19-04-2024 23:31

Uzm. Dyt. Ecem Şahin: Aç kalarak zayıflanmaz!

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 06/08/2021
İlimizin en genç ve başarılı diyetisyenlerinden Ecem Şahin, aç kalarak zayıflamanın mümkün olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Almamız gereken günlük enerji miktarını almazsak, vücut kıtlık psikolojisine girerek yağ depolamaya başlar.”
.stripslashes($urun->baslik).

RÖPORTAJ: ZEYNEP AKAR

FOTOĞRAFLAR: İSMAİL HAKKI TİMUÇİN

 

Ecem Şahin, ilimizin en genç ve donanımlı diyetisyenlerinden birisi… Genç yaşına rağmen pek çok başarılı çalışmaya imza atan Şahin, aynı zamanda bariatrik cerrahi ve otizmli çocukların beslenmesi konularında da uzman.

Bugüne kadar sayısız danışanının beslenme alışkanlığını değiştirerek hem sağlığına kavuşmasına hem de forma girmesine yardımcı olan Ecem Şahin, diyet konusunda yapılan en büyük hataların başında, aç kalarak zayıflamaya çalışmanın geldiğini söylüyor. “Kendimizi aç bırakıp, almamız gereken günlük enerji miktarını almazsak, vücut kıtlık psikolojisine girerek yağ depolamaya başlar” diyen Ecem Şahin ile sağlıklı beslenme ve diyet konusunda doğru bilinen yanlışları; sağlıklı beslenmenin önemini ve yanlış beslenme alışkanlıklarından kurtulmanın püf noktalarını konuştuk.

Ecem Hanım, öncelikle sizi tanıyabilir miyim?

1992 İzmit doğumluyum. Kırklareli Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezun oldum. Yüksek lisansımı Okan Üniversitesi’nde, uzmanlığımı ise Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde bariatrik cerrahi ve otizmli çocukların beslenmesi üzerine yaptım. Tüm bunların yanı sıra pilates eğitmeni ve atletizm hakemiyim.

İş hayatı ne zaman başladı?

Çalışma hayatıma yüksek lisansımı yaparken, Gentest Analiz Merkezi’nde başladım. Gentest, kişinin genetik yapısına göre beslenme programı oluşturduğumuz, potansiyel kronik rahatsızlıklarını belirlediğimiz, bu rahatsızlıklarla ilgili olarak taşıyıcı olup olmadığını tespit ettiğimiz bir yöntem. Kan ve tükürük salgısından alınan örnekle yapılan bu testin uygulandığı kişiler, genetik olarak taşıdıkları riskleri öğreniyor ve buna göre bir beslenme programı uygulanıyor. Daha sonra Kocaeli’ye döndüm ve Körfezkent’te kendi kliniğimi açtım. Şu anda kliniğimizde hem danışanlarımızın beslenme programlarını düzenliyoruz hem de aletli pilates yaptırıyoruz. Ayrıca sporcularla da çalışıyorum ve Kocaeli gentest yetkili uygulayıcısıyım.

OTİZM VE BESLENME

Biraz önce uzmanlık alanınızın bariatrik cerrahi ve otizmli çocuklar olduğunu söylediniz? Önce ilkinden başlayalım…

Bariatrik cerrahi yani obezite cerrahisi; belirli bir beden kitle indeksine ulaşmış morbid obez hastaların ağırlık kaybının sürdürülmesinde en etkili yöntem. Kalıcı ve başarılı bir sonuç alınabilmesi için multidisipliner bir ekip tarafından değerlendirilmesi gerekir. Ben de bu ekip içerisinde bariatrik cerrahi öncesi ve sonrası, izlem ve diyet programı belirlenmesi, beslenme durumunun değerlendirilmesinde rol alıyorum.

Peki, otizm ile beslenme arasında nasıl bir bağ var?

Otizm ile beslenme arasındaki ilişki ve otizmli bireylerin nörogelişimsel bozukluğunda beslenmenin yeri üzerine yapılan araştırmalar devam ediyor. Otizmli çocuklarda uygun beslenmenin tedaviye yardımcı olup olmadığı, beslenmenin onları nasıl etkilediği konularında hala çalışıyoruz. Yüzde 100 olmasa da uygun beslenme programı uygulanan otizmli çocukların davranışlarında olumlu gelişmeler gözlemliyoruz. Otizmli çocukların takıntılı beslenme davranışları olabiliyor. Hep aynı yemekleri, hep aynı renkteki yemekleri, sadece sıvı veya sadece katı yemekleri yemek isteyebiliyorlar. Bu da vücutlarındaki enerji dağılımını, dolayısıyla davranışlarını, sağlıklı büyümelerini ve gelişmelerini olumsuz etkiliyor. Çocuk zararlı yiyeceklerden uzaklaştıkça daha sağlıklı büyüyüp gelişiyor, aynı zamanda takıntılı davranış ve yeme bozukluğu gibi durumların da önüne geçilmiş olunuyor.

