27-04-2024 02:03

Otomotiv sektörünün en renkli çifti; Hülya-Ferhat Tanrıbilir

2019-03-04    0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 2019-03-04
.stripslashes($urun->baslik).

RÖPORTAJ: Zeynep Akar

FOTOĞRAFLAR: İsmail Hakkı Timuçin 

Yıllardır, Hyundai çatısı altında otomotiv sektörünün nabzını tutuyor, çok başarılı satış rakamlarına imza atıyorlar. İlimizde Hyundai Fertan, Sakarya’da ise Hyundai Ferhat ile satış ve satış sonrası hizmet kalitesi noktasında en güvenilir isimlerin başında geliyorlar. Mesleki başarıları ve yatırımlarıyla olduğu kadar renkli ve hareketli sosyal hayatlarıyla tanınıyorlar. Bu ay, otomotiv sektörünün örnek gösterilen çifti Hülya ve Ferhat Tanrıbilir’i biraz daha yakından tanımak istedik, sayfalarımıza konuk ettik. Sektörün durumu, iş hayatına bakış açıları, yeni atılımları ve ralliden yelkene, kayaktan seyahate uzanan geniş ilgi alanları hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 

 

Hülya Hanım, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Doğma büyüme İstanbulluyum, üniversite tahsilim için Sakarya’ya geldim. Sakarya Üniversitesi fizik bölümünden mezun olduktan sonra yüksek lisansımı yine aynı üniversitede işletme üzerine yaptım. Eşimle öğrencilik dönemimizde tanıştık, okul bitince de evlenmeye karar verdik. Nişanlandıktan sonra o askere giderken ben de Adapazarı’nda, ailesine ait olan Hyundai Ferhat’ta çalışmaya başladım. O günden beri Hyundai çatısı altında çalışıyorum; şu anda ise Kocaeli’deki bayimiz olan Hyundai Fertan Otomotiv’in genel müdürlüğü görevini yürütüyorum.

 

Hyundai Fertan ne zamandan beri hizmet veriyor?

2005 yılında kuruldu, o günden beri birlikte çalışıyoruz.

 

Kalabalık bir kadronuz var, gördüğüm kadarıyla...

Satış, servis ve muhasebe bölümlerimizde toplam 40 kişi çalışıyor. Çalışanlarımızın büyük çoğunluğu uzun süredir bizimle birlikte. Burada bir aile ortamı oluştu ve biz bu durumdan çok memnunuz.

 

Hülya Tanrıbilir, Hyundai Fertan'ın satış şefi Emel Kaya, dinamik satış şefi Serdar Çolak ve satış müdürü Erdal Yavaş ile birlikte. 

 

Adapazarı’ndaki bayiyi kim yönetiyor?

Fertan’ı uzun yıllardır ben temsil ediyorum, tam zamanlı olarak buradayım. Babamız Ali Bey, her sabah 09.00’da gelir, gazetelerini okur, kahvesini içer, kontrollerini yapıp gider. Adapazarı’ndaki şubemizin yönetimi de annemiz Türkan Hanım ve eşimde. Ferhat Bey, Düzce bayimizle ilgileniyordu, şimdi o da Adapazarı’nda.

 

Biraz otomotiv sektöründen bahsedelim. Hülya Hanım, Hyundai’nin sektördeki durumu nedir?

Hyundai, Türkiye’de köklü ve yenilikçi bir marka. Türk insanının Korelileri sevmesinin de etkisiyle hep bir adım önde; araç satışı olarak da Kocaeli’de hep birinci sırada yer aldı. Buradaki kullanıcılar Hyundai’yi seviyorlar. Araç arızalarıyla çok fazla karşılaşmayız. Çevremizde birçok insan farklı marka ve model araç kullanıyor, ben onların araçlarıyla ilgili yaşadığı sıkıntıları, arızaları duyunca şaşırıyorum. Bizim müşterilerimiz bize, genellikle sadece rutin bakımları için gelir. Bu noktada bizler de şanslı insanlarız. Böyle bir markayı temsil ettiğim için mutluyum. Son dönemde çıkardığımız SUV araçlarımız, özellikle Kona modelimiz müşterilerimiz tarafından çok beğenildi, çok da talep gördü.

