Bazı insanlar işini çok iyi yapar, kimisi mesleki bilgisinin üzerine kişisel yeteneklerini de ekleyip bir adım öne çıkar ama çok azı değişik bakış açıları geliştirerek mesleğinde fark yaratabilir… İlimizin en başarılı kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının başında gelen Op. Dr. İnci Çavuşoğlu’nun sırrı, işte tam da burada. O, başarılarla dolu akademik yaşamı ya da mesleğinde edindiği engin tecrübeyle yetinen birisi değil… İşini sadece hasta bakmaktan ibaret gören bir hekim hiç değil.
Op. Dr. İnci Çavuşoğlu kendisini, yolunun kesiştiği tüm kadınların bilinç altında yatan sorunlara dokunmaya; onları sadece fiziksel olarak değil ruhsal olarak da iyileştirmeye; mutlu anneler ve bebekler yaratmaya adamış bir isim. Mutlu annelerin çocuklarının da mutlu olacağı düşüncesinden hareketle; ruh sağlığı yerinde bir neslin temellerini atmak için elini taşın altına koyan Op. Dr. İnci Çavuşoğlu; tıbbı bilgisinin yanı sıra yogadan enerji tekniklerine, hipnoterapiden psikoterapiye uzanan geniş bir yelpazede kendisini sürekli yeniliyor, geliştiriyor.
Türkiye’nin; hipnoz, psikoterapi ve kadın doğum konularına hakim olup derinlemesine analizler yapabilen sayılı hekimlerinden olan Dr. Çavuşoğlu; sahibi olduğu Lotus Gebe isimli anne ve bebek merkezinde sayısız anneye fiziksel ve psikolojik anlamda destek oluyor. Verdiği eğitimlerle anne adaylarını doğum sürecine hazırlarken aynı zamanda bilinçlenmelerini de sağlıyor. Bilgi ve tecrübesini diğer meslektaşlarıyla da paylaşarak daha fazla anneye dokunmayı, üstlendiği misyonun bir gereği olarak gören Op. Dr. İnci Çavuşoğlu, çıktığı bu uzun soluklu yolculukta koşar adım ilerliyor.
İsterseniz şimdi gelin, bu başarılı spiritüel hekimin yaptığı sıra dışı çalışmaları kendisinden dinleyelim; onu biraz daha yakından tanıyalım.
Meslek hayatım boyunca gördüm ki bazı kadınlar gebelik ve doğum dönemini gayet rahat geçiriyor ancak bazıları ciddi sıkıntılar yaşıyor. Elbette bir hekim olarak arzum, hastalarımın hepsinin bu süreci sağlıklı, keyifli ve rahat geçirmesi ancak ne yazık ki bunun bir ilacı yok. Bu farklılık tamamen kişinin bilinçaltı kayıtları, kendine ait deneyimleri ve psikolojik durumuyla alakalı... Benim de çıkış noktam burası oldu. Anne adaylarına, kadın doğum uzmanlığımın yanı sıra farklı disiplinlerle de yardımcı olabilmek adına eğitimler almaya; kendimi geliştirmeye başladım. Anneleri, dolayısıyla bebeklerini iyileştirmek ve sağlıklı nesillerin temelini daha anne karnındayken atmak benim misyonum oldu.
Yoga ve meditasyon doğal doğum feksefesine çok uygun bir yaklaşım. Araştırmalarım sonucunda, Amerika’da gebelerin pek çoğunun yoga yaptığını gördükten sonra hem kendim yogaya başladım hem de muayenehanemde haftanın iki günü hamile yogası programı oluşturdum. Yoga derslerini, eğitimler izledi. Anne adaylarını bir araya toplayıp doğum hakkında bilgilendirmeler yaptım, doğum esnasında ağrı algısını nasıl değiştirebileceklerine dair eğitimler verdim. Bu arada enerji teknikleri ve insan psikolojisiyle ilgili araştırmalar da yapıyordum. Nefes terapileri, meditasyon, otohipnoz... Bu böyle bir yıl boyunca devam etti. Anne adaylarının ilgisi günden güne artınca, işi daha profesyonel bir zemine oturtmak için bir merkez açmaya karar verdim ve Lotus Gebe’yi hayata geçirdim.
