20-04-2024 16:01

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Tolgay Akın: Obezite, bir pandemidir

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 30/06/2022
VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Tolgay Akın, ölümcül sonuçlara sebep olabilen obezitenin, dünyada ve ülkemizde pandemi boyutuna ulaştığını söylüyor ve ekliyor: “Obeziteyle multidisipliner bir yaklaşımla savaşıyor ve yüzde 99 başarı oranıyla çalışıyoruz”
.stripslashes($urun->baslik).

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Tolgay Akın, özellikle obezite cerrahisi konusunda yaptığı çalışmalarla geniş bir kesim tarafından tanınan, başarılı bir hekim. Bugüne dek gerçekleştirdiği sayısız tüp mide ve gastrik bypass ameliyatıyla pek çok hastasını ideal kilosuna kavuşturan Op. Dr. Akın, obezitenin ölümcül sonuçlara yol açabilecek bir hastalık olduğunu ve mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini söylüyor. Giderek daha da yaygınlaşan obezitenin dünyada ve Türkiye’de pandemi boyutuna ulaştığını da ifade eden Op. Dr. Tolgay Akın, “Obezite, ister yaşam tarzı değişikliği ve diyet ister girişimsel cerrahi yöntemle olsun, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Bu nedenle VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nde, obezite tedavisi konusunda endokrinoloji, psikiyatri, genel cerrahi, kardiyoloji, pulmonoloji, beslenme ve diyet branşlarımızla ekip olarak, multidisipliner bir anlayışla çalışıyoruz” diyor. Op. Dr. Tolgay Akın obezitenin sebeplerini, yol açtığı hastalıkları, tedavi yöntemlerini ve alınan sonuçları Kocaeli Life okurları için anlattı.

Tolgay Hocam, sizi tanıyabilir miyiz?

1977 yılında, İstanbul’da doğdum. İlkokul ve ortaokul eğitimimi İstanbul’da tamamladım, liseyi Kocaeli Fen Lisesi’nde okudum. Tıp tahsilimi Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, genel cerrahi asistanlığımı ise Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaptım. Mecburi hizmetimi Amasya’da tamamladıktan sonra Antalya’da özel bir hastanede göreve başladım. Belki de Türkiye’de en fazla obezite cerrahisi yapılan merkezlerden biri olan bu kurumda ciddi bir tecrübeye sahip oldum. Son bir yıldır VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nde genel cerrahi hekimi olarak görev yapıyorum ve ağırlıklı olarak obezite cerrahisi ile ilgileni- yorum.

Hocam, obezite nedir?

En genel tanımıyla, vücudumuzdaki fonksiyonları bozan yağlanma olarak tanımlanabilen metabolik bir hastalıktır. Toplumdaki yanlış kanının aksine, obezite aslında kiloyla değil, vücuttaki yağ oranıyla ilgili bir durumdur. Kişinin vücudundaki tahmini yağ oranını ise ‘beden kitle indeksi’ dediğimiz bir hesaplama yöntemiyle buluruz. Kilomuzun, boyumuzun karesine bölünmesiyle çıkan rakam, beden kitle indeksimizi verir. Eğer bu rakam 30’un üzerindeyse kişinin hafif obezite olduğunu söyleyebiliriz. 35 ve üzerindeki değerler orta obezite ve 40’ın üzerindeki değerler ise morbid yani şiddetli obezite sınırına girer.

OBEZİTE BİR PANDEMİDİR

Obeziteyle mücadele eden bir hekim olarak, son yıllarda obezitede gözlemlediğimiz artışı neye bağlıyorsunuz?

Dünyada ve ülkemizde, obezite bir pandemidir. Türkiye’de yaklaşık 3,5 milyon morbid obezite hastası var. Yani ülkemizdeki her üç kişiden biri obez. Biz bu insanların sadece yüzde 1’ine ulaşabiliyoruz. Kalan yüzde 99’luk kısım tedaviden korkuyor, kaçıyor ya da ‘ben böyle de mutluyum’ diyerek tıbbi yardım almayı reddediyor. Beslenme şekli, eğitim, genetik faktörler, kentleşmenin çok ciddi oranda artması, insanların iş yoğunluğundan düzenli yemek yemeye vakit ayıramayarak hazır yiyeceklere yönelmesi ve maalesef hareketsizlik obezitenin en önemli sebepleri.

