Kocaeli Life’ın stil sayfalarının bu ayki konuğu, ilimizin en genç ve başarılı diyetisyenlerinden Ecem Şahin. Üniversite eğitiminin ardından yüksek lisansını ve uzmanlığını bariatrik cerrahi diyetisyenliği üzerine yapan Şahin; bir süre İstanbul’da otizmli çocukların beslenmesi ve genetik analize göre beslenme üzerine çalıştı. İki yıl önce Kocaeli’ye dönerek kendi kliniğini açan Ecem Hanım, şu anda hem danışanları için sağlıklı diyet programları hazırlıyor hem de GentestDiet Kocaeli yetkili uygulayıcısı olarak görev yapıyor. Mesleğindeki başarısının yanı sıra şık giyim tarzıyla da tanınan Şahin, günlük yaşamında içerisinde kendisini rahat hissettiği kombinleri tercih ediyor. Başarılı diyetisyen, gardırobunun kapılarını bizler için açtı.
Üniversite ve yüksek lisansımın ardından iş hayatına İstanbul’da atıldım, uzun yıllar Beşiktaş’ta yaşadım. Uzmanlığımı aldıktan sonra kendi işimi kurmaya karar verince Kocaeli’ye döndüm. Şu anda Yenikent’te ailemle birlikte yaşıyorum. Kocaeli’yi çok seviyorum ama İstanbul’u da özlüyorum.
Şu anda ailemle beraber yaşıyorum ama öğrencilik ve uzmanlık dönemlerimde, evimin merkezi, hareketli, ulaşım problemi olmayan bir bölgede olmasını tercih etmiştim. Köpeğimi sahiplendiğimde apartmanda bakımın zor olduğunu tahmin edememiştim, bu yüzden şimdilerde daha sakin ve bahçeli evleri tercih ediyorum.
Ben, evi çok seven bir insanım. Eve girdiğim an zaten kendimi rahatlamış hissederim ama en çok vakit geçirdiğim yer, yaşam alanı haline getirdiğimiz balkonumuz.
Sevmediğim bir şeyleri evde bulundurmak istemem, bu nedenle sevmediğim bir şey yok. Bununla beraber gitarımı, kitaplarımı, pikap ve plaklarımı çok severim.
Hafta içi ancak iş sonrası boş vaktim oluyor. Kliniğimi ve işimi çok sevdiğim için de en çok orada vakit geçiriyorum. İşim bittikten sonra da kalan kısıtlı zamanı verimli değerlendirmek, kendimi iyi hissetmek için eve girdiğimde müziğimi açar ve ailemle vakit geçiririm. Ruh halime göre keyifliysem, gitar çalarım veya dizi izlerim. Biraz keyifsiz olduğum zamanlarda odak noktamı değiştirip puzzle veya yemek yaparım, her gece yatmadan önce de mutlaka 50 sayfa kitap okurum.
Cumartesi günleri genellikle çalışıyorum, eğer programım boşsa şehir dışında oluyorum. Pazar günleri de erken uyanıp zamanımın bir kısmını online diyete ayırıyorum. Boş kalan zamanlarımda da ailemle ya da arkadaşlarımla dışarıda vakit geçiriyorum.
İşim gereği kullanıyorum ama sosyal medyayı çok sevdiğim söylenemez.
Twitter'ı bir nevi günlük gibi kullandığım için orada daha aktif oluyorum. Gündemi takip ediyorum; duygularımı, olaylar karşısındaki düşüncelerimi oradan paylaşıyorum. Sanat tarihi, kitap, film ve müzikle ilgili yorumlarımı da sık sık Twitter’da dile getiriyorum. Bunun dışında iki ayrı Instagram hesabım var. Kişisel hesabımı, fotoğraflarımı biriktirdiğim bir anı defteri gibi kullanıyorum. İş hesabımda ise danışanlarıma yönelik paylaşımlar yapıyorum. Sağlıklı beslenme üzerine farkındalık yaratacak, motive eden videolar çekiyorum; bunları aynı zamanda Facebook hesabımda da paylaşıyorum.
Pieces of a Woman, çok etkilendiğim bir film oldu. Özellikle müziklerini çok beğendim ve gün batımında dinlediğim müziklere, Howard Shore’dan ‘Family’i de ekledim. Vanessa Kirby ‘Crown’ da beğenerek izlediğim bir oyuncuydu ve burada da oyunculuğu müthişti. Filmi ve müziklerini tavsiye ediyorum.
Spotify kullanıyorum. Uyandığımda, spor yaparken, çalışırken, yolculukta, gün batımında dinlediğim müzik türleri çok ayrı… Genellikle soft rock dinliyorum. R.E.M, U2, Bruce Springsteen, David Bowie, Eric Clapton, Coldplay, John Lennon, Bon Jovi, son zamanlarda Madrigal grubu en sık dinlediklerim. Yüzyüzeyken Konuşuruz, Sena Şener, Melike Şahin da sık dinlediklerimden. Arkadaşlarımla ise genellikle Pop 90 dinleyerek ve danslarını yaparak çok eğleniyoruz.
