Arasta Kahvesi, 350 yıllık tarihi Safranbolu çarşısının içinde yer alan otantik bir kahve evi. Közde kahvenin akla gelen ilk adreslerinden biri olan Arasta Kahvesi, kahvenin pişirilme aşamasından sunumuna kadar ahenkli bir seremoni yaşatıyor.
Girişte bulunan köz alanında yavaş yavaş pişen kahveleriniz, damla sakızı özütü, Osmanlı şerbeti ve Safranbolu lokumu eşliğinde ikram ediliyor. Kahvenizi yudumlarken Safranbolu’nun güzel evleri ve çarşının huzur veren havası da size eşlik ediyor.
Safranbolu’nun en iyi kahvecilerinden Arasta Kahvesi’nde Türk kahvesi içmeden ve tarihi çarşının otantik havasının tadını çıkarmadan dönmeyin.
Safranbolu’ya yolunuz düşerse, 8 kilometre uzaklıkta bulunan Kristal Cam Teras’ta bir kahve molası vermeyi ihmal etmeyin! Safranbolu turizmine katkıda bulunmak amacıyla Tokatlı Kanyonu üzerinde, yerden yaklaşık 80 metre yükseklikte yapılan Kristal Cam Teras, 75 ton ağırlığı kaldırabilecek güce sahip. Her biri 3 cm kalınlığında 3 parça camdan oluşan seyir terası, roketatar mermisiyle dahi kırılmıyor.
Kristal Cam Teras’a gelmişken, Tokatlı Kanyonu’nun eşsiz manzarasına karşı biz de bir kahve molası veriyoruz. Türk kahvesi, Osmanlı şerbeti eşliğinde ikram ediliyor. Osmanlı şerbetinin içeriğinde ise zencefil, karanfil, limon ve kırmızı erik bulunuyor. Bu eşsiz manzaraya karşı kahvenin tadına doyum olmuyor.
Safranbolu’nun kalbinde bulunan İki Kaşık Restoran’ı sabah, öğle ve akşam yemeklerinde tercih edebilirsiniz. Safranbolu’ya öğleden sonra gitmiş olmamıza rağmen kahvaltı yapmadan güne başlayamadığımız için biz kahvaltı hizmeti aldık, çok da memnun kaldık.
İki Kaşık’ta mükellef bir kahvaltı sofrası, hem de öğleden sonra saat 15.00’te sınırsız bir güler yüzle sunuldu. İki kişilik serpme, kahvaltıda Safranbolu’ya özgü neler mi vardı?
Hicran: Adını Osmanlı’da aşk acısını ifade eden ‘hicran’ kelimesinden alıyor. Pul biber, bal ve çeşitli baharatlarla hazırlanıyor.
Humus: Nohut, tahin ve bal karışımı.
Sarı çiçek: Safranbolu dağlarındaki sarı çiçekten alıyor adını. Yoğurt ve çeşitli baharatlar kullanılarak hazırlanan sarı çiçek, kahvaltı için çok farklı bir lezzet.
Tüm kahvaltılık ürünler tazecik, sunumlar başarılı. Güveçte pişirilmiş yumurtanın cezbeden sesi, günün hangi saatinde olursanız olun kahvaltı keyfi yapmanızı sağlayacak. Yöreye özel pofuduk ekmeklerin ise yedikçe yediren bir tarafı var.
İki Kaşık Restoran’da kahvaltı dışında çorba, salata, yemek çeşitlerini de bulabilirsiniz.
Karadeniz’de nereye giderseniz gidin, balık ve deniz ürünleri peşinizi bırakmayacak. Eğer balık seviyorsanız; çarşıda, pazarda, köyde, kentte her yerde balık görecek ve ‘hadi bu akşam da balık yiyelim’ diyeceksiniz. Bartın’a kadar gelmişken balık ve balık ürünlerini denemeden dönmek olmazdı.
Dalyan Balık Evi, taze balık çeşitleri ve şirin mekanıyla dikkat çekiyor. Akşam saatlerinde mekânda yer bulmak oldukça zor, geç saatte yer bulabilirsiniz ama bu kez de balık bulmanız zor. Özellikle çalışan ve evde balık pişirmek istemeyenlerin sıklıkla tercih ettiği bir mekân Dalyan Balık Evi.
Bizim için Dalyan’ın imza tadı balık çorbası. Akşam içiniz kıyıldığında şöyle sıcacık bir balık çorbası hiç de fena olmuyor. Dalyan Balık Evi’nde, balık sezonu açıldığında çiğ balık satışları da başlıyor. Güler yüzlü hizmeti, hijyenik mutfağı ve şirin mekanıyla oldukça güzel bir balık restoranı. Mutlaka gidin ve özellikle balık çorbasını deneyin.