 

Hyundai’nin araç satışları, içinde bulunduğumuz mevcut piyasa şartlarından etkilendi mi?

Etkilendiği söylenemez. Son aylarda araba temin etme noktasında biraz sıkıntı yaşasak da bundan sonraki dönemde böyle durum yaşayacağımızı düşünmüyorum. C-SUV segmentindeki başarılı modelimiz Tucson ocak ayında segment lideri oldu. Hyundai, daralan pazara rağmen bu segmentte payını 9 puan artırarak yüzde 20’ye çıkardı. Ayrıca Tucson, bir önceki ocak ayına göre satışlarını yüzde 26 artırdı; başta Avrupa olmak üzere bir çok pazarda iddiasını da artırdı.

 

Tucson, gerçekten çok beğenilen bir model…

Evet, geçtiğimiz yıl eylül ayında satışa sunulan 1.6 litrelik dizel versiyonuyla bir anda tüm dikkatleri üzerine çekti; ocak ayında 387 adetle şampiyon oldu. Yeni otomobillere olan talep, AB’nin beş büyük pazarı da dahil olmak üzere neredeyse tüm ülkelerde düşerken, Hyundai yükseliş trendini devam ettirdi ve bunda en büyük pay Tucson’un oldu. Ocak ayında Avrupa’da 10 binden fazla Tucson satışı gerçekleştirilirken, Türkiye de 36 ülke arasında sekizinci sıraya yerleşti.

 

YENİ SEKTÖR, YENİ HEYECAN

 

Fertan ve Ferhat Otomotiv’de ikinci el satışlarınız da var sanırım…

Evet, özellikle sıfır araç satışlarında hareketin azaldığı dönemde ikinci el önem kazandı. Bizim, Fertan ve Ferhat olarak ikinci el araçlarda sadece kendi markamızı satacağız diye bir kuralımız yok ama tabii ki Hyundai markası ağırlıklı olarak satış yapıyoruz. İnsanlar, şahıstan ikinci el araç almaktansa bir kurumdan almayı tercih ediyorlar. Kendilerini daha güvende hissediyorlar. Bunun haricinde araç aksesuarları da satıyoruz.

 

Ferhat Bey, siz de Hülya Hanım ile aynı bölümde mi eğitim aldınız?

Ben mühendislik fakültesi mezunuyum, makine mühendisiyim ama bu alanda çalışmıyorum. Çocukluğumdan beri anneme ve babama yardımcı olmak adına otomotiv sektörünün içinde oldum. Askerden döndükten sonra da Adapazarı’ndaki Hyundai Ferhat’ın yöneticiliğini yapmaya başladım. Dolayısıyla bu sektörle ilgili ciddi bir birikime sahip oldum.

 

Siz sadece Adapazarı’ndaki bayide mi bulundunuz?

Bir dönem Düzce’de Renault bayiliğimiz oldu, ancak yaşadığımız yere çok uzak olması bizi yordu. Baktık, çok bölünüyoruz, 6-7 ay önce bu işi sonlandırdık. Şimdi yeni iş kollarında yeni projelerimiz var. Kendimizi geliştirmek adına artık otomotivden farklı işler de yapmalıyız diye düşündük. Kısa bir süre sonra hayvancılık işine giriyoruz. 900 dönüm bir arazinin ihalesini aldık. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık yapacağız. Yeni bir sektörde, yeni bir iş yapacağımız için heyecanlıyız.

 

 

SIKILACAK ZAMANIM HİÇ OLMADI

 

Eşinizle aynı sektörde çalışırken farklı düşündüğünüz, birbirinizi rakip gördüğünüz zamanlar olmuyor mu?

Elbette, her zaman aynı fikirde olmuyoruz. Bugüne kadar sorun haline gelecek bir durum yaşamadık ama farklı düşündüğümüz zamanlar oldu. Böyle zamanlarda konu nasıl sonuçlanıyor diye sorarsanız…  Fikirlerimizi ısrarla birbirimize kabul ettirmeye çalışıyoruz, tabii ki her zaman en sonunda Hülya Hanım’ın dediği oluyor (gülüyor).

