İki uzman aynı çatı altında buluştu

İki güçlü diyetisyen, farklı deneyimlerini aynı çatı altında birleştirerek, Kocaeli’de sağlıklı yaşama yeni bir bakış açısı kazandırdı. Deneyimden ve bilimden beslenen bu ortaklık; bireysel değil bütüncül dönüşümün kapılarını aralıyor

Beslenme, yalnızca tabağımıza koyduklarımızdan ibaret değildir; düşünme biçimimiz, alışkanlıklarımız ve iç sesimizi ne kadar duyabildiğimizle şekillenir. Tam da bu anlayışla, mesleki disiplinini spor geçmişiyle pekiştiren Diyetisyen Çağla Abanoz ve bilimsel temelli, davranış odaklı yaklaşımıyla öne çıkan Diyetisyen Gözde Kaya bir araya gelerek güçlü bir sağlık modeli oluşturdu.
Rekabet yerine ekip ruhunu, kalıplaşmış diyet anlayışı yerine kişiye özel yolculukları benimseyen bu iki uzman, danışanlarına hem bilimsel hem insani temelli bir yaklaşım sunuyor. Farklı bakış açılarının birleşmesinden doğan bu sinerji, sağlıklı yaşamı geçici değil, kalıcı bir davranış haline getirmeyi amaçlıyor.
Bu sayıdaki röportajımızda; “Diyet listeniz kadar uykunuz ve suyunuz da tedavidir” diyen Çağla Abanoz’un yaşam enerjisini ve “Her bireyin beslenme yolculuğu kendine özgüdür” diyen Gözde Kaya’nın vizyonunu bir arada okuyacaksınız.

