27-04-2024 04:45

VM MedIcal Park Kocaeli Medikal Direktörü Genel Cerrahi Prof. Dr. Koray Topgül “Onkoloji konseyi ile hastalarımız güvende”

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 05/10/2021
VM MedIcal Park Kocaeli Hastanesi Medikal Direktörü Prof. Dr. Koray Topgül, VM MedIcal Park Kocaeli Hastanesi’nde onkoloji alanında yaptıkları önemli çalışmalar ve HİPEK uygulamasıyla ilgili bilgiler aktardı
.stripslashes($urun->baslik).

RÖPORTAJ: ZEYNEP AKAR

FOTOĞRAFLAR: İSMAİL HAKKI TİMUÇİN

 

Ülkemizin alanında önde gelen genel cerrahlarından VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Medikal Direktörü Prof. Dr. Koray Topgül, göreve geldiği ilk günden itibaren yaptığı başarılı çalışmalarla dikkat çekiyor. Her biri alanında uzman hekimlerle her hafta düzenli toplanan onkoloji konseyinde hastaya ait tüm verileri değerlendirerek yaptıkları beyin fırtınası sonucunda en uygun tedavi şeklini belirlediklerini ifade eden Prof. Dr. Koray Topgül ile HİPEK (sıcak kemoterapi) uygulamasının artılarını konuştuk.

Söyleşimize sizi tanıyarak başlamak istiyorum. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

1967’de İzmir’in Karşıyaka ilçesinde doğdum. Liseden sonra eğitimime Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde devam ettim. Öğrenciliğim sırasında bana en uygun alanın genel cerrahi olduğunu görerek, uzmanlığımı Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde genel cerrahi üzerine yaptım. 2001 yılına kadar Ankara’da; 2001-2015 yılları arasında da Samsun’daki çeşitli devlet hastanelerinde, özel hastanelerde ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yaptım. Daha sonra sırasıyla İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Medical Park Ankara Hastanesi ve Anadolu Sağlık Merkezi’nde çalıştım. Son bir yıldır da VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’ndeki görevime devam ediyorum.

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nde sadece hekim olarak değil, medikal direktör olarak da çalışıyorsunuz… Medikal direktörün görevi nedir?

Ben Medical Park’ta daha çok etik ve akademik işlerle, hekimlik süreçleriyle ve hekimlerin mesleğini daha iyi şartlarda icra etmelerinin sağlanmasıyla ilgili çalışmalar yapıyorum. Aynı zamanda hastanemizin etik kurulu başkanıyım. Medikal direktör olarak amacım hem hastalarımız hem hekimlerimiz için en iyi şartları oluşturmak. Hastanemizdeki işleyişin devamı, hastalarımızın sağlığı ve hekimlerimizin mutluluğu noktasında bütünsellik çok önemli.

KONSEYDE EN UYGUN TEDAVİ BELİRLENİYOR

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nin bu kadar başarılı olmasını neye bağlıyorsunuz?

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki VM Medical Park Kocaeli Hastanesi hekim gücü çok yüksek bir hastane. Her alanda çok iyi hekim ve cerrahlarla çalışıyoruz. Şu anda bu bölgede ender yapılabilen birçok cerrahi işlemi uygulayabiliyoruz, özellikle laparoskopik cerrahide çok yetkin olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Onkolojik tedavide de kapasitemiz, başarı oranımız ve şartlarımız çok iyi. Hastanemizde bir onkoloji konseyimiz var. Özellikle problemli hastalarımızın tedavi sürecini ortak kararlar alarak yürütüyoruz. Onkoloji konseyimiz her hafta perşembe günü toplanıyor. Her biri alanında yetkin hekim arkadaşlarımız onkoloji hastalarımızın tedavi süreci hakkında görüş bildiriyor. Hastaya ait tüm veriler göz önüne alınarak, bir nevi beyin fırtınasıyla hasta için en uygun tedavi şekli belirleniyor.

