30-04-2025 22:11

Özel Mürüvvet Evyap Özel Eğitim Okulu

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 11/12/2024
Kocaeli’de bir benzeri daha bulunmayan Özel Mürüvvet Evyap Özel Eğitim Okulu, bir eğitim yuvasından fazlası; kalpten kalbe bir köprü
.stripslashes($urun->baslik).

Hayatın en saf, en masum yansımalarını bulabileceğiniz bir yer düşünün… Sevginin ve sabrın hayat bulduğu bir dünya… Evet, bu ay sizleri bambaşka bir dünyaya götüreceğiz. Her çocuğun kendi hikayesinin baş kahramanı olduğu, kendi ışığını saçtığı bir dünyaya…

Her bireyin farklılıklarıyla değer gördüğü, başarıların küçük ya da büyük diye ayrılmadığı, her ilerlemenin bir zafer, her hayalin bir kutlama sebebi olduğu bir dünyaya…

Özel Mürüvvet Evyap Özel Eğitim Okulu’nun kapılarını aralarken; eğitimin yalnızca bilgi vermekten öte bir anlam taşıdığını, her bireyin potansiyelini keşfetmesine rehberlik eden, sevgiyle yoğrulmuş bir yolculuk olduğunu öğreneceğiz.

Bu okulda atılan her adımın sabır ve özveriyle şekillendiğine tanık olacak, burada eğitimin yalnızca bir süreç değil; geleceğe açılan bir umut kapısı, sevgiyle inşa edilen bir köprü olduğunu göreceğiz.

Hayallerin sınırsız olduğu bu yerde, engeller yalnızca aşılmak için var. Evet; Özel Mürüvvet Evyap Özel Eğitim Okulu, bir eğitim yuvasından fazlası; kalpten kalbe bir köprü.

Gelin, bu köprüden birlikte geçelim. Kocaeli’de bir benzeri daha bulunmayan bu okulu, İzmit Zihinsel Engelliler Beceri Geliştirme Derneği Başkanı Muhittin Erkaya ve değerli okul müdürlerinden dinleyelim.

 

Muhittin Bey, Özel Mürüvvet Evyap Özel Eğitim Okulu’na geçmeden önce başkanlığını yaptığınız İzmit Zihinsel Engelliler Beceri Geliştirme Derneği hakkında bize kısaca bilgi verir misiniz?

İzmit Zihinsel Engelliler Beceri Geliştirme Derneği, 1999 depreminden 2 ay önce kuruldu. Kuruluş amacına gelirsek; birkaç engelli ailesi destek istemek için kapımızı çaldı, vali bey ile görüşmek istiyorlardı, ‘Bize yardımcı olur musun?’ dediler. Ben de tanıdıklarımı devreye soktum, vali beyden bir randevu aldım. O görüşmede vali bey ‘Sen bir dernek kur, biz de sana destek olalım’ dedi. Derince’de bize bir yer tahsis ettiler, tüm ihtiyaçlarımızı da karşıladılar. 2007 yılına kadar rehabilitasyon merkezi olarak burada faaliyet gösterdik.

 

Rehabilitasyon merkezinden okula nasıl dönüştünüz?

Rehabilitasyon merkezi olarak hizmet verirken okul ihtiyacı doğdu, arkadaşlarla bir araya gelip, bir okul yaptırmaya karar verdik. Küçük bir projeyle başladık, dönemin Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’ndan yer istedik, sağ olsun, şu anda bulunduğumuz yeri tahsis etti bize. Daha dolgu işlerini yaparken ben şahsen pes ettim, bizim gücümüzle olacak şey değildi. O dönem Evyap ile tanıştık, aracılar vasıtasıyla kendilerine haber gönderdik, bize destek olacaklarını belirttiler.

 

Bu destek sizi rahatlatmıştır.

Bu destek sayesinde projeyi büyüttük, 700 metrekareden 2 bin 680 metrekareye çıkardık. Sağ olsunlar okulu yaptılar, anahtarı bize teslim ettiler. Biz de anahtarı bu projeyi hayata geçirmemizi sağlayan Büyükşehir Belediyesi’ne gönderdik, sonuçta yeri onlar tahsis etmişti. Büyükşehir, bu işi yaptığımız sürece anahtarın bizde kalmasına karar verdi, bize her türlü desteği de vereceğini taahhüt etti. Aramızda bir protokol imzaladık, o günden bu yana protokol dahilinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

 

ÖZEL OKUL AMA ÜCRETSİZ

Bize biraz okuldan bahsedebilir misiniz?

Özel Mürüvvet Evyap Özel Eğitim Okulu adından da anlaşılacağı üzere özel bir okul. Tıpkı bir kolej gibi ancak ücretsiz. İlkokul ve orta okul bölümümüz var, bunun yanı sıra bünyemizde bir rehabilitasyon merkezi ve atölyelerimiz bulunuyor. Okulumuzda şu an 157 öğrencimiz var, bunların büyük bir kısmı rehabilitasyona geliyor. Okulumuzun giderlerini dernek olarak karşılamaya çalışıyoruz. 2007’de bir Avrupa Birliği projesine başladık, sera kurduk, burada süs bitkileri yetiştirip satıyoruz. Başta Kocaeli Büyükşehir olmak üzere İstanbul’a kadar satış yapıyor, okulumuz için gelir elde ediyoruz.

Okulunuzun Kocaeli’de bir örneği var mı?

