Kalp ve damar cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Orhan Fındık, branşında imza attığı ‘ilk’ler ve varis konusunda uyguladığı başarılı tedavilerle, ilimizde adı adeta marka olmuş bir isim. Uzun yıllar devlet hastanelerinde görev yapan ve sayısız hastasını yeniden sağlığına kavuşturan Doç. Dr. Orhan Fındık, artık mesleğine kendi adını taşıyan kliniğinde devam ediyor.
Kısa bir süre önce açtığı Doç. Dr. Orhan Fındık Varis Merkezi’nde ağırlıklı olarak varis tedavisi üzerinde çalışan başarılı hekim; bu alandaki tedavi yöntemlerinin neredeyse tamamını merkezinde uyguluyor; hastalarının yaşam kalitesini arttırarak, yüz güldüren sonuçlara imza atıyor.
Hem sağlık alanında yaptığı çalışmalar hem de sivil toplum kuruluşlarında hayata geçirdiği projelerle geniş bir kesimin gönlünde taht kuran Doç. Dr. Orhan Fındık’ı merkezinde ziyaret ettik; varis hakkında aklımıza takılan soruların cevabını kendisinden dinledik.
Orhan Hocam, bize kendinizden bahseder misiniz?
1967, Kocaeli doğumluyum… İlk ve orta öğrenimimi Kocaeli’de tamamladım, daha sonra Hacettepe Tıp Fakültesi’ni kazanarak Ankara’ya gittim. Mezun olduktan sonra uzun süre sağlık ocaklarında ve acil servislerde görev yaptım. 2001 yılında, kalp ve damar cerrahisi ihtisasımı yapmak üzere Maltepe Üniversitesi’ne geçtim. 6 yıllık bir eğitimden sonra da Amerika’ya giderek, eğitimime katkıda bulunacak faaliyetlerde bulundum. Türkiye’ye dönüşümde, hekimlik kariyerim açısından mihenk taşı olarak gördüğüm Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas ve Araştırma Hastanesi’nde göreve başladım. Burada geçen 3 yılın sonunda Kocaeli’ye tayin oldum. Önce Kocaeli Devlet Hastanesi’nde, ardından Derince Eğitim Araştırma Hastanesi’nde hizmet vermeye devam ettim; doçentlik unvanımı da Derince Eğitim Araştırma’da görev yaparken aldım. Çok verimli geçen 11 yılın ardından, emekli oldum. Şu anda mesleğime muayene hekimi olarak devam ediyorum ve ağırlıklı olarak varis tedavisi üzerine çalışıyorum.
İlimizdeki pek çok sivil toplum kuruluşunda çalışmalar yaptığınızı biliyorum, kısaca bahseder misiniz lütfen?
Oldukça sosyal bir kişi olduğumu söyleyebilirim. Kocaeli Yüksek Öğrenim Vakfı’nın kurucu üyesiyim, aynı zamanda KYÖD üyesiyim. Genç Kocaelililer Derneği çatısı altında, yerel bir televizyonda sağlık programları yaptım. Sivil toplum kuruluşlarıyla sayısız çalışmalarım oldu hatta 1996 yılında, henüz sigara yasakları yokken, sigaranın insanların toplu olarak bulunduğu alanlarda kullanımının uygun olmadığını anlatan kampanyalar düzenledik. Bu tür toplumsal hizmetlerin ve projelerin çok önemli olduğunu, hekimlerin de bu projelere katkıda bulunması gerektiğini düşünüyorum.
Sizi branşınızla ilgili pek çok ilke imza atmış, yenilikçi bir hekim olarak tanıyoruz. Bu çalışmalardan birkaç örnek verir misiniz?
Hayatım boyunca her alanda yeniliklere açık biri oldum. Bu anlamda branşımla ilgili pek çok operasyonu, ilimizde ilk gerçekleştiren hekim olmanın keyfini yaşadım. Birkaç örnek vermek gerekirse; Derince Araştırma Hastanesi’nde, kamuda yapılan ilk açık kalp ameliyatını gerçekleştiren hekimler arasında yer aldım. Tıkalı damarlarda ilk balon ve sent işlemini yapan ekibin başındaydım. Aynı şekilde, porselen uçlu lazerle varis operasyonunu ilk uygulayan ekibin başında yer aldım. Son 3-4 yıldır yaygınlaşan yapıştırıcı uygulamasını da Kocaeli’de uygulayan ilk hekimim.
Adınızı taşıyan bu şık kliniği açma fikri nasıl doğdu?
Çok uzun yıllar devlet hastanelerinde görev yaptım, hizmette belli bir noktaya geldiğimi düşünüyorum. Aslında emekli olup, mesleğime muayenehane hekimi olarak devam etmeye pandemiden önce karar vermiştim. Ancak özellikle salgının ilk dönemlerinde hem biz hekimlere hem de diğer sağlık çalışanı arkadaşlarıma büyük görev düştü. Ben de üzerime düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalıştım. Pandemi biraz sönümlendikten sonra artık özel bir klinik açmanın zamanının geldiğini düşündüm ve varis merkezimiz böylece kurulmuş oldu.
