RÖPORTAJ: TİLBE GÜN
FOTOĞRAFLAR: İSMAİL HAKKI TİMUÇİN
İzmitli oyuncu Neslihan Kolaylı, mesleğine duyduğu derin tutkuyla çıktığı yolda başarı basamaklarını hızla tırmanıyor. Ülkemizin duayen sanatçılarından aldığı sayısız eğitimin ardından pek çok başarılı projede rol alarak adını ülke çapında duyuran Neslihan Kolaylı, oyunculuğun yanı sıra menajerlik alanında da ses getiren çalışmalara imza attı.
Hem bedenen hem de ruhen güçlü ve sabırlı olmayı gerektiren bir meslek olmasına rağmen oyunculuğu çok sevdiğini söyleyen Neslihan Kolaylı, bu alandaki hayallerini gerçekleştirdiği için çok mutlu. Pandemi döneminde İzmit’teki ailesini sık sık ziyaret etme fırsatı bulan yetenekli oyuncu ile mesleğine adım attığı günden bugüne kadar geçirdiği süreci ve projelerini konuştuk.
Ben Neslihan Kolaylı, İzmit doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseyi İzmit’te okudum, ardından İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldum. Uzun yıllar oyunculuk yaptıktan sonra işin menajerlik kısmına geçtim, altı yıl kadar da bu alanda çalıştım.
Oyuncu olmaya 14-15 yaşlarında karar verdim. Ailem de bana çok destek oldu. Bu işin eğitimini almak için önce Kocaeli Bölge Tiyatrosu’nun hafta sonu kurslarına yazıldım. Burhan Akçin hocamın önderliğinde kurulan bu okulun bir parçası olmak bana çok şey kazandırdı. Başlarda biraz özgüvenim eksikti ve konservatuvar benim için hayal gibi bir şeydi fakat Kocaeli Bölge Tiyatrosu beni çok rahatlattı. Oraya başladıktan sonra ‘kesinlikle bu işi yapmalıyım’ dedim.
Herkesin farklı bir yeteneği var, benim de yeteneğim oyunculuk üzerine. Söylediğim gibi konservatuvarı kazanmak bana ulaşılmaz gibi gelen bir hayaldi ama Kocaeli Bölge Tiyatrosu’nda sınavlara çok iyi hazırlandım. Akabinde de birkaç hafta Engin Hepileri ile çalıştık. O yaz vaktimin tamamını sınavlara çalışarak geçirmiştim. Benim için çok heyecanlı günlerdi. Hayalim İstanbul Üniversitesi’nde okuyup Yıldız Kenter’in öğrencisi olmaktı. O gün, 600 kişilik bir elemede 11 kişi arasına girmem gerekiyordu ve bunun başardım. Hayalimi gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum.
Daha mezun olmadan önce, henüz konservatuvarda okurken Oyun Atölyesi’ne girdim. 4 yıl kadar Haluk Bilginer ve ekibiyle çalıştım; orada Kemal Aydoğan’ın yönettiği oyunlarda rol aldım. Sonrasında ise devlet tiyatroları ve özel tiyatrolar geldi… Tabii bu arada pek çok dizi ve sinema filminde de oynadım.
Oynadığım tüm karakterlerin benim için önemli ve güzel bir yeri var. Hiçbirini birbirinden ayıramıyorum. Sadece kadrosunda yer aldığım dizilerin halk tarafından bu kadar ilgi görmesinden dolayı mutluyum.
Ayırmak istemiyorum, aslında üçü de çok kıymetli ama tiyatro eğitimi aldığım için tiyatro sahnesinde olmak benim için çok farklı bir duygu. Seyirciyle birebir iletişim kuruyorsunuz. Tekrarı olmayan bir şekilde sahnedesiniz ve bunu başarmak diğerlerine nazaran daha zor. Duygularınızı seyirciye aktarabilmeniz için tek bir şansınız var ve ben, o anın büyüsüne kapılıyorum galiba…
Filmde bir çingene kızına hayat verdim ve büyük bir keyifle oynadım. Levent Kırca ile çalışabilme fırsatı yakaladığım için o projenin yeri bende çok ayrı. Bununla beraber, film vizyona giremedi ve akabinde maalesef Levent Kırca’yı kaybettik. Birkaç senedir yeniden vizyona girmesi konuşuluyor, umarım sinemada izleme şansımız olur.
Menajerlik kısmı oyunculuktan sonra biraz da kendi akışında gelişen bir süreçti. Kendimi bir anda sektörün o alanında buldum, çok da keyifle çalıştım. Evet ben oyuncuyum ve oyunculuk yapmayı çok seviyorum fakat karşıma çıkan farklı durumları da değerlendiriyorum, Sektörün başka alanlarında da olmak hoşuma gidiyor.
Motivasyonum düştüğünde hep konservatuvarı kazandığım anı aklıma getiriyorum çünkü hayatımın en güzel anlarından biriydi. Demoralize olduğumda, işle ilgili sıkıntılar olduğunda veya üretemediğim dönemlerde o günleri hatırlatıyorum kendime. Direkt yüzümde bir gülümseme oluşuyor. ‘Buna değer’ diyorum o zaman.
Tarz ayırmıyorum fakat aksiyon dizilerini ve spiritüel konular içeren yapımları izlemekten daha çok keyif alıyorum.
Kesinlikle, zor oldu, kolay bir süreç değil. Sürekli evde olduğumuz için normalde severek yaptığımız işler monotonlaşmaya başlıyor. Pandemiden önce dans eğitimi alıyordum, sonra şehir dışında bir işe başlayınca bırakmak durumunda kaldım. Proje tamamlandıktan sonra derslere yeniden başladım ama bu kez online olarak devam ediyorum. Dans etmek bana enerji veriyor. Kitap okumaya yoğunlaştım; özellikle Can Soyer’in Marksizm ve Siyaset, Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde adlı kitaplarını çok severek okudum.
Oyunculuk ya da başka bir meslek olsun, herkesin sevdiği işi yapması gerektiğine inanıyorum. Zor şartlarda yapılan bir işimiz var. Geceniz gündüzünüz birbirine karışıyor. Oyunculuk, bu şartlara dayanamayacak insanların yapabileceği bir iş değil. Türkiye’de oyunculuk yapmak isteyenlerin bedenen ve ruhen, güçlü ve sabırlı olmaları gerektiğini söylemeliyim.
Şu anda pandemiden dolayı tüm sektörlerde sıkıntılar yaşanıyor ancak biz diğer iş kollarına göre çalışma konusunda biraz daha rahatız. Henüz kesinleşmemekle beraber, yeni projeler için görüşmelerim devam ediyor. Özellikle, heyecanla beklediğim bir proje var, eğer sonuçlanırsa yeni sezonda sürprizlerim olabilir.
NASIL ARANDI: #neslihankolaylı #oyuncu #kocaeli #izmit #sanat #tiyatro #sahne #eğitim #yetenek #rol #dans #şan