Röportaj: Serpil Çolak TÜRKOĞLU Fotoğraflar: İsmail Hakkı TİMUÇİN
Eda Altiti: 2011 yılında 5 ortak olarak çıktığımız bu yolda zaman içinde ortaklık yapımız değişse de kadromuzu yeni hekimlerimizle yeniden oluşturduk. İşletme müdürü olarak ben, Dr. Dt. Emin Altiti ve Dr. Başar Turgut’tan oluşan kurucu kadromuza 2015 yılında Dt. Betül Koç’un, 2019 yılında ise Uzm. Dt. Özge Keleş ve Uzm. Dt. Ayşenur Tanıdır’ın ortak olmasıyla daha da güçlendik. Çağın gereklerine uygun olarak sürekli yatırım yapan bir kliniğiz. Hekimlerimize daha rahat çalışabilecekleri bir ortam sunmak, hastalarımıza da konfor alanı yaratmak için 2018 yılında fiziki olarak kendimizi yeniledik. O gün itibariyle bir merkeze dönüşebilmek için ruhsatlandırma sürecini de başlattık. Nihayetinde 2022 yılı itibariyle ADSM (Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi) ruhsatını aldık. 2019 yılında dijital diş hekimliği sistemini bünyemize kattık. Bu süreci çalışma arkadaşlarımızla birlikte kolektif bir şekilde yürüttük. Şunu biliyoruz ki iyi iş yapabilmek için donanım ve malzeme önemlidir ancak daha da önemlisi işin ehil eller tarafından yapılmasıdır. Mesleğini severek yapan arkadaşlarla birlikte çalışıyoruz. Kısacası donanım iyi, malzeme iyi ve iyi iş çıkaran bir ekibe sahibiz. Yolumuz uzun biliyoruz, bu yolda istikrarlı bir şekilde yürümeye devam ediyoruz.
Dr. Başar Turgut: Bizim güçlü yanlarımızdan biri de hekim kadromuzun sık sık değişmemesi. Hekimlerimiz bu çatı altında mutlu çalıştığı için bizden kopamıyor. Örneğin Meltem Gökdemir, 2012 yılında ekibimize dahil oldu, o günden bu yana bizimle birlikte, keyifle çalışıyor. Hekim değişiminin sık olmamasının bir diğer iyi tarafı da kliniğimize gelen hastalarımıza güven veriyor olması.
Eda Altiti: Başarı, ekip işi bence. Bir kurumun temizlik görevlisinden tutun hekimine kadar çalışanları işini severek yapmıyorsa, mutlu değilse, iyi iş çıkarmaları mümkün değil. Çalışanlar işini sevmiyorsa, mutsuz ise bu hastaya da yansır, kazancınıza da… Zor bir iş yapıyoruz ama keyifli çalışıyoruz. 28 kişilik bir ekibimiz var, aramızda güzel bir sinerji olduğunu söyleyebilirim. Tüm ekibin canla başla çalıştığını görünce yönetici olarak siz de daha iyisini yapmak için çabalıyorsunuz. Hep daha iyisi için uğraşıyorsunuz. Kendi anne babamıza, çocuğumuza yapmadığımız tedaviyi burada yapmıyoruz ya da kendi ağzımıza koymadığımız malzemeyi hastalarımızın ağzına koymuyoruz! Bu çok değerli bir bakış açısı. Ekibimizin de hepsi böyle düşünüyor. Bu da başarıyı beraberinde getiriyor.
Dt. Betül Koç: Bir merkezde olması gereken bütün uygulamalar yapılıyor. Periodontolojiden ortodontiye, estetik diş hekimliğinden endodontiye, çocuk diş hekimliğinden ağız diş ve çene cerrahisine, protetik diş tedavisinden lazerle diş tedavisine kadar tüm uygulamalar merkezimizde mevcut. 10 hekimimiz var, ayrıca anestezi uzmanımız da ekibimize dahil oldu.
