Hazırlayan: Diş Hekimi Müzeyyen Topçu Tan
2022 de bitiyor; göz açıp kapayana kadar aralık ayına girdik. Ara sıra güneş ‘buradayım’ dese de havalar iyice soğudu, kış kendini hissettirmeye başladı. Havaların soğuması tatil yapamayacağız anlamına gelmiyor elbette. Aralık ayında deniz tatili yapılabilecek Tayland, Filipinler, Kamboçya gibi sıcak rotaların yanı sıra kültür ve sanat ağırlıklı rotalar da mevcut. Bunlardan biri de İspanya’nın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri olan Barselona. Akdeniz ikliminin görüldüğü şehirde, mayıs ayından kasım ayına kadar denize girilebiliyor. Sadece bu dönemde değil tüm yıl boyunca hava şartlarının ılıman ve istikrarlı olması nedeniyle kültür/sanat, eğlence, gece hayatı, festivaller gibi etkinlikler için dört mevsim tercih edilen popüler şehirlerden biri. Eğer şehrin sahip olduğu zengin kültürel birikimi keşfetmek isterseniz, kış aylarında da Barselona’yı ziyaret edebilirsiniz. İspanya’nın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri olan Barselona’yı merak ediyorsanız; eşim Ömer Tan’la iki kez gitme şansına sahip olduğumuz ve çok keyif aldığımız Barselona günlerimizi anlatmaya başlıyorum. Keyifli okumalar…
Madrid’ten sonra İspanya’nın ikinci büyük şehri olan Barselona, İber Yarımadası’nın kuzeydoğusunda yer alıyor. Catalunya (Katalonya) özerk bölgesinin başkenti olan şehir, turizmin yanında önemli bir sanayi ve liman kenti. Şehir, 6 bölgeden oluşuyor. Gezilecek, görülecek önemli yerlerin çoğu 1. bölgede yer alıyor. Görme şansına sahip olduğumuz hemen hemen tüm Avrupa şehirlerinin mimari yapısı eskiye sadık kalınarak inşa edilmiş, yollar ve binalar belli bir düzen içerisinde ancak Barselona’nın karakteri ve dokusu bambaşka. Bunu uçağınız inişe geçtiğinde bile fark edebiliyorsunuz. Barselonalılar bu farklılığı mimari deha olarak kabul edilen, temel mimari görüşlerini alt üst ederek fantastik bir şehre imza atan Antoni Gaudi’ye borçlular. Şehri dolaşırken, düzen ve simetrinin yanı sıra karşınıza çıkan masalsı, renkli, sıra dışı binalar sizi şaşırtıyor. Art Nouveau (Modernismo), Gotik ve Mauresk akımlarını hayal gücü ile birleştirerek kendine özgü mimari tarzını yaratan Gaudi’nin, farklı malzemeler ve renk yelpazesiyle her biri başlı başına bir sanat eseri olan yapılarının karşısına geçip saatlerce izlemek istiyorsunuz. Gaudi’nin mimarlığa başladığı yıllarda Kraliyet Ailesi’ne mensup Eusebi Güell ile tanışarak, Güell Ailesi’ne özel bir yapı tasarlaması, neredeyse Barselona’daki tüm zengin ailelerin de Gaudi’ye bina yaptırmasına vesile olmuş. Böylece şehri, Avrupa’da görülecek önemli şehirler listesinin ön sıralarına taşımış.
Nasıl gidilir?
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan ya da İstanbul Havalimanı’ndan, Barselona Uluslararası El Prat Havalimanı’na yaklaşık 4 saat süren bir uçuş ile varıyorsunuz. El Prat Havalimanı ile kent merkezi arasındaki mesafe 12 km. kadar. Havaalanından 5 dakikada bir kalkan aerobus denilen otobüslerle, metro, taksi ya da araç kiralayarak şehir merkezine kolayca ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Barselona, geniş bir yüz ölçümüne sahip ancak toplu taşıma sistemi oldukça gelişmiş, araç kiralamadan da istediğiniz her yeri çok rahat gezebilirsiniz. Kalacağınız gün sayısı kadar ‘Barcelona Card’ alırsanız, ulaşım daha uyguna gelir. Ücretler bölgelere göre farklılık gösteriyor, bu nedenle kullanacağınız ulaşım şekline ve bölgeye göre kart alın. Eğer Barselona’ya ilk defa gidiyorsanız ve kısa bir ziyaret olacaksa ‘Barcelona Bus Turistic’ otobüsleri ile şehri dolaşarak zaman kazanabilirsiniz. Üç farklı rotayı takip eden bu otobüsler ile tüm popüler ve tarihi yerlere kolayca ulaşabilir, otobüsteki sesli rehberlik hizmetinden yararlanabilirsiniz. Bisiklete binmeyi seviyorsanız, Barselona’yı bisikletle dolaşmak da mümkün. Şehri çepeçevre saran uzun, geniş bisiklet yolları ve fazla sayıda kiralama noktalarının varlığı, ulaşımda sıklıkla bisikletin tercih edilmesine neden oluyor.
