29-03-2024 01:36

Yaramaz mı yoksa hiperaktif mi? Tembel mi yoksa dikkat eksikliği mi? Mızıkçı mı yoksa dürtüsel mi?

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 03/04/2023
.stripslashes($urun->baslik).

Yaramaz, tembel ve mızıkçı… Son yıllarda sıklıkla karşılaştığımız ve aslında yanlış bilgilerimizin de çokça olduğu bir konudan bahsetmek istiyorum. DEHB yani ‘Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’. Belirtilerini iki başlık altında toplarsak; bunlardan ilki odaklanma yani dikkat eksikliği, diğeri de aşırı hareketlilik ve dürtüselliktir. Bazen çocukta sadece dikkat eksikliği belirtileri görülebilirken bazen de hepsi bir arada görülebilir.

Dikkat eksikliği bir odaklanma sorunudur. Çocuğunuz, sınıfa girdiğinde dikkatini bütün uyaranlara vermeye çalışır. Bu da onun odaklanmasında bir problem oluşturur ama aynı çocuk ilgi alanına giren konularda bütün dikkatini tek bir konuya odaklayabilmektedir. Saatlerce hoşlarına giden bir kitabı okuyabilir, lego ya da puzzle yapabilirler. Bununla beraber ilgisini çekmeyen ödev yapmak, ders dinlemek, not almak, odasını toplamak gibi konularda odaklanma sorunu yaşarlar.

 

PLANLAMA PROBLEMİ

Odaklanma sorunu, ‘ahtapot metaforu’ örneğiyle daha iyi anlaşılabilir: Diyelim ki çocuğunuz ödev yapmak için kitabını açtı. Bildiğiniz gibi ahtapotun 8 kolu vardır. 2-3 kol ödevi yapmaya başlar ama diğer 5 kol boş boş dolaşır: “Acaba ne yapsam, oyuncaklarımla mı oynasam, içeriden televizyon sesi geliyor oraya mı baksam, tuvalete mi gitsem?” Bu durum çoğunlukla şöyle sonuçlanır: Kollardan bir tanesi elini ilgisini çeken bir şeyin üzerine koyar ve der ki: “Arkadaşlar, haydi gelin burada çok ilginç bir şey var.” Ve bütün kollar yani dikkat, aniden oraya yönelir. Çocuk bunu bilerek yapmaz, fark etmez bile.

Dikkat eksikliğinde bir diğer ana sorun da planlama problemidir. Dikkat eksikliği olan çocuklar, yapılması gereken işleri doğru sıralamaya sokamazlar. Örneğin, 30 gün sonra teslim edilmesi gereken bir proje ödevi, bir hafta sonra izlenmesi gereken bir film ve ertesi gün matematik sınavı olan bir öğrenci; önce filmi izleyip sonra proje ödevine başlar ve sınavına çalışacak vakti kalmaz. Ya da 40 dakikalık bir görev ya da sınavda, onlar için ilk 5 dakika ile son beş dakika arasında büyük farklar vardır. Performansları giderek düşer yani uzun soluklu görevler bu çocuklara göre değildir. Ve bu çocuklar, sürekli olarak yetersiz, kusurlu, maymun iştahlı, sakar gibi etiketlemelere maruz kalırlar.

 

DÜRTÜSELLİK

Hiperaktivite ise genellikle yaşla beraber değişim gösterir. İlk başlarda hiç yerinde duramayan, her yeri karıştıran, sizi konuşturmayan, bekleyemeyen sürekli hareket halinde olan çocukta; bu hareketlilik yavaş yavaş azalır ve yerini dürtüsellikle yani düşünmeden hareket etme ve davranma ile ilgili sıkıntılara bırakır. Hiperaktif çocuklar genellikle bir aktiviteyle sessizce meşgul olamazlar. Sinema veya tiyatroya gittiğinde sonunu getirmekte zorlanırlar. Sıraya giremezler ya da sıralı bir oyunda sırasını bekleyemez. Dürtüsellik boyutunda ise içlerinden geleni yapma isteğine engel olamazlar. Böylece sıklıkla dışlanma yaşarlar.

DEHB’si olan çocuklar duygu regülasyonu konusunda da sıkıntı yaşar. Ani bir şekilde öfkelenebilirler. “Hayır” yanıtına büyük tepkiler verebilirler. Oyun kaybettiğinde arkadaşlarını kırıp, incitebilirler. Çok kolay ağlayıp zor sakinleşirler. Dolayısıyla sosyal işlevselliğinde de bozulmalar olur ve yine akranlarından dışlanma yaşayabilir, etiketlemelere maruz kalırlar.

Bu tip durumlarda, anne-baba şanslıysa danıştığı kişiler onları konuyla ilgili bir uzmana yönlendirir ve sorunun çözümü için zaman kaybının önüne geçilir.

