İki vizyoner, tek hayal: Tierra Minima Villaları

Mimar Boğaç Kara ve eşi Ida Shehu, hayalini kurdukları doğaya saygılı yaşam alanını Kocaeli’nin saklı cenneti Halıdere’de inşa ediyor. Emre Arolat Mimarlık gibi Türkiye’nin önde gelen mimarlık ofislerinde ve Enka İnşaat bünyesinde yürütülen uluslararası projelerde görev alarak hem tasarım hem de yapım süreçlerinde güçlü bir deneyim kazanan başarılı bir mimar olan Boğaç Kara, gayrimenkul yatırımcısı olan eşi Ida ile birlikte doğayla yarışmak yerine doğal koşullara saygı gösteren, zamansız evler tasarlamak amacıyla yola çıktı. Kara’nın uluslararası ölçekli yapılardan konut tasarımlarına uzanan birikimi, Tierra Minima Villaları’nda kendi mimari yaklaşımıyla buluştu. Proje başarılı mimarın hem teknik hem estetik değerleri bir araya getirdiği, mimarlığa sade ama derinlikli bir yorum kattığı özel bir alan oldu.

Halıdere’deki deniz ve doğa manzarasına hâkim özel bir arazi üzerine inşa edilen ve sadece dört villadan oluşan bu proje, klasik bir lüks konut arayanlara değil, doğayla bütünleşmiş bir yaşam tarzını özleyenlere hitap ediyor. Mimar Boğaç Kara’nın, doğup büyüdüğü topraklara bir vefa olarak gördüğü proje; bulunduğu alanı betonla doldurmak yerine doğal güzelliğini korumak ve yüceltmek amacıyla hayata geçiyor. Tierra Minima Villaları, sürdürülebilir tasarımı, eşsiz manzaraları ve doğayla iç içe yaşam alanlarıyla, ‘ev’ anlayışını kökten değiştiriyor.

Boğaç Bey, Tierra Minima fikri nasıl doğdu?

Boğaç Kara: Amacımız belliydi… Küçük ama anlamlı bir proje başlatmak istedik. Benim için bu aynı zamanda yaratıcı olabileceğim, önem verdiğim fikirleri keşfedebileceğim ve sürecin tadını çıkarabileceğim bir alandı. Mekân tasarlamak benim için sadece bir iş değil dünyayla bağ kurma biçimim... Ama önce doğru araziyi bulmamız gerekiyordu ve bu beklediğimizden daha zorlu bir süreçti. Ida, insana neresinin ‘doğru’ hissettirdiğini anında anlar. Dünyanın birçok yerinde yaşamış ve seyahat etmiş biri olarak, neyin işe yaradığını bilir. Neredeyse yedi ay boyunca arazi aradık. Ona bulabildiğim her yeri gösterdim ama çoğu birkaç dakika içinde elendi. “Fazla kalabalık… Hava kirli... Doğayla bağlantısı kopmuş.”

Gördüğünüz arazileri neden beğenmediniz?

Boğaç Kara: Gördüklerimiz moral bozucuydu. Sıkışık yapılar, kirli hava, ağaçsızlık, sessizlik yok, nefes alacak alan yok. Toprak, sınırlarının ötesine zorlanmış gibiydi. Ben Kocaeli’de büyüdüm, o yüzden bu durum beni şaşırtmadı. Açık arazilerin nasıl hızla yok olduğunu, yerini tekrarlayan beton yapılara bıraktığını yıllardır gözlemliyorum. Bir noktadan sonra “Gerçekten potansiyel taşıyan bir yer kaldı mı?” diye düşünmeye başladık. Sonra bir gün, Değirmendere’deki evimize sadece beş dakika uzaklıkta, Halıdere’de bir araziye denk geldik. Ve hemen anladık ki bu yer farklıydı. Hava tertemizdi, neredeyse tatlı bir kokusu vardı. Alan sessizdi, yeşildi, açıktı. Huzurlu bir boşluk hissi vardı. Üstelik her yere yakındı. İzmit’e 20 dakika mesafedeydi ve İstanbul’a ulaşım kolaydı. Şehir kaosundan tamamen uzak gibiydi. Tierra Minima’nın doğuşu o anla başladı.

ANLAMLISINI İNŞA ETMEK

Projenin arkasındaki vizyon neydi?

Boğaç Kara: Amacımız zamana dayanıklı, sakin, bulunduğu çevreyle bütünleşmiş evler tasarlamaktı. Günümüzde çoğu yapı, üstüne inşa edildiği araziden tamamen kopuk şekilde planlanıyor. Biz bunu tersine çevirmek istedik. Halıdere bize bu fırsatı sundu. Boşluğu kendi doğasıyla ele almak istedik. Bu sadece estetik bir yapı yaratma süreci değildi. Amacımız, yaşama deneyimine hizmet eden bir tasarım ortaya koymaktı. Her detay bu niyetle düşünüldü.

Tierra Minima’yı diğer projelerden ayıran nedir?