Poliklinikten merkeze dönüşürken, sedasyon ve genel anestezi için gerekli şartları oluşturarak ameliyat yapabiliyor hale geldik. Bünyemizde 3 boyutlu görüntüleme cihazımız ve tomografi de var. Bunlara dijital sistem cihazlarını da ekledik. Türkiye’de sayılı klinikte bulunan dijital diş hekimliği sistemini getirerek hem kendi işimizi hem de hastalarımızın hayatını kolaylaştırdık. Bizim yapmaya çalıştığımız şey hem gelişen teknolojiyi takip etmek hem de daha iyi ve kaliteli hizmeti nasıl verebiliriz diye düşünmekti.
Uzm. Dt. Ayşenur Tanıdır: Bazen hastalarımız çene ve yüz bölgesinde ağrı, ağzı kapatırken çıtlama sesleri şikayeti ile gelebiliyor. Yapılan muayene sonrasında hastanın ağrısının ‘diş sıkma’ kaynaklı olduğunu tespit edersek, tedavisi için izlediğimiz yol sırasıyla şu şekilde oluyor: Öncelikle hastanın hayat tarzını düzenleyici tavsiyelerde bulunuyoruz, daha sonra gece plağı kullanmasını öneriyoruz. Diyelim ki bunları yaptı ama stresli bir dönemden geçiyor ve diş sıkma problemi devam ediyor, o zaman yoğunlaşan ağrıların azaltılması için ilaç takviyesinde bulunuyoruz. Eğer sıkma devam ediyorsa ki bazen bu alışkanlığa da dönüşebiliyor, bu alışkanlığı kırmak veya sıkmanın dozajını azaltmak adına en büyük çene kaslarından ikisine botoks uygulaması yapıyoruz. Botoks uygulamasının avantajı şöyle: Diş sıkan hastalar normalin iki-üç katı kuvvetle yemekleri çiğnedikleri için ilerleyen dönemlerde dişlerinde aşınmalar hatta sallanıp dökülmeler meydana gelebiliyor, botoks ile hastanın çiğneme kuvvetinin normale döndürülmesine yardımcı oluyoruz. Tabii her gelen hastaya direkt botoks uygulaması yapmıyoruz, hastanın muayenesi ve problemin kaynağının ne olduğunu doğru bir şekilde tespit etmek çok önemli. Tedavi mutlaka tespit edilen tanıya göre yapılmalıdır.
Uzm. Dt. Ayşenur Tanıdır: Genellikle diş sıkması kaynaklı ağrılar bazı hastalarda çok şiddetli olabiliyor. Ağrıları azaltabilmek adına çene, yüz bölgesine ve vücudumuzun bazı noktalarına akupunktur uygulaması yapıyoruz. Ayrıca çene ve yüz bölgesi ağrılarının tedavisinde ağrı kaynağının sebebine göre hacamat da yapabiliyoruz. Stres, korku ve ağrıyla alakalı problemlerde ise hipnozdan yararlanabiliyoruz.
Uzm. Dt. Ayşenur Tanıdır: Hasta ile iletişim, bir çeşit telkin diyebilirim. Sesiniz, konuşma tonunuz ve davranış şekliniz de bir hipnoz çeşididir. Tabii ki tek seansla olacak bir şey değil. Birkaç seans yapmak gerekiyor. Hipnoza da cevap vermeyen çok korkan hastalar olabiliyor, onları ise sedasyon ve genel anesteziye yönlendiriyoruz.
Uzm. Dt. Özge Keleş: Gülüş tasarımını, hastaya özgü ideal gülüşü elde etmek için diş ve diş etine yönelik işlemler ve estetik dokunuşlar olarak tanımlayabiliriz. Eskiden de bu yönde işlemler yapıyorduk ancak daha çeşitli materyaller hayatımıza girdikten sonra estetik açıdan çok daha fazla yol kat edildi diyebilirim. Gülüş tasarımını hastamızla birlikte yaptığımız değerlendirmeler sonrasında bir noktaya taşıyoruz. Burada dijital sistemin nimetlerinden yararlanıyor, ilk olarak ağız içi tarayıcı ile hastanın dişlerinin ve dişetlerinin görüntüsünü ekrana aktarıyoruz.