Öncelikle sizi tanıyalım. Mesleki yolculuğunuz nasıl başladı? Bugün bulunduğunuz noktaya nasıl geldiniz?
Çağla Abanoz: Aslında beni bugünkü ben yapan şey, 9 yaşında başladığım spor yolculuğum oldu. Milli karateci olarak geçirdiğim yıllar, spora olan tutkum, bana kazandırdığı disiplin ve dayanıklılık hayatım boyunca en büyük güç kaynağımdı. Üniversitede Çalışma Ekonomisi ve İnsan Kaynakları okudum ancak kalbim hep başka bir yöne doğru atıyordu. 25 yaşındaydım, bir otelde satış ve pazarlama yetkilisi olarak çalışıyordum, her gün hissettiğim mobbing, mutsuzluk ve kaygı beni derinden yormaya başlamıştı. Bir gün kendime şunu sordum: “Ben kendime ne yapıyorum?”
Spora, kendi ruhumu toparlamak için döndüm aslında. Ve bulunduğum spor merkezinden bir ay içinde hem ortaklık hem antrenörlük teklifi aldım. Hayatımın en önemli dönemeçlerinden biriydi, hiç düşünmeden kabul ettim. Sonrasında spor yönetimi okudum ancak sahada şunu fark ettim: İnsanlar egzersiz yapıyor ama beslenme konusunda ciddi bilgi eksiklikleri var. Bu gözlem beni gıda teknolojisi, ardından beslenme ve diyetetik bölümünü okumaya yönlendirdi çünkü amacım insanlara yalnızca fiziksel değil, bütünsel bir dönüşüm sunmaktı.
Yaklaşık 10 yıl boyunca spor salonu işlettim, binlerce insanın hayatına dokundum fakat iki ay önce çok önemli bir karar almak zorunda kaldım. Yeni yasal düzenlemeler nedeniyle spor salonumda artık diyetisyenlik yapamayacaktım. Oysa mesleki tutkum; beslenme, sağlık ve davranış değişikliği üzerine yoğunlaşmıştı. Daha bireysel, daha derin çalışmak istediğim için spor salonumu devrettim ve Gözde ile birlikte yeni bir klinik kurduk. Burası benim için yalnızca bir çalışma alanı değil; yılların emeği, alın teri ve hayallerimin hayat bulduğu yer.
Gözde Kaya: Beslenme bilimine olan ilgim, üniversite yıllarında aldığım akademik eğitime dayanıyor. Ancak gerçek mesleki yolculuğum, insanın beslenme davranışını şekillendiren duygu, inanç ve alışkanlıkların derinliğini keşfettiğimde başladı diyebilirim. Eğitim hayatım boyunca kendimi yalnızca klinik alanla sınırlamadım; bilimsel araştırma, liderlik, proje geliştirme, yazarlık ve toplumsal farkındalık çalışmalarını bir arada yürüttüm. Bu yaklaşım beni hem çok yönlü hem de güçlü bir profesyonel kimliğe taşıdı.
Üniversite yıllarımda TÜBİTAK 2209-A Bilimsel Araştırma Projesi kapsamında yer aldığım çalışmalar, akademik bakış açımı şekillendiren önemli bir dönüm noktası oldu. Bu süreç, diyetisyenliğin sadece sahada değil, bilimsel temelde de güçlü yürütülmesi gerektiğini bana gösterdi. Yayınlanmış çalışmalarım ve makalelerim, mesleki yaklaşımımın arkasındaki bilimsel altyapıyı oluşturuyor. Aynı dönemde kurduğum Sağlıklı ve Sürdürülebilir Yaşam Kulübü ve başkanlığını yürüttüğüm pek çok ulusal etkinlik; liderlik, topluma dokunma ve organizasyon yönetimi konusundaki yetkinliğimi pekiştirdi. Ayrıca “Beslenince” dergisinde editör ve yazar olarak görev almam, beslenme biliminin iletişim boyutunda da aktif olmamı sağladı.
Stajlarım sırasında Şişli Kolan International, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi gibi büyük kurumlarda edindiğim klinik tecrübeler; farklı danışan profilleriyle çalışma, değerlendirme ve iletişim becerilerimi geliştirdi. Ardından Çağla Abanoz Sağlıklı Yaşam Merkezi’nde yöneticilik ve diyetisyenlik yaptığım dönem, sahadaki en güçlü deneyimlerimden biri oldu. Sporcu beslenmesinden operasyon yönetimine, danışan motivasyonundan ekip koordinasyonuna kadar geniş bir yelpazede sorumluluk aldım. Bu süreç hem profesyonel dayanıklılığımı artırdı hem de mesleki vizyonumu netleştirdi.
Ve bugün kendi kliniğimi açtım; bu benim için yeni bir başlangıç. Danışanlarıma yalnızca diyet listeleri değil; bilimsel temelli, sürdürülebilir, davranış odaklı, kişiye özgü ve yaşamın tüm alanlarına dokunan bir yol haritası sunuyorum. Ve biliyorum ki her danışanımın hikâyesi, benim hikâyemi biraz daha büyütüyor.

Birlikte çalışma fikri ilk olarak ne zaman ortaya çıktı? Bu kararı vermenize sebep olan “kıvılcım” neydi?
Çağla Abanoz: Gözde, 2 sene önce yanımda staja başlamıştı. “Hocam ben buradayım, hazırım” diyen tertemiz bir yürek, ışıl ışıl bir gençti. Her şeyi merak eden, çalışan, soran, araştıran… Böyle gençlere rastlamak artık gerçekten çok zor. Stajının ilk haftasında “Bu kızla çalışılır” demiştim. Staj bittiğinde birlikte çalışmaya başladık, bir yıl boyunca omuz omuza ilerledik. En çok etkilendiğim şey neydi biliyor musunuz? Emeği, saygısı, çalışma disiplini ve ileri görüşlülüğü. Hem dingin hem zeki hem disiplinli. Açık söyleyeyim, bu hikâyede evrenin parmağı var. Yönetmelik çıktığında günlerce düşündüm. “Ne yapacağım, nasıl ilerleyeceğim?” diye. Spor salonunda artık diyetisyenlik yapamayacağım için önümde iki yol vardı: Ya ayrılacaktık ya da “Birlikte daha büyük bir şey kuracağız” diyecektik. Ben ikincisini seçtim çünkü sadece mesleki uyum değil; insani uyum, enerji uyumu, bakış açısı uyumu vardı. Gözde’ye birlikte klinik açma teklifini ben yaptım. Bugün dönüp baktığımda, verdiğim en doğru kararlardan biri olduğumu görüyorum.