KİŞİYE ÖZEL BESLENME

Ecem Hanım, danışanınız için en uygun beslenme programını oluştururken nasıl bir yol izliyorsunuz?

Ben bir beslenme programı oluşturmadan önce kişiyi uzun uzun dinliyorum. İlk olarak; hastalığına göre diyet oluşturmak, kilo vermek ya da kilo almak gibi hangi noktada iyileşme sağlayacağımızı tespit etmemiz gerekiyor. Sonrasında kişinin yaşı, cinsiyeti, kan tahlilleri, fiziksel aktivite durumu, beslenme alışkanlığı, uyku düzeni, hayat tarzı, beslenme kültürü gibi etkenleri değerlendiriyorum. Ardından fiziksel ölçüm için kliniğimizdeki cihazımızla vücut analizi yapıyorum ve son olarak da elimdeki verilere göre danışanımla konuşarak ona  en uygun beslenme programını belirliyorum. Yani aslında her diyet, kişinin kendi yaşam şartlarına uygun planlanıyor.

Danışanlarınıza diyet süreçlerini daha rahat geçirmesi için neler öneriyorsunuz?

Sağlıklı beslenmeyi öğrenmeye odaklanmalarını ve rahat olmalarını istiyorum. Ömür boyu diyetisyenle yaşanmayacağı gibi insanların beslenme alışkanlarını da bir diyet listesiyle değiştiremezsiniz. Kişinin yaşam şekline ve alışkanlıklarına uygun olmayan diyetlerin sürdürülebilirliği yoktur.

Önce kişiye sağlıklı beslenmeyi anlatmalı, öğretmeli ve yavaş yavaş bu sistemi hayatına entegre etmelisiniz. Ben, belli bir süreç içerisinde; kişinin hayatındaki sağlıksız besinleri, sağlıklı beslenme alışkanlıklarıyla yer değiştirmeye çalışıyorum.

Nasıl?

Örneğin zayıflama diyetlerinde istenilen kiloya gelindiğinde, 1,5 ay boyunca liste olmadan nasıl beslendiklerini takip ediyorum. Bu sürenin sonunda tekrar vücut analizi yapıyoruz. Kişi beslenme eğitimini tamamladığı için koruma döneminde dahi kas kütlesi artmış, yağ yakmaya devam etmiş oluyor. Diyabet, tansiyon hastalığı tanısı almış danışanım, artık kendi başına kan şekerini veya tansiyonunu kontrol altına alabiliyor; nelerden uzak durması gerektiği, neleri daha sık tüketmesi gerektiğini öğrenmiş oluyor. Yani diyet bittiğinde de bu uygulamaları hayatına adapte etmiş ve sağlıklı bir şekilde hayatına devam etmiş  oluyor.

Diyetle birlikte mutlaka spor da yapılmalı mı?

Bir diyetisyen olarak elbette herkesin günde bir saat sportif aktivite yapmasını çok isterim ancak yaşam tarzında spor olmayan birisini spor yapmaya zorlarsanız, diyet bittiğinde sporu da bırakır. Bu da verdiği kiloyu hızla geri almasına ve vücutta deformasyona neden olur. Ayrıca bazen kişinin fiziksel durumu spor yapmaya uygun olmayabilir, yaptığı spor sakatlanmasına sebep olabilir. Bu nedenle kişi normal hayatında ne kadar spor yapıyorsa, fiziksel durumu spora ne kadar uygunsa, diyet zamanında da o kadar spor yapmalı. Ben, danışanlarımı önce sağlıklı beslenmeye alıştırıyorum, sonra yavaş yavaş spora yönlendiriyorum. Danışanlarım koruma dönemine girdiklerinde  sağlıklı beslenmeyi öğrenmiş ve fiziksel aktiviteyi minimumda da olsa hayatına yerleştirmiş oluyor.

EKMEKSİZ OLMAZ!

Sizce beslenme programlarında yapılan en büyük hatalar nelerdir?

Sağlıklı beslenmeyi öğrenmeden kendi kendinize diyet yaparsanız, kiloyla beraber sağlığınızı da kaybedersiniz. Diyet adı altında tek tip beslenmek, günlerce aynı yemeği yemek, suyun içerisine  limon veya sirke koyarak zayıflayacağını düşünmek, günlerce hiçbir şey tüketmemek doğru yöntemler değil. Diyet dediğimiz şey sağlıklı beslenmedir; sağlıklı beslenmede de çeşitli beslenmek esastır. Sağlıklı beslenmenin yan etkisi, kilo vermek ve kan değerlerinin düzene girmesidir ki bunlar sağlıklı beslenmeye geçildiğinde kendiliğinden olur. Bence yapılan en büyük hatalardan biri de ekmeği hayatımızdan tamamen çıkartmaktır. Ben ‘Ekmeksiz olmaz’ diyorum çünkü karbonhidrat açığı, kişiye tatlı krizi olarak geri döner. Ekmek yerine başka ürün kullanmak da düşük kalori alımına sebep olur ki düşük kalorili beslenen kişiler diyetten sonra normal beslenmeye döndüğünde çok çabuk kilo alır. Sağlıklı diyet için karbonhidrat, protein ve yağ dengesi sağlanmalıdır.