Nerede kalınır?
Barselona’da üç bine yakın kalınacak tesis var. Merkezdeki otel fiyatları haliyle daha pahalı ama merkeze uzak olan oteller yerine tercih etmek daha mantıklı. Zira merkezde ziyaret edilmesi gereken yerleri yürüyerek görebiliyorsunuz, bu da zaman kazandırıyor. Kalacağınız tesis özellikle şehrin kalbi sayılan La Rambla Caddesi’ne yakınsa, akşam yemeğinden sonra uzun yürüyüşler yaparak renkli ve eğlenceli caddenin keyfini de çıkarabilirsiniz.
Gezilecek yerler
Kültür ve sanat bakımından oldukça zengin birikime sahip olan Barselona’nın mimari açıdan da bir nevi açık hava müzesi olduğunu düşünürsek gezilecek yerler listesi oldukça uzun. Hazır konusu geçmişken gezilecek yerler listesine La Rambla Caddesi’nden başlayalım.
La Rambla
Yaklaşık 2.5 km uzunluğundaki La Rambla; sağlı sollu araç yolu ve ortasında genişçe bir yürüyüş yolundan oluşuyor. Güneyde sahilde Kristof Kolomb heykelinden başlayan cadde, kuzeyde Plaça de Catalunya (Katalonya Meydanı) ile sonlanıyor. Caddenin etrafı; kafeler, lokantalar, publar, ünlü markaların alışveriş mağazaları ile çevrelenmiş ve her zaman kalabalık, hareketli. Yürüyüş yolu; büfeler, sokak satıcıları, canlı heykeller, resim yapıp satan sanatçılar, kostümlü sokak eğlendiricileri ile oldukça renkli. Şehirdeki ilk gününüzü La Rambla’da yürüyerek, etrafındaki mağazalardan hediyelik eşyalar alarak ya da kafelerde oturup bir şeyler içerek geçirebilirsiniz. Yine bu cadde üzerinde Barselona’nın ünlü pazarı Mercat de La Boqueria’da en taze sebze, meyve, envaı çeşit deniz mahsulleri, et ürünleri ve aklınıza gelen her türlü gıda maddesini bulabilirsiniz. Satın aldığınız deniz mahsulleri ya da et ürünlerini hemen pişirtip yiyebilirsiniz. Caddenin üzerinde bulunan Plaça Reial gibi meydanlarda soluklanabilir, ara sokaklara dalarak Katalanların yaşam tarzını gözlemleyebilirsiniz.
La Sagrada Familia (Kutsal Aile Bazilikası)
Antoni Gaudi’nin en önemli eseri olan ve tasarımıyla saygı duyulacak bir yapı olmayı hak eden La Sagrada Familia’nın yapımına halkın yardımları ile 1882 yılında başlanmış. Kilisenin ilk mimarı ile anlaşmazlık yaşanınca, 1883 yılında kilise yapımını Gaudi devralmış. 1908’den öldüğü yıl olan 1926’ya kadar neredeyse sadece bu projede çalışmış. Yapımı halen devam eden ve ‘Bitmeyen Kilise’ olarak da anılan La Sagrada’nın, Gaudi’nin ölümünün 100. yılı olan 2026’da tamamlanması bekleniyor. 170 metre yüksekliği olan kilise şehrin en yüksek noktası olan Montjuic Tepesi’nden sadece birkaç santim kısa ve şehrin her yerinden görülebiliyor. Her noktasındaki dini sembollerle farklı hikayeler anlatan eserin dış cephesi kadar iç bölümü de farklı ayrıntılar ve hikayelerle dolu. Hatta kilisenin bir bölümü filmlerde gördüğümüz uzay istasyonlarını çağrıştırıyor. Barselona’nın simgesi ve en ünlü yapısı olan kilise 1984 yılında UNESCO tarafından ‘Antoni Gaudí’nin Eserleri’ adı ile Dünya Mirası yapıları arasına alınmış. Kilisenin önünde her zaman uzun kuyruklar oluyor, zira içerideki ziyaretçiler rahat dolaşabilsin diye belirli sayıda kişi kabul ediliyor. Biletleri internetten alırsanız, zamandan tasarruf edebilirsiniz.