‘Amasra’ya giderseniz, İnkum Terrace manzarası eşliğinde mutlaka kahvaltı yapın’ şeklinde çok tavsiye alacaksınız. Evet, biz de öyle yaptık. Aslına bakarsanız çok çok iyi bir hizmetle karşılaşmayacağımızı bildiğimiz halde, manzarası ve o güzelim mavi-beyaz otel konseptine vurulup, kahvaltıya gittik. İnkum Terrace, özellikle yaz aylarında çok sayıda kişinin tercih ettiği konaklama yerlerinden biri fakat sezon kapandıktan sonra da hem konaklama hem de kahvaltı hizmeti devam ediyor. Sabahın erken saatlerinde kahvaltı için gittiğimiz İnkum Terrace’ye dışardan bakmak güzel ancak hizmet kalitesi konusunda sanırım talihsiz bir zamana denk geldik. Bilenler, bilir. Gerçekten keyif veren bir manzara ve ortam var fakat aldığımız kahvaltı hizmetini de objektif değerlendirmemiz gerekir. Bir de söylemeden geçemeyeceğim. Hani şu çok bayıldığımız mavi/beyaz minik ev konseptleri var ya... ‘Neden mavi?’ diye düşünürken öğrendik ki mavi özellikle akrep gibi haşerelerin içeri girmesine engel olan bir renkmiş. Böylesine güzel bir görüntü ve konaklamada yaratılan konfora tam not veriyoruz. Umarım bir sonraki gidişimizde yanıldığımızı düşünecek güzel bir hizmetle karşılanırız.
Amasra’da şirin mi şirin bir kahve evi arıyorsanız, közde kahvesiyle meşhur Kahve Evi’ni tercih etmelisiniz. Deniz manzaralı masalara kurularak hemen yanı başınızda, közde pişen kahvenizi keyifle yudumlayabilirsiniz. Pişerken yayılan kahve kokusu eşliğinde Amasra manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz. Mekanda ayrıca akşamları canlı müzik de oluyor.
Siz de benim gibi kadın girişimcilerin cesaret dolu hikayelerini seviyorsanız, Türkan Hanım’ın Yeri’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz. ‘Amasra’da nerede kahvaltı yapılır?’ sorusunun şüphesiz ilk cevabı Türkan Hanım’ın Yeri’dir. Güler yüzlü hizmeti ve samimi ortamıyla tüm misafirleri cezbeden Türkan Hanım’ın Yeri’nde, serpme kahvaltıda neler mi var? Patates cipsi, kaşarlı yumurta, menemen, sigara böreği, köy peyniri, teneke peyniri, otlu peynir, kaşar peyniri, yeşil zeytin, siyah zeytin, zeytin salatası, acıka, domates, salatalık, biber, roka, maydanoz, kaymak, tereyağı, reçel çeşitleri, çay. Eğer kahvaltı değil aperatif bir şeyler yemek isterseniz; gözleme çeşitleri, sucuk, mantı, köfte, tost, hamburger, erişte, makarna da mevcut. Biz kahvaltı sonrası gittiğimizden gözleme yemeyi tercih ettik. Gözleme, yanında güzel bir salata ve çay eşliğinde geldi ama her şeyden önemlisi Türkan Hanım’ın tüm misafirleriyle bizzat ilgilenmesi. Leziz gözlemesi ve samimi sohbetiyle Türkan Hanım kalbimizi fethetti. Amasra’ya yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. Uğrarsanız bizi de hatırlayın.
Amasra’da mevsimine uygun en taze balığı Mustafa Amca’nın Yeri’nde yiyebilirsiniz. Meşhur Amasra salatası da mekânın olmazsa olmaz lezzetlerinden. Salata deyip geçmeyin, Amasra salatası mevsimine göre 25/30 çeşit üründen yapılan katlı bir çiçek bahçesi. Salatanın her katında tazecik ürünler var. Tercihimiz şefin tavsiyesi üzerine barbun ve mezgit oluyor. Güzel bir akşam yemeği sonrası Amasra’nın meşhur ballı fındıklı manda yoğurdu ile kendimize tatlı bir sürpriz yapıyoruz. Hem çok hafif hem de balık sonrası tatlı isteğimize çok iyi geliyor. Mustafa Amca’nın Yeri, Amasra’da keyifli bir akşam yemeği için tercih edilecek nezih bir mekân. Restoran, konumu gereği özellikle yaz akşamlarında misafirlerine gün batımı karnavalı yaşatıyor. Özellikle sezonda Mustafa Amca’nın Yeri’nde yer bulmak imkânsız. Hafta sonu telefonla rezervasyon almıyorlar, dolayısıyla erken gidip manzaralı yerleri kapmanız gerekiyor. Uğrarsanız bizi de hatırlayın.
Kristal Teras’ta manzaraya karşı kahve içmeden,
Ters Ev’i ziyaret edip, ilginç fotoğraflar çekmeden,
Safranbolu Demirciler Çarşısı’nı görmeden,
Safranbolu lokumlarının tadına bakıp, yanınıza almadan,
Safranbolu’ya özgü mis kokulu sabunlar almadan,
İki Kaşık’ta kahvaltı yapmadan,
Mugada Beach manzarasını görmeden,
Dünyada sadece Amerika California ve Bartın Güzelcehisar’da bulunan lav sütunlarını görmeden,
Safranbolu’ya giden ağaçlı yolu görmeden,
Balamba Tabiat Parkı’nda doğa yürüyüşü yapmadan,
Bartın tarih ve kültürünü tüm detaylarıyla anlatan Bartın Kent Müzesi’ni ziyaret etmeden,
Amasra’da balık ve ballı fındıklı manda yoğurdu yemeden
DÖN-ME-YİN !!!
NASIL ARANDI: #batı karadeniz # safranbolu # bartın # amasra # gezi # keşif # gurme kaşif # doğa # gamze kır sapancı # lezzet durakları # yaşam # kocaeli life