Vücudumuzdaki etkilerini de göz önüne alırsak, obezitenin ölümcül bir hastalık olduğu söylenebilir mi?

Obezite, günümüzde önlenebilir ölümlerin, sigaradan sonra gelen ikinci en önemli nedenidir. Diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol, kalp-damar ve akciğer hastalıkları, idrar kaçırma gibi birçok yandaş hastalıkla devam eden, ani ölüm riskini yüzde 30 arttıran, yaşam süresini 10 yıl kısaltan ve yaşam kalitesini çok düşüren bir hastalıktır. Özellikle meme ve bağırsak kanseri riskini çok artırır. Bununla beraber, obezitenin kişinin psikolojisi üzerindeki olumsuz etkileri de çok fazla. Obezitede kilo sorunundan dolayı psikolojisi bozulan kişi yemeği artırır ve bu tutum genellikle bir kısır döngüye dönüşür. Belli bir seviyeye gelen hastalar, denediği yöntemlerle kilo verse bile bunu koruyamaz, kısa sürede fazlasıyla geri alır. Bu nedenle obezite ister yaşam tarzı değişikliği ve diyet ile ister girişimsel-cerrahi yöntemle olsun, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Tedavisini tamamlayan ve ideal kilosuna kavuşan kişiler, obezitenin sebep olduğu yandaş hastalıklardan da büyük ölçüde kurtulur.

MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM

Obezitenin tedavi yöntemleri nelerdir?

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nde obezite tedavisi konusunda multidisipliner bir yaklaşımla çalışıyoruz. Endokrinoloji, psikiyatri, genel cerrahi, kardiyoloji, pulmonoloji, beslenme ve diyet branşlarımızla birlikte bir ekibiz. Hastanemize obezite şikayetiyle başvuran; cerrahiye hiç gerek kalmadan, endokrin uzmanımız ve diyetisyenimiz sayesinde kilo vererek yaşam kalitesini artıran hastalarımızın sayısı hiç de az değil. Çeşitli sebeplerden dolayı diyet ve spor ile sonuç alamayan hastalarımızda önce endoskopik yöntemleri deniyoruz, yine arzu edilen iyileşme gerçekleşmezse devreye obezite cerrahisi giriyor.

Obezite tedavisi için VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’ne başvuran bir kişi, nasıl bir tetkik sürecinden geçiyor?

Öncelikle bana geliyorlar. Burada gerekli ölçümleri yaptıktan sonra, hastamızı mutlaka endokrinoloji birimimize yönlendiriyoruz. Endokrin doktorunun yaptığı tahlil ve tetkikleri değerlendirdikten sonra tedavi yöntemine karar veriyoruz. Eğer hastamızın kilo almasının altında yatan hormonal bir sebep varsa, bu yönde bir tedavi planlanıyor. Bu noktada beslenme ve diyet uzmanımızla da koordineli çalışıyoruz. Bununla beraber, hastamızın hormonal bir hastalığı yoksa, bize başvurmadan önce yaşam tarzında gerekli değişiklikleri yapmışsa ve endoskopik yöntemleri denemiş ama kilo verememişse, cerrahi yönteme başvuruyoruz.

Obezite tedavisinde hangi endoskopik yöntemler kullanıyor?

Öncelikle endoskopi ile uyguladığımız mide balonu yönteminden bahsedeyim. Bu işlemde tablet silikon balonu, ağız yoluyla hastamızın midesine indiriyoruz ve daha sonra da yine ağız yoluyla bu balonun içini 500-600 cc hacminde özel bir sıvıyla dolduruyoruz. Midede ciddi yer kaplayan balon sayesinde hastada erken doyma sağlanıyor, kilo verme hızlanıyor. Oldukça hızlı ve kolay bir işlem, üstelik hastanede yatış da gerektirmiyor. Uyguladığımız endoskopik yöntemlerin bir diğeri ise mide botoksu. Hepimizin bildiği botoks maddesini hastamızın midesinin belli bir bölgesine enjekte ederek oradaki kasları kısmen felç ediyoruz. Bu sayede mide hareketleri yavaşlıyor, kişi kendisini daha uzun süre tok hissediyor. Mide botoksu da kısa sürede ve kolay uygulanan, yatış gerektirmeyen bir yöntem. Kalıcılığı yaklaşık 3-6 ay. Cerrahi kadar radikal olmasa da bu yöntemlerle de dikkate değer ölçüde kilo veren hastalarımız var.