Bu anlamda Kocaeli’de tekiz. Ekonomik durumu yetersiz olan ailelerin, çocuklarının eğitim hakkından mahrum kalmasını istemedik; bu yüzden hiçbir ücret talep etmiyoruz. Eğer bir katkı sağlamak isterlerse, ‘Derneğe bağış yapabilirsiniz’ diyoruz. Fiziksel açıdan da oldukça özel bir okul inşa ettik. Spor salonlarından oyun parklarına, yüksek tavanlı sınıflardan gözlem odalarına kadar her ayrıntıyı titizlikle planladık. Fiziksel terapi alanları ve atölyelerle, çocuklarımızın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak donanımlara sahibiz. Bu projeyi, çocukların her yönüyle gelişebileceği bir ortam yaratmak için tasarladık. Gerçekleştirdiğimiz bu model diğer iller için örnek teşkil etti ve projemizi şu ana kadar birçok farklı vilayete gönderdik.

 

Çiğdem Hanım, siz hem ilkokul hem de rehabilitasyon merkezinin müdürüsünüz, okulunuza öğrenci alırken belli kriterleriniz var mı?

Çiğdem Ersadıç Alioğlu: Okulumuza ağırlıklı olarak Down sendromlu öğrencileri kabul ediyoruz. Ancak rehabilitasyon merkezi ve atölye bölümlerinde herhangi bir ayrım yapmıyoruz; tüm engelli gruplarına, ihtiyaçları doğrultusunda en iyi şekilde destek olmayı amaçlıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir okul olarak, müfredatımızı bu çerçevede uyguluyoruz. Bununla beraber her çocuğun bireysel ihtiyaçları doğrultusunda, onun gelişim düzeyine göre özel çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Eğitim yılının başında her öğrencinin ihtiyaçlarını belirliyor ve buna uygun bir eğitim planı oluşturuyoruz. Ayrıca, fizyoterapistlerimiz ve konuşma terapistleri de öğrencilerle birebir çalışmalar yaparak, onların fiziksel ve dilsel gelişimlerini destekliyor. Amacımız, her çocuğun en verimli şekilde ilerleyebilmesi için gerekli tüm desteği sağlamak.

 

ATÖLYELERDE SOSYALLEŞİYORLAR

Atölyede neler yapıyorsunuz?

Çiğdem Ersadıç Alioğlu: Atölyelerimizde, çocuklarımız öğretmenlerinin rehberliğinde çeşitli yaratıcı ve öğretici çalışmalara katılıyor. Ebru sanatı, takı tasarımı, ahşap ve kumaş boyama gibi sanatsal faaliyetlerle el becerilerini geliştiriyor. Ayrıca, galoş üretimi gibi üretim odaklı çalışmalara da yer veriyoruz. Çocuklarımızın ürettiği galoşlar, anaokullarına satılarak elde edilen gelirle atölyemizin ihtiyaç duyduğu yeni malzemeler temin ediliyor. Böylece, öğrencilerimiz hem üretime katılıyor hem de sosyalleşerek becerilerini geliştiriyor. Amacımız, çocuklarımıza yalnızca el becerileri kazandırmak değil, aynı zamanda özgüvenlerini artırmak, üretken düşünmelerini sağlamak ve topluma katkıda bulunma bilincini kazandırmak.

 

Emine Hanım, siz de ortaokul müdürüsünüz, eğitim ve atölye çalışmaları dışında ne gibi sosyal etkinlikler yapıyorsunuz?

Emine Meriç: O kadar çok sosyal etkinlik düzenliyoruz ki… Atölyeye devam eden çocuklarımızı her hafta tenise götürüyoruz; ayrıca okulumuzda bulunan spor salonumuzda da her gün bir saat spor yapmalarını sağlıyoruz, spora büyük önem veriyoruz. Sinemaya ve tiyatroya gidiyor, çocuklarımızın kültürel dünyalarını genişletiyoruz. Okulda da oyun alanlarımız mevcut fakat bununla sınırlı kalmıyor; dışarıda da keyifli vakit geçirebilecekleri mekanlara götürüyoruz çocuklarımızı. Zaman zaman onları bir çay ya da kahve içmeye veya pizza yemeye davet ediyoruz; böylece moral bulmalarını sağlıyoruz. Ayrıca yılın belirli dönemlerinde geziler düzenliyoruz. İtfaiye haftasında itfaiyeyi, polis haftasında polisevini ziyaret ediyoruz. Kısacası, biz hiç yerinde durmayan, sürekli hareket halinde bir kurumuz. Her etkinliğimizle, çocuklarımıza hem eğlence hem de öğretici deneyimler sunmayı hedefliyoruz.

 

ÇOCUKLARIMIZI ÖTEKİLEŞTİRMEYELİM

Muhittin Bey, son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Muhittin Erkaya: Bu çocuklar ne bir kusur ne de bir kabahat. Bu çocuklar suçlu değil. Özel günlerde farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyor ancak biz buna karşıyız. Bugün, Türkiye’de belki de dişi ağrıyan yüzlerce, binlerce insan var; peki, neden onlar için hiçbir farkındalık oluşturulmuyor da sadece bu çocuklar için bu tür etkinlikler düzenleniyor? Farkındalık adı altında ne yazık ki çocuklarımız ötekileştiriliyor. Oysa biz onlara sadece normal bir şekilde davranmalıyız. Toplu taşıma araçlarında bile halkımız özel bir çocuk gördüğünde başını sıvazlama ihtiyacı duyuyor. Anlıyorum, vicdan hassasiyetiyle yapılan bir davranış olabilir ancak çocukların ailesini üzüyor ve bir yandan da tüm gözlerin o çocuğa çevrilmesine neden oluyor. Toplum olarak, zamanla bu tür algıları aşacağımıza inanıyorum. Bu, hepimizin, toplumsal bir hassasiyetle başarabileceğimiz bir süreç. Hep birlikte, daha anlayışlı, daha empatik bir toplum olacağımıza inanıyorum.

 

 

NASIL ARANDI: #Kocaeli Life # aralık # Özel Mürüvvet Evyap

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.