08-12-2024 22:08

Nurhan Deniz Dolgun

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 07/03/2024
Hukuk fakültesinden mezun olsa da avukatlık yapmayı hiçbir zaman düşünmeyen, tekstil üzerine kurulu aile şirketinde çalışırken yaşadığı olumsuzluklar sonucu bir anda kendisini sanat merkezinde bulan Nurhan Deniz Dolgun, İzmit Sanat Merkezi ile Sakarya Sanat Merkezi’nde sanatla iç içe bir nesil yetiştiriyor. Eğitimin kutsallığına inanan ve işini büyük bir aşkla yapan Dolgun, kadınların cumhuriyet ile birlikte elde ettiği kazanımların ülkenin refahına ve mutluluğuna katkısının yadsınamaz olduğunu söylüyor.
.stripslashes($urun->baslik).

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Ben, Nurhan Deniz Dolgun. Ortaokul yıllarıma kadar Almanya, Ravensburg’da yaşadım. Daha sonra ailece kesin dönüş yaparak İzmit’e yerleştik. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olarak lisans eğitimimi tamamladım. Pek Türkçe konuşamazken Osmanlıca terimlerle dolu hukuk fakültesini bitirmek benim için çok zor olmuştu, bu nedenle asla avukatlık yapmadım :)

2007’de İzmit Sanat Merkezi’ni, 2012’de ise Sakarya Sanat Merkezi’ni açtım. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olan sevgili dostum Tan Sağtürk ile başlayan sanat eğitimi kurumu işletmeciliğim hâlâ aynı heyecanla devam ediyor çünkü işimi çok severek yapıyorum.

Eşim Oğuzhan Dolgun ile hukuk fakültesinde tanıştık. Kendisi avukatlık mesleğine devam ediyor. İki oğlum ve ‘oğlum’ dediğim yeğenimle birlikte bol erkekli bir ev hayatım ve çok sevdiğim bir işim var şeklinde kendimi kısaca özetleyebilirim :)

 

İş hayatına nasıl ve ne zaman atıldınız?

İş hayatıma abim ve ablamın kurduğu Denira Tekstil markası ile atıldım. Üniversiteyi bitirmek üzereydim ama hukukçu olmak istemediğimden emindim. Ailem Almanya’ya tekstil ihracatı yapıyordu. Üniversitenin son yıllarında aile şirketimizin insan kaynakları bölümünde çalıştım. Ardından 2006’da ailece bizi çok sarsan bir sağlık sorunu yaşadık. Ablamın ani rahatsızlığı ile şirketimiz de hızlı bir çöküşe geçti. 2007’de tekstil ihracatı yaptığımız fabrikayı kapatınca, binayı sanat merkezine dönüştürdük. Bu fikrin mimarı ise benden asla desteğini esirgemeyen Nesrin Timuçin’dir.

 

Kariyer basamaklarını tırmanırken, itici gücünüz neydi?

Bu işe başlarken eğitim ya da sanat tecrübem yoktu. O nedenle iyi bir işletmeci olmam gerektiği dışında bir fikrim de yoktu. Ailemle mutlu anılarımın olduğu tekstil fabrikasında artık sanat eğitimi veriliyordu. Kurucusu da bendim... Buradan dönüş yoktu, en iyisini başarmak zorundaydım ve buna da çok inanıyordum. İlk yıllar benim için çok zordu. Ama sonradan öğrencilerimizin sanatla iç içe büyüdüklerini, sanatın hayatlarına ne kadar çok şey kattığını gördükçe esasen bizi iten gücün eğitimin kutsallığı olduğunu anladım. Hep daha iyisini yapma isteğimin de buradan kaynaklı olduğunu fark ettim.

 

Sizce başarının altın anahtarı nedir?

İşini sevmek, insanları sevmek, inanmak ve çok çalışmak.

 

Kadınların iş hayatında yaşadığı en temel sorun nedir? Siz bu sorunları aşmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?

