05-06-2025 10:48

Recep Durul: Bir takımı değil bir şehri ayağa kaldırdık

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 03/06/2025
Kocaelispor sadece bir takım değildir, bu kentin kalp atışı, bir neslin ortak hayali, bir şehrin hikâyesidir. Bu sezon yaşananlar ise sadece sportif bir zafer değil aynı zamanda Kocaeli’nin yeniden ayağa kalkışının, yeniden özüne dönüşünün öyküsüdür. 16 yıl aradan sonra gelen şampiyonluk... 14 yönetimin çözemediği Aziz Yıldırım borç dosyasının kapanması, geçmişle yüzleşip geleceğe emin adımlarla yürüyen bir vizyon... Altyapıda gelen U19 Türkiye şampiyonluğu ile taçlanan bir gençlik sistemi... Ve kaybedilmiş tesislerin yeniden inşasıyla yepyeni bir yapılandırma süreci...
.stripslashes($urun->baslik).

Recep Durul başkanlığında Kocaelispor’da atılan her adım bir strateji, verilen her karar bir vizyonun ürünü. Bu röportajda, sadece sahadaki başarıyı değil, kulübün nasıl yeniden yapılandırıldığını, şehirle nasıl bütünleştiğini ve liderliğin gerçek anlamını bulacaksınız.

Recep Durul’un anlattıkları; mücadele, kararlılık, inanç ve vizyon birleştiğinde neler başarılabileceğinin en net göstergesi.

Bu satırlarda, gözyaşlarına karışan gururu, taraftarla kurulan gönül bağını, kent bilincini ve geleceğe dair güçlü hedefleri okuyacaksınız.

Kocaelispor artık sadece Süper Lig’de değil, aynı zamanda yeni bir çağın eşiğinde.

Bu sadece bir şampiyonluğun değil, bir şehrin yeniden dirilişinin hikayesidir.

Hazırsanız, başlıyoruz….

Kocaelispor uzun yıllar sonra Süper Lig’e döndü. 16 yıldır şampiyon olamayan bir takım için bu sezonu farklı kılan neydi? Hangi taşlar yerine oturdu?

Kendimi her zaman iyi bir gözlemci olarak görürüm. İş hayatımdaki yaklaşımım da hep bu yöndedir: Araştırmak, gözlem yapmak, verileri analiz etmek ve en etkili yöntemi belirlemek. Bu yaklaşımı Kocaelispor’da da uygulama şansım oldu. Zaten 2021 yılından bu yana kulübün yönetimindeyim, bu süreçte kulübün neden bir türlü istenilen başarıyı yakalayamadığını detaylı şekilde analiz ettim. Bu analizler, bugün elde ettiğimiz başarının temel taşlarını oluşturdu.

Şunu çok net gördüm: Ne kadar donanımlı bir yönetim kadrosuna sahip olursanız olun, kulübün gidişatını belirleyen en önemli unsur, liderin vizyonudur. Ben de başkanlığa geldiğimde geçmişte tespit ettiğim tüm hataların nedenlerini buldum ve bunlara çözüm olacak adımları kararlılıkla uyguladım. İşte bu sezonda farkı yaratan da bu sistematik yaklaşım ve liderlik vizyonu oldu.

Kocaelispor’da geçmişte yapılan hatalardan bahsettiniz, neydi onlar?

Kulüp içinde en büyük sorunlardan biri çok başlılıktı. Şehirde ise fazlasıyla ses vardı. Taraftarlar, yöneticiler, sponsorlar; herkes transferlere ya da takıma müdahale etmek istiyordu. Takımın ve yönetimin işleyişine sürekli dışarıdan akıl veriliyordu. Biz ise bunların hepsini daha yalın bir hale getirmeye çalıştık. “Az sesle ama doğru işlerle ilerleyelim” dedik. Karar mekanizmalarında tüm filtreleri devreye soktuk ve rasyonel bir çizgi belirleyerek, kulübü dış etkilere karşı izole ettik.