BİRBİRİMİZİ TAMAMLIYORUZ
Ortak bir çatı altında çalışmanın artıları mutlaka vardır, bunlardan biraz bahseder misiniz?
Gözde Kaya: Kesinlikle birçok avantajı var. İki diyetisyen olarak hem bilgi ve deneyimlerimizi birbirimizle paylaşabiliyoruz hem de danışanlarımıza daha kapsamlı ve kişiye özel çözümler sunabiliyoruz. Sorumlulukları paylaşmak, motivasyonu yüksek tutmak ve farklı bakış açılarını bir araya getirmek işimizi daha verimli ve daha keyifli hâle getiriyor. Üstelik birlikte harika projeler üretiyoruz; ekip olarak hareket etmek hem danışanlarımız hem de bizler için güven ve süreklilik sağlıyor.

İki farklı bakış açısının bir arada olması danışanlarınıza nasıl yansıyor?
Çağla Abanoz: Danışanlarımız şunu çok net bilir: “Hem Çağla Hoca’ya hem de Gözde Hoca’ya güvenebilirim.” Bu güven ortamı onlar için büyük bir konfor alanı yaratıyor. Çünkü birbirimizi tamamlayan bir yapımız var; birimizin gözünden kaçan bir detayı diğeri fark edebiliyor. Sürekli yeni çalışmaları birbirimizle paylaşıyor, birlikte araştırıyor ve ortak akılla ilerliyoruz. Aramızda hiçbir zaman rekabet ya da “benim danışanım–onun danışanı” gibi bir ayrım olmadı. Zaten insan aynı anda kaç kişiye gerçek anlamda dokunabilir ki? Başka bir diyetisyen yanımızda klinik açsa yine aynı şeyi düşünürüm, herkesin nasibi kendine. Bu konular açılınca “Herkes kalbinin ekmeğini yer” cümlesini kullanmayı çok seviyorum. 10 yıl boyunca fazlasıyla tecrübe ettim çünkü bunu. Bizim farklı bakış açımız, danışana doğru yerde olduğunu hissettiren güçlü bir yapı oluşturuyor.

Son dönemde popüler olan ketojenik ya da glütensiz beslenme gibi trendler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gözde Kaya: Ketojenik diyet, düşük karbonhidrat ve yüksek yağ alımıyla vücudu ketozise sokmayı amaçlarken, kısa vadede kilo kaybı ve kan şekeri kontrolünde fayda sağlayabiliyor. Ancak uzun süreli uygulanması, besin çeşitliliğinin azalması ve bazı sağlık risklerini beraberinde getirebilir. Glütensiz diyet ise çölyak hastalığı veya buğday alerjisi olanlar için gereklidir. Sağlıklı bireylerde glütensiz beslenmenin belirgin bir faydası olmadığı gibi işlenmiş ürünler yoluyla besin değeri kaybına ve eksikliklere neden olabilir. Bilimsel veriler, tüm bireyler için tek bir “ideal diyetin” olmadığını gösteriyor. Herkesin metabolizması, sağlık durumu ve ihtiyaçları farklıdır. Bu nedenle beslenme planları kişiye özel, dengeli ve sürdürülebilir olmalıdır.

Sosyal medyada çok fazla ‘şok diyetler’ dolaşıyor. Şok diyetler neden bu kadar ilgi görüyor, riskleri nelerdir?
Çağla Abanoz: Çünkü insanlar sabırsız. Her şey hemen olsun istiyoruz ama vücut böyle çalışmaz. Şok diyetlerin bedeli ağırdır: Kas kaybı, hormon bozukluğu, metabolizma çökmesi, psikolojik çöküş, tıkınırcasına yeme atakları, verilen kilonun fazlasını geri alma, bağırsak tembelliği… Bugün yanlış beslenmenin tetiklediği hastalıklar nedeniyle insanlar tedaviye çok ciddi paralar harcıyor. Bu işin ucu ölüme kadar varabiliyor maalesef. Bu nedenle: Şok diyet=sağlık kaybı.