Ida Shehu: Bugün birçok konut projesi tek bir hedefle inşa ediliyor: Maksimum kâr. Daha fazla daire, daha büyük metrekare ama daha az ruh. Biz tamamen farklı bir yoldan yürüdük. En başından beri Tierra Minima, olabildiğince fazlasını inşa etmek değil, anlamlısını inşa etmek için ortaya çıktı. Sadece dört villa yaptık. Doğayı koruyacak şekilde yerleştirilmiş, toprağa saygı gösteren 4 villa. Ağaçları kesmedik. “Daha fazlası sığar” diye sıkıştırmadık. İnsanların gerçekten içinde yaşamak isteyeceği, doğa ile mimarinin buluştuğu huzurlu evler tasarladık. Sadece yaşanacak bir yer değil dengeli, estetik ve saygılı bir yaşam biçimi sunmak istedik. Gerçek bir şeye uzun vadeli yatırım yapmak isteyenler için Halıdere hâlâ o büyüyü taşıyor.

SADELİK, ORAN, DENGE

Mimari tasarım yaklaşımınız nasıldı?

Boğaç Kara: Güvenlik ve sürdürülebilirlik bizim için en öncelikli konulardı. 1999 depreminden sonra Kocaeli’de bu bilinç hep içimizde. Bununla beraber bu proje aynı zamanda benim mimarlıkta en değer verdiğim sadelik, oran, denge gibi unsurları ortaya koymam için bir fırsattı. Sessiz ama tam hissettiren, insanı destekleyen mekânlar tasarlamak istedim. Her villa çevresiyle bütünlük içinde tasarlandı. Sadece bir manzara sunmak değil, yapının kendisini doğayla diyalog kuracak şekilde konumlandırmak istedik. Her çizgi, her boşluk, her açıklık, doğayı bir yaşam çerçevesi olarak görmek için yerleştirildi. Geniş cam yüzeyler, doğal taş ve ahşap gibi malzemelerle, mekâna hem ışık hem de dokunsal sıcaklık kattık. Her ev, mahremiyet gözetilerek konumlandırıldı. Hiçbir yapı diğerinin manzarasını engellemiyor. Tüm pencereler denize, gökyüzüne ve ufka açılıyor. Her şey yaşam deneyimini merkeze alacak şekilde tasarlandı.

Sürdürülebilirlik projeye nasıl yansıdı?

Boğaç Kara: Tierra Minima’da çevre dostu malzemeler ve enerji verimliliği sağlayan sistemler kullandık. Büyük bahçeler, doğal ışığın etkin kullanımı ve düşük enerji tüketimi gibi detaylar sadece yapının değil, yaşam biçiminin de bilinçli olmasına katkı sağlıyor. Konforla sürdürülebilirliği bir araya getirmenin mümkün olduğunu göstermek istedik.

GÖSTERİŞLİ DEĞİL, ZARİF

Villaların özelliklerinden biraz bahsedebilir misiniz?

Boğaç Kara: Her villa, bulunduğu çevreyle uyum içinde olacak şekilde tasarlandı. Eve adım atar atmaz, açık plan sayesinde karşınıza serilen kesintisiz deniz manzarası ile karşılaşıyorsunuz. Yüksek tavanlar, açıkta bırakılmış ahşap kirişlerle sıcak ve ferah bir his veriyor. Geniş cam yüzeyler, iç ve dış mekân arasındaki sınırları adeta ortadan kaldırıyor. Plan iki seviyeli olarak kurgulandı. Üst katta yer alan yaşam alanı ve mutfak, özel bir bahçe terasına açılıyor. Alt kattaki yatak odaları ise ikinci, daha büyük bir bahçeye bağlanıyor. Yani her oda, her alan doğaya doğrudan açılıyor. Evdeki her kapı dışarıya, yeşile açılıyor. Kısıtlı alan hissi yok. Villalar 4+1 olarak tasarlandı, her biri 200 metrekare kapalı alana ve 500 metrekare arsa payına sahip ama bu projeyi özel kılan şey metrekare değil, tasarımın kendisi. Gereksiz hiçbir şey yok. Boş köşeler, görsel karmaşalar yok. Sade bir huzur, ferah bir akış var. Yaşlandıkça güzelleşen, elde doğal hissi olan ahşap, taş ve cam gibi malzemeler özenle seçildi. Bu lüks anlayışı gösterişli değil, zarif. Aşırılık yok. Sadelikte derinlik var.

Tierra Minima’nın gelecekteki hedefi nedir?

Ida Shehu: Hayattaki her şey gibi biz de süreci akışına bırakmayı tercih ediyoruz. Sırf yapmış olmak için inşa etmeyi istemiyoruz. Büyümek ancak değerlerimizi yeniden filizlendirebileceğimiz bir yer bulduğumuzda anlamlı. O değerler bizim için net: Uyum, sağlık ve bütünlük. Eğer böyle bir yerle karşılaşırsak, devam ederiz. Etmezsek, durmak da bizim için sorun değil. Dünya daha fazla gürültüye değil, daha fazla özenli yapıya ihtiyaç duyuyor. Ve biz büyürsek, bu niyetin merkezde olduğu şekilde büyümek istiyoruz.

İLETİŞİM

Tel: 0 (535) 930 98 01

www.tierraminima.com

info@tierreminima.com

NASIL ARANDI: #mimar boğaç kara # ida shehu # kocaeli Tierra Minima Villaları