Stil sayfamızın bu ayki konuğu; eğitimi, zarafeti ve güzelliğiyle göz kamaştıran pırıl pırıl bir genç kız... İlimizin köklü ailelerinden Hamiyet ve Mustafa Murat Satı çiftinin kızları Çağla Satı; Seymen Koleji ile başlayıp Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde devam eden başarılı eğitim hayatını Fransa Montpellier Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nden mezun olarak taçlandırdı. Kısa bir süre önce yurda dönen Çağla Satı, şu sıralar bir yandan ailesine ait olan DoubleTree By Hilton Kocaeli otelinde tecrübe kazanırken diğer yandan kariyerine yön verecek kararları almaya hazırlanıyor. Başarılı akademik hayatıyla olduğu kadar yaşına uygun, zarif ve şık giyim tarzıyla da dikkat çeken Çağla Satı, gardırobunun kapılarını Kocaeli Life’a açtı.
Fransa’daki evimi kısa bir süre önce kapattım ve tekrar İstanbul’a, lisedeyken yaşadığım eve taşındım. Hafta içi genellikle ailemle beraber İzmit’teki evimizde kalıyorum, hafta sonları İstanbul’a gitmeyi tercih ediyorum.
Evimin, yürüyerek her işimi görebileceğim kadar merkezi konumda olması en önem verdiğim detay. Bunun yanında su kenarı veya suya yakın yerlerde kendimi huzurlu hissederim.
Yaşadığı her eve bağlanan bir yengeç burcu olarak, bu soruya ‘her köşesi’ diye cevap vermek istiyorum.
Mumları çok severim ve evim çeşit çeşit mumlarla doludur. Evimdeki en sevdiğim objeler mumlarım diyebilirim.
Üniversiteden yeni mezun oldum sayılır, bu nedenle ‘master mı iş hayatı mı?’ ikileminden çok yeni çıktım. Aktif olarak çalışmıyorum ama ailemin işletmelerinde gözlem yaptığım ve ne tür işlerde başarılı ve mutlu olabileceğimi keşfettiğim bir dönem yaşıyorum. Bu sırada İstanbul ve yurt dışındaki birkaç şirketle de iş görüşmelerim devam ediyor. Boş vakitlerimde kulaklıklarımı takıp uzun yürüyüşlere çıkmayı seviyorum. Bunun yanı sıra spor, özellikle iki senedir hayatımın olmazsa olmazı. Şu an haftanın en az 3 günü fonksiyonel antrenman yapıyorum. 6 yaşımdan beri de her sene kayak yapıyorum.
Kayak partnerim kardeşim Ömer ile beraber tarihlerimizi denkleştirip birkaç gün de olsa kayak tatili yapıyoruz. Uzun yıllar piyano çaldım, bir süredir ara vermiş olsam da en yakın zamanda piyano eğitimime geri dönmek istiyorum.
Hafta sonları arkadaşlarımla birlikte vakit geçirmekten çok hoşlanıyorum. Ailem gibi gördüğüm, sohbet etmeyi, eğlenmeyi, beraber yeni şeyler keşfetmeyi sevdiğim arkadaşlarım var. Öğrencilik yıllarının insana kattığı en büyük zenginlik dostluklar diye düşünüyorum ve onlarla olmak bana çok iyi geliyor.
Evet, Instagram’ı aktif olarak kullanıyorum. Bence Instagram yeni nesil günlükler ve günümü orada paylaşmayı seviyorum. Sosyal medya insanın vaktini çok çalabildiği gibi doğru kullanıldığı takdirde kişiye ilham verecek fikirleri önüne çıkarabiliyor.
‘Limonata’. Senede en az iki kere izlediğim, çok sevdiğim bir yol hikayesi.
Sezen Aksu-Düş Bahçeleri. Öyle bir albüm ki ‘Kaçın Kurası’ ile enerji verip ‘Zalim’ le “Ah be!” dedirtiyor. İçindeki her parça ayrı güzel, döndürüp döndürüp dinlemelik.
Yusuf Atılgan. En sevdiğim romanı ise ‘Aylak Adam’.
O gün nasıl giyinmek istersem öyle giyiniyorum. Çok oturmuş ve kalıplaşmış bir giyim tarzım yok diyebilirim. Genellikle gündüzleri rahat ve sade kıyafetleri tercih ediyorum, geceleriyse rahatımdan ödün verebiliyorum.
Massimo Dutti, Topshop ve Zara en sevdiğim markalar. Bunlardan herhangi birine öylesine, hiçbir ihtiyacım yokken bile girsem illa bir şeyler beğenirim.
Massimo Dutti’nin kotlarını, gerek kalıpları gerek kumaş kalitesi olarak çok severim.
Puma’nın modellerini çok rahat ve şık buluyorum.