Park Güell
Eşsiz mimarisi ve şehrin muhteşem manzarasına hakim terası ile şehrin simgesi olan Park Güell, Barselona’nın Gracia bölgesinde bulunan La Salut’ta yer alıyor. Barselona’nın en popüler yerlerinden biri olan park, dönemin zenginlerinden Güell’in, Gaudi’ye aristokrat aileler için tasarlattığı bahçeli evlerin olduğu bir projeymiş. Yapımına 1900’de başlanmış ancak bürokratik işlemler, ekonomik zorluklar nedeniyle evlerin sadece ikisi tamamlanabilmiş ve 1914’te çalışmalar durdurulmuş. Proje uzun zaman tamamlanamayınca 1923 yılında park olarak halkın kullanımına sunulmuş. Topraktan çıkan ağaçlar gibi yükselen kıvrımlı taş kolonlar ve tuğlaların doğa ile uyumu; mimarın özgün mimarisini anlattığı başyapıtlarından biri. Manzaraya bakan terastaki renkli mozaikli bank ve merdivenler parkın kıvrımlı akışına eşlik ediyor. Merdivenlerden inince yine rengarenk mozaiklerden yapılmış ‘El Drac’ (Ejderha) heykeli sizi karşılıyor. Barcelona’nın koruyucu ejderhası olarak bilinen bu heykel hem Barcelona’nın hem de Park Güell’in önemli simgelerinden biri olarak görülüyor. Parkın ana girişinde masallardan fırlamış gibi duran iki sevimli bina bulunuyor -ki bunlar Hänsel ve Gratel’in hikayesinden esinlenerek yapılmış-. Kremalı pastaya benzeyen binaların dış cepheleri renkli seramiklerle kaplanmış, gösterişli kuleleriyle dikkat çekiyor. Parkta ilginç yapılardan biri de Gaudi’nin Apollo Tapınağı’ndan esinlenerek tasarladığı Hipostil (Sütunlar) Salonu. 1907 ve 1909 yılları arasında inşa edilen Sütunlar Salonu, çatıyı tutan 86 sütundan oluşuyor. Sütunlardaki girintiler yağmur sularının toplanmasına yarıyor. Depolanan su, parkı sulamak için kullanılıyor. Sütunların üzerindeki terastan (Plaça de la Natura/Doğa Meydanı) tüm Barselona ve Akdeniz kuş bakışı görülüyor. Parktaki evlerden biri, Gaudi’nin 20 yıl ikamet ettiği ev, günümüzde Gaudi’nin tasarladığı mobilya ve objelerin sergilendiği müze olarak hizmet veriyor. Parkın içindeki doğal yaşam korunmuş ve yapılan kuş yuvaları birçok kuş türüne ev sahipliği yapıyor.
Casa Mila
Gaudi’nin, La Sagrada Familia’dan sonra en çok ilgi gören eserlerinden biri, 1910 yılında yapımı tamamlanan Casa Mila adlı bina. Bu binayı diğerlerinden ayıran özelliği, yumuşak ve kavisli bir tasarıma sahip olması ve uzaktan bakıldığında dalgalı bir denize benziyor olması. Doğal taşlardan yapılan Casa Mila, 1984 yılında UNESCO Kültür Mirasları listesine girmiş ve ziyarete açılmış. Kıvrımlı merdivenleri, balkonlarındaki ilginç ferforje korkulukları, heykelsi bacaların yer aldığı çatısı ve Barselona manzarası ile Casa Mila görülmesi gereken yerler listenizde mutlaka olmalı.