SICAK KEMOTERAPİNİN ÖNEMİ

Bu hasta için de çok avantajlı bir durum.

Elbette öyle… Düşünün ki konsey olmayan bir hastanede, onkoloji uzmanı hastasının ameliyat olamayacağını düşünerek sadece kemoterapiyle tedavi yoluna gidebilir, böylece hasta ameliyat şansını kaybedebilir. Ya da tam tersi… Önce kemoterapi veya radyoterapi alması gereken hasta, sadece cerrahın değerlendirmesiyle öncelikli olarak ameliyat edilebilir. Oysa konsey her biri farklı disiplinlerden gelen, farklı birikim ve bakış açısında, farklı branşlardaki uzmanlardan oluşuyor. Tüm hekimler kendi görüşünü belirtiyor. Sonunda hasta için en doğru tedaviye karar veriliyor. Bu, hasta için de tedavinin başarısı için de büyük bir avantaj.

Hocam, konu onkolojiden açılmışken başarıyla uyguladığınız sıcak kemoterapi yöntemi hakkında da bilgi paylaşır mısınız lütfen… Nedir sıcak kemoterapi?

Sıcak kemoterapi ya da gerçek kullanımıyla HİPEK (hipertermik intraperitoneal kemoterapi) kanser cerrahisinde dünyada yaklaşık 30 yıldır, ülkemizde ise son 10 yıldır kullanılan bir tedavi biçimi. Özellikle kolon, over (yumurtalık), apendiks, mide, pankreas kanseri gibi karın içi kanserlerde tümörler bulundukları organın dışına taşıp karın içi zarını tutabiliyor ve damardan verilen kemoterapi bu hücrelere nüfuz edemiyor. Sıcak kemoterapi, bu gibi durumlarda uygulanan üç aşamalı bir işlem. Önce oldukça radikal, saatler süren bir cerrahi ameliyatla karın içindeki organlarda bulunan görülebilir tümörler temizlenir; hasta hala masadayken ısıtılmış kemoterapi ilacıyla tüm karın içi yaklaşık 30-90 dakika boyunca yıkanır, hasta taburcu olduktan sonra da normal damardan kemoterapi süreci devam eder. 

Kemoterapi sıvısı neden ısıtılıyor?

Çünkü sıcağın hem direkt olarak tümör hücresini öldürücü hem de kemoterapi ilacının tümör hücresine daha iyi nüfuz etmesini sağlayan bir etkisi var. Şunu hemen belirteyim, sıcak kemoterapide en önemli nokta, öncesinde iyi bir cerrahi işlem gerçekleştirmek. Diyelim ki kolon tümörü karın içine yayılmış… Karaciğerinden, mideden ya da yayıldığı tüm organlardan tümörlü parçalar ve karın içi zarını çıkarıyoruz. Yani karın içinde tam bir tümör temizliği yapıyoruz. Bu işlemi yaparken tümörlü dokulardan göremediğimiz çok sayıda tümör hücresi karın içine yeniden dökülüyor. Sıcak kemoterapiyi, bu esnada karın içine saçılmış olabilecek hücreleri yok etmek ve henüz görünür olmamış tutulumlara etki etmek amacıyla uyguluyoruz.

Sıcak kemoterapi tam olarak nasıl uygulanıyor?

Kullandığımız kemoterapi ilaçlarının, damardan verilenlerden bir farkı yok. Sadece daha düşük doz kullanılıyor. Tıbbi onkologlarımızın hasta için hücre ve kanser tipine göre belirlediği ilaçları kullanıyoruz. Bu amaçla ilaç, özel bir cihaz ile 3 litre serum içine karıştırılıyor ve 41-43 derece arasında ısıtılıyor. Hassas bir işlem, çünkü 41 derecenin altında ilacın etkisi düşüyor. 43 derecenin üstünde ise sıcak, diğer dokulara zarar veriyor. Cerrahi operasyon bittikten sonra, hasta hala uyurken sıcak kemoterapi başlıyor. Hastanın karın içi, diyaliz benzeri bir işlemle seçilen ilaca göre yaklaşık 30-90 dakika boyunca yıkanıyor.