AÇ KALARAK ZAYIFLANMAZ

Pek çok kişi, normal hayatında bir diyetisyenin verdiği beslenme programından daha az yiyor ama kilo veremiyor. Neden?

Danışanlarıma en sık söylediğim cümlelerden biri şudur: Az yemek kilo verdirmez aldırır. Hepimizin günlük olarak alması gereken bir enerji miktarı var. Sürekli bu miktarın altında beslendiğimiz zaman vücut kıtlık psikolojisine girip kendini kilitliyor yani yediklerimizi yakmak yerine yağ olarak depo ediyor. Sağlıklı beslenme hayat tarzımız olduğunda kilo kontrolü sağlanır. Sağlıklı yiyecekler doğru porsiyonlarda, uygun zaman dilimi içerisinde tüketildiğinde metabolizmamızın sağlıklı çalışmasına yardımcı oluyoruz. Beslenme programlarını dayatma değil de tercih olarak benimsediğimiz zaman ise de işler çok daha fazla  kolaylaşıyor.

Tüm diyet programları içerisinde ‘asla uygulamam’ dediğiniz bir diyet var mı?

İki günlük detoks programlarını asla uygulamam çünkü sürdürülebilirliği sıfır bir yöntem. Sonuçları kalıcı olmadığı gibi vücutta deformasyona, karın ve bel bölgesinde de yağlanmaya sebep oluyor. Detoks, vücudun toksinlerinden arınması demek. Biz, detoksu 2 gün değil ömür boyu yapmayı hedefliyoruz. Sağlıklı beslenen bir kişi kendisini zaten detoks programına almış oluyor ama detoks dediğimiz şey bir şeyleri karıştırıp içmek değil, sağlıklı beslenerek vücuttaki toksinleri uzaklaştırmaktır. Detoks programı için bol su, lif ve posadan zengin, antioksidanı yüksek besinler tercih edilebilir.

Pandemide çocuk danışanlarınızın sayısında artış oldu mu?

Evet, maalesef oldu. Öncelikle şunu hemen belirteyim; çocuğu kırmamak, beslenmeyi bir sorun haline getirmemek çok önemli. Sağlıklı beslenme alışkanlığı, çocuk doğduğu günden itibaren aileyle, sonrasında da bulunduğu ortamla alakalı. Okul çağına kadar anne-baba beslenmeyi çok iyi yönetebilir. Çocuk, 6 yaşına kadar anne ve babası ne verirse, onun tadını bilir; tadını bilmediği şeyi de istemez. Bu yaştan sonra da sosyal ortamlarda çocuğun istediği şeyleri yemesine izin verilmelidir. Keşke okul çağında da çocuklara diyetisyenler tarafından beslenme programı verilse ve küçük yaşta bilinçlenseler. Şu anda çocuklarda obezite çok fazla ve bu durum bir takım hastalıkların erken yaşta ortaya çıkmasına sebep oluyor.

ÇOCUKLARA BASKI YAPILMAMALI

Beslenme programına uyum noktasında çocuklarla çalışmak daha mı zor?

Onları çok sevdiğim için zorluk çekmiyorum. Çocuklara diyetisyene gelir gelmez ‘bu diyeti kesin yapacaksın’ denmesini doğru bulmuyorum. Çocuğu korkutmamak, tepki geliştirmesine ortam sağlamamak lazım.

Kendi doğum gününde pasta yedirmeyerek çocuğu sağlıklı beslemiş olmazsınız ama eve her gün keyfi olarak pasta, çikolata, cips almayarak; çocuğu sağlıklı atıştırmalıklara yönelterek iyi bir adım atmış olursunuz. Ailenin, evde çocuğa örnek olması lazım, sosyal ortamında ise çocuğu küstürmeden yemesine izin verilebilir. Bir çocuk için ‘asla yiyemez’ diye bir şey olmamalı. Yiyecekleri sağlıklı ve sağlıksız olarak ayırıp, sağlıksızları daha az tüketmeye yönlendirilmeli. Kilo verme sürecinde de çocuğun anlaşabileceği bir diyetisyene gitmesi çok önemli çünkü baskıcı bir tutum çocuklarda beslenme travmasına neden oluyor.

İLETİŞİM

Adres: Yavuz Sultan Selim Mah. Mevlana Cad. No: 234-1 Körfez/Kocaeli

Tel: 0535 089 08 54

Web: www.uzmandiyetisyenecemsahin.com

Instagram: @diyetisyenecemsahin

 

 

NASIL ARANDI: #ecemsahin #uzmandiyetisyen #körfez #sağlıklıbeslenme #sağlık #beslenmealışkanlıkları #diyet #detox #açlık #aralıklıoruç #yaşam #spor #çocuk #otizm #bariatri

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.