TÜP MİDE AMELİYATI

Obezite cerrahisinde kullandığınız yöntemlerden de bahseder misiniz?

Obezite cerrahisinde iki yöntem kullanıyoruz; birisi tüp mide, diğeri ise gastrik bypass. Hasta için çok daha hızlı ve konforlu bir işlem olduğu için yüzde 70-80 oranında tüp mide ameliyatı yapıyoruz. Hangi yöntemi kullanırsak kullanalım, öncelikle hastamıza endoskopi yapıyor ve midesinde ameliyata mani bir hastalık olup olmadığını kontrol ediyoruz. Endokrin doktorumuz, hastamızın tahlillerini görüyor, diyetisyenimiz ölçümlerini yapıyor ve sonra hastamızı ameliyata alıyoruz.

O halde önce tüp mide ameliyatıyla başlayalım...

Obezite cerrahisinde en sık uygulanan yöntem, tüp mide ameliyatı. Kapalı yani laparoskopik yöntemle gerçekleştirilen, çok güvenli bir ameliyat. Yaklaşık bir saat sürüyor. Bu yöntemde küçük kesilerle karın içerisine girerek midenin yüzde 80’ini alıyoruz. Midenin kapasitesi büyük oranda azaldığı için hasta erken doyuyor ve kilo verme hızlanıyor. Hastamız ilk hafta komposto, et ya da tavuk suyu gibi tamamen şeffaf sıvılarla besleniyor; ikinci haftadan itibaren kefir, ayran gibi biraz daha koyu kıvamlı sıvılara geçiyoruz. Üçüncü hafta püreyle devam ediyoruz ve dördüncü haftadan itibaren de katı beslenmeye başlıyoruz.

Hasta kaç gün hastanede kalıyor?

Ameliyattan sonraki ilk gün kaçak testi yapıyoruz. Hastamıza bir sıvı içirip film çekerek, midenin diktiğimiz yerinde sızıntı olup olmadığını kontrol ediyoruz. Her şey yolundaysa ki bu anlamda yüzde 99 oranında başarıyla çalışıyoruz iki gün sonra hastamızı taburcu edebiliyoruz.

GASTRİK BYPASS

Gastrik bypass nedir?

Gastrik bypass da tüp mide gibi laparoskopik yöntemle gerçekleştirilen bir ameliyat. Bu yöntemde midenin bir kısmını ve on iki parmak bağırsağını devre dışı bırakıyor, bağırsağı mideye bağlıyoruz. Böylece hem mide hacmini küçültmüş oluyoruz hem de emilimin bozulmasını sağlayarak kilo vermeyi hızlandırıyoruz. Emilim bozulunca, doğal olarak hasta vücudunun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri de yeteri kadar alamıyor. Gastrik bypass ameliyatlarından sonra hastanın mutlaka besin desteği alması gerekiyor. Bu nedenle ilk tercihimiz her zaman tüp mide ameliyatı.

Obezite cerrahisinden sonra hastanın evdeki beslenmesi nasıl devam ediyor?

Hasta yavaş yavaş katı gıdalara geçerek, belli bir beslenme düzeninde yemek yiyor. Özellikle adaptasyon sürecinde yeme şekli tamamen değişiyor. Mide hacmi küçüldüğü için artık bir porsiyon yerine, sadece bir köfte yiyebiliyor. Genel olarak hastalar, kilo verdikçe hem psikolojik hem de bedensel olarak rahatlıyor çünkü nefes darlığı, uykusuzluk, tansiyon, şeker sorunları ortadan kalkıyor. Bununla beraber, biz hastalarımızın kas değil, yağ dokusundan kilo kaybetmesini istiyoruz. Bu nedenle ameliyattan bir ay sonra spora başlamalarını istiyoruz. Böylece hızlı kilo kaybından kaynaklanan sarkmaların da önüne geçmiş oluyoruz.

İKİNCİ AMELİYAT MÜMKÜN MÜ?

