Hazırlayan: Murat CEYLAN
Akyaka’da tatilimi tamamlayıp Kaş’a doğru yola çıktığımda nereden bilecektim ki aşık olacağımı. 3 saatlik yolumu tamamlayıp Kaş’a vardığımda gördüğüm manzara beni büyüledi. Baktığım her köşe usta bir ressamın tablosu ve Kaş, bir resim galerisi gibiydi.
Kaş’ın coğrafyası hakkında biraz bilgi vermem gerekirse… 55 bin kişilik nüfusu, tarihi kalıntıları, mağaraları ve büyüleyici koylarıyla Antalya’nın güneybatısında, Meis Adası’yla göz göze, masmavi bir yer.
Bu harika manzarayı hazmetmek hem de şık bir akşam yemeğiyle tatilimi başlatmak için etrafta gezinirken, aşık olacağım kadınla karşılaştım: Üzüm Kızı! Sevgili okurlar, ‘ilk görüşte aşka inanır mısınız?’ tartışmaları bir kenarda dursun, ben Üzüm Kızı Meyhane’ye ilk görüşte vuruldum. Ve tatilimin ilk gününden son gününe kadar da hep onunla beraber oldum.
Üzüm Kızı Meyhane’yi 2’si İzmitli 3 ortak işletiyor.
Ali Armağan ve İzmitli Baybora Üstüner ile Uğur Tunalı’nın işlettiği Üzüm Kızı Meyhane, Kaş Merkez’de terası, bahçe avlusu ve bir ara katı bulunan, üç bölümden oluşan muhteşem bir mekan. Ayrıca Kaş’ın ilk meyhanesi olma özelliğini de taşıyor. Taş merdivenlerden içeri doğru girdiğinizde, önce seçim yapmanız gerekiyor: Teras’a çıkıp Kaş’ın o eşsiz manzarasını mı seyretmeliyim; bahçe avlusunda oturup arkadaşlarımla sohbet ederek rakımı mı yudumlamalıyım; yoksa ara katı tercih edip fasılın tadını mı çıkarmalıyım? Bu alternatifler arasında seçim yapmanız çok zor ki sezonda gittiğinizde bu kararı önceden vermiş olmalısınız çünkü rezervasyon yaptırmadan giderseniz seçim yapma imkanınız olmayabilir.
Ben bu üç seçeneği de değerlendirdim, kesinlikle aralarında seçim yapamıyorum.
Kaş, tarihi dokusuyla da yerli-yabancı pek çok turisti ağırlıyor.
Meyhanenin adı, yine aynı ismi taşıyan Üzüm Kızı Rakısı’ndan geliyor. Üzüm Kızı Rakısı zamanın meşhur şairi Hüseyin Rıfat tarafından üretiliyormuş. Atatürk’ün en sevdiği rakılardan biri olan Üzüm Kızı’nın her şişesine, Hüseyin Rıfat’ın kendi yazdığı dörtlükler bastırılmış:
O kadar tatlı ve hoştur ki rakım
İki zıkkımlanırım bir satarım.
Bunu takdir ederek her içenin
Canının üstüne canlar katarım!
Bu dörtlükleri meyhanenin her köşesinde görmek mümkün. Rakı şişesinin üzerindeki tasarım da çok çekici, gerçekten. Grafikte, batı tarzı şık giyimli, zarif bir hanım yer alırken, olgun bir üzüm salkımındaki her üzüm tanesini de çekici ve ay gibi parlak bir kız süslüyor.
Daha mekana girer girmez sizi karşılayan güler yüzler, mekandan çıkana kadar asla sizi yalnız bırakmıyor. Ve enfes yemekleri tattıktan sonra aynı tebessüm sizin de yüzünüze yerleşiyor. Beni Üzüm Kızı’nda en çok çeken yemekler, kesinlikle mezeler ve ara sıcaklardı. Meyhane, 50’ye yakın mezesiyle insanın seçim şansını zorlarken, benim favorilerim Kaş ezme, soya soslu uskumru, ahtapot salatası, Selanik mezesi, Arnavut salatası, şaraplı lahana ve tabii ki sıcak servis edilen midye saganaki oldu. Mezelerin yanında Üzüm Kızı Meyhane’nin spesiyal ara sıcakları da nefis. Balık bohça, çıtır karides, ahtapot mücver, karides sarma (karidesin dışına kadayıf sarılarak yapılmış, çok lezzetli bir yemek), kalamar dolma ve elbette deniz mahsulleri kokoreci tatmadan dönmemeniz gereken lezzetler.
Üzüm Kızı Meyhane’de ana yemekleri tatmak isteyenler için de tavsiye edeceklerim, sütte dil balığı (özellikle altını çizmek isterim), sebze güveç, saç kavurma, sütte tavuk ve balık çeşitleri.
Bu kadar lezzetli ürünü tadıp, keyifli bir sohbetten sonra çıkacağınız mekanda, fiyatlar da gayet makul.
Kaş’a yolunuz düşerse ki mutlaka düşsün, Üzüm Kızı Meyhane’ye uğramadan geçmeyin. Benim de çok selamlarımı iletin.