AÇ KALMAK ÇÖZÜM DEĞİL
Diyet için ‘kişiye özel’ deriz. Kişiye özel beslenmenin en önemli kriteri nedir?
Gözde Kaya: Kişiye özel beslenme, her bireyin metabolizması, yaşam tarzı ve sağlık durumu göz önünde bulundurularak planlanır. En önemli kriter, bireyin ihtiyaçlarına uygun, sürdürülebilir ve dengeli bir plan oluşturulmasıdır. Tek tip diyetler veya popüler trendler yerine, kişinin günlük alışkanlıkları, hastalıkları, aktivite düzeyi ve besin toleransları dikkate alınmalıdır. Böylece hem sağlıklı kilo yönetimi sağlanır hem de yaşam kalitesi korunur.

Danışanlarınızda en sık gördüğünüz beslenme hataları nelerdir?
Çağla Abanoz: En sık gördüğüm hata gün içinde aç kalıp akşam kontrolü kaybetmek. Aslında bu tamamen fizyolojik bir durum. Vücut gün boyu ihtiyaç duyduğu enerjiyi alamayınca akşam saatlerinde saldırgan bir açlık hissiyle tepki verir. Bir başka büyük yanılgı: “Ekmek yemiyorum ama yine de zayıflayamıyorum.” Oysa sadece ekmeği hayatımızdan çıkarmak yeterli değil. Yulaf, çorba, baklagiller, kestane, mısır… Bunların tamamı karbonhidrat içerir ve porsiyonuna göre bir dilim ekmeğe denk gelebilir. Yani mesele sadece neyi yemediğin değil; neyi, ne kadar ve ne zaman yediğin.
Diğer yaygın hatalar:
• Proteini az tüketmek
• Karbonhidrattan tamamen kaçmak
• Hızlı yemek
• Duygusal açlığı fiziksel açlıkla karıştırmak
• Her hafta farklı diyet denemek
• Çok kısıtlayıp sonra aşırı yemek tüketmek. Benim işim bu döngüyü kırmak. Bu da tek başına çok zor.

ONLINE DANIŞMANLIK
Online danışmanlık süreciniz nasıl ilerliyor?
Gözde Kaya: Online danışmanlık sürecini danışanlarımın ihtiyaçlarına özel, esnek ve şeffaf bir şekilde yürütüyorum. Danışanlarım sorularını ve yaşadıkları zorlukları bana istedikleri zaman iletebiliyor; böylece sürecin her aşaması tamamen kişiye özel oluyor. Amacım yalnızca kısa vadeli sonuçlar elde etmek değil; danışanlarımın kendi beslenme farkındalıklarını geliştirmelerini sağlamak ve sürdürülebilir sağlıklı alışkanlıklar kazandırmak.

Yakın zamanda hayata geçirmeyi düşündüğünüz yeni projeler var mı?
Çağla Abanoz: Benim hayatım proje. Sürekli üretiyorum, geliştiriyorum. En yakın zamanda çıkacak projem: Beslenme ve egzersizi bir araya getiren kapsamlı bir online platform. Danışanlarım tüm deneyimime bir paket üzerinden ulaşabilecek. Bunun dışında topluluk seminerlerim, bireysel dönüşüm programlarım, Başiskele sahilde yaptığımız etkinlikler, workshoplar… Hepsi devam ediyor. Ama beni şu an en çok heyecanlandıran şey bu online sistem.

Adres: Seymen Mah. Hayırsever Sok. 4/C Başiskele/KOCAELİ
Telefon: 0 554 844 45 45 – 0 505 814 85 90
İnstagram: caglaabanozla & motivebesin

Yorum yap

Önceki Yazı

Sonraki Yazı

Sonraki Yazı Yükleniyor...
Yükleniyor

Signing-in 3 seconds...

Signing-up 3 seconds...