25-04-2024 20:52

Yalıköy ve Tirebolu Plajları

2020-08-10    1 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 2020-08-10
.stripslashes($urun->baslik).

Hazırlayan: Gamze KIR SAPANCI & Akın SAPANCI  (@gamzenika)

 

 

Özellikle Covid-19 döneminde insanın bir köyü olmasının ne kadar da önemli olduğunu anladık. Karantina günlerini çoğumuz köyümüzde geçirmeyi tercih ettik. Belki de bu yüzden ben de canım köyümle ilgili bir yazı yazmak istedim. Bu sene gitmeyi hayal bile etmezken, cumadan pazara köyüme kaçtım ve ‘Neden yazılarımda bu doğa harikasından bahsetmiyorum’ diye kendime kızdım. Bunca doğal güzelliği içinde barındıran Yalıköy, hem doğa hem deniz tatili yapabileceğiniz ender güzellikteki Karadeniz köylerinden biri.

Giresun’un 16 ilçesinden biri olan Tirebolu’da 50 köy bulunuyor. Bu 50 köyden biri olan Yalıköy, denize kıyısı olan nadir köylerden bir tanesi. Konumu itibariyle hem masmavi Karadeniz’i hem de yemyeşil ormanları, fındıklıkları görüyor. Yalı adını da aslında denize olan yakınlığından alıyor. Köyde, tipik bir Karadeniz yerleşimi göze çarpıyor. Deniz kıyısından yukarı doğru yerleşim yerleri artıyor.

 

YALIKÖY’ÜN TARİHİ

Yalıköy’ün tarihçesinden bahsedecek olursak; M.Ö. 1500’lü yıllarda Saydaklar ve M.Ö. 7. Yüzyıl’da İyonyalıların ticaret kolonisini burada kurduğunu biliyoruz. M.Ö. 750 yıllarında ise Kimmerlerin istilasına uğramış. M.Ö. 132’de Pontuslular, M.S. 69’da Romalılar, 395’te Bizanslılar, 1204’te ise ll. Pontuslular bölgeye yerleşmiş. Selçuklular zamanında başlayan Türk akınları, Anadolu Selçukluları zamanında da devam etmiş; Çepni ve Türkmen boyları Görele çevresine yerleşmiş. Bu akınlar Osmanlı İmparatorluğu zamanında da sürmüş.

O zamanlarda halk; kıl keçisi, koyun, at, katır ve arı besleyerek; darı ve pirinç ekerek geçimini sağlıyormuş. Bölge hemen hemen her dönemde olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu zamanında da deniz korsanlarının saldırısına maruz kalmış. Korsanlar sahildeki yerleşim birimlerine ani saldırılar düzenleyerek, halkı öldürüp, evleri yakıp yıkıp, zorla yiyecek ve içecek temin ediyormuş. Bu sebeple halk, denizden gelebilecek korsan saldırılarına ve sıtma hastalığına karşı yerleşim birimlerini yüksek bölgelere taşımış. Dedelerimizin, nenelerimizin anlattığı savaş yılları da bu sebeple zorlu geçmiş.

Köyümüzde evlerin denizden çok uzakta olmasının asıl nedeni de korsan saldırılarıymış. Evlerin içinde bulunan gizli alanlar, sığınaklar da bu yüzden. Çocukken evin içinden ahıra inen kapının çok maceralı olduğunu düşünür, ananemden, savaş yıllarına ait hikâyeleri dinlemeye bayılırdık. 1. Dünya Savaşı sonrasında köye yapılan istilalara Topal Osman Ağa ve çetesi yetişmiş, Ermeniler ve Rumlar bozguna uğratılmış. Böylece Çepniler ve Türkmenler, Tirebolu’nun güzel köyü Yalıköy Köyü’ne yerleşmiş.