Bu işlem, hastanın yaşam şansını ne kadar etkiliyor?

Kolon kanserinden örnek verelim, bu evreye gelmiş bir hastanın 5 yıllık yaşam şansı yüzde 15 civarlarında iken, bu işlemle yüzde 50’lere çıkabiliyor. Over kanserinde de etkili bir yöntem. Ancak ne yazık ki, her hasta bu tedaviye uygun değil. Tedavi başarısı uygun hasta seçimine bağlı.

YAŞAM KALİTESİ YÜKSELİYOR

Kimlere uygulanamıyor?

Hastalığın belirli bir evreyi aşmamış olması ve tümörlerin sadece karın içiyle sınırlı olması gerekiyor. Ayrıca mide ve pankreas kanseri gibi kanser tiplerinde hücre tipinden dolayı sıcak kemoterapinin başarı şansı daha düşük. 

Peki, bu yöntemle hasta kanserden tamamen kurtulabilir mi?

Bu evreye gelmiş bir hastayı kanserden tamamen kurtarmak çok zor. Bununla beraber, benim ve meslektaşlarımın 10 senedir takip ettiğimiz hastalar da var. Yaşam kaliteleri de yükseliyor.

Biraz önce, sıcak kemoterapi öncesinde ciddi bir operasyon gerektiğinden bahsettiniz. Bu durumda ciddi komplikasyonlar da söz konusu olabilir mi?

Elbette, bu mümkün… Bunlar, 6 ila 11 saat süren büyük ve radikal ameliyatlar. Komplikasyon riski yüksek, hastanın ameliyat sonrası kaybedilme riski de var. Hekim olarak bizim yapmamız gereken; sıcak kemoterapi uygulayacağımız hastaya tedavi ve başarı şansını net bir şekilde anlatmak; komplikasyonları da bildirerek kararı kendisine bırakmak. Riski almak istemeyen ve normal kemoterapiyle devam etmeyi seçen hastalar olabilir.

Öğrendim ki Türkiye’de bir çocuk hastaya sıcak kemoterapi uygulayan ilk genel cerrah sizmişsiniz…

Evet, o Türkiye’deki ilk hastaydı. Üzerinde çok araştırma yaptıktan sonra gerçekleştirdiğimiz bir ameliyattı. Elbette tek başıma değildim, pediatrik onkoloji ve çocuk cerrahı arkadaşımla beraber çalıştım ama genel cerrah olarak ameliyatı ben gerçekleştirdim.

O zaman ilklerden devam edelim… Hamile bir hastanıza tek delikten safra kesesi ameliyatı yaptığınızı da okudum.

O da dünyada ilk. Hastamın safra kesesinde taşları vardı ve bu taşlar pankreas kanalını tıkayarak iltihaba sebep oldu. Alınması gerekiyordu ama hastam, 6 aylık hamile olduğu için operasyonun bebeğe zarar vermesinden korktu. Ancak doğumdan önce iki atak geçirince ameliyata karar verdik. Laparoskopik yöntemle sadece göbekten (tek delikten) girerek ameliyatı gerçekleştirdik, hastamızı sağlığına kavuşturduk. Böylece dünyada ilk kez hamile bir kadında tek delikten safra kesesi ameliyatı yapılmış oldu. Bunu da makale olarak yayınladık.

CERRAHİ KLİNİĞİNDE TAM BİR EKİBİZ

Hocam, laparoskopik cerrahinin hem hasta hem de hekim için açık ameliyatlardan daha kolay olduğunu söyleyebilir miyiz?

