Ege Denizi’nin ortasında, 3 bin 600 yıl önce bir volkan patlaması sonucunda oluşmuş bir ada, Santorini.
Böyle büyük bir doğal afet sonucunda bu kadar güzel bir adanın meydana gelebileceğine inanmak zor.
Volkan patladığında yuvarlak olan adanın merkezi denize gömülmüş, kenarları da denizden 250-300 metre yüksekte kalmış... Üstelik, oldukça dik bir şekilde.
Adaya yüksekten baktığınızda yarım bir ay ve o yarım ayın ucunda volkanik küllerden oluşan, biraz zorlarsanız yıldıza benzetebileceğiniz küçük bir adacık görüyorsunuz... Tıpkı bayrağımızdaki ay-yıldız gibi.
Ancak, ne yazık ki bayrağımızın şeklindeki bu ada bizim değil.
Santorini ya da yerel halkın kullandığı ismiyle Thira adası (fira olarak telaffuz ediliyor) Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki Kiklades ada guruplarına bağlı olan adaların en güneyindeki ve tartışmasız, tüm Yunan adaları içinde en güzel olanlardan biri.
75 kilometrekare yüzölçümüne sahip.
SANTORİNİ’YE NASIL GİDİLİR?
Adaya ulaşım denizden ve havadan olmak üzere 2 şekilde sağlanıyor.
Havayolunu tercih edecekseniz önce Atina’ya oradan da Santorini’ye uçabilirsiniz; ancak Atina’ya ulaştıktan sonra aktarma için 5-6 saat beklemeyi göze almalısınız.
Beklemekten sıkılırım diyorsanız, küçük bir Atina şehir gezisi alternatif olabilir.
Adaya ulaşımın diğer bir yolu ise feribot.
Benim yaptığım gibi önce Bodrum’dan 45 dakikalık bir yolculukla Kos adasına geçebilir, buradan da yaz sezonunda gün aşırı hizmet veren Bluestar firmasının feribotlarını kullanabilirsiniz.
Burada da dikkat etmeniz gereken husus şu:
Kos’tan Santorini’ye giden feribot akşam saat 20:00 civarı hareket ediyor ve 5 saatlik keyifli bir yolculuktan sonra adaya gece 01:00 varıyor.
O saatte toplu ulaşım aracı bulamayabilirsiniz ancak, biraz pahalı olsa da sabaha kadar çalışan taksiler var.
Ayrıca, adaya gece geç saatte varacağınız için liman - otel transferinizi önceden ayarlamanızda fayda var.
Bodrum’dan Kos’a sabah feribotu ile geçerseniz akşama kadar Kos adasının merkezini de gezebilirsiniz.
Kos Limanı’nın hemen bitişiğindeki kafe emanet hizmeti veriyor; 3-4 euro karşılığında valizlerinizi buraya bırakabilirsiniz.
MANZARAYA GÖRE FİYAT
Adanın merkezi, Fira.
Santorini adasında ilk göze çarpan özellik, diğer Kiklades ada gruplarında olduğu gibi mavinin her tonu ve beyaz renklerden oluşan evler.
Yine bir çok Yunan adasında olduğu gibi Santorini’de de çok katlı yapılaşmaya müsaade edilmemiş.
Her yer butik aile işletmesi şeklinde.
Santorini’ye gitmeden önce en çok dikkat edeceğiniz konu konaklama olmalı, çünkü adada konaklama ücretleri oldukça değişken.
Konaklama maliyetine direk etki eden faktör, manzara.
Manzara ne kadar güzelse otel ücretleri de o kadar artıyor.
Adanın Kaldera denilen iç denizine bakan kısma hakim otellerde gecelik fiyatlar 2. el bir otomobil fiyatını bulabiliyor J.
Ama endişelenmeyin, Kaldera manzarasının 100-150 metre uzağında kalan otellerde fiyatlar gayet normal.
Sezona göre değişir tabii ki ama geceliği kişi başı 30-50 euro arasında, kahvaltı dahil çok güzel yerler bulabilirsiniz.
EŞEKLERLE YOLCULUK
“Santorini nasıl?” diye soran arkadaşlara, ‘fotoğraf çekerken gezen’ biri olarak hep aynı cevabı veriyorum:
“Santorini’de herhangi bir yerde gözünüzü kapatıp 10 tane fotoğraf çekseniz, 9’unu çok beğenirsiniz.”
O kadar mı güzel? Gerçekten o kadar güzel.
Adanın gezilebilecek tüm alanları araç ve motosiklet trafiğine kapalı.
Zaten o kadar dar ve dik yokuşlarla dolu olan alanlarda eşek ve katırlar haricinde taşıma aracı kullanmak mümkün değil.