Kişi yeniden kilo alması halinde ikinci kez ameliyat olabilir mi?
İkinci ameliyat, ilkinden çok daha zor olabiliyor, bu nedenle sorunu bir ameliyatla çözmekten yanayız. Bununla beraber, hastalarımızın yüzde 2 ila 5’inde tekrar kilo alma ihtimali mevcut. Eğer ilk ameliyattan sonraki bu genellikle tüp mide ameliyatıdır istediğimiz sonucu alamazsak, ikinci opsiyonumuz gastrik bypass. Her zaman öncelikle tüp mide ameliyatını yapmaktan yanayız çünkü biraz önce de bahsettiğim 
gibi gastrik bypass’ta vücudun anatomisine müdahale ediyoruz. O noktadan sonra ikinci ameliyat sıkıntılı olabilir ama tüp mideden sonra gastrik bypass yapılabilir.

Obezite cerrahisi herkese uygulanabilir mi?

Obezite cerrahisi 18-65 yaş arasında olan, anestezi alabilecek; ciddi bir enfeksiyonu, kontrolsüz kanser hastalığı, psikolojik rahatsızlığı, alkol ve madde bağımlılığı olmayan bireylere uygulanabilir. Çok yüksek kilolu kişilerde, hem hastanın hem de hekimin konforu açısından ameliyat öncesi hastaya mide balonu veya mide botoksu ile bir miktar kilo verdirilmesi uygun olur. Ayrıca, hastanın obezite tedavisi konusunda motivasyonunun tam olması da şarttır.

Obezite cerrahisinin yan etkileri var mı?

Obezite cerrahisinde emin ellerde ölüm oranı, binde bir komplikasyon ihtimali ise yüzde 1’dir.

 VM MEDICAL PARK KOCAELİ HASTANESİ ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA HASTALIKLARI UZMANI DOÇ. DR. EDA ÖNAL:

"İlk tedavi yaşam tarzı değişikliğidir"

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Eda Önal, obeziteyle mücadelede ilk tedavinin yaşam tarzı değişikliği olduğunu söylüyor. Doç. Dr. Ünal, “Yaşam tarzı değişikliği yani diyet ve spor ile hedeflenen kilo kaybının sağlanamadığı hastalarda, ilaç tedavisi ikinci basamaktır. Obezitenin cerrahi yöntemlerle tedavisi planlanmadan önce ise hasta en ay 6 ay, endokrinoloji birimi tarafından takip edilmelidir” diyor.

Eda Hocam, obez hastalar endokrinoloji uzmanı tarafından nasıl değerlendirilir?

Fazla kilolu veya obezitesi olan her hasta mutlaka bir endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Öncelikle, hastadan detaylı olarak beslenme öyküsü alınır. Yeme davranışı bozuklukları, duygu durum değerlendirmesi ve fiziksel aktivite sorgulaması yapılır. Sonrasında detaylı bir fizik muayeneyle boy, ağırlık, bel çevresi, gerekirse boyun çevresi ölçümü yapılarak beden kitle indeksi hesaplanır. Hastanın durumu, obeziteye sebep olabilecek şeker, kalp hastalığı, kolesterol yüksekliği gibi ikincil hastalıklar bakımından detaylıca değerlendirilir; detaylı rutin kan tetkikleri ve gerekli görülürse ileri hormonal değerlendirme istenir. Obeziteyle birlikte sık görülen hastalıklar bakımından gerekirse kardiyolojik, nörolojik veya göğüs hastalıkları değerlendirmesi yapılır. Obezitenin tedavisi nedir? Obezitenin esas ve ilk tedavisi, yaşam tarzı değişikliği yani diyet ve egzersizdir. Egzersiz olarak sağlıklı yaşam, sağlığı sürdürme ve iyileştirme için haftada en az 150 dakika; klinik olarak anlamlı kilo kaybı için ise haftada en az 225-420 dakika spor yapılması önerilmektedir. Yürüyüş, bisiklete binme, bahçede hafif tempoda çalışma, basketbol, tenis, futbol, voleybol gibi spor aktiviteleri popüler egzersiz türleridir.

OBEZİTEDE İLAÇ TEDAVİSİ

Ilaçla obezite tedavisi mümkün mü?

