Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı.
Herkesin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun!
Zorluklarla geçen üç yılın ardından, Türklerin refahı.
Sayılı mermi, sayılı top, sayılı tüfek ile kazanılmış bir savaş…
Aç susuz geçen günler…
Ne sayılı erzak, ne de düşmanın top-tüfek üstünlüğü onlara umutlarını yitirtti.
Çünkü onların kalbinden geçen tek bir şey vardı, “Savaşı kazanacağız!”
Onları bütün Türkiye hatta bütün dünya tanıyor.
Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve Türk’ün askeri.
Başarılı bir komutan olan Kâzım Karabekir, Kurtuluş Savaşı’nda Doğu cephesi komutanıydı. Başarılı bir komutan olmasının yanında sanatla da ilgileniyordu.
Keman ve piyano çalıyor, besteler yapıyordu. Kâzım Karabekir’in kendisi gibi sanatla ilgilenen bir torunu var; Kazım Metehan Ayasbeyoğlu.
Siz zaten Kazım Metehan Ayasbeyoğlu’nu tanıyorsunuz ancak kim olduğunu kısaca anlatmam gerekirse:
Kazım Metehan Ayasbeyoğlu’nu daha yakından tanımak için röportajı okuyunuz efendim…
Ben Metehan. 11.10.1996 doğumluyum. New York Devlet Üniversitesi New Paltz Konservatuvarı Müzikal Tiyatro Bölümü ve tiyatro-oyunculuk çift konsantrasyonu mezunuyum. Amerika’da bulunan, Amerikan Tiyatro Birliği üyesiyim. New York’ta yaşadığım süre boyunca birçok tiyatro oyununda ve birçok müzikal tiyatroda oynadım. Bunun haricinde de Broadway Comedy Club’da sahne aldım. Amerika’da bulunduğum süre boyunca Geraldine Hughes, Ted Brunetti, Anika Larsen gibi Broadway’in ve Hollywood’un önemli isimleriyle çalışma şansım oldu. Yakın zamanda Türkiye’ye döndüm. İlginç bir bilgi; Kâzım KARABEKİR Paşa’nın torunuyum.
Müzikal tiyatroyu hep çok sevdim. Ben aslında çift konsantrasyon bitirdim. İlk olarak yalnızca klasik oyunculuk okumaktayım. Müzikal biraz da 1. sınıfta hocalarımın tavsiyesi ile oldu. Şu anda düşününce de iyi ki oldu!
Bu biraz da sizin ne aradığınıza ve neye ihtiyaç duyduğunuza bağlı. Şahsi görüşüm; bir web sitesi ya da gazete, ‘İyi’ dedi diye bir okul seçmeyin. Öğretmenlere bakın, öğrenci ile aralarındaki ilişkilere bakın. Sektörle ilgili ders verip vermediklerine bakın. Mesela benim okulumda, mezun olmadan önce oyunculuk sektörü dersi alıyor ve cast yönetmenleri ile tanışıyorduk. Bunun en iyi yolu; derslere girin, oturun, fakülte ile tanışın, öğrencilerle sohbet edin.
Okul bitti. 1 ay sonra Amerikan Tiyatro Birliği Springboard programındaydım. Orada New York’ta, Broadway piyasasının en tepesiyle hem tanışma hem çalışma şansım oldu. Ve yaklaşık olarak 10 tane Broadway oyunu izledim ve oyuncularıyla tanıştım. Ardından profesyonel seçimlerim ve ülkeme faydalı olmak için Türkiye’ye döndüm. Acun Medya’da çalışmaya başladım. Sonra Demet Evgar’ın desteğiyle Tiyatro Pangar ailesine katıldım. Pangar bünyesinde, ‘Kediler Bataklığı’ oyununda oynadım. Hatta yapım atölyesinde müzikal tiyatro dersi verdim. Ayrıca arkadaşım Fevzi Çankaya’nın önderliğinde amatörlerden oluşan birçok sesli koro kurduk ve konserler verdik. Yani yoğun bir yıl geçti diyebilirim.
Ben zaten okulda çift dal bitirdim. Hem oyunculuk hem de klasik tiyatro. Okulda olduğum sürece birçok antik Yunan oyununda Shakespeare oyununda ve Amerikan klasik oyunlarında oynadım. Ben, müzikal ve oyunculuğu ayırmıyorum. İkisini de yapmayı çok isterim.