Aslına bakarsanız, açık ameliyatta da laparoskopik ameliyatlarda da ameliyatın büyüklüğü aynı. Bununla beraber, laparoskopik cerrahide küçük kesiler kullandığımız için dokuya verdiğimiz hasar çok daha az. Kesiler küçük ve ağrı az olunca hasta daha çabuk hareket ediyor, beslenmeye daha çabuk başlıyor, günlük hayatına daha çabuk dönebiliyor. Bu da moralini ve iyileşme sürecini olumlu yönde etkiliyor. Büyük kesi yapıldığında yara enfeksiyon riski artıyor, hareket kabiliyeti azalıyor, ameliyat yeri fıtığı riski artıyor. Birçok laparoskopik cerrahide açık ameliyata göre kanama da daha az oluyor. VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nin laparoskopik cerrahi konusunda birçok branşta çok başarılı hekimlerle çalıştığının altını bir daha çizmek isterim.

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nde, genel cerrahi kliniği olarak sizin çalışma sisteminiz nedir?

Biz burada tam bir ekip olarak çalışıyoruz. Her sabah ve akşam birlikte hasta ziyareti yapıyor, tüm hastaları beraber görüyor ve hastalar hakkında ortak karar veriyoruz. Büyük kanser cerrahisi gibi ameliyatlara mutlaka iki cerrah giriyor. Hepimiz hastaları bildiğimiz için hastalarımız takipte oluyor. Acil bir durumda, hastalar birincil hekimine ulaşılamasa da ekipteki diğer doktorlara rahatlıkla ulaşabiliyor. Bu özellikle büyük cerrahi müdahale geçiren hastalarda daha da önemli. Koordinatör hemşiremiz Öznur Hanım’ın klinik cep telefonu tüm hastalarda var. Bilgi ya da fotoğraf paylaşımı yapılırsa, hepimiz bunu görüyoruz. Bu da hastaların bize kolay ulaşımını ve sorunlarının da çabuk çözülmesini sağlıyor. Bütüncül yaklaşımı çalışma sistemimizde de uyguluyoruz. 

BENCE EN VİCDANLI MESLEK GRUBU

Hocam, bir sağlık sorunu söz konusu olduğunda, insanlar tedavi olacağı hastaneden çok, ‘iyi hekim’ arayışına giriyor. İyi hekim kimdir?

Hastasıyla empati kurabilen, iyi iletişim sağlayan, güncel ve bilimsel doğru tanı/tedavi yöntemlerini takip ederek işini iyi yapan hekim, iyi hekimdir. Ülkemizde hekimler vicdansızca eleştirilebiliyor. Hekimlik, gerek eğitimi gerek mesleki yönüyle yıllar süren çalışma ve emek gerektiren bir meslek. Çok sayıda hastanede çalıştım; hekimlerin büyük bir çoğunluğunun ve hatta diğer sağlıkçı arkadaşlarımın bu ülkedeki en vicdanlı meslek grubu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bunu pandemi döneminde de açıkça gördük. İnsanlar evlerinden çıkamazken ve henüz aşılama başlamamışken, bütün yoğun bakım çalışanları hastalığı geçirdi. Yüzlerce hekim ve sağlıkçı arkadaşımızı pandemiyle mücadele ederken kaybettik. Dediğim gibi doktorluğun büyük oranda vicdanlı bir meslek grubu olduğunu düşünüyorum.

O zaman biraz da işin felsefesinden bahsedelim.

