
Sevgili Kocaeli Life okuyucuları;
Bu ay, önemli farkındalık günlerinden biri olan 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’ne dikkat çekmek istiyorum. Hem yazılarımda hem de sosyal projelerde bu özel günün anlamını vurgulamak benim için büyük bir önem taşıyor.
Dünya Diyabet Günü, insülinin keşfine öncülük eden Sir Frederick Banting’in doğum günü… Yani bilimin, milyonlarca insanın yaşamına umut ışığı yaktığı gün.
Peki, diyabet nedir?
Diyabet, vücudun kan şekeri (glikoz) dengesini sağlamakta zorlandığı bir durumdur. Normalde yediğimiz besinlerden elde edilen glikoz, pankreastan salgılanan insülin hormonu aracılığıyla hücrelere taşınır. Ancak diyabette bu sistemde bir aksama meydana gelir; ya vücut yeterli insülin üretemez ya da üretilen insülini etkili şekilde kullanamaz. Bunun sonucunda kan şekeri seviyeleri yükselir ve denge bozulur.
Diyabetin üç ana türü vardır:
• Tip 1 Diyabet: Genellikle çocukluk veya gençlikte başlar. Bağışıklık sistemi pankreastaki insülin üreten hücrelere saldırır. Bu nedenle ömür boyu insülin tedavisi gerekir.
• Tip 2 Diyabet: En sık görülen formdur. Genetik yatkınlık, dengesiz beslenme, obezite ve hareketsiz yaşamla ilişkilidir. Uygun yaşam tarzı değişiklikleriyle kontrol altına alınabilir.
• Gebelik (Gestasyonel) Diyabeti: Hamilelik sırasında gelişir, doğum sonrası genellikle kaybolur ancak ilerleyen yıllarda Tip 2 diyabet riskini artırır.

Dünyada diyabet gerçeği
Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre bugün dünyada 20–79 yaş arası yetişkin nüfusun % 11,1’i, yani yaklaşık 589 milyon kişi diyabetle yaşıyor. Önemli noktalardan biri ise bu kişilerin yaklaşık 252 milyonu diyabeti olduğunu bile bilmiyor. Eğer gerekli önlemler alınmazsa, 2050 yılına kadar bu sayının 850 milyonu aşması bekleniyor. Türkiye’de yapılan araştırmalar, diyabetin görülme sıklığının giderek arttığını gösteriyor.
Farklı kaynaklara göre ülkemizde yetişkin nüfusta diyabet prevalansı %13–15 aralığında. Bu da yaklaşık 9–10 milyon insanın diyabet tanısı aldığı anlamına geliyor. Üstelik bu oran, 2050’ye kadar %18’in üzerine çıkabilir.
Yani diyabet artık sadece bireysel bir sağlık sorunu değil, küresel bir halk sağlığı meselesi. Araştrma sonuçlarında da görüldüğü üzere hem yaşam tarzı hem de farkındalık açısından atılması gereken adımların önemi çok büyük.
Diyabetle yaşam nasıl olmalı?
Diyabetle yaşam, yasaklarla değil, bilinçle yönetilir. Diyabetin çaresi “tek bir formül” değil, dengeli yaşamın bütünüdür. Diyabet tedavisinde beslenme, egzersiz, kilo kontrolü ve stres yönetimi önemlidir. Erken teşhis, düzenli takip ve doğru beslenme ile sağlıklı bir yaşam sürmek mümkündür. Her gün yaptığımız küçük seçimler, bu hastalığın gidişatını tamamen değiştirebilir.
• Vücut ağırlığımızı dengeye getirelim.
• Öğün düzenimize dikkat edelim.
• Karbonhidrat kalitesine dikkat edelim. Basit şeker yerine lifli, düşük glisemik indeksli karbonhidratları tercih edelim. Örneğin beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek gibi…
• Porsiyon kontrolü yapalım.
• Güne mutlaka bir bardak suyla başlayalım ve gün içinde 2,5 litreye tamamlayalım. Şekerli, gazlı içecekler yerine su içelim.
• Soframıza daha fazla sebze, baklagil ve balıkla renk katalım. Düzenli yoğurt tüketelim.
• Her gün en az 30 dakika hareket edelim.
• Uykusuzluk, insülin direncini artırır, kaliteli uykuya özen gösterelim.
Sağlıklı günler.
İLETİŞİM
Adres: Yavuz Sultan Selim Mah. Mevlana Cad. No: 201/1 Körfez/KOCAELİ
Telefon: 0535 089 08 54
Instagram: diyetisyenecemsahin