Kişinin kazanımlarını; bilgi, beceri ve yeteneklerini ölçmek ve değerlendirmek amacıyla yapılan ölçütlendirme sistemine, sınav diyoruz. İnsanlar, dünyanın birçok yerinde ve her yaş grubunda farklı amaçlar için sınav sistemiyle karşılaşır. Bizim ülkemizde de böyle bir sistem var ve maalesef “Neden sınavlar var?” diye sorgulamak yerine, öncelikle bu durumu kabul etmemiz gerekiyor.
Sınav kaygısı, günümüzde kaçınılması gereken eğer olursa da sorunmuş gibi düşünülen bir durum haline geldi. Kaygılanmaktan korkar olduk. Oysa ki sınav stresi veya kaygısı, yaşadığımız diğer tüm duygular gibi normal bir duygu. Öğrencinin sınav kaygısını hangi oranda yaşadığı ve performansına etkisi değerlendirilmeli, durumdan korkulup korkulmaması gerektiği buna göre ele alınmalıdır.
İnsanlar yaşamlarının belirli dönemlerinde kaygı ve stresle yüz yüze gelir. Sorun, kaygı düzeyinin yüksek olmasının bireydeki olumsuz uyaranları harekete geçiyor olmasıdır. Bu yüzden kaygının aşırı düzeyde olması, yarar değil zarar verir. ‘Biraz kaygı’ duymak, uyum sağlayıcıdır. Genellikle gençler için ‘sınav’ terimi korku ve kaygıyı çağrıştırır. Kötü not alacağından endişelenmek yani ‘biraz kaygı duymak’, gençleri ders çalışmak için motive eder; öğrenci üzerinde harekete geçirici bir etkisi olur. Bununla beraber, kaygı düzeyinin yüksek olduğu durumlarda; kişiler kaygı duyarak, sınav sırasında yaşanabilecek olumsuz problemleri, o problemler henüz gerçekleşmeden hatta hiç gerçekleşmeyecekken düşünmeye başlar.
İş böyle olunca, motive edici kaygı düzeyinden bir anda ketleyici ve işlevselliği bozucu kaygı düzeyine geçilebilir. Bu olumsuz düşünceler devam edip kişiyi kontrol altına almaya başladığı noktada, fiziksel ve ruhsal zorlanmalar başlar; yetersizlik duygusu veya başarısızlığa dair inançlar gelişir; öğrencinin çalışma motivasyonu düşer. Sonuç olarak; az miktarda kaygı motive edici olurken, fazlası gençleri tamamen işlevsiz hale getirebilir.
Eğer genç sürekli kaygılı hissediyor, sınavla ilgili gerçek dışı, olumsuz senaryolar üretiyor ve devamlı bunları düşünüyorsa; sanki sınava girmiş ve sonuçları olumsuz olmuş gibi başarısız olacağından korkuyorsa; bu düşünceler ders çalışmasını, odaklanmasını etkiliyorsa mutlaka dikkate alınmalıdır. Ayrıca eşlik eden mide bulantısı, nefes alamama, karın ağrısı, çarpıntı, baş ağrısı ve benzeri birden fazla fiziksel belirti de varsa gerçek bir sınav kaygısından bahsedebiliriz.
Bu yıl yapılacak sınavlar özelinde, sınav kaygısını ele alırken pandemi sürecini görmezden gelemeyiz. Pandemi sürecinde yaşama uyum sağlamak büyükler için bile ayrı bir sınavken, gençler ek olarak birçok sorunla baş etmeye çalışıyor.
Okulların bir açılıp bir kapanması, ulaşım sorunları, vakaların artması, sürekli maske takmak, belirsizlik gibi birçok sebep, gençlerin stresini daha da artırıyor. Endişelerini kontrol etmekte zorlanıyorlar… Bütün bunlara ek olarak bir de ebeveyn tutumlarındaki hatalar, gençlerin sınav kaygısını iyice artırıyor. Peki, sınava hazırlanan gençlere nasıl yaklaşmalıyız?
• Felaket tahminlerinden kaçınalım. “Bu şekilde çalışırsan kazanamazsın, az soru çözersen başarısız olursun” gibi ifadeler, motivasyonu kırılmış gençleri daha da strese sokar.
• “En az şu kadar net yapmalısın, mutlaka Türkçe tam olmalı” gibi zorunluluk ifadeleri sadece baskı hissettirir, bundan kaçınalım.
• “Yata yata sınav kazanılmaz, bu kafayla gidersen kazanamazsın, bu gidişle sen asla kazanamazsın” gibi cümlelerden ve negatif motivasyondan kaçınalım. Kullandığımız dil, karşı tarafta yaralayıcı bir iz bırakabilir.
• Kıyaslamalardan kaçınalım. Her çocuğu kendi beceri ve yetenekleri çerçevesinde değerlendirmek uygun olacaktır.
• Abartılı fedakarlıklar yapmak, çocuk üzerinde ayrı bir stres yaratır. Bunu ima eden, “Senin için eve tıkılıp kaldık, senin için emekli oldum” gibi ifadelerden kaçınmak gerekir.
• Sınavı, çocuğumuzdan daha fazla sahiplenmekten ve ondan daha kaygılı hissetmekten kaçınalım. Zaten kaygısı olan ve bununla baş etmekte zorlanan bir gencin ihtiyacı, rahatlayabileceği ve sakinleyebileceği bir ebeveyn kucağıdır. Eğer biz de kaygılı olursak, çocuk nerede rahatlayacak?
• Gencin sınavla ilgili kaygısını küçümsemekten kaçınalım. Kendi kendisine baş etmesi veya vereceğimiz öğütlerle kaygısını yenebileceği beklentisine girmeyelim.
• Ulaşabileceğimiz bir uzmandan yardım almaktan kaçınmayalım, kaygı tedavi edilebilir ve doğru müdahale edilirse önlenebilir bir sorundur.
NASIL ARANDI: #figen karaceylan çakmakcı # doktor # uzman # psikiyatrist # çocuk # okul # ödev # kriz # aile # anne # baba # ergen # kocaeli