Çocukluk yıllarımda yaz aylarını çok sevdiğim köyümde geçirirdim. Her yıl okulların tatil olmasını dört gözle bekler ve köye gitmek için sabırsızlanırdım. Köyde çok zaman geçirmiş olmak, çocukluk hatıralarımın yeşille ve maviyle dolmasını, doğaya ve hayvanlara olan aşkımın da böyle yüksek seviyede olmasını sağladı. Haziran ayında gittiğimiz köyde temmuz sonuna kadar denizin tadını çıkarırdık. Ağustos ayı ile birlikte Yalıköy’ün geçim kaynağı olan fındık işleri başlardı. Fndık bahçeleri köyde ciddi bir alan kaplıyor. Ağustos ayında başlayan fındık toplama macerası, yaklaşık 15 gün sürerdi. Gerçekten çok zahmetli bir iştir. Yalıköy’ün çok yokuş olması, hem fındıkların toplanması hem de toplanan fındığın harmanlara taşınmasını bir kat daha zorlaştırır.

 

 

SAHİLDE BİR KÖY

Şimdi biraz da köyümüzden bahsedelim. Yalı’dan Annakgıran’a doğru bir yolculuğa çıkalım.

Yalıköy’de sahilde bulunan Yalıköy İlkokulu vakti zamanında babam ve annemin de belirli sürelerde eğitim aldığı şirin mi şirin köy okulu. Hemen girişte küçük bir oda (muhtemelen zamanında müdür odasıdır) ve tek bir sınıf bulunuyor. Tek sınıfta her yaş grubunun eğitim aldığı zamanlar… İçine girdiğimde kara tahtayı görünce çok duygulandım. Bir süre atıl durumda bırakılan köy okulu şimdilerde Yalıköy Konağı olarak restore edildi. Bahçesindeki çam ağaçları ise babalarımızın annelerimizin küçükken diktiği ağaçlar. Köy için anlamı büyük bir okul ve bahçe. Köy okulunun bahçesinde düğün, kına gibi organizasyonlar yapılıyor.

Yalı’dan yukarı çıkarken, araba yolunu kullanabileceğiniz gibi, patika ve kestirme yolları da deneyebilirsiniz. Patika yolları kullanırsanız, doğanın tadını yakinen çıkarırsınız.

Köydeki mahalleler, aile soy isimlerine göre belirlenmiş. Kerimli Mahallesi gibi. Bununla birlikte, ‘Gıran’ dediğimiz alan ise köyün genel toplanma merkezi. Gıran; düz bir alan ve tüm mahalleyi de görebileceğiniz bir yer. Gıran’dan yukarı köyün ormanına, Annakgıran’a doğru yol alıyorsunuz. Annak ise yakın anlamında kullanılan bir kelimeymiş. Annakgıran Mahallesi, köyün en son mahallesi ve hemen sonrasında derin bir orman sizi karşılıyor. Annakgıran Mahallesi’nde, vakti zamanında su ihtiyacının karşılandığı, dağlardan gelen suyun aktığı bir çeşme var. Yolunuz düşerse buz gibi oluk suyu da içmelisiniz.

 

 

FINDIK BAHÇELERİ

Yalıköy’de neler var neler yok biraz da bundan bahsedelim. Bol bol fındık bahçesi ve bol yokuş var. Aklınıza gelebilecek her türlü meyve ağacı da var. Bunun yanında zamanı geldiğinde Karadeniz’in meşhur mantarı olan tirmit bulmanız mümkün. Denize girme imkânınız, orman yürüyüşleri, dağ havası, bol kuş sesleri dinleme imkânınız var. Pekmez zamanı özellikle dut pekmezi kaynatılır, zahmetli fakat bir o kadar keyifli bir iştir. Tadından yenmez. Karadeniz’in meşhur Isabella üzümü de köyde bol miktarda bulunur. Isabella üzümünün en önemli özelliği kokulu bir siyah üzüm çeşidi olması. Kokulu siyah üzümden pepeçura ve yağlaş dediğimiz Karadeniz tatlıları yapılır. Ayrıca üzüm pekmezi de yapılabilir. Yine Karadeniz için önemli sayılan, diken ucu olarak bilinen ve melevcan dediğimiz bir ot vardır ki bol soğanlı kavurması oldukça güzel olur. Köyde; mısır, taze fasulye, domates, salatalık, patlıcan, biber gibi tüm sebzeleri yetiştirebilirsiniz. Köyün en güzel meyvelerinden biri de genellikle karayemiş olarak bilinen taflan meyvesidir. Taflan hem meyve olarak hem de turşusu kurulup, turşu kavurması şeklinde tüketilebilir. Köylülerden bazıları kivi yetiştiriciliği de yapıyor. Köyde hayvancılık yok gibi. Çok az sayıda hayvan yetiştiren kişi var, süt ihtiyacı da bu ailelerden karşılanıyor. Balıkçılık ise köyün emekli amcaları tarafından yapılan güzel bir hobi sanırım. Sabah saatlerinde balığa çıkan minik tekneleri denizde süzülürken görebilir, motor sesleriyle keyiflenebilirsiniz.