Yaşam tarzı değişikliğiyle başarılı olamayan hastalarda ikinci basamak tedavi yöntemi, ilaç tedavisidir. Beden kitle indeksi 30 olup diyet, egzersiz ve davranış değişikliği uygulamaları denediği halde kilo kontrolü sağlanmayan kişilere ve beden kitle indeksi 27 ile 29,9 arasında olup Tip2 diyabet, koroner arter hastalığı, serebrovaskuler hastalık, hipertansiyon, dislipidemi, uyku apnesi gibi hastalıkları olan kişilere ilaç tedavisi verilir. Obezite tedavisinde ne tür ilaçlar kullanılır? Ülkemizde obezite tedavisinde kullanılan iki grup ilaç bulunmaktadır. Birincisi, oral hap olarak günde 3 kez ye- meklerle birlikte alınır, bağırsaktan yağ emilimini engelleyerek atılımını sağlar. Bu ilaç ile yapılan çalışmalarda 12 aylık kullanımda yaklaşık yüzde 8 kilo kaybı sağladığı gösterilmiştir. İkincisi ise günde bir kez, insülin iğnesi gibi hazır bir kalemle deri altına enjeksiyon yapılarak kullanılan bir ilaçtır. İnsulin salınımını uyarır, mide boşalmasını yavaşlatarak ve beyinden etki ederek iştahı azaltır. Yapılan çalışmalarda 56 hafta boyunca kullanıldığında yüzde 8 kilo kaybı sağlamıştır. Ancak olası yan etkileri ve kullanımının detaylı takibi gerektiğinden mutlaka uzman bir endokrinoloji hekimi tarafından uygun görülürse başlanması ve takip edilmesi önerilir.

6 AY TAKİP EDİLMELİ

Verilen ilaç tedavisi ne kadar sürede etkili olur?

İlaç tedavisinin etkinliği ilk 3 aydan sonra değerlendirilmelidir. Tedavinin başarılı olduğunu söyleyebilmek için ilk 3 ayda yüzde 5’ten fazla kilo kaybı, yıllık yüzde 10’luk bir kilo kaybı, iki yıllık tedavi için ise yüzde 15’lik kilo kaybı olması gerekir. İki yılın sonunda yaşam tarzı değişiklikleriyle kilo kaybı korunabilecekse ilaç tedavisine ara verilir veya tedavi sonlandırılır. Hangi obez hastalara cerrahi öneriyorsunuz? Yaşam tarzı değişikliği, diyet ve ilaç tedavisiyle hedeflenen kilo kaybı sağlanamayan veya daha yüksek oranda kilo kaybı hedeflenen hastalarda kalıcı kilo kaybı sağlanamayan durumlarda bariyatrik cerrahi yöntemlerinin kullanılması gündeme gelmektedir. Cerrahi kararı vermeden önce hastaların en az 6 ay boyunca bir endokrinoloji birimi tarafından takip edilmesi uygun olacaktır. Bununla birlikte beden kitle indeksi 40 ya da üzerinde olan hastalara obezite ile ilgili hastalık şartı aranmaksızın; 35 ya da üzerinde olan hastalara da obezite ile ilişkili Tip 2 diyabet, hipertansiyon, dislipidemi, uyku-apne sendromu gibi en az 1 hastalığın eşlik ediyor olması halinde obezite cerrahisi önerilir.

VM MEDICAL PARK KOCAELİ HASTANESİ PSİKİYATRİ UZMANI UZM. DR. EMRE OSMAN:

"Hastanın yaşam tarzı değişiyor"

VM Medical Park Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Emre Osman, obezite cerrahisinin kişinin yaşam tarzında önemli değişikliklere neden olduğunu, bir uyum süreci gerektirdiğini ve bu nedenle cerrahi öncesi yapılacak psikiyatrik değerlendirmenin önemli olduğunu söylüyor. Uzm. Dr. Osman, “Obezite cerrahisi öncesi yapılacak psikiyatrik ve psikososyal inceleme, başarının en üst düzeye çıkması ve kalıcılığı açısından büyük önem taşır” diyor.

Obezite cerrahisine aday kişileri niçin psikiyatrik açıdan değerlendirmek gereklidir?

