Bedenimizin tüm yükünü taşıyan, vücudumuzun yerçekimine karşı dik kalmasını sağlayan omurgamıza, yeteri kadar özen gösteriyor muyuz? Peki, omurga sağlığımızı tehdit eden en önemli faktörün, hareketsizlik olduğunu biliyor muyuz? Herkesin yaşamı boyunca bir kez bel ağrısından şikayet ettiği, bilimsel bir gerçek. Bu ağrıya bazen ağır bir yükü kaldırmak, kimi zaman basit bir öne eğilme hareketi sebep olabiliyor. Omurga sağlığımızı etkileyen sebepler ve bu konuda alınabilecek önlemler hakkındaki bilgileri Medical Park Gebze Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Rüştü Çaylı’dan aldık.
Omurgamızın, beynimizin bir uzantısı olan omuriliği korumak dışındaki en önemli fonksiyonu, vücudumuzu desteklemek ve belirli hareketleri yapmamızı sağlamaktır. Omurga, fonksiyonları ve yapıları birbirinden farklı olan 3 bölümden oluşur: Servikal (boyun), torakal (sırt) ve lomber (bel). Torakal omurgamız, göğüs kafesinin arka kısmını oluşturduğu ve ön tarafa doğru göğüs kafesini oluşturan kemiklerle birleştiği için en az hareketli ve en korunaklı bölgedir. Boyun ve bel bölgesinde ise omurgamızı destekleyen kemik yapılar yoktur; bu bölgeleri destekleyen en önemli yapılar kaslarımızdır. Boyun omurgamız, kafamızın yükünü taşımak dışında başımızı sağa-sola çevirmek, öne-arkaya eğmek gibi hareketlerimizi sağlar. Bel omurgamız ise tüm gövdemizin ağırlığını taşır ve gövdemizin öne, arkaya, her iki yana hareketlerini sağlar.
Omurgamız anne karnındaki oluşum sürecinde ve doğumdan sonra ‘C’ şeklinde bir eğime sahiptir. Bebek başını dik tutmaya başladığında boyun eğimi tersine döner, ‘servikal lordoz’ gelişir. Çocuk oturmaya ve sonrasında yürümeye başladıkça da bel kısmındaki eğim tersine döner ve ‘lomber lordoz’ gelişir. Bu oluşan eğimlerin amacı, omurgamızı dik tutabilmek yani yerçekimine karşı direnebilmektir. Omurların ve disklerin yapısı tek tek değişerek, eğimlerin oluşum sürecine katkı sağlar. Ancak ayakta dik durabilmemiz için eğimlerin devamlılığının sağlanmasında, omurganın etrafını kuşatan kaslar çok önemlidir. Özellikle sırt ve bel kaslarımızın yer çekime direnerek ayakta duran omurgamıza desteği çok fazladır.
Pek çoğumuz bırakın düzenli spor yapmayı, genellikle çok az hareket ediyoruz. Uzun mesafeler yürümek yerine, neredeyse birkaç sokak ötedeki markete bile arabayla gitmeyi alışkanlık haline getiriyoruz. Az hareket edilen işlerde de omurgaya uygun olmayan hareketleri yapmamız; üstelik duruş bozukluğu olarak niteleyebileceğimiz bu hareketleri alışkanlık haline getirmemiz omurga sağlığımızı bozan durumlardır. Hareketsizlik nedeniyle gevşeyen kaslarımız; masa başı çalışırken neredeyse sürekli öne eğik duran başımıza ve belimize yeteri kadar destek olamıyor. Desteksiz kalan omurgada ve omurgaya hareket yeteneği sağlayan omurların arasındaki disklerde bozulmalar başlıyor. Bu bozulmalar boyun ve bel ağrılarına neden oluyor. Çoğumuzun yaşamı boyunca en az bir kez beli ağrımıştır mutlaka. Yanlış hareketlerin birikimi sonucunda ağrıya bazen çok ağır kaldırma, bazen hafifçe öne doğru eğilme bile yol açabilir. Yıllardır kasların desteğini yitirmiş ve kötü pozisyonlara maruz kalmış bel veya boyunda, aniden gelişen ağrıya neden olan yılların bu birikimidir. Küçük de olsa bardağı taşıran son damladır o hareket.
Bel ve boyun ağrılarımızın, alışkanlık haline getirdiğimiz duruş bozukluklarından ve hareketsizlikten kaynaklandığını biliriz ama ağrılarımız bir süre sonra tıbbi yardımla geçince, genellikle eski alışkanlıklarımıza geri döneriz. Günlük egzersizlerden uzak, hareketsiz bir yaşam ve alışkanlık haline getirdiğimiz duruş bozukluklarına devam ederiz. Sonuç olarak yapısı bozulmuş disklerimiz daha fazla bozulmaya devam eder, bel veya boyun fıtığı oluruz. Bu yüzden omurgamızın sağlığı büyük oranda kendi ellerimizdedir. Omurgamızın bizi taşımak, yerçekimine karşı bizi ayakta dik tutabilmek için harcadığı çabaya destek olmak günlük yaşamımızda çok zamanımızı almaz. Hem genel sağlığımız hem de omurga sağlığı için günlük olarak yapacağımız hızlı tempo yürüyüşler bile yeterli olabilir. Biraz çaba harcayarak bel ve boyun pozisyonumuza dikkat etmek, günlük olarak atıl durumda olan kaslarımızı biraz olsun çalıştırmak bize sağlıklı bir omurganın yolunu açacaktır.
Sağlıklı omurga için bir diğer önemli nokta, vücudumuzun ağırlığıdır. Özellikle bel omurgamızın gövdemizin ağırlığını taşıdığını, kalça eklemleri aracılığıyla bacaklara aktardığını biliyoruz. Gövde yükü arttıkça, bel omurgasına binen yük artacak ve disk yastıklarının bozulma sürecini hızlandıracaktır. Kilo almamızın en önemli nedenlerinden birisi hareketsiz yaşamımızdır. Daha hareketli bir yaşam alışkanlığı, görüldüğü gibi her yönüyle omurga sağlığımıza iyi gelecek ve ağrısız, konforlu bir yaşam sağlayacaktır.
NASIL ARANDI: #spor # sağlık # hareketli yaşam # medical park gebze hastanesi # medical park # süleyman rüştü çaylı # doktor # uzman