağlıklı bir yaşam için hasta olmadan, ara ara kontrollerimizi yaptıralım. Görünüşümüze önem verdiğimiz gibi kas iskelet ve sinir sistemimize de önem verelim, ihmal etmeyelim. İleriki yaşlar için bedenimize gerekli yatırımı yapalım.
Herkese sağlık ve huzur dolu günler diliyorum.
İLETİŞİM
Telefon: 0 (542) 183 26 83
Instagram: @dr_selcen_gure
NASIL ARANDI: #uzm. dr. selcen güre # fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı # kocaeli # izmit