Köyde en çok dikkatinizi çekecek şey ise aniden karşınıza çıkan ceylanlar ile balkondan denizi izlerken veya denizde yüzerken hemen yakınınızdan geçen yunus sürüleri olacak.

Yalıköy Köyü’nde ‘yapmadan dönmeyin’ diyeceğim öyle çok şey var ki. Benim için Yalıköy Köyü’nde yapmadan dönmeyin kısmı şu şekilde;

• Annakgıran’da gün batımı izlemeden

• Yalıköy sahilinde denize girmeden

• Yalıköy’de bir gün de olsa fındık toplamadan

• Dağ çileği toplayıp yemeden

• Orman yürüyüşü yapmadan

• Tirmit toplamadan

• Taflan yemeden

• Dut pekmezi yemeden

• Közde köy mısırı yapmadan

• Balığa çıkmadan

• Oluktan dağ suyu içmeden

• Sabahları erkenden deniz kenarına yürümeden

• Eski köy evlerini görmeden ve fotoğraf çekmeden

• Köy kahvesinde bir çay içmeden

• Sahilde ateş yakıp keyif yapmadan

• Midye toplayıp, ateş üstü midye keyfi yapmadan

• Deniz manzarasında kahve keyfi yapmadan

• Köyde kuzine yemekleri yapmadan, yemeden DÖN-ME-YİN!!!

 

TİREBOLU’DA DENİZE GİRİLECEK KOYLAR

Giresun’a 45 km uzaklıkta bulunan Tirebolu, uzun sahilleriyle dikkat çekiyor. Karadeniz’de denize girilecek yerler sayıldığında, Tirebolu plajları baş sıralarda yer alıyor. Bununla birlikte, 130 yıllık çeşmeleri, eski Rum evleri, tarihi kilise kalıntıları, küçük bir yarımadanın üzerine kurulmuş meşhur kalesi ve upuzun plajlarıyla burada uzun bir tatil planı yapmaya ikna ediyor insanı. İşte Tirebolu plajları:

 

 

Denizkızı Plajı: Görele’den Tirebolu istikametine giderken şehir merkezine 5 kilometre mesafede bulunan İsmailbeyli Köyü’ne bağlı plaj; Denizkızı. Plajın denize yakın kısmı çakıl taşlı, arka bölüm kum kaplı. Bu doğal yapısıyla hem taşlık hem kumsal severler için ortak bir buluşma noktası. Plajı dalgalara karşı koruyan dalgakıran sayesinde, denizin sakin olması sağlanmış. Bu sebeple özellikle çocuklu ailelerin de tercih ettiği bir plaj. Denizkızı Plajı’ndan, Akdeniz’i aratmayan Karadeniz sahili olarak bahsediliyor. Özellikle son yıllarda bir işletmeye bağlı olması nedeniyle dolup taşıyor. Denizkızı Plajı’nda duş, WC, soyunma kabinleri, cankurtaran hizmeti gibi her türlü deniz hizmeti mevcut. Ayrıca işletmenin farklı organizasyonlara da imza attığını biliyoruz. Doğum günü, evlilik yıldönümü gibi organizasyonları gün batımı manzarası eşliğinde, romantik bir şekilde gerçekleştiriyorlar.

Plaj voleybolu severler için burada voleybol sahası da mevcut. Ayrıca deniz bisikleti ve deniz botu ile güvenlikli bir şekilde gezintiye çıkabilirsiniz.

 

Tirebolu Plajı: Tirebolu merkezde bulunan Tirebolu Plajı, Tirebolu’daki nadir kum plajlardan biri. Taş sevmeyenler için altın rengi kumsalı tavsiye edebiliriz. Hem işletmesi hem de kumsal olması sebebiyle tercih ediliyor. Hem şemsiye ve şezlong hem de yemek ihtiyaçlarınızı plajın işletmesinden karşılayabilirsiniz. Tirebolu merkezde olmasından dolayı da alışveriş gibi konularda zorluk çekmeden, kolay ulaşım sağlayabilirsiniz. Plaj voleybolu sevenler için Tirebolu Plajı önerilerimiz arasında. Arkası ağaçlık, masmavi bir denizde, günün keyfini çıkarabilirsiniz.