Bu görüntü üzerinden hastayla birlikte dişleri şekillendirebiliyor, elde ettiğimiz görseli kullandığımız özel bir malzemeyle somut hale dönüştürebiliyoruz. Hazırladığımız materyali, hastanın dişlerinin üstüne yerleştirerek, işlem bittiğinde nasıl olacağını gösterebiliyoruz. Dijital sistem işimizi önemli ölçüde hızlandırdı. Bu sayede seans sayıları azaldı, işin başlangıcı ve bitişi arasındaki süre kısaldı.
Uzm. Dt. Özge Keleş: Merkezimizdeki lazer cihazıyla diş eti şekillendirmek, rengiyle oynamak ve kalınlıklarını ayarlamak bizim için artık çok kolay. Yarım saatlik bir sürede diş eti asimetrisini düzeltebiliyoruz. İyileşme süreci sonunda hastamız çok daha sağlıklı ve estetik görünümü yenilenmiş bir diş etine sahip oluyor.
Uzm. Dt. Özge Keleş: Şöyle ki diş etlerinde görülen asimetriler dişlerde de görülebiliyor, bunun dışında yapısal mine bozuklukları, küçük boyutlu dişler, kalıcı renk sorunları gibi birçok sebeple hastanın beyaz estetiği bozulmuş olabiliyor. Böyle durumlarda estetik dolgular, laminate veneerler veya porselen kaplamalar gibi tedavi seçenekleri oluşturulabilir. Saydıklarım arasında laminate veneer yani yaprak porselen tedavisi en çok tercih edilen yöntemlerden. Bunu da uygun endikasyona göre dişlerde minimal aşındırma yapılarak ya da hiç aşındırmadan; istenen renk ve boyuta göre üretilmiş ince seramik esaslı porselenlerin dişin dış yüzeyine yapıştırılması olarak kısaca özetleyebiliriz.
Dr. Başar Turgut: Yaş ilerledikçe, dişlerdeki aşınmalardan ya da çay, kahve, sigara kullanımından dolayı dişlerimizin rengi değişiyor. Kliniğimizde diş beyazlatma uygulamaları yaparak dişleri eski görünümüne kavuşturuyoruz. Genellikle 2 bazen 3 seansta dişleri beyazlatıyoruz. Beyazlatma işlemine başlamadan önce diş etlerimize koruyucu bir bariyer koyuyoruz, sonrasında 15 dakikalık seanslar halinde işlemimizi gerçekleştiriyoruz. Diş minesinin altındaki tabakanın rengini açarak dişleri beyazlatıyoruz.
Dr. Başar Turgut: Kişinin alışkanlıklarına bağlı değişebiliyor, ortalama 2- 2.5 sene diyebiliriz. Diş beyazlatma işlemi yaparken diş minesinin üzerinde bulunan ufak delikler genişler. Bu yüzden beyazlatma işleminden sonra 2 hafta boyunca hastalarımızdan çay, kahve ve sigaradan uzak kalmalarını rica ediyoruz. Diş minesinin üzerindeki delikler kapanana kadar uzak durmalılar ki beyazlatma işlemi kalıcı olsun.
Dt. Betül Koç: Çocukların dişlerinde hiçbir sorun olmasa da 2-2.5 yaş itibariyle diş hekimine başvurulması gerekiyor. Diş hekimi çocukları görmeli çünkü çürük riski fazla ise bir an önce koruyucu tedaviye başlamalı. Çocuklar küçük yaşta diş hekimiyle tanışırsa dişlerine daha fazla özen gösterir. En önemlisi de diş hekimlerinin korkulacak kişiler olmadığını görür. Merkezimizde yetişkinlere uyguladığımız her türlü tedaviyi çocuklara da yapabiliyoruz. Burada en önemli nokta çocukla iyi iletişim kurabilmek. Çocuklarda travma oluşturacak, fobiye neden olacak davranışlardan kaçınmak şart. Tedavilerini güven ortamı içinde tamamlamak gerekiyor.