Lotus Gebe bir ‘anneler kulübü’. Yoga ve eğitimlerin yanı sıra hamile pilatesi, reformer pilates, gebe masajı ve anne ile bebeği destekleyen farklı aktivitelerimiz var. Her ay mutlaka baba adaylarını da dahil ettiğimiz eğitimlerimiz oluyor. Ayrıca, doğum sonrasında fazla kilolarından kurtulmak isteyen annelerin diyetisyen destekli spor yapabileceği bir alanımız da mevcut. Lotus Gebe’de anne adaylarına profesyonel eğitmenlerimiz, fizyoterapistimiz, doğum koçlarımız eşlik ediyor. Çok keyifli, ideal bir ortam hazırladık. Anne adayları Lotus Gebe’de hem gebelik ve doğum süreci hakkında bilinçleniyor hem de sosyalleşiyor.
Anne ve bebek, sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da bir bütün. Bebeğin psikolojik gelişimi anne karnında başlıyor; annesinin duygularını hissediyor, içselleştiriyor ve bilinç altına kaydediyor. Dolayısıyla bu ilk kayıtları doğru yönetmek lazım. Annenin ruhsal durumunu düzelterek, çocuğun sağlıklı bir psikolojik alt yapı oluşturmasına katkıda bulunuyorum. Bu aynı zamanda sağlıklı gelecek nesiller demek.
Ben, aynı zamanda Sağlık Bakanlığı onaylı hipnoterapistim. Hipnoterapi, direk olarak kişinin bilinç altına dokunabileceğiniz bir terapi şekli. Kişi hipnozdayken tamamen kendi içine yöneliyor ve iç dünyasıyla terapist aracılığıyla bağlantı kuruyor. Uyku ve uyanıklık hali arasında hem içsel olarak şifalanıyor hem de terapiye uygun farklı bir boyuta geçiyor. Terapistin telkinleriyle iç dünyasını yeniden inşa ediyor.
Gebelerimizdeki geçmiş doğum travmaları, doğum korkuları, anne olma korkuları ve baba adaylarındaki babalık depresyonunu enerji terapileri ve hipnoterapilerle yeniyoruz. Hipnoterapiyle ağrı algısını değiştirmek mümkün. Ağrının bir duyusal, bir de algısal tarafı vardır ve herkes ağrıyı farklı algılar. Örneğin, bir kaza esnasında ilk eğilim, arabadan çıkmak ve kendini güvenilir bir yere atmaktır. O kazada yaralandığınızı, vücudunuzda bir kesik ya da kırık oluştuğunu daha sonra fark edersiniz. Aslında yaranız ilk andan itibaren oradadır ama siz onun ağrısını ancak kendinizi emniyete aldıktan sonra hissedersiniz. Demek ki ağrı yönetilebilir bir şey. İşte hipnozdan tam da bu noktada yararlanıyoruz. Dikkati biçimlendirerek, anne adaylarının doğum esnasında ağrıyı yönetebilmesini sağlıyoruz.
Kişisel yatkınlığı olan kadınlar, bu amaca odaklanıp çalışmalar yaparak ağrı eşiğini yönetebilir, ağrı algısını azaltabilir ve bir kısmı ağrıyı tamamen yok edebilir. Ağrıyı yönetmenin yanı sıra terapilerimdeki bir diğer önceliğim, annenin gebeliğe ve anneliğe bakış açısını yakalamak ve gerekli dokunuşları yapabilmek.
Evet, bu psikoterapinin alanı. Önemli olan sadece ağrıyı yönetmek değil, anneyi ve bebeği psikolojik olarak doğru yönlendirebilmek. Ben de bu nedenle 3 yıldır Psikoterapi Enstitüsü’nde çalışıyorum.