 

HİÇBİR ŞEY YAPILMAZSA

DEHB olan çocuklar, ergenlik döneminde de bu sorunları yaşamaya devam eder. Yaşıtlarına oranla çok daha fazla zorlanırlar ve bu dönemin bireye kazandırdıklarını elde etme ve korumada güçlük çekerler. Ani tepkileri, yeterince düşünmeden karar alıp uygulamaları, kolayca öfkelenebilmeleri ve uzun süre dikkatini toplayamamaları ciddi bir kimlik bocalaması yaşamalarına neden olmaktadır. Çocukluktan beri süre gelen davranış sorunları veya okul başarısındaki düşüklük, ebeveynlerinin ve öğretmenlerinin tepkilerinde artışa neden olur. Bu da gencin kendisine saygısında, geleceğe yönelik umutlarında zedelenmeye yol açar. Akranlarına göre daha sık depresyon ve kaygı bozukluklarına rastlanır. Ve son olarak bağımlılık geliştirmeye akranlarına oranla çok daha yatkınlardır.

Çocukluk döneminde maruz kalınan etiketler artık içselleştirilmiş ve düşük benlik saygısı olan, güvensiz ve suçlu hisseden, hayal kırıklıkları yaşayan yetişkinler haline gelmişlerdir. Yetişkinlikte ise bir işe başlamakta güçlük çekme ve sık sık erteleme, bir anda birçok işle uğraşma ve bitirememe, aklına gelenleri hemen söyleme, aniden parlama ve tepki gösterme, sık iş değiştirme, zamanı kullanmakta sorun yaşama, alkol kötüye kullanımı ve kuralları reddetme sık karşılaşılan sorunlardır.

 

NE YAPMALI?

Eğer bu yazıda kendinizden ya da çocuğunuzdan bir parça buluyorsanız, mutlaka ilk iş bir psikiyatriste başvurmalısınız. Eğer bu tanı konulmuş ve medikal bir tedavi önerilmişse, DEHB’si olan insanlarda kullanılan ilaçlar yağmurlu bir havada açılan şemsiye gibidir. Yaşam bir anda bambaşka olur ve kolaylaşır. Sonrasında ise geçmişten gelen etiketlerden kurtulmak ve bazı davranış bozukluklarını değiştirmek için bir psikologdan destek alınmalıdır. Çocuğunuzun senelerdir sahip olduğu bir davranış örüntüsü ya da DEHB ile başa çıkmak için geliştirdiği savunma mekanizmaları günümüzde kullanılan psikoterapi yöntemleri ve davranış değiştirme teknikleriyle yıkılabilir. Ortaya sağlıklı davranışları çıkarır. Bu yüzden medikal tedaviler ve psikoterapiler eş zamanlı ilerlediğinde, kısa sürede başarılı sonuçlara imza atılır.

 

REN PSİKOLOJİ

Yenişehir Mah. Konak Sok. No:9 Daire: 4 İzmit/KOCAELİ

Tel: 0544.115 20 41

Instagram: @renpsikoloji

NASIL ARANDI: #begüm seçil kandemir # psikoloji # dikkat eksikliği # hiperaktivite bozukluğu # ruh sağlığı # ren psikoloji

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.
Diğer Yazılarını İnceleyin;
Çocuğunuz öfke nöbeti geçirdiğinde NE YAPMAMALISINIZ?

6 ay önce
Öfke yönetimi: Sağlıklı duygu ifade etme sanatı

9 ay önce
Öğrenciler için tatilde ruh sağlığını korumanın ve geliştirmenin yolları

10 ay önce
Fibromiyalji ve EMDR terapisi

10 ay önce
Uzm. Klnk. Psk. Begüm Seçil Kandemir: Sosyal kaygı bozukluğunu yenebiliriz

1 yıl önce
Uzm. Psk. Begüm Seçil Kandemir: “Gücümü içimdeki çocuktan alıyorum”

Öğrencilik yıllarından beri tutkuyla bağlı olduğu psikoloji alanında kendisini geliştirmeye hiç durmadan devam eden Uzman Psikolog Begüm Seçil Kandemir, çalışmalarına geçtiğimiz yıl kurduğu Ren Psikoloji çatısı altında devam ediyor. ‘Güçlü kadın’ı “Kendi fikirleri olan ve bunları uygulayabilen kadın” olarak tanımlayan Kandemir, “Ben gücümü içimdeki çocuk ve ergenden alıyorum. Tutkularımı ve büyük hayallerimi kesinlikle unutmadım. Yetişkinliğin normlarından ve baskısından bağımsız yaşıyorum” diyor.

1 yıl önce
Bir narsistin kurbanı mısınız?

Çevrenizden sık sık şu cümleleri duyarsınız: “Patronum tam bir narsist”, “Bir narsistle evliydim ve bugüne kadar hiç kendim için yaşamamışım”, “İnsanları öyle iyi manipüle eder ki buraya gelip kendini anlatsa, kesin ona hak verirsin.”

1 yıl önce
Begüm Seçil Kandemir: “Hayır” Diyemiyorum

“Başkalarını sürekli memnun etmeye çalışma davranışı, genellikle ebeveynleri memnun etmeye çalışmakla başlar”

1 yıl önce
Begüm Seçil Kandemir: Deprem ve deprem sonrası

1 yıl önce
EMDR ile bir kapı aralanıyor

2 yıl önce