 

 

Yalıköy Plajı: Tirebolu ilçesinin köylerinden biri olan Yalıköy Köyü, uzun sahiliyle meşhur bir köy. Şöyle ki Karadeniz yol çalışmaları yapılırken sahiline dokunulması yasaklanan ender köylerden biri. Bazı sahiller maalesef yol yapımı sebebiyle az da olsa bozulmuşken, Yalıköy sahili güzelliğinden bir şey kaybetmemiş. Köy camisi, köy bakkalı, köy kahvesi hemen sahilin yukarısında bulunuyor. Plaja girişinizi araçla yapacaksanız, köyden çıktıktan sonra göbekten karşıya geçip, araç park alanlarına park edebilirsiniz. Yürümek isteyenler için de alt geçit mevcut. Sahil girişinde balıkçı tekneleri için oluşturulmuş küçük bir liman bulunuyor. Biz küçükken bu liman yoktu ve o alanda denize girer, oyunlar oynardık. Hatta deniz içinde atlanacak kayalar vardı ve bizim için bu alan bir aquapark gibiydi. Şimdilerde pek çok balıkçı teknesinin ve balıkçıların yaşam alanı. Sahil ve küçük limanı birbirinden ayıran dalgakıran var. Karadeniz’in çok dalgalı olmasından dolayı sahillerde dalgakıran kayalıkları göreceksiniz. Aksi halde denize girmek çok mümkün olmayabilir. Yalıköy sahili, taşlık bir sahil. Plaj olarak herhangi bir işletme yok. Bununla birlikte plaja gelen seyyar satıcılar görmeniz mümkün. Bir işletme olmamasından dolayı denizde ihtiyacınız olacak tüm ekipmanları yanınızda getirmeniz faydalı olacaktır. Deniz şemsiyesi, sandalye ve şezlong, deniz ayakkabısı, yiyecek-içecek... Denize gitmeden önce bakkaldan alışveriş de yapabilirsiniz. Bakkalın yakın olması da büyük avantaj.

Berrak suyunun yanı sıra denize girdiğiniz anda dizlerden boy seviyesine geçiyorsunuz. Çocuklar için daha sığ alanların bulunduğu sahilde, bir kısımda kumluk bir alan da mevcut.

Yalıköy sahili kamp için de oldukça müsait. Sahildeki hafif gölgelik alana çadırınızı kurup, sabahın erken saatlerinde süt liman denizin tadını çıkarabilirsiniz. Yalıköy sahilinde neden mi denize girmeli? Arkanızı döndüğünüzde muhteşem yeşillikte bir manzara, önünüzde uçsuz bucaksız Karadeniz.. Var mı daha güzel daha şahane bir deniz keyfi…

 

Karaburun Deliklitaş Plajı: Karadeniz’in haşin dalgalarının kayada açtığı oyuktan adını alan Deliklitaş Koyu, Görele’nin Karaburun Köyü’ne bağlı. Trabzon-Görele yolu üzerinde ilerlerken kahverengi Karaburun Deliklitaş tabelasını göreceksiniz. Deniz kenarına doğru inen yolu takip ederek, aracınızı plaja yakın bir yere park edebilirsiniz. Bununla birlikte Karadeniz’de çok alışık olmadığımız plaj işletmeleri Deliklitaş’ta mevcut. Tam denizin kenarına kurulan masalar, tatlı plaj müzikleri ve zengin menü içeriğiyle misafirlerini bekliyor. İster işletmeyi kullanın isterseniz kendi şemsiye ve sandalyelerinizde keyif yapın. Karadeniz’de hava yağmurlu değilse çok şanslısınız, deniz akvaryum gibi olacaktır. Biz o kadar şanslıydık ki yunus sürülerinin dans gösterisine denk geldik. Hemen yakınımızdan atlaya hoplaya bir geçiş töreni yaptılar.