Ben, günü ve anı yaşayan biriyim. Ana tema olarak bakarsak, müzikal tiyatro ve oyunculuk kültürüne elimden geldiği kadar destek olmak. Hem kendi kariyerim anlamında hem de yeni insanlar yetiştirmek anlamı ile ülkeme katkıda bulunmak istiyorum. Bunların haricinde tabi her oyuncu gibi ben de bir film yapmak istiyorum.
Sistem ve kalifiye gerçekten bir problem. Çünkü bu eğitim yılında ilk kez müzikal tiyatro akademik bir bölüm olarak açılıyor. Müzikal, koskocaman bir kültür. Kendi içerisinde dönemleri, stilleri, türleri var. Yani sadece şarkı söylemek, oynamak ya da dans etmek kişiyi müzikal tiyatro oyuncusu yapmaz. Bu kültüre hâkim olmak, çok okumak, çok çalışmak çok önemli. Değişik şarkı söyleme stillerine hakimiyet ve hangi müzikal parçasının hangi teknikle söylenmesini bilmek çok önemli. Formal olarak bu eğitim, okul bazında, yeni yeni İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı bünyesi ile başlamakta.
Bol bol okuyun, Broadway izleyin. Müzikal oyuncusunun sadece müzikal oynaması değil, çok iyi bir izleyici olması gerekir. ‘O sene Broadway’de ne çıkıyor?’, ‘Ünlü Broadway oyuncuları kimdir?’, ‘Yeni türler geliyor mu?’ vb. soruların zorunluluktan çok, bir keyif olması gerekiyor.
Tabii ki çok önemlidir. Spor, hem sağlık için çok önemlidir hem de bence sahne üzerindeki herhangi bir meslek için hayati derecede önemlidir. Özellikle de oyunculuk. Şöyle ki; bir oyuncunun hakimiyetinin, nefes kontrolünün ve kardiyo kondisyonu olması lazım. Bunun da en iyi yolu spor yapmak, özellikle de koşu yapmaktır.
Ben küçüklükten beri tiyatro yapıyorum ama Stand Up’a sonradan başladım. Bu sebepten de Stand Up beni biraz zorladı açıkçası. Hatta ilk Stand Uplarım tür olarak tek kişilik oyunlara daha benzer durumdaydı. Ancak iki tane Stand Up Show’dan sonra Stand Up türünü algılamaya başladım.
Amerika çok daha sistemli, disiplinli ve yarışmacı. Öyle ki oyunculuk, bir sanat dalı haricinde, bir business olarak görülüyor ve oyuncunun her zaman hazır, yeteneklerinin üst seviyesinde olmalıdır. Bir de New York’da bütün dünya var. Yani çok büyük bir havuzun içinde var olmak zorundasınız. Bu da çok sağlam bir disiplini ve yarış bilincini hayatımıza getiriyor. Ama Türkiye’de tiyatro yaparken duyduğum ekip bilinci ve arkadaşlık kesinlikle orada yok. Mesela Amerika’da herkes işini yapar, çıkar. Kumpanya abiliği/ablalığı mantığını ben Türkiye’de öğrendim. İyi ki de öğrenmişim.
Estağfirullah, çok teşekkür ederim. Dedem, çok büyük bir komutanın, bir paşanın çocuğuydu. Paşa çocuğu ama o bunu seçmemiş. Mehmet Emin Paşa’nın oğlu olmak yerine Kâzım KARABEKİR Paşa olmuş. Ben de aynı şekilde Kâzım Metehan AYASBEYOĞLU olmaya çalışıyorum. Dedemi de saygı ve minnet ile anıyorum.
Tabii ki çok isterim ama bunun için kendi craftımda daha ileri olduğum, daha hazır olduğum bir dönemi beklemek. Dedeme vereceğim bu hediyeyi, yapabileceğim en üst performans ile yapıp o hakkı vermek isterim.
Dedem, sadece iki marş ile değil, koruması altına aldığı 4000 erkek 2000 kız ile orkestra kurmuş, müzikaller, oyunlar yazmıştır. Evet, ben de sanat ile iç içe büyüdüm. Şu günlerde bile moralim bozuk olduğunda aklıma hep o zor günlerde dedemin neler başardığı gelir.
Ben çok teşekkür ediyorum. Herkesin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyorum.
NASIL ARANDI: #kazım metehan ayasbeyoğlu # oyuncu # tiyatro # müzikal # abd # new york # sanat # kültür # kazım karabekir # 30 ağustos # zafer bayramı # kocaeli life # röportaj # bilge çolak