Katalan Ulusal Sanat Müzesi
İspanya’nın en büyük ve görkemli müzelerinden biri olan Katalan Ulusal Sanat Müzesi, 1990 yılında müze ilan edilmiş. Montjuic Tepesi denilen bölgede yer alan dünyaca ünlü müzeye kısaca MNAC deniyor. Müzenin en önemli eserleri, 12. yüzyıl Romanesk fresklerinden oluşuyor. Fresklerin dışında Romanesk sanatı eserleri, Gotik, Rönesans, Barok ve Modern Sanat koleksiyonları bulunuyor. İçeride kütüphane, hediyelik eşya dükkanı, kafe, bar ve bir lokanta yer alıyor.
Arenas Mall
Antik Roma’dan beri yapılan ve İspanyolların ulusal sporu olarak kabul edilen boğa güreşlerinin yapıldığı arenalardan biri de Barselona’daydı (Boğalara eziyet olarak gördüğüm boğa güreşlerinin spor sayılmasına her zaman şaşırmışımdır). Montjuic Tepesi’nin yamacındaki şehrin merkez meydanlarından Plaça d’Espanya (İspanya Meydanı)’da konumlanan 14 bin kişilik devasa yapı Katalanların boğa güreşlerine yeterince ilgi göstermemesinden ve boğa güreşlerinin sembolik olarak yasaklanmasından sonra -Ne yazık ki başka şehirlerde yapılmaya devam ediliyor- 2011 yılında alışveriş merkezine çevrilmiş. Mudejar (Hıristiyan sanatı üzerindeki İslam etkileri) tarzı işçiliği ile tuğladan yapılan gösterişli bir yapı olan arenanın yan tarafında bulunan asansörle seyir terasına çıkarak şehrin siluetini her açıdan seyredebiliyorsunuz.
Camp Nou (Yeni Saha)
Avrupa’nın en büyük stadyumu olan ve futbol tutkunlarının Barselona’ya gittiklerinde mutlaka ziyaret ettikleri stadyum; Camp Nou… FC Barcelona takımının ve aynı zamanda Katalonya Milli Takımı’nın da sahası olan Camp Nou’yu rehberli turlarla soyunma odaları, sahaya çıkış tünelleri ve tribünleri detaylıca gezebilirsiniz. Tur esnasında müze bölümünde takımının kazandığı kupalarla birlikte Dali, Miro ve Taples gibi sanatçıların eserlerini de görebilirsiniz. Futbola meraklıysanız alışveriş mağazasında FC Barselona formaları başta olmak üzere takım amblemli birçok hediyelik eşya da satın alabilirsiniz.
Palace of Catalan Music (Katalan Müzik Sarayı)
Barselona’nın La Ribera semtinde bulunan Katalan Müzik Sarayı, dünyanın en güzel konser salonlarından biri olarak kabul ediliyor. Bu savın doğruluğu da 1997 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine kabul edilmesinden belli. Salon, Katalan Rönesans Hareketi’nde önemli bir yeri olan ‘Orfeo Catala Korosu’ için inşa edilmiş. Binanın hem içi hem dışı görülmeye değer. Sahne, dekor, sütunlar… Hele salonun tavanındaki vitray detayı o kadar muhteşem ve göz alıcı ki konsere mi vitraya mı bakacağınızı şaşırıyorsunuz.
Jardin del Pedralbes (Pedralbes Sarayı Bahçeleri)
Pedralbes Sarayı’nın yer aldığı geniş bir bahçe. Saray ziyaretçilere kapalı ancak güzel bahçeler açık ve zamanınız varsa görmeye değer.
Barselona gece hayatı
Gece hayatını ve eğlenceyi seviyorsanız, Barselona bu bakımdan zengin profiliyle dikkat çekiyor. Özellikle yaz sezonunda liman bölgesindeki mekanlar sabahlara kadar süren partilere ev sahipliği yapıyor. Caz müziği eşliğinde sakin bir akşam yemeği yemek ya da flamenko gösterisi izlemek için şehirde çok sayıda mekan bulunuyor. Size uygun olan mekanları internetten araştırın ve o kadar yolu gitmişken, flamenko izlemeden ya da caz müziği eşliğinde akşam yemeği yemeden dönmeyin.