Bu süreçte yaptığımız bazı transfer hamleleri eleştirildi, bugün hâlâ konuşulanlar var ama biz ezberleri bozan adımlar attık, kafamızdaki doğru planı uyguladık. Ortak akılla, kolektif bir anlayışla çalıştık. Tüm paydaşları sürece dahil ederek Kocaelispor’un yeniden ayağa kalkmasını, 16 yıl sonra şampiyon olmasını sağladık. Bu başarı, sadece bir şampiyonluk değil kulüp tarihine kalıcı bir miras olarak yazılacak bir dönüşüm oldu.

KIRILMA NOKTASI SAKARYA MAÇI

Başkanım, bu sezon “dönüm noktası” dediğiniz, gidişatı değiştiren özel bir maç ya da olay oldu mu?

Açıkçası her hafta “Bu maç ligin en önemli maçı” diyoruz, o bitiyor, diğer maç için aynı şeyi söylüyoruz. Bununla birlikte şampiyonluk yolunda gerçekten etkisi çok büyük olan birkaç maç oldu. Bunlardan ilki, yıllardır deplasmanda galibiyet alamadığımız ezeli rakibimiz Sakaryaspor’a karşı oynadığımız maçtı. Tam 41 yıldır orada kazanamıyorduk. Hatta “41 yıldır değişmeyen lezzet” diyerek bizimle dalga geçiyorlardı.

“Bu kez olacak” dedik. Önce biz inandık, sonra oyuncularımıza da bu inancı aşıladık. Bu maç psikolojik denge sağlamak adına bizim için çok önemliydi. Çünkü rakibinizi uzun yıllar yenememek takımda bir güvensizlik ve “Acaba yine mi?” hissi yaratıyor. Sakarya galibiyeti bu zinciri kırdı. Psikolojik üstünlük bize geçti, bu da sezonun geri kalanında bizim lehimize işledi.

İkinci dönüm noktası ise Boluspor maçıdır. Teknik direktörümüz Ertuğrul Hoca’nın ayrılığı sonrası boşluk oluşmuştu. O hafta çok kritikti. Takımı birebir ben motive ettim. Altyapı hocamız ve yardımcı antrenörlerle sahaya çıktık. Hem prim desteği verdik hem de oyuncularla birebir görüşerek galibiyete inanmalarını sağladık. O maçı kazandık. Eğer o maçı kaybetseydik, kamuoyunda “Hocayı neden gönderdiniz?” baskısı oluşacaktı. Taraftar için futbolun dünü bile yok; maç bittiğinde herkes net konuşur ama bitene kadar kafalarda hep bir şüphe vardır. Biz o şüpheyi o gün sildik.

O galibiyetle liderliği tekrar aldık ve sezon boyunca bir daha bırakmadık. Sezonun bitimine dört hafta kala şampiyonluğu ilan ettik. Bu iki maç hem saha içinde hem psikolojik olarak sezonun en kritik kırılma noktalarıydı.

KARARLI VE NET ADIMLAR ATTIM

Geriye dönüp baktığınızda, “İyi ki bunu yaptım” dediğiniz kritik bir adım var mıydı bu şampiyonluk yolculuğunda?

Kesinlikle var. Şampiyonluğa giden yolda, özellikle başkan olarak radikal kararlar almak gerektiğini gördüm. Başarıya giden süreçte fazla esnekliğin fayda getirmediğini yaşayarak öğrendim. Hem yönetimsel anlamda hem de transfer politikalarında kararlı ve net adımlar attım. Kafamdaki planları uyguladım. Eğer bu süreçte fazla kişiyi dinleyip kendi vizyonumdan sapmış olsaydım, bu şampiyonluk riske girebilirdi.

Özellikle teknik direktör seçiminde çok hassas davrandım. Benim tercihim her zaman yarışmacı kimliğe sahip, mücadele ruhu yüksek hocalardan yana olur. Yetiştirici hoca profiline saygım var ama bizim hedefimiz sadece oyuncu yetiştirmek değil, aynı zamanda yarışmak ve kazanmak. Biz Kocaelispor olarak hem yarışmacı hem de gelişim odaklı bir kulübüz. Bu dengeyi kurmak kolay değil ama biz başardık. Nitekim U19 takımımız da Türkiye şampiyonu oldu. Aynı sezonda hem A takım hem de altyapıdan gelen gençlerimizle çifte şampiyonluk yaşamak gurur verici.