 

Önümüzdeki dönem için işinizle ilgili yeni hedefleriniz var mı?

Otomotiv alanında yakın dönem için şimdilik çok plan yapmıyoruz. Öncelikle mevcut kriz ortamının düzelmesini bekliyoruz; önümüzü biraz daha net görmek istiyoruz. Biraz önce bahsettiğim gibi hayvancılık sektörüyle ilgili yeni bir atılımımız var. Hülya Hanım da otomotiv sektörüne ilave olarak bir şeyler yapmak istiyor. Örneğin, Türkiye’de olmayan ürünleri yurt dışından getirip satmak ya da yurt dışına bir şeyler ihraç etmek olabilir. Sürekli başında

durmayacağı ama koordinasyonunu sağlayacağı bir iş…

 

Hülya Hanım, İstanbullu olduğunuzdan bahsetmiştiniz… İstanbul’dan sonra Sakarya’da yaşamak size zor geldi mi?

İstanbul ve Sakarya zaten yakın. Biz Sapanca’da yaşıyoruz ve hayatımızın büyük çoğunluğunu işte geçiriyoruz. Sabah uyanıp işe geliyoruz ve akşama kadar buradayız. Sakarya’ya ve Kocaeli’ye alışmakta zorluk yaşadığımı söyleyemem. Üniversite döneminden itibaren burada bir çevrem oldu, gerek okuldan gerekse iş çevresinden iyi arkadaşlarım var. Haftada bir gün ailemi görmek için İstanbul’a gidiyorum. İstanbul’da değilim diye sıkılacak zamanım hiç olmadı.

 

Sosyal hayatınız daha çok Sakarya’da mı yoksa Kocaeli’de mi devam ediyor?

Açıkçası benim çok fazla sosyal bir hayatım yok. Son 1-2 yıla kadar Ferhat Bey ile beraber ralli yapıyorduk. Ya yarışıyor ya da izlemeye gidiyorduk, bir süredir ara verdik. Şimdilerde kendime ayırdığım zamanı spor yaparak değerlendirmeye gayret ediyorum. Yurt dışına çıkmayı, farklı yerler görüp yeni kültürleri tanımayı; yeni lezzetler tatmayı severiz. Yılda bir-iki kez Avrupa’ya, bir kez de daha uzak bir yere gidiyoruz. Uzakdoğu ikimizin de favorisi. Ben Tayland ve Kore’yi çok beğendim. Yakın Avrupa ülkelerinden de İtalya’da ve Londra’da olmaktan keyif alıyoruz. Londra’ya 10 kere de gitsem yine gitmek isterim. Bunun yanı sıra kışın mutlaka kayak tatili yapmayı severiz, yaz aylarında da denizdeyiz. Ferhat Bey, sosyal olarak benden biraz daha aktiftir.

 

Ferhat Bey, siz boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğayı, denizi, hayvanları, motor ve doğa sporlarını çok severim. Uzun yıllar Hülya Hanım ile beraber ralli yaptık, geçen seneye kadar her yarışa katıldık. Kışın mutlaka kayak yaparız. Bodrum’da bir yelkenlimiz var, yazın en büyük keyfim denizde olmak, tekne kullanmak.

 

Ralli yarışlarında elde ettiğiniz dereceler var mı?

Ralliye 2007 yılında, Hülya Hanım ile birlikte başladık. İlk zamanlar Hülya Hanım benim co-pilotluğumu yapıyordu, sonra kendisi de pilotluk yapmaya başladı. Ralliye başladığım tarihten itibaren düzenli olarak her sezon Türkiye Ralli Şampiyonası’na katıldım. Yarıştığım süre boyunca kendi klasmanımda birinciliklerim, ikinciliklerim; Türkiye genelinde şampiyonluklarım oldu. Kupalarımın sayısını bilmiyorum dersem, yanlış olmaz.