Kadınların, kendi mesleklerine özgü cinsiyet ayrımcılığı ya da ön yargılarla karşılaştıklarını düşünüyorum. Hatta bazı mesleklerin sadece erkeklere ait olduğu fikri var ki kabul edilemez. Trafikte bile ‘kadın şoförsen hatalısın’ düşüncesine maruz kaldığımız ataerkil bir toplumuz. Kadınlar iş hayatının herhangi bir alanında sıklıkla bu muameleye maruz kalabiliyor.

Oysa ki bir kadın eğer çalışıyorsa bunun büyük başarı olduğunu kabul etmeliyiz. Çünkü kadın evde eşi, çocukları, evcil dostları veya aile büyüklerinin sorumluluğunu da taşıyor olabilir. Kadınlar için evde ve işte olmak üzere çift meslek sahibi diyebiliriz. Dolayısıyla iş hayatının ön yargılar nedeniyle gereksiz zorlaştırılmasına ihtiyaçları yok.

Ben genelde kadınlara yakıştırılan bir iş yaptığım için bu temel sorunların biraz uzağındayım. Pastacı olsam da böyle olurdu. Ama taksi şoförü olsam ‘trafiği mahvetti’ düşüncesine maruz kalırdım.

 

İş hayatının içerisinde bir kadın olarak cumhuriyete neler borçlu olduğunuzu düşünüyorsunuz?

Bağımsızlık anlamında kadın-erkek hepimizin cumhuriyete neler borçlu olduğumuzu detaylandırsam sayfalar yetmez. Cumhuriyet öncesi ve sonrası kadın hakları açısından kazanımlarımıza baktığımda, Kurtuluş Savaşımızın sadece meydanlarda verilen bir savaşın çok ötesini ifade ettiğini anlıyorum.

Türk kadını 5 Aralık 1934’te Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde birçok Avrupa ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkına kavuştuğunda dünyada da ses getirmiş. Dolayısıyla artık siyasetten mühendisliğe, pilotluktan TIR şoförlüğüne kadar birçok alanda güçlü ve başarılı kadınlar var ve sayıları artıyor. Bunun bir ülkenin refahı ve mutluluğuna katkısını, bu haklara zaten sahip olmaları gerekirken mücadele etmelerine bile izin verilmeyen ülkelerle karşılaştırıldığımızda açık seçik görüyoruz.

 

Cumhuriyetin size tanıdığı en büyük özgürlük nedir?

Geleceğimi birey olarak belirlerken seçme ve seçilme hakkım; yasama, yürütme ve yargı süreçlerinde yer almak istersem anayasal olarak bu haklarımın korunması; medeni haklarımın anayasa ile korunmuş olması gibi kendimi güvende hissedeceğim zemini bana da cumhuriyetimiz sağladı.

 

“Cumhuriyet kadını” denilince, gözünüzde canlanan fotoğrafı birkaç cümleyle tarif eder misiniz?

Kadınların seçme ve seçilme hakkının kabulü sonrası ilk oylarını kullanırken çekilmiş siyah beyaz fotoğraf bence özgürlüğümüzün ilk adımıydı. Atamızın biz kadınlara en büyük armağanıydı. Öncesindeki kadın hakları mücadelesini elbette yadsıyamayız ancak cumhuriyetin kurulmasının ardından bu harekete köstek değil destek olunması, kadınların yok sayılması geleneğine devlet olarak boyun eğilmemesi müthiş bir nimet.

 

Atatürk’ün kadınlarla ilgili söylediği en sevdiğiniz söz hangisi?

“Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.” Cumhuriyetin ilk günlerinden bu yana bu vizyona sahip çıkan tüm kadınlara ve onların yanında olan erkeklere çok şey borçluyuz.

NASIL ARANDI: #nurhan deniz dolgun # izmit sanat merkezi # kocaeli # 8 mart dünya kadınlar günü # cumhuriyet

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.