Yazan: Çağla Kaya Keskin
Çocukların dahil olduğu her plan, onların sayesinde bizim de keşfetme arzumuzu artırıyor. Beraber tatile çıkacağımızın haberini verdiğimiz anda, çocuksu heyecanlarla ardı arkası kesilmeyen sorular silsilesini, yüzünüzde ‘biz de aynısını yaşadık’ tebessümü ile hatırlıyorsunuzdur, eminim. Aklıma kendi küçüklüğüm, ailemle ilk yurt dışı tatilim, tüm evi valizime koyup götürmek istemelerim geldiğinde, çocukların kışın ortasında Paris’e deniz şortlarını götürmek istemelerini pek tabii anlıyorum:)
İstanbul’dan yaklaşık 3,5 saatlik bir uçuş ile Paris Charles de Gaulle Havalimanı’na varıyoruz. Çocukların öğlen uykusu saatlerine denk gelen uçuşlar bizim için her zaman daha konforlu oluyor ve günün kalan yarısını daha dengeli geçirmelerini sağlıyor. Disneyland’e bir gezi planlıyorsanız, ilk işiniz ‘Disneyland’ uygulamasını telefonunuza indirmek olmalı çünkü tüm plan-programı, gösteri saatlerini, etkinlik detaylarını ve hatta havalimanından sizi Disneyland’deki otelinize götürecek olan shuttle’ın biletini bile o uygulama üzerinden hallediyorsunuz. Çocuklarla zamanı iyi değerlendirmek ve tüm akışı planlayabilmek için tatil boyunca hayat kurtaran bir uygulama.
DISNEYLAND’DE KONAKLAMA
Uçaktan indikten sonra direkt olarak Disneyland bölgesine giden ‘Disney shuttle’a binip otelimizin yolunu tutuyoruz. Disneyland etrafında ve içerisinde, her biri farklı çizgi film karakterleri ve konseptleri içeren Disney otelleri bulunuyor. Biz çocuklar için Toy Story (Oyuncak Hikayesi) konseptli Disney’s Hotel Cheyenne’i seçtik. Disney otellerinin, parklara yakın olmasının yanı sıra parkın açılış saatlerinden önce içeriye girişlerde öncelik tanıma avantajı da bulunuyor. Bu sayede kalabalık yoğunlaşmadan hızlıca içeri girmiş ve beklememiş oluyorsunuz.
Ayrıca, kendinizin veya çocuğunuzun sevdiği konsepte göre çevredeki otellerden birini seçtiğinizde; Disneyland’den çıkmak istemeyen çocuğunuzu, otele dönüşte diğer çizgi film karakterli etkinliklere de kolayca adapte etmiş ve günün yorgunluğuna kısa bir mola vermiş olursunuz. Otellerin içinde kendi konseptine göre çocuklar için karakterlerle tanışma, oyun, boyama gibi çeşitli aktiviteler gerçekleşiyor. En güzel yanı ise ‘sıkıldım’ deme lüksleri maalesef hiç yok :)
GÖSTERİLER VE EĞLENCE
Çocuklarınız, bizim gibi 3,5 yaş civarındaysa; etrafınızda size çocuklarınızın bu gezi için küçük olduğunu ve ileride Disneyland’i hatırlayamayacağını söyleyenler, eminim olacaktır… Belki de gerçekten hatırlamayacaklar. Önemli değil… Önemli olan, anne-baba olarak bizlerin, çocuklarımızın dev Disney karakterlerini gördüğündeki heyecanını ve mutluluğunu her zaman hatırlayacak olmamız. O yüzden dışarıdan gelen seslere kulakları tıkayıp, “Disneyland’e bir kere giden bir daha gidemiyor mu yahu? Büyüdüklerinde yine gideriz” diyerek, hızlıca etrafı keşfetmeye başlıyoruz.
KEŞİF ZAMANI!
Disneyland, 2 farklı bölümden oluşuyor. Disney Park ve Walt Disney Studios. Hayallerin gerçeğe dönüştüğü ve tüm çocuklar için masallar diyarının kapısının aralandığı bir büyülü rüya gibi… Kendi içinde de bir çok eğlence merkezine ayrılan parkları doyasıya ziyaret etmek isteyenler, her bir park için minimum bir gün ayırmalı ancak tam anlamıyla hakkını verebilmek için 3-4 gün yeterli olacaktır. Disneyland’e hangi mevsimde gidilir kısmına gelecek olursak… Disneyland’in, her mevsim yaşattığı heyecandan asla ödün vermeyen bir atmosfere sahip olduğunu düşünüyorum… Klasikleşen Disney geçit töreni ise tüm karakterleri büyük bir şovun içerisinde izlemenizi sağlıyor. Uyuyan Güzel’in şatosunun arka kısmından başlayıp, Main Street’e kadar devam eden bu büyüleyici gösteri, çocuklar kadar bizi de oldukça mutlu etti.
DİSNEYLAND ALIŞVERİŞ
Disneyland’in içinde birçok mağaza bulunuyor. Oyuncaklardan ev eşyalarına, giyimden atıştırmalığa kadar çok fazla seçeneğiniz olacak. Bazı mağazalar sadece kitap-puzzle veya sadece oyuncak konseptliydi. Çocuklar, adeta oyuncak cennetine düşmüşçesine, ne alacaklarını şaşırmış halde her defasında elleri kolları dolu bir şekilde gelse de oyuncak alımı konusunda günlük kota koymakta fayda var. Biz her günü 2 oyuncak ile sınırlandırarak diğer mağazaları da keşfetmelerini sağlamak istedik. Oyuncak sektörü hiç bitmeyecek, kendini sürekli olarak geliştiren bir sektör olsa da daha fazla Disney temalı kitap, puzzle ya da zeka oyunu seçeneği de görmek isterdim. Bu mağazalarda büyük-küçük herkesin ilgisini çeken bir şey mutlaka oluyor. Çocukların “Anne, bize mi aldın?” dediği; Ratatouille filminin baş karakteri Remy’nin oyuncağını ise “Tabii, benden sonra siz de oynayabilirsiniz” diyerek, çocukların şaşkın bakışları altında sevimli bir anımsatıcı olarak valizime yerleştiriyorum.
