RÖPORTAJ: ZEYNEP AKAR FOTOĞRAFLAR: İSMAİL HAKKI TİMUÇİN
Uzman psikolog Begüm Seçil Kandemir, çevresinde mesleğine duyduğu tutku ve alanında yaptığı başarılı çalışmalarla tanınan bir isim. Uzun süre İstanbul ve İzmit’te çeşitli kurumlarda görev yaptıktan sonra kendi kliniğini kuran Begüm Hanım, artık danışanlarıyla Ren Psikoloji çatısı altında buluşuyor. Aldığı sayısız eğitimle aile danışmanlığı ve EMDR alanında da uzmanlaşan başarılı psikolog, özellikle travmalar konusunda yüz güldüren sonuçlara imza atıyor. Eğitimi ve mesleğine olan bağlılığıyla bugüne dek sayısız insanın yaşamına dokunan psikolog Begüm Seçil Kandemir ile Ren Psikoloji’de buluştuk, keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. İlgiyle okuyacağınızdan eminiz…
Begüm Hanım, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1987, İzmit doğumluyum. Maltepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunuyum. Üniversitedeki ikinci yılımda Erasmus programıyla Varşova’ya gittim, Warsaw School of Social Psychology üniversitesinde alanımla ilgili eğitim aldım. Türkiye’ye dönüp okulumu bitirdikten sonra o zamanki adı Memorial Central olan NP İstanbul Beyin Hastanesi’nde, İzmit Neşe Erberk Anaokulu’nda, Acıbadem Huzurevi’nde, Metin Sabancı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde stajlarımı yaptım, ardından İstanbul’da hizmet veren bir rehabilitasyon merkezinde işe başladım.
İzmit’e geri dönüşünüz nasıl oldu?
İzmit’e eşim Uğur Kandemir’in işi gereği geldik. Burada 2 kızımız oldu, hem çalıştım hem çocuklarımı büyüttüm hem de İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji yüksek lisansına ve aile danışmanlığı eğitimine başladım. Tabii aynı zamanda alanımla ilgili farklı eğitimler almaya da devam ettim. Kısa bir süre önce Ren Psikoloji’yi kurdum, artık mesleğime kendi merkezimde devam ediyorum.
Ağırlıklı olarak hangi alanda çalışıyorsunuz?
Uzmanlık alanım uygulamalı psikoloji. Ağırlıklı olarak travma terapistliği yapıyorum. Sadece yetişkinlerle değil çocuk ve ergen travmalarıyla da ilgileniyorum. EMDR alanında eğitim almaya hala devam ediyorum. Aynı zamanda aile terapistiyim.
KALPLER KIRILIYORSA...
Begüm Hanım, Türkiye’de son yıllarda aile terapistlerine duyulan ihtiyaç arttı mı?
Evet, özellikle pandemi şartları, ekonomik sıkıntılar, sosyal medyanın yanlış kullanımı gibi sebeplerden dolayı çok arttı. Çiftler, sıkıntılı ve zor olan döngülerinden kurtulabilmek için tüm sistemde meydana gelebilecek bir değişime ihtiyaç duyuyorlar.
Çiftler size ilişkilerinde ne gibi sorunlar yaşadıklarında başvuruyor?
Genel olarak ‘Birbirimize karşı olan sabrımızı kaybettik’ diyerek kapımızı çalıyorlar. Ufak atışmalar evliliğin tuzu biberidir ancak kalpler kırılmaya, eşler arasındaki problemler çocuklara yansımaya, ilişkideki sorunlar günlük yaşamımızı, uykularımızı, iş hayatımızı etkilemeye başladığında orada bir sıkıntı var demektir.
Peki, evliliklerinde sorun yaşamamak için kişilerin alabileceği önlemler var mı?
Herkesin kafasında kurduğu bir evlilik prototipi, belli beklentileri var. Çiftlerin çoğu evlenmeden önce ideal eşlerini bulduğunu düşünüyor ancak evlendikten sonra eşini kafasındaki profile göre şekillendirmeye çalışıyor. Evliliğin ilk heyecanı geçtikten sonra da ‘Ben nasıl bu insanla evlendim?’ diyebiliyor. Aslında karşımızdaki kişi hep aynıydı, sadece biz onu öyle görmek istemedik. Eş seçiminde biraz daha gerçekçi olmakta fayda var. Evlilik sürecine girildiğinde bir tarafın aklında hala soru işaretleri, kaygıları varsa aile terapistine danışmak yararlı olabilir. Örneğin, erkeklerde sıklıkla evlilik korkusuna rastlıyoruz. Bunun kökenini bulduğumuzda, korkuyu da ortadan kaldırabiliyoruz. Çiftler, evlilik arifesinde bireysel ya da eşli olarak aile danışmanlarından destek alabilir.
Evlendikten sonra yaşanan problemlerde seanslar eşli mi gerçekleşiyor?