Öncelikle şunu söylemek isterim ki tıp bir bilim değil, bütün bilimleri kullanan bir disiplindir. Bizim uğraştığımız şey insan. İnsanları tedavi etmeye çalışıyoruz ancak anatomik olarak benzeşsek de her insan birbirinden parmak izi kadar farklı. Dolayısıyla tedavilerin insanlar üzerindeki etkisi de birbirinden farklı. Hastalardan en çok, ‘Yaşama şansım ya da başarılı olma olasılığı yüzde kaç?’ sorusunu duyarız. Oysa bizim bu soruya verebileceğimiz cevap, sadece bir istatistik sonucu olabilir. Örneğin, 4. evre kolon kanseri olan kişilerin yüzde 15’i, 5 yıl yaşayabilir. Bu istatistiki bir sonuç ama biz o yüzde 15’lik kısımda kimin olacağını bilmiyoruz çünkü hepimizin genetik yapısı farklı. Bir bilimsel çalışmada boyu, kiloyu, yandaş hastalıkları, bir takım risk faktörlerini standardize edebilirsiniz ama insanın genetik yapısını standardize edemezsiniz. Dolayısıyla hastalarla konuşurken olumlu ya da olumsuz, kesin yüzdelerle konuşmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Elbette, uyguladığımız tedavileri bu istatistiklerden elde edilen verilere göre yönlendiriyoruz ama bu rakamlar her zaman yüzde 100 sonuç verecek anlamına gelmiyor. Tıpta yüzde 100 diye bir şey söz konusu olamaz.

Hekimlik sizin için ne ifade ediyor?

Hekimlik benim için gerçek bir idealdi. Tıp fakültesini çok isteyerek okudum; uzmanlık noktasında da cerrahiden başka bir bölümü hiç düşünmedim. İhtisastan sonra da hep akademik kariyer yapmak istedim. Bunun nedeni, ismimin önüne ‘profesör’ yazdırmak değil, bu işi çok iyi yapmaktı. İşimi hala çok büyük bir keyifle yapıyorum, cerrahiyi adeta bir hobi gibi görüyorum.

Bu kadar yoğun çalışırken kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?

Çocukluğumdan beri güzel sanatlarla çok ilgiliyim. Çocukluğumda resimle başladım. Öğrencilik yıllarımdan beri gitar çalıyorum hatta grubumla beraber sahne aldığım bir dönem de oldu. Bunun yanı sıra, edebiyata ve şiire de ilgi duyuyorum. Kısa yazılar ve şiir yazmayı seviyorum. Ulusal dergilerde yayınlanmış öykülerim ve çizimlerim var.

Ayrıca editörlük tecrübeniz de olmuş…

Evet, 63 hekim arkadaşımın yazdığı ‘Genel Cerrahi’ isimli kitabın editörlüğünü üstlendim. Öğrenci, asistan ve uzman düzeyinde, genel cerrahi alanında bilgiye ulaşmak isteyen tüm hekim arkadaşlarıma katkı sunacak bir kitap oldu. Ben de böyle bir eserin yaratıcısı olmaktan mutluluk duydum.

GENEL CERRAHİNİN HER DALINDA HASTALARIN YANINDALAR

Özellikle laparoskopik cerrahi konusunda alanında uzman bir ekiple hizmet veren VM Medical Park Kocaeli Hastanesi; cerrahi onkoloji, meme cerrahisi, morbid obezite cerrahisi, gastroenteroloji cerrahisi, kolorektal cerrahi gibi genel cerrahinin alanına giren bütün dallarda hizmet veriyor

VM Medıcal Park Kocaeli Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Tolgay Akın:

TÜP MİDE İLE DAHA HAFİF BİR HAYAT

Tüp mide ameliyatı hakkında bilgi alabilir miyiz?

Tüp mide ameliyatı, egzersiz ve diyetle kilo veremeyen, vücut kitle indeksi yüksek olan ve kilo verme konusunda kararlı hastalarımıza uygulanıyor.. Obezite tedavisinde dünyada ve ülkemizde en çok uygulanan prosedür, tüp mide ameliyatıdır. Tüp mide ameliyatı, midenin küçültülerek tüp haline getirilmesi prensibine dayanır. Böylece midenin kapasitesi sınırlandırılır. Kısıtlayıcı olmasının yanında, midede açlık hormonun salgılandığı bölgenin de çıkarılmasından dolayı açlık hissi azalır. Tüp mide ameliyatı kapalı yöntemle gerçekleştirildiği için hastalarımızın hastanede yatış ve işe dönüş süresi kısalıyor. Günümüzde tüp mide ameliyatının komplikasyonları da oldukça az.