Ayrıca bu süreçte bir başka “iyi ki yaptım” dediğim konu da federasyon ve hakemlerle olan ilişkiyi doğru yönetmekti. Sezon boyunca bu yapılarla çatışmaya girmedik. Çünkü yönetici olarak sürekli hakemleri, federasyonu hedef alırsanız, bu ister istemez sahaya da yansıyor. Oyuncular sadece oyuna odaklanmak yerine, hakem kararlarını düşünmeye başlıyor. Bu da mental olarak takımı aşağı çekiyor.

Bu tür çatışmalar yaşayan birçok kulübün sonuca ulaşamadığını gördük. Biz bu tuzaklara düşmedik. Kararlılıkla kendi işimize baktık, kolektif aklı ön planda tuttuk, teknik ve psikolojik süreci iyi yönettik. Bugün geriye dönüp baktığımda, tüm bu tercihler için gönül rahatlığıyla “İyi ki öyle yapmışım” diyebiliyorum.

 

Kocaelispor bu sezon sadece kazanan değil, aynı zamanda mücadele eden, savaşan bir takım kimliğiyle öne çıktı. Bu karakteri nasıl inşa ettiniz?

Bir takımın başarısı yalnızca teknik, taktik ya da fiziksel hazırlıkla gelmez. Mücadele ruhu yoksa, sahada galibiyet almak da çok zordur. Biz bu sezon tam da bu anlayışla hareket ettik. Savaşan, pes etmeyen, her topa sonuna kadar giren bir takım oluşturmak istedik. Bu ruhu inşa ederken sadece futbolculara değil, taraftara da odaklandık. Çünkü taraftar sahadaki mücadelenin bir parçasıdır.

Tribünlerin enerjisi oyuncuyu ateşler, itici güç olur. Önceki sezonlarda galip geldiğimizde bile tribünlerden gelen memnuniyetsizlik futbolcuları sahada olumsuz etkiliyordu. Oyuncular, destek yerine baskı hissediyor, motivasyon kaybı yaşıyordu. Bu da performansa doğrudan yansıyordu.

Bu sorunu çözmek için hem teknik ekiple hem de taraftar gruplarıyla bir araya geldik. Samimi ve açık iletişim kurduk. Hataları da başarıları da birlikte sahiplenme kültürünü oluşturduk. Taraftarla kurduğumuz bu sağlıklı bağ, sezon boyunca tribünlerde gerçek bir bütünlük yarattı.

TARAFTARIN ROLÜ BÜYÜK

Taraftarın da bu şampiyonlukta payı büyük, değil mi?

Elbette büyük. Taraftar bir kulübün en büyük motivasyon kaynağıdır. Taraftar yoksa, futbol ruhunu kaybediyor. Seyircisiz maçları düşünün; sanki sahada değil de boş bir salonda oynuyormuşsunuz gibi oluyor. O ruh eksikliği her şeye yansıyor.

Ancak taraftar desteği kendiliğinden oluşmuyor. Yönetim olarak bu süreci iyi okumak, eksiklikleri görmek ve buna göre hareket etmek gerekiyor. Hem söylemlerimle hem de futbolcularla olan birebir ilişkilerimle bu süreci doğru yönettiğimize inanıyorum. Teknik heyet, yönetim, futbolcular ve taraftar... Tüm bu unsurları senkronize ettik. Ortaya çok güçlü bir ahenk çıktı ve bu doğrudan sahaya yansıdı. Sonuç da zaten şampiyonluk oldu.

Kocaelispor taraftarı çok farklı bir yapı. Elbette tribünde herkes aynı sebeple bulunmuyor. Kimi deşarj olmak için, kimi gönülden, kimi usulen geliyor. Ama bizim taraftarımızın çok büyük bir bölümü—bana göre en az %90’ı—Kocaelispor’a gönülden bağlı. Bu çok kıymetli bir şey. Tabii zaman zaman provokasyonlar da olabiliyor. Örneğin Sakaryaspor maçında bunu yaşadık. Ama genel tabloya baktığımızda, taraftarımızdan son derece memnunuz. Bu başarıda onların katkısı inkâr edilemez.