İlk görüşmeyi mutlaka eşli gerçekleştiriyoruz ancak ilerleyen dönemde eşlerden birinde kaygı, depresyon ya da bir travma olduğunu tespit edersek, bireysel terapiyle de devam edebiliyoruz.
ERGENLERLE ÇALIŞMAYI SEVİYORUM
Begüm Hanım, en çok hangi yaş grubuyla çalışmaktan keyif alıyorsunuz?
En çok çalışmayı sevdiğim yaş grubu, ergenler. Üniversite dönemimde 7 coğrafi bölgede ergenlerin duygu durumlarını araştıran bir tez çalışması yapmıştım. Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde yaşayan gençlerin ergenlik döneminde yaşadığı farklılıkları araştırdım.
Son zamanlarda sık sık ‘Bizim zamanımızda ergenlik sorunu mu vardı?’ cümlesini duyuyoruz. Gerçekten bizim zamanımızda ergenlik sorunu yok muydu?
Aslında değişen hiçbir şey yok. O zaman da ergenlik döneminde hormonal dengesizlikler ve kimlik arayışı vardı ama yaşam şartları farklıydı. 60’larda, 70’lerde, 80’lerde açlık, ekonomik sorunlar, siyasi koşullar gibi çok daha önemli durumlar vardı. Gençler, bu gibi sorunlarla mücadele ederken kimlik arayışını sağlıklı olarak gerçekleştiremiyor, olanı kabul etmek zorunda kalıyordu. Aslında ergenlerin yaşadığı hormonal değişimler ve kimlik arayışları sağlıklı birey olma yolunda çok normal ve atlanmaması gereken adımlardır. Bu nedenle çocuklarımıza, ‘Biz hiç anne-babamıza şımarmadık’ dememeliyiz. Bu dönemde çocuklarımıza mümkün olduğunca destek olmalıyız.
ANLAYIŞI HAK EDİYORLAR
Nasıl destek olabiliriz?
Öncelikle çocuğun yaşadığı bu gelişimsel sürecin normal olduğunu kabul etmeliyiz. Değişen davranışlarının yaşadığı hormonal değişiklikler ve kimlik arayışından kaynaklandığını bilmeli, ona hak ettiği anlayışı göstermeliyiz. Ebeveynlerin doğru davranışlar göstermesi çok önemli. Çocuğun yaşadığı sıkıntıları ‘şımarıklık’ olarak değerlendirip görmezden gelmek ya da ergenliği fazla yücelterek gereğinden fazla toleranslı davranmak sorunların artmasına hatta travmalara neden olabilir. Aslında çocuklarımıza küçük yaşlarından itibaren doğru davranmamız, onun ergenlik dönemini sağlıklı atlatmasına yardımcı olur. Erken yaşlardan itibaren evdeki doğru sınırları belirlemek, ergene hem kendisini güvende hissettirir hem de neleri zorlamaması gerektiğini gösterir. Çocuğumuzun nasıl bir birey olmasını arzu ediyorsak, ona her yaşında o şekilde davranmalı ve iyi birer rol model olabilmeliyiz.
Ergenlik dönemini sancılı geçiren aileler, bir danışmana başvurmadan önce evde neler yapabilir?
Ergenlik sorunları ebeveynleri gerçekten çok zorluyor ve bazen anı kurtarmak için konunun üzerini kapatma hatasına düşebiliyorlar. İşe çocuklarını anlamaya çalışarak başlayabilirler. Onun hangi ruh hali içinde olduğunu anlayıp doğru geri bildirimler verdiğimizde aslında süreci başlatmış oluyoruz. Örneğin, akranları tarafından dışlanmış bir çocuk eve çalkalanmış bir kola şişesi gibi gelir. Kapağını açarsınız ve fışkırmaya başlar. Buna benzer durumlarda sert çıkışlar yerine ‘Okulda seni üzecek bir şey mi yaşadın?’ diyerek iletişim kurmaya çalışabiliriz. Çocuğumuzun cevabına karşılık, ‘Bu seni kızdırmış olmalı’ dediğinizde, karşı taraf anlaşıldığını hissederek rahatlamaya başlar.
TRAVMATİK ANILAR YENİDEN İŞLENİYOR
Begüm Hanım, EMDR terapisi üzerine başarılı çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Biraz bahseder misiniz?
EMDR, ‘göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme’ olarak tanımlayabileceğimiz güçlü bir psikoterapi yaklaşımı. Bugüne kadar her yaştan milyonlarca kişinin farklı tiplerde psikolojik rahatsızlıklarının başarıyla tedavi edilmesini sağlamış etkili bir yöntem. EMDR terapisi, beynin yaşadığı olumsuz bir olayı hazmetmesini ve tekrar işlemlemesini sağlayan bir sistem.
Nasıl?
