28-03-2024 18:28

Fit4ever kurucusu ve Pure Black Başiskele işletmecisi Şehbal Özbek

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 08/03/2023
Fit4ever Sport Center’ın kurucularından Şehbal Özbek, hayatının her alanında risk almayı seven bir isim. Hiç spor yapmamış birisi olarak bir gecede Fit4ever Sport Center’ı kurmaya karar veren ve aradan geçen 6 yıl içinde markanın adını il genelinde duyurmayı başaran Şehbal Özbek, kahve tutkusundan yola çıkarak bir adım daha attı, Pure Black Başiskele Coffe Shop’u bu kente kazandırdı. Gücünü, yaptığı işe inancından alan ve inandığı değerlerden de asla vazgeçmeyen Şehbal Özbek, “Çünkü yol göstermek zorunda olduğum bir kızım var” diyor.
.stripslashes($urun->baslik).

Kendinizden ve kariyer yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz?

İzmit doğumluyum. Kocaeli Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi mezunuyum. Eski bir bankacı, yeni dönem Fit4ever Sport Center kurucusu ve Pure Black Başiskele Coffe Shop işletmecisiyim. Evliyim ve bir çocuk annesiyim.

 

Bugün sahip olduğunuz başarıyı elde etmek için neyi farklı yaptınız? Bu yolda aldığınız en büyük risk neydi?

Aslında hayatımın her alanında risk almayı seviyorum. Fit4ever kurulurken de öyle oldu. Caddebostan sahilde 3 kişinin spor salonlarıyla ilgili ‘Aslında özel ders konseptinde, farklı renk ve dokuda, böyle bir yer olsa güzel olur’ şeklindeki sohbet esnasında Fit4ever’ın temelleri atıldı. İlk olarak her branşa ait bir konsept belirledik, sonra bunu şekillendirmek için bir sürü farklı yer gezdik ve Fit4ever Sport Center’ı oluşturduk. 6 yıldır sektördeyiz ve kendimize ait bambaşka bir olgu yarattık. Bu süreçte kahve tutkumu bilen bir arkadaşımızın bana ikram ettiği kahve ve eşimin ‘bunu yapabilirsin’ sürprizi ile de Pure Black Başiskele Coffe Shop hazırlandı. Belli bir dokusu olan Pure Black markasına kendi şubemde biraz ‘ben’ kattım ve keyifli bir ortam oluşturduk. Bence bunlar hazırlanırken oluşan en büyük risk, hayal kırıklığı olabilmesiydi ama rüzgar bizden yöne esti ve tasarladıklarımız tam da istediğimiz gibi oldu, olmaya da devam ediyor.

 

Kariyerinizin bir ‘dönüm noktası’ var mı?

Evet var. Hayatı boyunca hiç spor yapmamış bir insandım, İstanbul’da yaşıyordum ve kızım doğmuştu. Eşimin sürekli ‘kendine vakit ayır’ dediği dönem, spora başlamaya karar verdim. İstanbul’da bir pilates salonuna gitmek için randevu aldım ama bebeğimden ötürü geciktim, oradaki eğitmenin telefonda bana sarf ettiği sözler üzerine bebeğimi alıp dışarı çıktım. Şans eseri başka bir salonun önünden geçerken bilgi almak için içeri girdiğimde ilk spor hocam Fırat ile tanıştım ve o gün sporu sevebileceğimi anladım. Açıkçası o zamana kadar eşim ne kadar ısrar etse de bu bana bir külfet gibi gelirken, o zaman hayatıma eklemem gereken bir basamak olduğunu anladım ve  ‘tamam’ dedim, şimdi kendine gelme zamanı. Sonrası her şey hızlıca gelişti ve kendi markamız oluştu.

 

Sizce ‘güçlü kadın’ kimdir? Siz, gücünüzü nereden alıyorsunuz?

Bence güçlü kadın attığı her adımı inanarak atan ve inandığı işe kendini adayan kadındır. Ben gücümü inandığım değerlerden hiç vazgeçmemekten alıyorum çünkü yol göstermek zorunda olduğum bir kızım var, kendine idealleri olan bir yol çizmesini istiyorum.

İşinizle ilgili kendinizi en güçlü hissettiğiniz an hangisiydi?

Aslında her an kendimi güçlü hissediyorum çünkü hiçbir durumda eğilip bükülmüyorum. Kurulduğumuzdan beri değişmeyen bir çizgimiz var ve az çok çevremdeki kişiler bunu anladıkça ben daha da güçlenip yoluma devam ediyorum. Bilindiği üzere pek çok sosyal sorumluluk projesinde yer alıyoruz, almaya da devam edeceğiz. İşte bu dönemlerde artık bizi özümseyen üyelerimiz bize daha da fazla destek veriyor, işte o zaman şahlandığımızı hissediyorum.

 

Kendinizi güçsüz hissettiğiniz zamanlar oldu mu? Bu duygunun üstesinden nasıl geldiniz?

Ben her acıda kum, her sevinçte gök gürültüsü olabilmeye inanıyorum. Önce kendi içimde yanıp kül olup sonra ‘daha yapacak çok iş var’ diyerek tekrar kul oluyorum. Asla düştüğümü görmesini istemediğim bir kızım var, onu düşünüp ayaklanıyorum.

 

Yeniden başlama şansınız olsa geri dönüp neyi değiştirmek isterdiniz?

Yeniden başlama şansım olsaydı, 17 Ağustos gününe döner, çok sevdiğim insanları kaybetmemek için elimden geleni yapardım. Onların, geldiğim noktayı görmesi ve ‘daha da çok çalış ve daha çok destek ol insanlara’ demesi beni olduğumdan daha da fazla mutlu ederdi.

 

Yarının güçlü ve başarılı kadınlarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Öncelikle vazgeçmemelerini söylerdim çünkü her vazgeçiş bir kaçış ve sonrasında bir sığınma, bir gölge aramak demektir. Oysa ben okumuş ve idealleri olan kadınların bir kavak ağacı gibi kendi gölgelerini oluşturmalarını isterim. Sığ denizin dalgası pek keyifli olmaz, bazen de tuzlu su yutmak gerektiğine inanırım. Bu yüzden okumaktan, çalışmaktan ve hayal kurmaktan asla vazgeçmesinler.

NASIL ARANDI: #8 mart dünya kadınlar günü # kocaeli life # şehbal özbek # kocaeli # pure black # fit4ever

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.