
İşte size ‘hygge’ felsefesini iliklerinize kadar hissettirecek bir şehir! Kopenhag, İskandinav tasarımının zarafetiyle masalsı bir atmosferi birleştiren, dünyanın en mutlu şehirlerinden biri. Oxford sözlüğünün, ‘2017 yılının kelimesi’ seçtiği ‘hygge’, Danca bir kelime. Sözlük anlamı ‘rahatlık ya da huzur’ olan hygge, Danimarkalıların da yaşam biçimi haline gelmiş. Sokakta yürürken ya da bir restoranda karşınıza çıkan her Danimarkalı’nın yüzündeki gülümseme, bundan olsa gerek. Kopenhag’a adım attığınız an, sizi farklı bir ritim karşılıyor. Burada aceleye yer yok. Şehrin havasında taze çekilmiş kahve kokusu, kanallardan gelen hafif bir tuz esintisi ve sürekli vızıldayan bisiklet zincirlerinin melodisi var. Burası, Andersen masallarının modern tasarımla buluştuğu, hygge yani huzur, rahatlık ve keyifli anlar sanatı felsefesinin bir slogan değil, bir yaşam biçimi olduğu yer.

KARTPOSTAL GÜZELLİĞİ: NYHAVN
“Kopenhag” denilince akla ilk gelen görüntü, şüphesiz Nyhavn’dır. 17. yüzyıldan kalma bu liman bölgesi, kanal boyunca sıralanmış pastel renkli, üçgen çatılı binalarıyla adeta bir kartpostaldan fırlamış gibi. Güneşli bir günde ya da akşamın o güzel ışıklarında, kanal kenarındaki kafelerden birine oturun, ahşap teknelerin süzülüşünü izleyin ve kendinize bir smørrebrød (Danimarka usulü açık sandviç) ısmarlayın. Burası, şehrin sosyal kalbinin attığı yer; turistler ve yerliler her zaman bir arada.

ST. NICHOLAS KULESİ
Kopenhag’ın dar sokaklarında yürürken ansızın karşınıza çıkan ince, zarif bir kule vardır: St. Nicholas Kulesi. Şehrin simgelerinden biri olan bu yapı, ilk bakışta masalsı mimarisiyle dikkat çeker ama asıl güzelliği şehrin her yerinden görünmesinde saklıdır. 13. yüzyılda inşa edilen St. Nicholas Kilisesi, yüzyıllar boyunca hem ibadet hem de toplumsal buluşma noktası olarak kullanılmış ancak zamanla değişen şehir dokusu içinde yeni bir kimlik kazanmış. Bugün artık bir kilise değil, Nikolaj Çağdaş Sanat Merkezi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Tarihin dokusunu koruyarak sanatla buluşturmayı başaran bu yapı, Kopenhag’ın kültüre verdiği önemin de bir yansıması. Eski taş duvarlarının içinde modern sergiler, atölyeler ve yaratıcı etkinlikler düzenleniyor.
MASAL VE GERÇEK ARASINDA
Nyhavn’dan kısa bir yürüyüşle, şehrin belki de en ünlü -ve şaşırtıcı derecede küçük- simgesine ulaşırsınız: Küçük Deniz Kızı. Kayaların üzerinde melankolik bir şekilde oturan bu bronz heykel, Hans Christian Andersen’e bir saygı duruşudur. Fotoğraf çektirmek için kalabalık olabilir ancak Kopenhag’a gelip onu görmemek olmaz.

TIVOLI BAHÇELERİ
Eğer gerçek bir masal dünyasına dalmak istiyorsanız, rotanız Tivoli Bahçeleri olmalı. 1843’te açılan bu tarihi eğlence parkı, dünyanın en eskilerinden biri. Öyle ki roller-coster’ı nostaljik havasına sadık kalarak hala gerçek bir makinist kullanıyor. Bahçe, gündüzleri nostaljik roller-coaster’ları ve yemyeşil bahçeleriyle büyülerken, akşamları binlerce ışıkla aydınlatıldığında sihirli bir atmosfere bürünüyor. Tivoli, sadece çocuklar için değil her yaştan insanın kendini iyi hissetmesi için tasarlanmış bir yer. Biz cadılar bayramına denk gelen bir zamanda gittiğimiz için parkta tema buydu ve tabii ki çok etkileyiciydi. Walt Disney’in de bu parka gelip çok beğenip buradan ilham alarak Disneyland’ı kurduğu bilinir.

KRALİYET DOKUNUŞU VE TASARIMIN GÜCÜ
Kopenhag, aynı zamanda Danimarka Kraliyet Ailesi’ne ev sahipliği yapıyor. Dört saraydan oluşan Amalienborg Sarayı’na gidin ve her gün öğlen 12.00’de gerçekleşen muhafız değişim törenini mutlaka izleyin. Eğer kraliçe saraydaysa, bayrak göndere çekilmiş olur. Bu arada, Kopenhag sadece tarih demek değil, burası İskandinav tasarımının da başkenti. Avrupa’nın en uzun yaya alışveriş caddelerinden biri olan Stroget’te yürüyünce bunu hissedeceksiniz.
KOPENHAG DAMAK TADI
Danimarka mutfağı son yıllarda bir devrim yaşadı (dünyanın en iyi restoranı seçilen Noma burada), ancak sokak lezzetleri hâlâ çok güçlü.
Smørrebrød: Çavdar ekmeği üzerine ringa balığı, rozbif, karides veya avokado gibi çeşitli malzemelerle hazırlanan bu açık sandviçler adeta bir sanat.
Torvehallerne: Bu kapalı pazar yeri, gurme bir cennet. Taze deniz ürünlerinden yerel peynirlere, egzotik baharatlardan taze sıkılmış meyve sularına kadar her şeyi bulabilirsiniz.
Fırınlar: Danimarka’nın Danimarka çöreği olarak bilinen hamur işleri meşhurdur. Özellikle tarçınlı rulo, bir fincan kahve eşliğinde mükemmel bir ‘hygge’ anıdır.
VEDA DEĞİL, VI SES! (GÖRÜŞÜRÜZ)
Kopenhag’dan ayrılırken, yanınızda sadece güzel fotoğraflar götürmezsiniz. Bisiklet yollarındaki düzeni, insanların sakinliğini, mum ışığıyla aydınlatılmış kafelerin sıcaklığını ve bir fincan kahvenin bile nasıl bir keyfe dönüştürülebileceğini öğrenirsiniz. Kopenhag size sadece gezilecek yerler sunmaz, nasıl daha yavaş, daha keyifli ve daha ‘hygge’ yaşanacağını öğretir. Burası, soğuk kuzey iklimine rağmen dünyanın en sıcakkanlı ve mutlu şehirlerinden biridir.