Bu başarıyı sadece bir şampiyonluk olarak değil, adeta şehrin yeniden dirilişi olarak görmek mümkün. Siz bu konuda neler söylersiniz?

Kesinlikle katılıyorum. Bu başarı sadece sahada kazanılmış bir şampiyonluk değil Kocaeli şehrinin yeniden ayağa kalkışının simgesidir. Biz yıllardır hep geçmişi anlattık: Kazanılan kupaları, milli takıma gönderdiğimiz oyuncuları, gol krallarını, yılın futbolcularını, altyapıdaki başarıları… Bunlar elbette gurur verici ama artık geçmiş değil, geleceği konuşma zamanı. Kocaelispor’un Süper Lig’de olması, bizim için bir tercih değil, bir zorunluluktu. Bu kulübün yeri orası. “Olursa güzel olur” değil, “olmazsa eksik kalır” dediğimiz bir hedef. O yüzden bu yükseliş sadece sportif değil; şehrin moralinin, özgüveninin ve birliğinin de yeniden inşa edilmesi anlamına geliyor. Bundan sonrası için de hedefimiz net: Daha güçlü, daha kalıcı, daha kurumsal bir Kocaelispor yaratmak. Bu şampiyonluk bir son değil, yeni bir başlangıç.

ÇİZGİMİZİ BOZMAYACAĞIZ

Beş yıl sonra Kocaelispor’u nerede görüyorsunuz?

Beş yıl sonrasını planlamak, bugünden güçlü bir vizyonla yola çıkmayı gerektiriyor. Biz şu anda sadece bugüne değil, kısa, orta ve uzun vadeli bir gelecek inşa etmeye odaklandık. Bu bir geçiş değil, bir yapılandırma süreci. Süper Lig’de kalıcı olmakla yetinmeyip, adım adım yukarıya tırmanan bir Kocaelispor hedefliyoruz.

Öncelikli hedefimiz güçlü ve istikrarlı bir kadro oluşturmak. Bu sadece transferle değil, doğru bir futbol aklıyla, altyapı yatırımlarıyla ve kulüp içi uyumla mümkün. Bu sezon zaten bunu başardık. Ama sürdürülebilir başarı için tesisleşme, gelir modelleri ve kurumsallaşma da şart.

Geçmişte kaybettiğimiz tesislerimizi yeniden kazanıyoruz. Şu anda bu konuda ciddi bir çalışma yürütüyoruz, iki yıl içinde tesislerimiz tekrar faaliyete geçecek. Bu bizim için sadece fiziksel değil, zihinsel bir dönüşüm anlamına da geliyor. Çünkü altyapıdan A takıma kadar her süreci doğru yönetebileceğimiz bir zemine sahip olacağız.

Başarıyı yakalayan tüm kulüplerin ortak noktası var: İstikrar. Samsunspor, Galatasaray örneklerinde olduğu gibi. İstikrarı kuramayan kulüpler, sık sık kriz yaşar. Biz bunu istemiyoruz. Yönetimsel, teknik, ekonomik ve taraftar boyutunda güçlü bir yapı kurmalıyız. Şehrin otoriteleriyle uyumlu, gelir kaynaklarını çeşitlendirmiş bir Kocaelispor için çalışıyoruz.

Ayrıca sadece yerel değil, uluslararası düzeyde de hedeflerimiz var. Tüm bu süreci profesyonel bir anlayışla, alanında uzman kişilerle birlikte yöneteceğiz. Bu vizyonun uygulanmasında en büyük sorumluluk da doğal olarak kulüp başkanına ait. O yüzden bu bilinçle hareket ediyoruz. Artık geri dönüş yok. Kocaelispor’un yeniden düşmeye, silinmeye tahammülü yok. Bu çizgiyi bozmayacağız.

HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIM

Gelelim size… O son düdük çaldığında aklınızdan geçen ilk şey neydi?