Ameliyat öncesi bir hazırlık gerekiyor mu?

Ameliyat hazırlığında çeşitli kan tetkikleri, endoskopi, ultrasonografi ile konsültasyonlar yapılıyor. Tüm bu hazırlıklar genellikle bir gün içinde tamamlanıyor ve sonuçlara göre ameliyat kararı veriliyor. Böylece yeni bir hayata hazırlık süresi tamamlanmış oluyor.

Ameliyat süreci nasıl ilerliyor?

Ameliyat günü aç bir şekilde hastamızın hastaneye yatışı yapılıyor. Ameliyat yaklaşık bir buçuk saatte bittikten sonra hasta servise alınıyor. Bu esnada hastamızın bacaklarında elektrikli pıhtı önleyici cihaz, karnında da olası bir kanama ya da kaçağı bize önceden haber vermek için yerleştirilmiş bir adet boru (dren) bulunuyor. Serviste ayrıca çeşitli serum tedavileri ve ağrı kesiciler uygulanıyor. İkinci gün hastadan elektrikli pıhtı önleyici cihaz çıkarılıyor ve emboli çorabı giydiriliyor. Film çekilerek kaçak testi yapılıyor. Kaçak olmadığı tespit edildikten sonra hastaya su veriliyor. Üçüncü gün ise diyetisyenin önerdiği özel diyete başlanıyor ve hastanın dreni çıkarılıyor. Hastanedeki bu süreç tamamlandıktan sonra hastamız taburcu oluyor ve yeni bir hayata adım atıyor. Yaklaşık ilk 6 ayda olması gerektiği kiloya gelen hastamız sağlığına kavuşmuş oluyor.

VM Medıcal Park Kocaeli Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Faruk Özkul:

MİDE BALONU VE MİDE BOTOKSU HAKKINDA MERAK EDİLENLER

Obezite tedavisinde kullanılan mide balonu işlemi nedir? Kimlere uygulanır?

Mide balonu, obezite tedavisinde kullanılan ameliyatsız tedavi yöntemlerden biridir. Mide içerisine silikon özellikte bir balonun yerleştirilmesi esasına dayanır. Mide balonu uygulaması kesinlikle ameliyatsız bir yöntemdir. Balon, mideye endoskopik yöntemle yerleştirilir ve çıkarılır. İşlem sedasyon dediğimiz uyku hali oluşturularak yapılır. Hastalar herhangi bir ağrı hissetmez. İşlem süresi yaklaşık 15 dakikadır. Mide içerisine yerleştirilen sönük haldeki balon 500 cc serum fizyolojikle şişirilir. İşlem sonrası hasta 3-4 saat gözlem alında tutulur ve evine gönderilir. Mide hacmini kaplayan balon sayesinde kişi kendisini hep tok hisseder ve bu sayede hastaların diyete adaptasyonunu kolaylaşır. Balon 6 ay sonra çıkarılınca, kişi bu 6 ay içerisinde kazandığı az ve dengeli yeme alışkanlığı sayesinde formunda kalır. Özellikle ameliyat istemeyen hastalarda, beden kitle indeksi ameliyata uygun olmayan ve kilo vermek isteyen kişilerde ya da süper morbid obez hastaların ameliyata hazırlık aşamasında tercih edilen bir yöntemdir.

Obezite tedavisinde mide botoksu hakkında da bilgi alabilir miyiz?