Neden bir varis merkezi kurdunuz?
Varis, hekimlik kariyerim boyunca ilgimi çeken ve bu konudaki yenilikleri kaçırmadan takip ettiğim bir alan. Yıllarca varis tedavisi yaptım, ameliyatlarını gerçekleştirdim, bu konuda hatırı sayılır bilgiye ve tecrübeye sahip oldum. Artık bu birikimi Kocaelili hastalarımla, açmış olduğum varis merkezinde paylaşıyorum.
Varisle ilgili çok sorum var ama önce kalp ve damar cerrahisinin tam olarak hangi rahatsızlıklarla ilgilendiğini öğrenmek istiyorum…
Kalp ve damar cerrahisi, en basit anlatımıyla kalp ve kalpten tüm vücuda yayılan damarlarla ilgilidir. Aort damarının ve kalp kapakçıklarının cerrahi müdahaleleri, balon ve stentler, bacak damarlarındaki tıkanıklıklar bu alana girer. Kalp ve damar cerrahisi, kardiyoloji ile çok sık karıştırılan bir branş. Kardiyoloji kalp sağlığı, yüksek tansiyon ve kalbi besleyen damarlarla ilgilenir. Kişide bir göğüs ağrısı veya yanma şikayeti olduğunda; kardiyolog yaptığı tetkikler sonucunda, ilaçla müdahale edebileceği gibi balon ya da stentle açabileceği bir kalp hastalığı varsa girişimi yapar. Ancak, daha komplike, ameliyat gerektiren bir durum varsa, hastayı kalp ve damar cerrahisine yönlendirir.
Peki, varisler?
Varis, bacaklarda oluşan bir toplardamar hastalığı ve dolaylı olarak da estetik bir sorundur. Toplardamarlar, kirli kanı taşır ve tüm vücudumuzu dolaşırlar. Eğer, bu damarda bir yetmezlik söz konusu olursa, kan yukarıya doğru gitmekte zorlanır. Damardaki kan birikir ve damar genişlemeye başlar. İşte genişlemiş bu damarlara varis diyoruz. Varisleri ‘iç varis’ ve ‘dış varis’ olarak iki şekilde ifade ediyoruz. Cilt yüzeyine yakın olanlara dış varis, daha derinde olanlara ise iç varis diyoruz.
Varise ne sebep olur?
Birincisi, genetik sebepler. Eğer annede veya babada varis varsa çocukta da belli oranlarda görülebiliyor. İkincisi, kişinin mesleki durumu. Uzun süreli oturarak çalışmak ya da ayakta hareketsiz durmak en önemli varis sebeplerinden. İç karın basıncını etkileyen ağır sporlar, kadınlarda hamilelik döneminde bebeğin oluşturduğu baskı, doğum kontrol haplarının damarda neden olduğu gevşemeler de varise neden olabiliyor. Aslında varisin temelinde, toplardamar içindeki küçük kapakçıkların deformasyonu yatıyor.
Varisin belirtileri nelerdir?
Uzun süre ayakta durduğunuz zaman bacaklarda ve diz altı bölgesinde şişme oluyorsa, bacak ağrınız ve ayak tabanlarında yanma ya da karıncalanma varsa, bacaklarınıza sık sık kramp giriyorsa, kaşıntınız oluyorsa, huzursuz bacak sendromu şikayetiniz varsa bir kalp ve damar cerrahına görünmenizin vakti gelmiş demektir.
Ciltte gözle görülür bir belirti olmasa da varis olma ihtimalimiz var mı?
Her varis görünmez. Bu durum, kişinin genetik yapısı, kendisine bakıp bakmaması ve koruyucu tedbir alıp almadığıyla alakalı. Bacaklarında hiç varis görünmeyen ama şikayetlerden birini ya da birkaçını taşıyan varis hastalarımız var; tam tersi, çok fazla varisi olup hiçbir şikayeti olmayan hastalarımız da var. Hiçbir şikayetin ya da gözle görülen bir varisin olmaması, daha derindeki damarda varis olmadığı anlamına gelmez.
Peki, ne önerirsiniz?
Eğer koruyucu önlemler alırsak, varisi önlemenin veya ötelemenin yolları var. Bunlardan ilki hareket etmek. Uzun süre oturmayacağız, oturacaksak ayak ve baldır kısmımızdaki kan dolaşımını sağlayacak basit egzersizler yapacağız. Karın içi basıncını artıracak ağır sporlardan, ağırlık kaldırmaktan kaçınacağız. Varis oluşumunda kabızlık önemli çünkü ıkınmak da karın içi basıncını artıran bir eylemdir. Bu nedenle beslenmemize dikkat edeceğiz; sebze, meyve ve et tüketimini dengeleyeceğiz. Eğer varis oluşumunu önlemek, ilerlemesini durdurmak ve yaşam kalitemizi arttırmak istiyorsak alışkanlıklarımızı değiştirmemiz lazım. Tüm bunların dışında çok uzun süre ayakta duran ya da çok fazla fiziksel aktivitede bulunan kişilere koruyucu varis çorabını da kesinlikle öneriyorum. Bence bu çoraplar çok önemli ve ilaçtan daha koruyucu.