Bu soruya cevabım kesinlikle Manolo Blahnik. Her tasarımı istisnasız çok şık ve göz alıcı.
Lacoste’un klasik gömleklerini her kadına çok yakıştırırım.
Bence çanta konusunda en başarılı tasarımcılar Fransız. Her sezon yeni çanta alıp eskitmek yerine, eğer imkan varsa daha evladiyelik ve yıllarca kullanılabilen çantalar tercih edilebilir. Tek bir cevap hakkım varsa Louis Vuitton diyebilirim.
Siyah jean, deri ceket. Çünkü farklı parçalarla kombinlenebilir ve bu iki parçayla kolayca ister spor ister çok şık olunabilir.
Annemle çıktığım hiçbir alışverişten yanlış kararla dönmemişimdir. Bana farklı şeylerle kolayca kombinleyebileceğim parçaları seçer ve bunları hep beğenerek giyerim. Kendisi de her zaman çok şık giyinir. Benim moda ikonum kesinlikle annem.
Geçen hafta bir şort tulum aldım.
Gündüz ve gece çok uzun zamandır ‘Zadig &Voltaire-for her’ kullanıyorum.
Klorane.
Shiseido’nun tamamen doğal içerikli ve Y kuşağı için özel üretilen Waso serisini kullanıyorum.
Benim rutine bağlanmış bir kuaför ritüelim yok ama ekibi çok başarılı bulduğum için İzmit’e geldikçe End Hair Studio’ya gidiyorum.
Estetiğe karşı değilim. Güzelliğin enerjiden geldiğine inanıyorum. Güzel enerjili insanlar zaten hep güzeldir. Bir insanın beğenmediği veya az beğendiği bir yeri, onu rahatsız edip enerjisini bölüyorsa tabii ki estetik yaptırabilir. Ben iki sene önce kapalı rinoplasti operasyonu oldum. İleride de yaşımın gerektirdiği müdahaleleri, doğallıktan uzaklaşmadan yaptırabilirim.
Anneannem cildine sadece doğal gül suyu sürerdi. Ben de tonik yerine gül suyu kullanıyorum ve cildime çok iyi geldiğini hissediyorum.
Benm için ‘seyahat tutkunu’ denilebilir. En büyük hobim yeni ülkelere gidip kültürlerini tanımak. Fırsat buldukça görmediğim yerleri geziyorum. Bunun dışında çoğu arkadaşım yurt dışında farklı ülkelerde yaşıyor ve onları sık sık ziyaret etmeye çalışıyorum.
Güney Fransa’da, bence dünyanın bir öğrenci için yaşanabilecek en güzel şehri Montpellier’de 5 sene yaşadım. Fransa artık gitmeye tercih ettiğim değil, ikinci evim sayılabilecek bir yer. İngiltere’de Londra ve İspanya’da Barselona defalarca gidip doyamadığım şehirler.
Yazları Bodrum, kışları Kartalkaya ve Uludağ’ı tercih ediyorum. Kışın kardeşimle kayak için Kartepe’ye sık sık çıkıyoruz. Kartepe kayak merkezi kayak sever İzmitliler için çok büyük şans. Geçen kış Van Gölü Ekspresi’yle bazı doğu şehirlerini gezip görme fırsatım oldu ve oraları artık sık sık ziyaret etmeyi düşünüyorum. O bölgelerin doğal güzellikleri ve tarihi dokusu beni çok etkiledi.
Ayda bir kere çok yakın bir mesafe de olsa seyahat etmeye çalışıyorum. Seyahat etmediğim zamanlar İstanbul’da olmayı tercih ediyorum. Adalar’a gidip yürüyüş yapmayı seviyorum. İstanbul’da tarihi yerleri ve sergileri gezmekten de keyif alıyorum.
Güzel ve lezzetli yemek yemeyi çok severim. Doubletree by Hilton’un açık büfe kahvaltısını çok seviyorum. Fransa’ya dair özlediğim tatları peynirleriyle kruvasanlarıyla bu büfede bulabiliyorum. Yine Hilton’un bünyesindeki L’age D’or Restaurant’ta dünya mutfağı servis ediliyor ve şefleri çok başarılı buluyorum. Derince’deki Ciğerci Mehmet Usta’ya da çok sık giderim ve her şey çok lezzetlidir.
Şu sıralar Müştemilat Nişantaşı eğlenmekten en keyif aldığım yer. Sohbetli ve yemekli bir eğlence için Duble Meze Bar Pera’yı tercih ediyorum. Kayıkhane Moda’da da konserleri takip ederim ve sevdiğim bir sanatçı varsa gitmeye çalışırım.
NASIL ARANDI: #Çağla Satı # tarz # kadın # giyim # yaşam # gezi # şık # zarif # güzellik # kocaeli # kocaeli life