Dr. Dt. Emin Altiti: Dijital sistemin bizim meslek için bir nimet olduğunu söyleyebilirim. Hem hasta hem hekim için inanılmaz konforlu. Dijital sistemin artılarından bahsedecek olursak; eskiden ağız modelini birebir oluşturabilmek için hastanın ağzında belli bir süre durması gereken ölçü silikonları kullanılıyordu. Ölçü alma işlemi hastalara rahatsızlık veriyor, bazı hastalar sırf o malzemeyi ağızlarına alamadığı için tedaviden kaçınıyordu. Dijital sistemle birlikte bu durum ortadan kalktı. Artık ağız içi tarama cihazıyla tüm dişlerin 3 boyutlu görüntüleri elde edilerek, anında ölçü alınabiliyor. Böylelikle hem ölçü alma süresi kısaldığından hekim de hasta da zamandan tasarruf ediyor hem de midesi hassas olan hastalarımızda geleneksel yöntemle oluşan öğürtü refleksi engellenmiş oluyor. Bu sistem hata payına yer vermediği için tedavi edilen dişlerin protezlerinin ağza oturmaması gibi bir durum artık söz konusu değil.
Dr. Dt. Emin Altiti: Dijital sistem, pandemiden sonra daha da önem kazandı. Önceden burada aldığımız ölçü birçok kişiye temas ederek laboratuvara gidiyor, yapım aşamasında pek çok kişinin eli değiyordu. Dijital sistemle birlikte bu aşamalar da ortadan kalkmış oldu. Ölçü neredeyse hiç el değmeden alınıyor, dişler laboratuvardaki makinelerde, özel programlar sayesinde yine el değmeden hazırlanıyor. Bazı vakalarda aynı gün içinde hem kesim yapılıp hem de dişler takılabiliyor.
Dr. Dt. Emin Altiti: Eski yöntemde ölçü alındıktan sonra dişler gelene kadar hastalar açık dişlerle dolaşıyordu. Bu durum ağrı ve sızlama gibi birtakım rahatsızlıkları da beraberinde getiriyordu. Dijital sistemde ölçü alınıp tasarım yapıldıktan sonra 20-25 dakika içinde geçici dişleri takıp, hastamızı evine yolcu edebiliyoruz. Böylelikle hasta nihai dişleri yapılana kadar konforlu bir süreç geçirmiş oluyor. Tasarımı hastayla birlikte yaptığımız için hastanın yapılan dişleri beğenmeme durumu ortadan kalkıyor. Bu sistem hastanın hekime duyduğu güveni de artırıyor. Böylece kimse kliniğimizden memnuniyetsiz ayrılmıyor, hekimin de kafası rahat oluyor.
Dr. Dt. Emin Altiti: Dijital sistem hayatımıza girdiği andan itibaren implant uygulaması daha da kolay hale geldi. Bazı programlar kullanarak alınan tomografi ve ağız içi tarama görüntülerini birbiriyle eşleştiriyoruz. Böylece hem diş eti hem kemik hem de nihai protezi bir arada görme şansımız oluyor. Bu sayede tedaviden önce işlem sırasında implantı uygulayacağımız yeri daha kolay belirlememize yardımcı olan bir rehber oluşturuyoruz. Üretilen rehberi ameliyat sırasında hasta ağzına yerleştirerek bazı durumlarda yumuşak dokuyu bile kaldırmadan işlemin normalinden çok daha kısa sürede bitmesini sağlıyoruz. İşlem sırasındaki ve sonrasındaki hasta konforunu arttırıp korkusunu azaltıyoruz. Ağzında hiç dişi olmayan hastalara implant uygulaması yapıldıktan sonra en geç 48 saat içinde geçici dişlerini takıyoruz. Hasta hem görüntü itibariyle dişsiz kalmıyor hem de kaliteli ve rahat bir süreç geçirmiş oluyor. Tabii bu durum uygun ağız yapısında söz konusu, her vaka için geçerli değildir.
NASIL ARANDI: #kocaeli # kocaelilife # kocaelinindergisi # kocaelidergisi # dergilik