Karadeniz’deki pek çok plaj gibi Deliklitaş Plajı da taşlık. Bu sebeple deniz ayakkabılarınızı yanınıza almayı unutmayın. Deliklitaş Plajı’nda ileri doğru baktığınız zaman görünen Deliklitaş kayasının yakınlarında da kamp yapabilir, denize girebilirsiniz. Deliklitaş’ın doğal ve şahane manzarasında muhteşem fotoğraflar çekmeden dönmeyin. Burası sadece bir plaj değil, doğal bir güzellik. Bu alanda denize girerken dibe baktığınızda dipte büyük kayalar görebilirsiniz. Hatta bazı kayalıklarda midye toplama imkânınız da olabilir.

Beygir Kumu Plajı: Tirebolu’daki en güzel kumsallardan biri de Beygir Kumu Plajı. Taşlık sevmeyenlerin çokça tercih ettiği Beygir Kumu Plajı yazın tadını doyasıya çıkarabileceğiniz uzunca bir kumsal. Tertemiz, masmavi denizi ve merkeze yakın konumuyla keyifli bir deniz tatili yapmanızı sağlayacak. İster işletme olanaklarından faydalanın isterseniz kendi imkânlarınızla plajı kullanın. Kumsal keyfi yaşamak için Karadeniz’de tercih edebileceğiniz ender plajlardan biri.

 

Bada Plajı: Tirebolu’nun Bada Köyü’nde bulunan Bada Plajı da tertemiz ve uzun taşlık sahiliyle deniz severlerin dikkatini çeken plajlar arasında. Köye yakın olması nedeniyle özellikle köy halkının tercih ettiği bir plaj. Bunun yanında Karadeniz tatiline gelenlerin yol üzerinde dikkatini çeken güzellikte bir sahil. Bada Plajı kamp severlerin de çok tercih ettiği bir plaj.

 

COVID-19 ÖNLEMLERİ

Covid-19 önlemleri kapsamında yapılan su analizlerinde Tirebolu plajlarında deniz suyunun tertemiz çıktığı biliniyor. Yine Covid-19 önlemleri kapsamında Tirebolu’da bulunan plajlarda sosyal mesafe kurallarına uyuluyor, plajlarda piknik usulü etkinlikler yasak. Tüm önlemlerinizi önce kişisel olarak alın, sonrasında doğanın ve denizin tadını çıkarın. Karadeniz’in keyfini çıkarırken bizi de hatırlayın.

 

 

TİREBOLU LEZZETLERİ

‘Tirebolu’da ne yenir?’ konusundan da kısaca bahsedelim. Giresun mutfağı özellikle vejetaryenleri çok sevindirecek türden harika otlardan, sebzelerden yapılan lezzetlerle dolu. Aklınıza gelecek tüm meyve-sebzeler ve otlar, sofranıza yemek olarak geliyor. Kiraz kavurması, pancar dolması, karalahana çorbası, karalahana diblesi, fasulye diblesi, pezik, yağlaş, taflan kavurması yemeden dönülmeyecek lezzetlerden bazıları. Ot yemeklerinin yanı sıra denizden çıkar çıkmaz sofranıza gelen tazecik balıklar, pide çeşitleri, cevizli fındıklı pestiller, fındıklı böreklerin de tadına doyum olmuyor.

Tirebolu’da

• Tirebolu plajlarını keşfetmeden

• Tirebolu çayı içmeden

• Tirebolu Kalesi’nde gün batımı izlemeden

• Tarihi Rum evlerini görmeden

• Tirebolu’nun yukarısında bulunan arka sokakları keşfetmeden

• Tirebolu’da balık yemeden

• Tirebolu fındığı almadan

• Tirebolu’nun meşhur ot yemeklerini denemeden

• Tirebolu lezzetlerini keşfetmeden dön-me-yin!!

NASIL ARANDI: #gurme kaşif # gezi # yalıköy # tirebolu # karadeniz # plaj # deniz # kum # doğa # yürüyüş # yemek # lezzet # gamze kır sapancı # akın sapancı # kocaeli # gezgin

2 yıl önce - Vasfiye Aybar

Canım tirebolu m her tarafı cennettir ben doğma büyüme tireboluluyum çokta günlerimiz geçti yenikoy mahallesinde herkese selamlar

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.