O an tarif edilemezdi… Tam anlamıyla bir duygu boşalması yaşadım. Hüngür hüngür ağladım. Yaklaşık 20 dakika kendime gelemedim. Evdeydim, çünkü şampiyonluk Kocaelispor’un sahaya çıkmadığı bir haftada, rakip takımın maç sonucu ile kesinleşmişti. O an içimde biriken, pimi çekilmiş bombaların hepsi bir anda patladı, enerji boşalması yaşadım. O an sadece şampiyonluğu değil, verilen emeklerin, doğru kararların, eleştirilere rağmen atılan adımların da karşılığını görüyorsunuz. Daha önce sorduğunuz “İyi ki yapmışım dediğiniz bir şey var mı?” sorusu var ya… İşte tam o anda, o gözyaşlarının arasında “İyi ki bu kararları vermişim, iyi ki bu riski almışım” dedim kendi kendime.

BENİM İÇİN SÜRPRİZ OLMADI

Peki, Recep Durul olarak bu başarı sizin için ne ifade ediyor?

Ben süreç odaklı bir insanım. Hayatım boyunca hem bireysel hem de kurumsal olarak başarıyı adım adım inşa eden biri oldum. İş dünyasında da böyleyim, şimdi Kocaelispor’da da aynı yaklaşımı benimsedim. Bu şampiyonluk da benim için sürpriz değildi çünkü ben en başından beri buna inanarak yola çıktım.

İnanç çok kritik bir şey. Sadece sizin inanmanız yetmiyor, çevrenize de bu inancı aşılamanız gerekiyor. Yolun başında bazı arkadaşlarımızda “acaba?” duygusu vardı ama bugün hepsi “İyi ki bu işi böyle yönetti, iyi ki bizim başkanımız oldu” diyor. Bu çok kıymetli bir duygu.

Bu şehir, küçük bir kıvılcımla bile büyük heyecanlar yaşayabilen bir şehir. Bu yüzden burada liderlik yaparken çok dikkatli olmak gerekiyor. Gereksiz demeçlerden kaçınmak, önyargılara takılmamak, sağduyulu kalmak çok önemli. Biz bu süreçte pek çok önyargıyı kırdık, pek çok haksız eleştiriyi aştık. Ve sonunda şehirde oluşan o sevinç, o birlik duygusu… İşte tüm yorgunluğu silip süpüren şey bu. Sokaklarda, meydanlarda insanların yüzündeki o mutluluğu görmek... Bu başarıdan daha büyük bir ödül olamaz. “İyi ki bu mutluluğu bu şehre yaşattık” diyebiliyorum. Bence en kıymetlisi de bu.

BU BAŞARI HEPİMİZİN

Bu büyük başarıyı kime armağan etmek istersiniz?

Bu başarı, tek bir kişiye değil çok daha büyük bir camiaya armağan edilecek bir zafer. 1966 yılında kurulan ve bugünlere kadar nice zorluklardan geçerek gelen Kocaelispor’un kutsal mirasını taşımanın gururunu yaşıyoruz. Bu şampiyonluğu, başta artık aramızda olmayan ama kulübümüze yıllarca hizmet etmiş; Kocaelispor için yüreğini, emeğini hatta hayatını vermiş taraftarlarımıza, futbolcularımıza, yöneticilerimize ve paydaşlarımıza armağan ediyoruz.

Bu camia gerçekten çok büyük bedeller ödedi. Nice acılar yaşandı, nice hayal kırıklıkları... Ama bugün, o büyük emeklerin karşılığı alındı. O yüzden bu şampiyonluk, sadece sahadaki oyuncuların değil tribündeki taraftarın, sokaktaki esnafın, kulübe yıllarını vermiş herkesin ortak zaferidir.

Bu başarıyı Kocaeli halkına, bu şehri seven herkese ve bize bu yolculukta eşlik etmiş, artık aramızda olmayan tüm büyüklerimize armağan ediyoruz.

NASIL ARANDI: #kocaelispor # şampiyon # recep durul # bank asya 1. lig # tff # kocaeli

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.