Kadının en hassas olduğu zaman dilimi, gebelik ve gebelik sonrası dönem. Bu süreçte yanında onu anlayan, psikolojik destek veren bir eş olması çok önemli. Bu nedenle, baba adaylarını gebeliğin, doğumun ve anneliğin her aşamasına dahil ediyorum. Bu, sadece anne için değil, babanın doğum evresinde kendisini işlevsiz görmemesi için de gerekli. Çünkü bu duygu, babalık depresyonunu tetikliyor. Anne ve çocuk arasında güçlü bir bağ var. Kendisini bu çemberin dışında gören baba, değersiz hissedebiliyor. Dengeyi çok iyi kurmamız lazım. Karı-koca arasındaki ilişki de asla ihmal edilmemeli.
Gebelik döneminde anne ve bebek ortak bir bedeni paylaşırken, duygulanımları da ortaktır. Annenin hissettiği her duygu bebeğe de yansır. Anne mutlu ve ilgili olunca, bebek dünyaya güvenle gelir. Bunların hepsinin temeli anne karnında atılır. İlerleyen süreçte bebek, anne ve babayla ilişki kurdukça, çevresel faktörlerin de etkisiyle kişilik yapısı yavaş yavaş bireyselleşerek tamamlanır. Biz de bu felsefeyi eğitimlerimize yansıtıyoruz Anneyi mutlu etmeye çalışıyoruz. Ben kendimi gelecek nesiller için bu noktada sorumlu görüyorum. Doğru yaklaşımlarla desteklenerek dünyaya gelen Lotus bebekleri çok daha dingin, huzurlu ve rahat bebeklerdir. Yerli yersiz ağlamazlar. Diğer insanlarla göz teması kuran, enerjik, sosyal, iletişimi kuvvetli, duygu alışverişinde etkin, pozitif enerji veren çocuklardır. Anne karnındaki bebeğin psikolojisi ile ilgili çalışmamı Haziran 2019’da Lizbon’da gerçekleşen Dünya Psikoterapi Kongresinde bir derleme şeklinde sundum. Farklı ve yeni bir yaklaşım olarak yoğun ilgi gördü.
Vajinismus, vajen kaslarının kasılarak penisin girişine izin vermemesi durumudur. Psikolojik kökenli bir sorun olmasına rağmen vajinismus hastaları öncelikle kadın doğum uzmanına başvurur. Ben psikoterapi ve hipnoterapi eğitimi aldığım için bu hastalarda tedaviyi bir-iki seans gibi çok kısa bir sürede tamamlıyorum. Burada önemli olan hastanın kendisini hazır hissetmesi ve bana uyum sağlayabilmesi. Uyguladığım bu tekniği de iki sene önce New York Dünya Psikoterapi Kongresi’nde sundum, büyük ilgi ve beğeni kazandı.
Deneyimlerimi derlediğim bir kitap yazıyorum, onu bitirmek arzusundayım. Ayrıca, İzmit Belediyesi ile birlikte bir eğitim projesi yürütüyorum. Her ay farklı bir konuda halka açık, ücretsiz eğitimler veriyorum. Butik eğitimlerim ve meslektaşlarıma verdiğim eğitimler devam ediyor.
Hipnoz, psikoterapi, kadın doğum konularına hakim olup derinlemesine analizler yapan hekim sayısı Türkiye’de de dünyada da son derece az.
Benimki uzun soluklu bir yolculuk, kendime her an yeni yeni hedefler belirliyorum. Şu anda Üsküdar Üniversitesi‘ndeki çalışmalarım devam ediyor. Bildiklerimi, öğrendiklerimi, tecrübelerimi kadın doğum camiasıyla daha fazla paylaşarak daha fazla anneye dokunmak istiyorum. Tüm bunları yaparken aslında tek ve nihai hedefim; bebekler için anne karnındayken ektiğim tohumların yeşermesi; sağlam psikolojiye sahip çocuklar ve yetişkinlerle sağlıklı bir nesil yetişmesine katkı sağlamak.
NASIL ARANDI: #Kadın doğum # hipnoz # psikoterapi # hekim # kadın # başarı # alanında uzman # inci çavuşoğlu # psikoloji # terapi # eğitim # gebe # kocaeli