Flamenko
Yoğun kültürel geleneğe sahip olan, duygusal ve neşeli birçok konuyu barındıran flamenko müziği ve dansının ilk olarak nerede ortaya çıktığına dair ortak bir karara varılamamış olsa da Güney İspanya’nın Endülüs bölgesine özgü olduğu düşünülüyor. En güzel flamenko danslarının da İspanya’da yapıldığı söyleniyor. Bu nedenle Barcelona’ya gitmişken flamenko dansı izlemeden dönmemenizi tavsiye ederim. Biz ‘duyguların ateşli dansı’ denen flamenko dans gösterisini Katalan Ulusal Sanat Müzesi’nde düzenlenen yemek eşliğinde izleme şansına sahip olduk.
Barselona’da nerede, ne yenir?
Barselona seyahatinizde Katalan mutfağına özgü birçok lezzetin tadına bakma fırsatı bulabilirsiniz. Kocaeli Life ekim sayısında ne yenir, ne içilir detaylıca anlatmıştım. Kısaca tekrar edecek olursam; tapas adı verilen küçük porsiyonlarla servis edilen atıştırmalıklar; paella denilen baharatlar, et veya deniz ürünleriyle yapılan pilav; gazpacho denilen soğuk çorba, xato denilen salatayı sayabilirim. Tatlı olarak ise yağda kızartılmış hamurla hazırlanan churros ve bizim sütlacımıza benzeyen arroz con leche en sevilen ve çok tüketilen tatlılar. Bu yazımda hangi restoranlarda yemek yedik ondan bahsetmek istiyorum. Barselona’daki restoranların büyük bölümünde akşam yemeği servisi 21.00’den sonra başlıyor.
Can Travi Nou
Barselona’da, 30 yılı aşkın tecrübesiyle gastronomik bir ölçüt olarak tanınan Katalan çiftlik evi. Doğa içinde, her odası otantik tarzda döşenmiş samimi köşelerin, masaların olduğu restoranda geleneksel kıyafetlerle hizmet eden personel ve müzisyenler sizi eski zamanlara götürüyor.
Restaurante la Fitora
Liman bölgesinde bulunan restoranlardan biri. Taze ve lezzetli deniz mahsullerini tadarken, caz müziğinin deniz sesine karıştığı ezgileri dinleyebilirsiniz. Yine yukarıda da bahsettiğim MNAC denen Katalan Ulusal Sanat Müzesi’nde bulunan lokantada ya da La Rambla üzerinde yer alan La Boqueria isimli tarihi pazarın içindeki restoranlarda leziz yerel yemekleri tadabilir, satın aldığınız deniz mahsullerini, et ürünlerini samimi bir ortamda pişirtip, yiyebilirsiniz.
Barselona’ya gitmeden önce bilmeniz gerekenler
- Barselona genel itibariyle güvenli bir şehir ancak kalabalık bölgelerde ya da ara sokaklarda kapkaç olaylarına karşı dikkatli olmak gerekiyor.
- Mağazalar 10.00-20.30 saatleri arasında hizmet veriyor ama küçük dükkanlar siesta saatlerinde kapalı oluyor.
- Barselona Card, toplu ulaşımda ciddi indirimler sağlıyor. Kartı, internet üzerinden veya şehirdeki turizm ofislerinden satın alabiliyorsunuz.
- Gideceğiniz müze ve katılmayı planladığınız opera, konser gibi etkinliklerin biletlerini internetten satın alırsanız zamandan tasarruf ediyorsunuz (Konser biletleri günler öncesinden tükeniyor).
Yeni bir seyahat yazısında buluşmak üzere sağlıkla kalın.
NASIL ARANDI: #kocaeli # kocaelilife # kocaelinindergisi # kocaelidergisi # dergilik
İsveç ve Rus etkisiyle şekillenmiş kültürü, sanatı ve mutluluk endeksi ile gıpta edilen; tertemiz, yemyeşil ormanları, masmavi denizi ve üç yüz küsur adası ile güzel bir coğrafyaya sahip olan Helsinki, soğuk iklimine rağmen Kuzey Avrupa’da en yaşanabilir şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Antik dönemde zengin, güçlü bir şehir devleti ve kültür merkezi olan Samos; dünyaca ünlü filozofların doğduğu, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış tarihi bir bölge olmasının yanı sıra temiz ve güzel sahilleri, bölgeye özgü yemekleri, şarapları, tavernaları ve doğal güzellikleri ile ziyaret edilmeyi fazlasıyla hak eden bir lokasyon. Hem deniz hem de kültür tatilini birlikte yapmak isteyenler için ideal bir seçim.
