25-04-2024 13:25

Hayal edip ulaşamadıklarımız…

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 06/04/2021
.stripslashes($urun->baslik).

Bir tanem...

Işığım, ekmeğim ve toprağım

Velhasıl her şeyim

Nazım Hikmet...

Söyleyecek çok sözün olduğunda, belki bir bardak göz yaşı, belki dilinde bir öbek mutluluk, belki köşe başına bir Sezen...Ve sen kar yağarken… Biraz ben, biraz daha sen. Diyeceğim o ki cancağızım, kalmadı bir fark biraz benden biraz senden.

Sanırım devam ettikçe sevdiklerimizden uzak olan sofralar, sarılmalar, özlemler, düğünler dernekler; bayramlarda hala uzaklara bakacaksak pek bir farkımız yok bir diğerimizden...

Bu salgının etkisi hepimizde bir yüklü hüzün bulutu. Uzakta olunca sevdiklerin; elinde albümlerin, dışarıda yağan kar, sen de bir köşede düşünür, bir köşede biriktirirsin sözlerini.

 

★ ★ ★

 

Naz…

Kendimde isteyip yapamadığım ne varsa hepsini sen yap istedim kızım... İşte bu söz, sen doğduktan sonra en çok tekrarladığım şeydi. Öfkeyle, mutlulukla ama hep kendi kalıbımı ona uydurmaya çalışmakla olacak olan bir dilek… Ta ki sen ilk kelimelerini herkesten bağımsız, kendine özgü söyleyip; kendi sesinin gücünden korktuğun o ilk ana kadar.

Seninle büyümeye başlayacağımı, bak o zaman anladım. Karşımda neler istediğini hiç öyle eciş bücüş değil; tam, net ve fütursuzca söylüyordun. Ne istediğini de biliyordun. Belki bir dilim ekmek belki bir bardak suydu ama sen kendi kendine hayatına söz geçiriyordun.

Sanırım anne-baba olmanın verdiği sonsuz yetkilere dayanarak artık bu küçük insanın kurallarına ayak uydurmamız gerekiyordu ve duyguları ifade edebilmenin en güzel yanı şarkılardı, danstı, ritimdi.

Evde denedik, pek çok güzel solo performans da gerçekleştirdik ama yanında arkadaşla konser vermenin tadını yaşaman gerektiğine karar verdik. Yaşın henüz 1,5’tu ve sen Yamaha Kraki adlı bir eğitim eşliğinde dansa başladın ki bizim gözyaşları şelale...

Büyüdükçe sana yetişebilmenin, seninle yeşerebilmenin nasıl da keyifli olduğunu öğrettin bize. Artık bale okuluna gidiyor ve hatta evde bale çalışmaları yapıyordun. Sanırım kendi hayallerimi sana yüklemek için ben uğraş sarf etmeden, sen annenin gönlünü fethetme yolunda devasa adımlar atıyordun...

Dedim ya söyleyecek çok sözün varsa bunu ifadenin en iyi yolu müziktir, bir şiirdir, belki bir kitaptır kim bilir.

Biz de seni bale derslerine götürdüğümüzde bir şey keşfettik. Her defasında gidip piyano tuşlarına dokunmanın verdiği keyifle yüzümüze gülüyordun. Hani kristal bir vazo vardır, ‘aman dokunma’ diye tembihlenirsin ama yine de içinde karşı konulamaz bir muziplik vardır. Karşı koyamaz, gider o vazoya şöyle bir göz süzersin. İşte seninle piyano arasındaki bu güzel serenat da tam böyle başladı...

Bale dersinden her çıktığında yan sınıftaki o ilahi piyano seni son sürat yanına çekti ve piyano derslerine de başladın...

Ne öğrendik?

At binmeye başladığında kendisinde oluşan özgüveni bale yaparak naif bir hamleye dönüştüren minik cadım, şimdi tuşlara dokunup annesine kenardan göz süzüyordu… Tabi annenin gözyaşı pıt…

Sanırım biz büyükler, hayal edip ulaşamadıklarımızı kendi canımız yaparken gördüğümüzde, hem pişmanlık hem gurur dolu anlar yaşıyoruz.

 

★ ★ ★

 

Ebeveynlere not: Elinde imkanların varsa hayatını, hayallerini erteleme. Baktın imkan yok, imkan oluşturabilmek için çabala.

Hiçbir şey için geç olmadığını kızım bale yaparken kenardan onu taklit etmeye çalışırken anlıyorum. Eee, bizlerin de onlardan öğreneceği çok şey var; sonuçta folik asit bebesi bunlar...

Şimdi diyeceğim o ki şu evlat denilen canlı öyle tatlı, öyle yüce ki istiyorsun hiç ayağına taş değmesin. Hiç üzülmesin, kar topu yapsın o kar erimesin, hiç incinmesin. Bir yandan da kendi anne babamı düşünüyorum, ben onlar için neydim? Şimdi büyüdüm ne oldum, neredeyim? Bir farkımız yok birbirimizden, hepimiz annesinin oğlu, hepimiz babasının kızı, insan evladıyız var mı şimdi ötesi...

NASIL ARANDI: #şehbal özbek # köşe yazısı # aile # anne olmak # baba olmak # kocaeli

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.