Obezite tedavisi yollarından biri de yine laparoskopik yöntemle yapılan botoks uygulamasıdır. Hasta sedasyon dediğimiz uyku halindeyken, normal mide endoskopisi yapılır. Herhangi bir patolojik durum, ülser, gastrit, reflü hastalığı yoksa botoks uygulaması gerçekleştirilir. Kullanılan ilaç, vücudun diğer bölgelerine uygulanan botilinum toksinidir. İlacın uygulandığı bölgelerdeki mide kasları felç olur ve mide çalışması yavaşlar. Bu sayede mide geç boşalır, kişi kendisini daha uzun süre tok hisseder. Ayrıca mide botoksu ‘gherin’ adı verilen açlık hormonunun salınımını da azaltarak zayıflama sürecini başlatır. Bu yöntemde uygun diyet ve sporla 4-6 aylık etki süresince, 10-15 kg kadar zayıflama mümkün olabilmektedir.

VM Medıcal Park Kocaeli Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Zehra Şahan:

MEME KANSERİ ERKEKLERDE DE GÖRÜLEBİLİR

Meme kanserinin görülme sıklığı nedir, meme kanseri sadece kadınlarda mı görülür?

Meme kanseri, kadınlarda en sık rastlanan kanser türü. Günümüzde her 8 kadından birinde, yaşamları boyunca meme kanseri görülüyor ve bu çok ciddi bir oran. Özellikle yakın akrabalarında meme kanseri olanların ayrıntılı olarak incelenmesi, erken tanı için oldukça önemli. Son yıllarda meme kanserinin teşhis ve tedavisinde büyük ilerlemeler kaydedildi. Bu sayede erken tanı ve başarılı tedavilerle yüzleri güldüren sonuçlar elde edilebiliyoruz. Gelişen ameliyat yöntemleriyle artık meme korunabiliyor, kanserli dokular memede şekil bozukluğu oluşmadan çıkarılabiliyor. Memenin tamamını almak gerektiğinde ise yerine ya hastanın kendi dokularından veya protez kullanılarak yeniden meme yapılabiliyor. Meme kanseri nadiren erkeklerde de görülebiliyor. Üstelik kadınlara oranla erkeklerde farkındalık daha az olduğundan, hastalığın daha ileri evrede fark edilme riski daha fazla.

Meme kanserinin erken teşhisi ve tedavisi noktasında farkındalığın büyük önem taşıdığını biliyoruz… Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Meme kanseri, süt kanallarının içerisindeki veya süt bezlerindeki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkıyor ve kadınlarda görülen kanserlerin 3’te birini oluşturuyor. Meme kanseri tedavisinde başarı için en önemli nokta farkındalıktır. Hastada oluşturulan farkındalık, hızlı tanı ve tedavi sayesinde hastalar  sağlıklarına kavuşmuş oluyor.

Meme kanserinin belirtileri nelerdir?

Memede veya koltuk altında ele gelen kitle, meme ucundan tek kanaldan gelen kanlı ya da şeffaf renkli akıntı; meme cildinde ödem, kızarıklık, yara, çekinti ve şişme; meme başında ödem, şişlik ve içe doğru çekinti; meme boyutunda veya şeklinde değişiklik, meme başı ve etrafında soyulma, kabuklanma fark edildiğinde mutlaka bir uzmana başvurulmalı. Bu belirtileri fark etmek için de kendi kendine muayene bir alışkanlık haline getirilmeli. Her kadın 20’li yaşlardan itibaren ayda bir kez, adet başlangıcından 5-7 gün sonra yani hormon etkisinin en az olduğu dönemde, kendi kendini muayene etmeli. Kendi memelerini tanıyan ve normal meme dokusunun özelliklerini öğrenen kadınlar, yeni ortaya çıkan belirtileri daha erken dönemde fark edebilir. Bunun yanı sıra bütün kadınlar kendisinin fark edemeyeceği bazı değişiklikleri gözden kaçırmamak için 40 yaşından önce 1-3 yılda bir; 40 yaşından sonra yılda bir kez uzman muayenesi yaptırmalı. Bu muayeneler erken ve etkin bir tedavi için çok değerli. Belirtiler ortaya çıktıktan sonra muayene ile saptanabilir, halbuki görüntüleme yöntemlerinde, özellikle mamografi taramalarında kanserin hiçbir belirtisi ortaya çıkmadan, evre ‘0’ olarak tarif ettiğimiz aşamada, kanser işaretlerini tespit etme şansı vardır. Böylece kanser, yayılma özelliği kazanmadan yakalanabilir.  Hastanın  kanserden tamamen kurtulması mümkün olur. Bu yüzden hiçbir problemi olmayan bir hasta için 40 yaşından sonra yılda bir, riskli hastalarda ise risk derecesine göre daha erken yaşlarda mamografi yaptırmak çok büyük avantaj sağlar.