Koruyucu varis çorabının ne özelliği var?
Varis çorabının özelliği, içerisinde kademeli basınç sistemi olması. Ayak bileğinden yukarıya doğru, azalan bir basınçla bacağı hafifçe sıkar. Özellikle kadınlar, ayakta çalışanlar, ağrı, yorgunluk, kramp tarzı şikayetleri olanlar koruyucu varis çorabını sabah giyip akşam çıkarırlarsa faydasını görürler ve varisin ilerlemesine engel olurlar. Şunu da ifade edeyim; şu anda bacağınızda görünen 3 damar varsa, 1 yıl sonra 10 tane varisiniz olacak demektir.
Varisin ilaçla tedavisi var mı?
Aynı çoraplar gibi ilaçlar da varisin daha yavaş ilerlemesini sağlamak ve şikayetleri azaltmak noktasında kullanılıyor. Eğer varis ameliyat noktasına gelmemişse, tedavide başka bir takım yöntemleri tercih ediyoruz.
Nedir bu yöntemler?
Bunlardan birisi, skleroterapi yani köpük veya beyaz sıvı tedavisi. Bu işlemde damar içine iğne ucuyla bir sıvı veriliyor. Bu sıvı içeride kimyasal bir reaksiyon yaratarak varisi yok ediyor. Damarın yapısına ve genişliğine göre etkisi hemen görülebiliyor ya da bir müddet sonra ortaya çıkıyor. Bu tedavinin başarı oranı oldukça yüksektir. Muayenehane ortamında rahatlıkla yapılabilen bir işlem.
Son yıllarda varis tedavisinde lazer de sıkça kullanılıyor, öyle değil mi?
Evet, oldukça yaygınlaştı. Lazer tedavisi daha küçük, kırmızı ve hafif morumsu damarlara uygulanıyor. Damarın durumuna göre bir ya da birkaç seansta sonuç alıyoruz. Lazer tedavisinde de başarı oranı tatmin edicidir.
Hocam, hangi varisler için ameliyat gerekiyor?
Ameliyat, son çare. Ben, önce hastamın şikayetlerini dinlerim. Klinik muayenede çok belirgin şikayetleri, belirgin damarları varsa, kendisine ultrason yaptırmasını öneririm ki böylece iç varisteki kapak fonksiyonlarını ve damarın genişliğini görebilelim. Eğer, hastanın damarında, damarın kendisinin en az 2-3 katı kadar genişlik olmuşsa ve kapak yetmezliği 4. dereceden daha yüksek aşamaya geldiyse artık ameliyat gerekiyor demektir.
Varis ameliyatları nasıl gerçekleşiyor?
Varis ameliyatları kapalı yapılıyor. Çok büyük, kalın damarlara köpükle müdahale etmek zor olduğu için cerrahi operasyonla müdahale ediyoruz. Varis ameliyatları hastayı korkutacak, zor ameliyatlar değildir. Ameliyathane ortamında, lokal anesteziyle gerçekleşir ve hasta aynı gün taburcu edilebilir. Varisin tedavisi mümkün ama geç kalınmış durumlarda, varisle kaplanmış bir bacağı eski haline getirmek imkansızdır. Bu yüzden erken önlem almak hem sağlık hem de estetik açıdan çok önemlidir. Bu noktada kadınlar daha hassas çünkü estetik kaygılarla varisten bir an önce kurtulmak istiyorlar. Erkek hastalarımız maalesef tedavilerini genellikle aksatıyor, iş kaybı yaşamamak için durumu erteliyor. Bununla beraber ilerleyen bir varisin tedavi aşaması daha büyük bir iş gücü kaybı demek. Yani varis aslında hem bir estetik sorun hem de iş gücü kaybına neden olan en büyük hastalıkların başında geliyor.
Varisler tedavi edilmezse başka rahatsızlıklara yol açar mı?
Bazen damarlarda pıhtı oluşabiliyor. Yüzeydeki damarlarda değil ama daha derin damarlarda oluşan pıhtılar akciğerlere atabilir. Aslında tüm bunlar hareketsizlikten kaynaklanıyor.
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Son olarak okurlarımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Tüm Kocaeli Life okurlarına varis konusunda dikkatli olmalarını ve önlem almayı ihmal etmemelerini öneriyorum. Bunun dışında hazır yeri gelmişken sizin ve tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
NASIL ARANDI: #doçdrorhanfındık #kendikliniğiniaçtı #varistedavisi #tedavi #kalpvedamarcerrahisi #uzmanhekim #varismerkezi #ağrı #cerrahioperasyon #varisçorabı
Orhan Fındık, Kocaeli ilimize sonuç odaklı varız tedavi merkezi açtıgnız için çok tşk ederim ⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