EMDR, Francine Shapiro tarafından geliştirilmiştir. 8 aşamadan oluşur ve geçmişi, aynı zamanda şimdiki zamanı ve geleceği hedefleyen bir protokol izlenir. EMDR çok güçlü ve fizyolojik bir psikoterapi ekolüdür. AIP dediğimiz Adaptif Bilgi İşleme Modeli’ne göre çalışır. Bu modele göre travmatik bir deneyim yaşadığınızda bu anı, gerçekleştiği zamandaki hali ile nöral ağlarda kilitli kalır. Unuttuğunuzu, üstesinden geldiğinizi sandığınız bu anı aslında hala derinlerde gömülü bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Dolayısıyla günümüzdeki herhangi bir ses, koku vb. bu anıyı tetikleyebilir. EMDR tam da bu anda devreye girer. Bu rahatsız edici anıyı ve bu anı ile ilişkili diğer anıları Çift Yönlü Uyarım ile duyarsızlaştırır ve beynin yeniden işlemesini sağlar. Böylece geçmişteki anının olumsuz etkileri yok olur, bugünündeki bize gelmesine sebep olan semptomlar ortadan kalkar. Geçmişin olumsuz, yıkıcı izleri silindiği için kişi artık gelecekte karşısına çıkabilecek herhangi bir olumsuz yaşam olayıyla başa çıkabilir.
ÇOCUKLARA DA UYGULANIYOR
Terapi nasıl uygulanıyor?
Bir örnekle anlatmam gerekirse; büyük bir gruba sunum yapması gereken bir yöneticiyi düşünelim. Her seferinde büyük bir kaygı yaşıyor. Elleri ve sesi titriyor, bayılacakmış gibi hissediyor hatta bu görev kendisinin olmasına rağmen kaçınma davranışı göstererek görevi bir başkasına veriyor ya da sürekli erteliyor. Böyle bir durumda öncelikle danışanın kendisiyle alakalı olumsuz inancını buluyoruz. ‘Rezil biriyim’ ya da ‘Başarısızım’ gibi… Sonra daha önce kendisini bu şekilde hissettiği anıları buluyoruz. Bu danışan ilkokul zamanında, sınıfta bir paragrafı okurken dili sürçmüş ve bütün sınıf onunla dalga geçmiş. Kendisini rezil olmuş ve önemsiz hissetmiş. Bunun gibi kök anılarla duyarsızlaştırma işlemine geçiyoruz. Bu işlem sırasında ise duyu organları yoluyla travma esnasında deaktive olan sol hemisfere uyarı gönderiyoruz. İstatistiki olarak en çok işe yarayan ise göz uyarımı. Danışan anıyı anlatırken biz de gerekli yerlerde ellerimizi ya da EMDR cihazlarını gözleriyle soldan sağa, sağdan sola takip etmesini sağlıyoruz. Bu işlemlerden sonra danışanda şu düşünceler oluşmaya başlıyor: ‘Bir dakika ya! Bir hafta sonra da sınıfta bir sunum yapmıştım. Herkes beni alkışlamıştı. Aslında başarabilirim.’
EMDR TERAPİSİNİ KİMLER UYGULAYABİLİR?
Bu terapi çocuklarda nasıl uygulanıyor?
Yine 8 aşamalı gelişimsel protokol kullanılıyor. Sadece burada konuşarak değil de travmatik anıyı, çocuğa resmettirerek ya da kumları kullanarak canlandırıyoruz. Bazı aşamalarda ise aileleri de seansın içine alıyoruz. EMDR, çocuklarda ve ergenlerde çok kısa sürede etkisini gördüğümüz bir yöntem.
Bu terapiyi her psikolog uygulayabilir mi?
EMDR terapisti olmak için çok aşamalı, yoğun bir eğitim alınması gerekiyor. Bu eğitim mutlaka akreditasyonu olan derneklerden alınmalı. Ülkemizde şu an bu eğitimi Davranış Bilimleri Enstitüsü, Emre Konuk hocamız ve Ay Enstitü, Asena Yurtsever hocamız açabilecek yetkinliğe sahip. Tabii ki çeşitli yerlerden 2-3 günlük eğitimlerle de bu sertifikalar alınabilir ancak uygulama kısmında çok eksik kalınır. İhtiyaç duyulduğunda https://www.emdr-tr.org/category/uyelerimiz/emdr-ii-duzey/ergen-ve-yetiskin/ linkinden akreditesi olan eğitmenler ve eğitim almış terapistler il ve ilçe bazlı görülebilir.
Yenişehir Mah. Konak Sok. No:9 Daire: 4 İzmit/KOCAELİ
Tel: 0544.115 20 41
Instagram: @renpsikoloji
NASIL ARANDI: #kocaeli # kocaelilife # kocaelinindergisi # kocaelidergisi # dergilik # psikolog # renpsikoloji # psikolog # psikiyatri