Balkanlarda gezilecek yerler arasında en popüler rotalardan biri olan Üsküp, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim bir şehir. Tarihi eserlerinin yanı sıra doğal güzellikleriyle de kendini kanıtlayan Üsküp’ü gezerken, Osmanlı’dan kalan izler nedeniyle kendinizi zaman zaman Anadolu’da bir şehirde hissedecek, damak tadımıza uygun yemekleri sayesinde de hiç yabancılık çekmeyeceksiniz, Bir de baktığınız her yerde devasa heykellere rastlayacaksınız.
Yunanistan’ın en iyi korunmuş tarihi şehri unvanına sahip İskeçe’de her yıl şubat sonu- mart başına denk gelen zaman diliminde yapılan renkli karnavala dünyanın her yerinden genç, yaşlı binlerce kişi katılıyor. Yunanistan’ın ve Balkanların en renkli karnavalı olan; müzik, dans, kültür ve eğlence dolu etkinlikleri kapsayan İskeçe Karnavalı, Yunanistan’ın turizm ekonomisine de ciddi katkı sağlıyor.
Doğal ve tarihi güzelliklerinin yanı sıra üniversitesi, sıcak su kaplıcaları, festivalleri ve her sokakta karşınıza çıkan, bakmaya doyamayacağınız güzellikte ArtNouveau ve Neoklasik tarzdaki binalarıyla mutlaka görülmesi gereken bir şehir…
Son yıllarda trend olan ‘Noel Pazarı’ turlarını merak ediyorsanız, alternatif olarak Yunanistan’ın Drama şehrindeki ‘Noel Baba Köyü’ ya da ‘Drama’nın Rüya Şehri’ diye adlandırılan tema parkı ziyaret edebilirsiniz
Başta büyük önderimiz Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere II. Meşrutiyet, İttihat Terakki ve Cumhuriyet döneminin önde gelen asker ve siyasilerini yetiştiren Askeri İdadi’nin de bulunduğu Manastır’ı gezmenin tam zamanı…
Makedonya’nın en güzel şehri, en önemli turizm merkezi olan ve 1979’da UNESCO tarafından Dünya Kültürel Miras Listesi’ne alınan Ohrid; arkeolojik eserleri, kalesi, camileri, kiliseleri ve çok kültürlü yaşamın izlerini taşıyan tarihi geçmişiyle tam bir kültür hazinesi…
Yüzyıllardır ayakta kalan tarihi dokuya tanık olmak; rengarenk, cumbalı, asırlık evlerin bulunduğu Arnavut taşlı dar sokaklarda yürürken geçmişe yolculuk yapmak; pırıl pırıl denizde yüzmek, tertemiz plajlarda güneşlenmek, taze deniz mahsullerinin tadına varmak Kavala’da mümkün
Yemyeşil dağları, tertemiz plajları, çekici körfezleri, tarihi, fosil ormanları ve gastronomisi ile aradığınız her şeyi bir arada bulabileceğiniz Midilli; her zevke hitap eden bir ada…
Doğa harikası manzaraları, gizemli mağaraları, Ortaçağ’dan kalma görkemli yapıları ile gezginlerin en çok görmek istediği ülkelerden biri olan Slovenya; ekolojisi ve sürdürülebilirliği ile Avrupa’nın en yeşil, en temiz ülkesi
Konumu nedeniyle Birleşik Krallık ve İngiltere için stratejik bir öneme sahip olan Birmingham, nüfusunun yüzde 40’ını oluşturan 25 yaş altındakiler ile Avrupa’nın en genç şehri olarak biliniyor
Dünyanın ilk sağlık merkezi, ilk ve en büyük sunağı, ilk parşömen üretimi, ilk Asya kütüphanesi ve en dik tiyatrosu ile antik dünyada tarihe yön veren, ilkleriyle ünlü bir şehir; Bergama…
Dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri olan Paris’i gezerken kendinizi adeta bir açık hava müzesinde hissedeceksiniz
Paris, sadece Fransa’nın değil aynı zamanda sanatın, kültürün, modanın, finansın, gastronominin de başkenti. Paris denilince akla; moda, sanat, görkemli tarihi yapılar, parfüm ve kozmetik geliyor