VM MedIcal Park Kocaeli Hastanesi Onkoloji Cerrahi Hemşiresi Öznur Yılmaz:

HASTAYLA EMPATİ KURMAK ÇOK ÖNEMLİ

Kanser tanı ve tedavisindeki hemşirelik bakımını diğer branşlardan ayıran nedir?

Kanser tanı ve tedavisi, hastalığın fiziksel ve psikolojik etkilerinin de yer aldığı, bireyden bireye  farklılık gösteren bir durumdur. Dolayısıyla multidisipliner onkolojik yaklaşımın içinde hemşirelik bakımı da özellik arz eder. Hastalarımıza; yaşadıkları ağrı, acı, korku, stres, umutsuzluk hissi ve cerrahiye bağlı konfor kaybından dolayı profesyonel tutumun yanı sıra empatiyle de yaklaşmamız gerekir. Bu yaklaşım onların tedavisindeki en temel unsurlardan biridir.

Bu kapsamda nasıl bir çalışma temponuz var?

Biz genel cerrahi kliniğimizde muayene sonrasında hasta ve aileyle tanışıyor, ameliyat hazırlıkları sürecini başlatıyoruz. Ameliyata hazırlanan hastaların hem ameliyat sonrası hastane içindeki bakımları hem de taburcu olduktan sonraki süreçte takipleri hakkında gerekli bilgilendirmeyi yapıyoruz. Bunu çok önemsiyoruz çünkü bu bilgilendirme hastalarımızın kaygısını azaltıyor ve güven duygularını pekiştiriyor.

Anladığım kadarıyla, göreviniz hasta taburcu olduktan sonra da devam ediyor…

Evet, hemşirelik bakımı bu anlamda taburculuk sonrasında da hasta ile iletişimi sürdürerek devam ediyor. Hastalarımız taburcu olduktan sonra da telefonla istedikleri saatte bize ulaşabiliyor. Bu sayede birçok sorun yeniden hastaneye gelmelerine gerek kalmadan çözülebiliyor. Biz kliniğimizde hastalarımızla tedavi süreci devam ettiği müddetçe iletişim halinde kalıyoruz çünkü hasta memnuniyetini ve hastalarımızın güvenliğini sağlanmayı çok önemsiyoruz. Tüm süreçlerde bu iletişim hastalar ve yakınları için çok önemli. Hem olası durumlara müdahale etme şansı veriyor hem de onların kendilerini güvende hissetmelerini sağlıyor. Klinik yaklaşım olarak hasta ile iletişim kısmını da çok önemsiyoruz çünkü tedaviyi bir bütün olarak görüyoruz. Gerek kanser cerrahisi gerekse diğer cerrahiler sonrası her hastayı kendi içinde özel olarak değerlendirmeyi en doğru yaklaşım olarak görüyorum.

 

NASIL ARANDI: #vmmedicalparkkocaeli #medikaldirektör #profesör #doktor #koraytopgül #onkoloji #sıcakkemoterapi #hastalık #uzmankadro #sağlık #hipek #kocaeli

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.