Santorini adasını hakkıyla gezebilmek için en az 3 gün ayırmanız lazım.
Fira, Fira’ya 15-20 dakikalık yürüme mesafesindeki İmerovigli ve Santorini’nin en kuzey ucunda bulunan Oia (ia) mutlaka görmeniz gereken 3 yer.
Fira, adanın merkezi konumundaki bir köy... 1956 yılında büyük bir depremle yıkılmış, daha sonda 70’li yıllarda başlayan Yunan adalarında turizmi canlandırma çalışmalarıyla tekrar yenilenmiş ve yapılanmış.
Denizden metrelerce yüksekte kurulmuş restoran ve kafeleri, muhteşem manzarası ve daracık taş sokaklarıyla oldukça sempatik bir yer.
Agiou Mina Kilisesi, müzeleri, M.Nomikou ve Eritrou Stavrou caddeleriyle, Santorini’de görülmesi gereken yerler listesinin en başında Fira var.
Fira ve Oia arasında kalan İmerovigli ise fotoğraf çekmeyi sevenler için en idial noktalardan biri.
MUHTEŞEM GÜN BATIMI
Santorini’den bahsederken Oia’ya ayrı bir parantez açmak lazım...
Adanın her yeri çok güzel ama Oia başka bir güzel.
Hani yabancılar ‘high society’ ya da ‘jet set’ diyorlar ya... İşte öyle bir yer, Oia.
Adanın diğer bölgelerine göre gerçekten fiyatlar daha pahalı ama görselliğiyle bunu hak ediyor bence.
Oia, dünyada güneşin en güzel battığı yerlerden biri olarak kabul ediliyor ve gün batımına bir saat kala, Oia kalesi turistlerle dolmaya başlıyor.
İnsanlar içkileriyle geliyor ve güneşin batmasını şarkılar eşliğinde izliyorlar.
Bu ritüel, güneş battıktan sonra herkesin alkışlamasıyla son buluyor.
Eğer yolunuz Santorini’ye düşerse, siz de Oia’da güneşin batımını izlemeden dönmeyin ve kaleye erken gidip yer kapmaya bakın.
Bu arada adaya gittiğinizde, her köşe başında bir gelin-damat göreceksiniz.
Dünyanın bir çok yerinden, özellikle de Uzak Doğu’dan onlarca çift düğün fotoğraflarını çektirmek için fotoğrafçılarıyla birlikte buraya geliyor.
SANTORİNİ’DE NE YENİR?
Tüm Yunan adalarında olduğu gibi Santorini’de de muhteşem yerel lezzetler sizi bekliyor olacak.
Komşu halkıyla damak zevklerimiz ortak olduğundan bir çok lezzetli yemek – meze çeşidi bulacağınızdan eminim, ancak deniz ürünlerini tek geçerim.
Santorini adasında yediğim kalamar ve karidesleri hiçbir yerde yemedim.
Üstelik Santorini diğer Yunan adalarına göre biraz daha pahalı olmasına rağmen, tüm deniz ürünleri Türkiye’deki fiyatlardan çok daha uygun.
Yeme içmeden bahsetmişken, Oia’dan 635 basamak merdivenle inip-çıktığınız (alternatif olarak katır taksi kullanabilirsiniz, tek yön 5 Euro) AMUODİ’deki Sunset Fish Taverna’ya uğramadan dönmeyin derim.
Sahibi Mr Paraskevas Birigos, Gökçeada’da doğmuş bir Rum.
6 yaşında Yunanistan’a dönmüş ve daha sonra da 1979’da Santorini’ye yerleşerek bu lokantayı açmış.
Muhteşem mezeleri var ve çok sempatik Türkçesi ile Türklere inanılmaz ilgi gösteriyor.
Üstelik siz bir talepte bulunmasanız bile bir-kaç meze ikramı ve hesapta da indirim yapıyor.
Çok keyifli bir-kaç saat geçirdik kendisiyle, hatta benim yukarıya çıkarken kullandığım katır-taksinin ücretini bile o ödedi J
Aslında Santorini adasını anlatmaya 3-5 sayfa yetmez ama tam anlatmaya kalksak Santorini için özel bir sayı çıkarmak gerek.
En iyisi bu muhteşem adayı gidin ve görün.
Son bir not; ada haziran, temmuz ve ağustos aylarında inanılmaz kalabalık oluyor.
Mayıs ayında veya eylül ortalarından sonra gitmeniz hem daha ekonomik hem de çok daha keyifli olacaktı
NASIL ARANDI: #İsmail Hakkı TİMUÇİN #Santorini #Sunset Fish Taverna