Kanuni Sultan Süleyman tarafından Drava Nehri üzerine yaptırılan, İstanbul’dan Budapeşte’ye giden yolu kısaltan, o dönem dünyanın sekizinci harikası olarak adlandırılan köprü sonrasında yok edilmiş olsa da Osijek görülmeye değer bir şehir
Küçük olmasına rağmen uluslararası film festivali, karnavalları, plajları ve marjinal gece hayatı ile son yıllarda Mikonos, İbiza ve Saint Tropez ile rekabet edecek kadar güçlü bir şehir: Sitges
Deniz-kum-güneş, spor, tarih, kültür, gastronomi, eğlen- ce... Bir tatilden beklenen her şeyi karşılayan ada: Kos
Yeni yerler keşfetmek, spor yapmak, yüzmek, festivallere katılmak, termal kaplıcalarında tedavi görmek, üzüm bağlarında şarap tatmak isterseniz, 'Macaristan Denizi'ni yani Balaton Gölü’nü ziyaret etmelisiniz
Art Nouveau mimarisinin en güzel örneklerini görmek, doğanın kucağında sakin ve huzurlu bir tatil yapmak isterseniz, Subotica tam size göre
Köklü geçmişi, buram buram tarih ve sanat kokan sokakları, mimarisi, kültürü ve doğal güzellikleriyle ünlü Münih, Salzburg ve Viyana’yı gezerken kendinizi açık hava müzesinde gibi hissedeceksiniz
Neckar Nehri’nin iki yakasına kurulan, Almanya’nın en masalsı ve romantik şehirlerini gezerken, Ortaçağ’a doğru zaman yolculuğuna çıkacaksınız
Swansea, Britanya’nın ve Galler’in en güzel kumsallarına, plajlarına ve görkemli yamaçlarına sahip doğa harikası bir şehir
Londra, İngiltere’nin ve dünyanın en önemli iş ve finans merkezi olduğu kadar turizm açısından da en çok ziyaretçi çeken, en hareketli kenti
Berlin, her ne kadar II. Dünya Savaşı’nda bombalarla yerle bir edilmiş olsa da kendini toparlamış; tarihi, siyasi rolü, kültür-sanatı ve doğası ile de Avrupa’nın göz bebeği olmayı başarmış
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıl dönümünde, doğduğu şehir Selanik’e ve doğduğu eve gitmeye ne dersiniz?
Yaz bitti, çoktan… Sonbaharı da ortaladık. İşlerinizin yoğunluğundan ya da başka sebeplerden dolayı henüz tatil yapamadıysanız; ekim ayında çıkacağınız en güzel tatillerden biri belki de ‘Gemiyle Adriyatik’ gezisi olabilir. Tabii denizden ve gemi yolculuğundan hoşlanıyorsanız…
Yakın bir yurt dışı tatili istiyorsanız; tarihi dokusu, göz alıcı dağları, yemyeşil parkları, altın sarısı kumsalları, zengin mutfağı ve sıcakkanlı insanlarıyla Bulgaristan sizi bekliyor
Thassos; muhteşem kumsalları, turkuaz rengi denizi, resmedilmeye değer köyleri, tarihi yapısı ve eğlence hayatıyla bir tatilde aradığınız her şeyi size sunmaya hazır
Dünya üzerinde sakız ağaçlarının yetiştiği ve damla sakızı üretiminin yapıldığı tek yer olan Sakız Adası hem köklü tarihi hem de doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülüyor
Her köşesinde binlerce yıllık tarih yatan, dar sokakları şövalyelerin izleriyle dolu olan Rodos Adası; turkuaz rengi denizi, tertemiz plajları, geleneksel mutfağı ve gece hayatıyla ziyaretçilerini adeta büyülüyor
Masmavi ve berrak denizi, bembeyaz kumsalları, birbirinden güzel plajlarıyla meşhur Sardunya Adası, tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı için kültürel gezileri tercih edenlerin de uğrak yeri
Kanarya Adaları'nın en büyüğü Tenerife; muhteşem denizi, birbirinden güzel plajları, doğal güzellikleri hatta eğlenceli karnavallarıyla heyecan dolu bir tatil arayanların adresi...