Son yıllarda özellikle kilo vermedeki çarpıcı sonuçları nedeniyle cerrahi yöntemler ön plana çıkmıştır ancak cerrahi yöntemlerden, diğer konservatif yöntemler gibi istenildiği anda geri dönülemez. Kişinin yaşam tarzında önemli değişiklikleri ve uyumu gerektirmesi sebebiyle cerrahiye seçilen hastaların psikiyatrik ve psikososyal açıdan değerlendirilmesi önemli bir konudur. Cerrahi öncesi psikiyatrik değerlendirme, kişinin beklentilerini gerçekçi zemine oturtma, sorunlu psikososyal konuları saptama ve bu konuları takip etme bakımından da önemlidir. Yapılacak inceleme obezite cerrahisinin sağlayacağı başarının en üst düzeye çıkması ve kalıcılığı açısından büyük önem taşır. Obezite cerrahisine aday kişilerin psikiyatrik açıdan değerlendirilmesi gereken başlıca konular nelerdir? Cerrahi öncesi kişinin herhangi bir ruhsal hastalığının var olup olmadığı; cerrahi işlem ve sonrasıyla ilgili bilgi düzeyi; cerrahi sonrası ortaya çıkması beklenen fiziksel, psikolojik ve sosyal değişikliklerle ilgili beklenti düzeyleri; cerrahi sonrası ortaya çıkabilecek davranış değişiklikleri ve tıbbi önerilere uyabilme kapasitesinin değerlendirilmesi psikiyatrik açıdan önem taşıyan konulardır. Bu değerlendirme, hastaların eğitimi ve cerrahi sonrası uyumları için de gereklidir. Yapılan bilimsel çalışmalarda normal ağırlıklı bireylerle karşılaştırıldığında obez bireylerde yeme bozuklukları, anksiyete bozuklukları, kişilik bozuklukları ve özellikle duygudurum bozukluklarının daha sık olduğu gösterilmiştir.

PSİKİYATRİK BOZUKLUK CERRAHİYE ENGEL Mİ?

Psikiyatrik bir hastalığın varlığı obezite cerrahisine engel midir?

Akıl sağlığını bozmayan psikiyatrik bozuklukların mevcudiyeti, obezite cerrahisi yapılmasına engel değildir. Ancak obezite cerrahisi adayının, cerrahinin komplikasyonlarıyla baş edebilir olması; ameliyat sonrası yaşam boyu sürecek olan diyet, egzersiz ve yaşam tarzı düzenlemesi gibi önerilere uyabilir nitelikte olması gereklidir. Obezite cerrahisi sonrasındaki yaşam değişikliklerini de göz önüne alarak düşündüğümüzde kişinin ameliyatla ilgili beklentilerinin tartışılması, bireysel hedeflerin belirlenmesi ve sosyal destek sistemlerinin değerlendirilmesi de önemli konulardır.

Obezite cerrahisi sonrası psikiyatrik açıdan nelere dikkat edilmesi gerekir?

Cerrahi sonuçlarını da doğrudan etkilemesi bakımından ilk akla gelen tıkınırcasına yeme bozukluğudur. Tıkınırcasına yeme bozukluğu cerrahi sonrası yeme davranışının düzenlenmesini zorlaştıran bir durum olması bakımından önemlidir. Takip edilmelidir ve bazen bu problem için psikoterapi ya da ilaçla tedavi gerekebilmektedir. Obezitenin önlenmesinde ruh sağlığının rolü nedir? Çevresel, biyokimyasal, genetik, sosyokültürel ve psikolojik pek çok faktör birbiriyle ilişkili olarak obezite oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Kişilerin ruh sağlığındaki bozuklukların obezite üzerine etkisi, göz ardı edilemeyecek düzeydedir. Kişilerde yeme davranışı; içinde bulunduğu üzüntü, neşe, öfke gibi ruhsal durumlara göre değişiklik göstermektedir. Özellikle depresyon, stres durumlarında yeme miktarında artma görülebilmekte ve bu durum yatkın kişilerde obeziteye kadar ilerleyebilmektedir. Bu sebeple obezitenin önlenmesinde psikiyatrik açıdan ruhsal stres faktörlerinin saptanması ve gerekli görülürse tedavisi hedef alınmaktadır.