Jane Austen, Virginia Woolf , Emily Bronte sevdiğim yazarlardan. Sevgi, kin, nefret, gurur gibi tutkusu güçlü duyguları, sade ve yalın bir dille anlatmaları bana her okuduğumda farklı bir duyarlılık kazandırmıştır. Aynı zamanda George Orwell’i da çok severim. Yapıtlarında hayal gücünün sınırlarını zorlarken gerçekçi yaklaşımlar sergilemesi beni gerçekten etkiliyor. Nazım Hikmet’i ve Turgut Uyar’ı söylemeden geçmek istemiyorum. En sevdiğim kitap ise Dorian Gray’in Portresi’dir.
Öncelikle seçtiğim kıyafet rahat olmalı. Zamana uygun, kendime yakışan kıyafetleri tercih ediyorum. İş hayatında daha çok elbise, etek, bluz kombinleri kullanıyorum. Yaz aylarında, günlük hayatımda ise vazgeçilmezim, şortlarım. Giyim tarzımı genellikle o gün gireceğim ortama göre belirliyorum.
Eskiden mağaza gezerek alışveriş yapıyordum ama iş yoğunluğundan dolayı artık alışveriş için kendime çok fazla vakit ayıramıyorum. Bu yüzden internet alışverişi bu konuda bana çok yardımcı oluyor.
Genellikle Levi’s ve İpekyol’dan tercih ediyorum.
Modelini beğendiğim ve rahat bulduğum her markadan spor ayakkabı alabilirim, genellikle bu marka Nike oluyor.
Elle, Nine West, Hotiç ve özel butiklerden ayakkabı almayı tercih ediyorum.
İş hayatında kullandığım gömlekleri Adl, Zara ve Network’ten alıyorum. Günlük hayatımda ise özellikle kışın oduncu gömlekleri çok seviyorum; Kadıköy’deki butiklerde harika modeller buluyorum.
Genellikle spor çantaları veya bel çantalarını kullanıyorum. Kamp yapmayı sevdiğim için sırt çantalarım diğer çantalarımdan çok daha fazla. Decathlon ve Outdoor’da aradığım her şeyi buluyorum. Günlük hayatımda ise Beymen ve Zara’nın modellerini beğenerek kullanıyorum.
Siyah elbisem. Her yere çok rahat giyebiliyorum, her zaman kurtarıcı oluyor.
Kate Middleton ve Blake Lively’in tarzlarını beğeniyorum.
Tatil çantamı hazırlarken, kolye ve tulum almıştım.
Yıllardır Roberto Cavalli kullanıyordum ama bir alışverişimde Victoria’s Secret Bombshell Intense’i beğendim. Artık onu da kullanıyorum.
Organix, Elseve.
Bioderma, Nuxe ve Clinique’in ürünlerini birlikte kullanıyorum.
Boya ve kesim için Yarımca'da Murat Uğur ve Emine Uğur, İzmit’te ise Özgür Girişkin’den vazgeçemem.
Estetik yaptırmadım, karşı da değilim. Bununla beraber doğal güzelliğin önemli olduğunu ve her kişinin kendine özel olduğunu düşünüyorum. Gerektiğinde doğallığımı bozmayacak estetikler yaptırabilirim.
Saçlarıma zeytinyağı maskesi yapıyorum, yüzüm için genellikle profesyonel destek alıyorum.
İş için değil, gezi amaçlı çıktığım için yurt dışı seyahatlerimi tatillerime denk getirmeye çalışıyorum. Pandemiden önce yılda bir kez yurt dışına çıkardım.
Yeni yerler görüp, yeni deneyimler kazanmak istediğim için her seferinde farklı rotalar belirliyorum. Bu zamana kadar 9 ülkeye gidebildim, içlerinden en çok Prag'dan etkilenmiştim. Kendime çok yakın bulduğum bir şehirdi. Kışın tekrar gitme planı yaparken pandemi dönemine girdik. İkinci Prag tatili, her şey normalleştiğinde gerçekleştireceğim bir hayalim olarak kaldı.
Yazın Kaş, Datça, Alaçatı ve Fethiye daha çok vakit geçirdiğim yerler. Kışın ise arkadaşlarımla beraber genellikle Sapanca tarafındaki dağ evlerinde hafta sonu kaçamakları yapıyoruz.
Genellikle İstanbul'a gidiyorum, kardeşim ve arkadaşlarımın bir kısmı orda olduğu için her fırsatta ilk olarak oraya gitmeye çalışıyorum.
Pazar kahvaltıları, ailecek bir arada olduğumuz tek zaman ve ben de onlarla vakit geçirmek istiyorum. Kahvaltımızı yaparken bir ritüel gibi gezi programı veya belgesel izleriz; onun üzerine konuşuruz. Sohbetimize kahvemizi içerken devam ederiz. Bundan çok keyif alıyorum. Dışarıda kahvaltı yapmak için ise genellikle bol yeşillikli, sakin yerleri tercih ediyoruz. Akşam yemeği için tercihim, İstanbul’daki mekanlar.
Yeni mekanlar denemeyi sevsem de müdavini olduğum yer Victor Levi ve Pera. Kocaeli’de arkadaşlarımla buluşma yerimiz ise Romano ve Konak Garden Cafe.
NASIL ARANDI: #ecemşahin #tarz #diyetisyen #sağlık #tarzkadın #ikonik #giyim #engençdiyetisyen #kocaeli #izmit #stil