VM MEDICAL PARK KOCAELİ HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMANI DYT. DERYA MERGEN:

"Beslenme eğitimi veriyoruz"

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nde hem klinik diyetisyen hem de obezite cerrahisi diyetisyeni olarak görev yapan beslenme ve diyet uzmanı Derya Mergen, obezite cerrahisi sonrasında besin seçimine çok dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Yeterli miktarda enerji ve protein alımının önemine dikkat çeken Mergen, “Bu doğrultuda diyetisyenin rolü, hastaya gerekli beslenme eğitimini vermek ve operasyon sonrasında beslenmeye dair yaşadığı kaygıyı gidermektir” diyor.

Derya Hanım, obezite cerrahisinde sizin hastanedeki rolünüz nedir?

Biz obezite cerrahisinde multidisipliner bir çalışma yürütüyoruz. Benim diyetisyen olarak rolüm ise operasyon öncesinde hastadan anamnez almak, gerekli vücut ölçümleri yapmak, beslenme durumunu değerlendirmek ve beslenme öyküsü almak; operasyon sonrasında, hastanın beslenme sürecine başlamasını sağlamak, bu doğrultuda bölüm hemşireleri ve mutfak ekibiyle koordineli çalışmaktır. Ayrıca, taburcu olmadan önce hastamıza beslenme eğitimini vermek ve diyet listesini hazırlamak da görevlerim arasında.

Obezite cerrahisinde beslenme neden önemlidir ve diyetisyenin buradaki rolü nedir?

Obezite cerrahisi sonrasında beslenme, doku iyileşmesi ve kas kaybının önlenmesi adına oldukça önemlidir. Ameliyattan sonra mide hacminin küçülmüş olması ve yeterli doygunluğun sağlanması sebebiyle besin seçimine son derece dikkat edilmelidir. Sağlıklı ağırlık kaybı sağlarken, aynı zamanda hastanın yeterli enerji ve protein alması hedeflerimiz arasındadır. Bu doğrultuda diyetisyenin rolü hastaya gerekli beslenme eğitimini verip doğru zamanda, doğru besini, doğru miktarda tüketmesini sağlamaktır. Hastanın operasyon sonrasında yaşadığı beslenmeye dair soruları ve kaygıyı gidermektir.

PROTEİN ALINMALI

Obezite cerrahisi sonrası beslenme sürecinden ve dikkat edilmesi gereken konulardan da bahseder misiniz?

Beslenme aşamasını; sıvı dönemi, püre dönemi, yumuşak katı ve katı diyet dönemi şeklinde sınıflandırabiliriz. Sıvı döneminde, hastanın protein ihtiyacının karşılanması için bariatrik protein takviyesi kullanmasını ve aralarda yeterli sıvı almasını öneriyoruz. Burada en önemli kural, yeteri kadar protein almaktır çünkü yeteri kadar protein almak, istenilen düzeyde yağ kaybı ve minimal düzeyde kas kaybı için çok önemlidir. İkinci kural olarak ise katı-sıvı ayrımına muhakkak dikkat edilmesidir. Katı bir gıda tüketirken yanında sıvı içilmemeli. Bunlara ek olarak, yeterli sıvı alımına mutlaka dikkat edilmeli ve su yudum yudum içilmelidir.

Hastalara obezite cerrahisi sonrasındaki yaşamlarında ne gibi önerilerde bulunursunuz?

Öncelikle amaç, sağlıklı ve yeterli beslenmeyi öğrenmek olmalı. Bunu yaşam tarzına dönüştüren hastalarımızın bu süreci çok daha kolay yürüttüğünü görüyoruz. Bu doğrultuda hastalara ilk önerim, diyetisyen kontrollerini aksatmamalarıdır. Elbette alışkanlıklarımızın değişmesi zaman alır ama varacakları sağlıklı sonuç, onların bu yoldaki en büyük motivasyon kaynakları olmalı.

İLETİŞİM:

Ovacık Mahallesi, D-100 Karayolu Üstü, No:34, Symbol AVM Yanı,

41140, Başiskele - Kocaeli

Telefon: 444 4 484

Randevular: medicalpark.com.tr

 

NASIL ARANDI: #kocaeli # kocaelilife # kocaelinindergisi # kocaelidergisi # dergilik # medicalpark # obezite # saglık # bypass # midetupu # tolgayakin # cerrah # vmmedicalparkhastanesi

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.