 

 

KAPTANLIK EHLİYETİMİZ VAR

 

Hülya Hanım, neden Ferhat Bey’in co-pilotluğunu bıraktınız?

İlk başlarda onunla birlikte yarışıyordum ama bu çok uzun sürmedi çünkü arabada sürekli kavga ediyorduk (gülüyor). Ferhat, o dönem yarışlarda çok stresli oluyordu. Yarış esnasında notu yanlış ya da yavaş okuduğum için bana kızıyordu; rotayı kaybedersek beni suçluyordu; ben de ona cevap yetiştiriyordum. Baktım olmuyor, ben de pilot olmaya karar verdim ve ancak direksiyona geçince Ferhat’ın neden bu kadar gergin olduğunu anladım. O koltukta olmak gerçekten çok farklı, heyecanlı ve stresli bir ruh hali yaratıyor. Daha sonrasında yine ara ara beraber yarıştığımız dönemler de oldu. Katıldığımız hiçbir yarışta, hiçbir kategoriyi birincilik almadan bitirmedik. O kadar tartıştık, kavga ettik ama kupamızı almadan dönmedik.

 

Ferhat Bey, yelkene ilginiz nasıl doğdu?

Doğayı ve denizi çok sevdiğim için tekne kullanmayı da yelken yapmayı da kendi kendime öğrendim. Bugün bir tekneyi tek başına söküp birleştirebilecek tecrübeye sahibim. Hülya Hanım’ın da benim de kaptanlık ehliyetimiz var. Yazın teknede olmaktan büyük keyif alıyoruz. 

 

Hayvanları da çok sevdiğiniz duydum….

Çok seviyorum, ikimiz de çok seviyoruz. Hayatımızın her döneminde hayvanlarımız oldu. Şu anda iki Alman kurdu köpeğimiz var. İkisini de 2 aylıkken aldık. Onları da ailemizin bir parçası olarak görüyoruz. Sadece kendi hayvanlarımızla değil sokak hayvanlarıyla da ilgileniriz. Adapazarı’nda çeşitli noktalara kedi ve köpekler için yuvalar yapıp bıraktık. Vakit yaratır, onları besleriz. Özellikle kış aylarında buna ihtiyaçları oluyor.

 

 

ALIŞVERİŞİ SEVİYORUM

 

Hülya Hanım, alışveriş yapmayı sever misiniz? Nereden alışveriş yaparsınız?

Evet, çok seviyorum hatta fazlasıyla seviyorum (gülüyor). Alışverişimi genellikle İstanbul’dan yapıyorum. Akasya AVM, Zorlu Center ve İstinye Park en sevdiklerim. Burada da Symbol AVM’de aradıklarımı bulabiliyorum. Bir de artık online alışveriş diye bir şey var. Çok büyük bir kolaylık. Arada canım sıkıldığında telefondan bakarak bile satın aldığım şeyler oluyor.

 

Nasıl bir giyim tarzınız var?

Genellikle rahat bir tarzım var. Gardırobumdaki kıyafetler klasik olmamakla beraber, işe gelirken giyindiğimde de aykırı olmuyorum. Ceket ve topuklu ayakkabı giymek zorunda kaldığım için toplantıları çok sevmem. Genel olarak rahat ayakkabılar, gömlekler, pantolonlar giymeyi severim. Tarzım maksimum casual tarzında. Hafta sonları dışarı eşofmanla çıkıyorum.

 

 

Dışarıya çıktığınızda nerelerde vakit geçirirsiniz, yemek için tercih ettiğiniz özel mekanlar var mı?

Ben yemek seçmem, sebzeyi de severim ama vazgeçilmezim, ettir. Kahvaltıda bile et yiyebilecek potansiyelim var. Ferhat da genellikle et ağırlıklı besleniyor. Fast food’u çok seviyor ama ben biraz engel olduğum için pek yiyemiyor. Bıraksam her gün hamburger yiyebilir. Mekan olarak Başiskele’deki Yeşildağlar’ı ve Symbol AVM’deki Kasap’ın Mutfağı’nı çok beğeniyorum. Bir de sahildeki Köz Et’e sıklıkla gideriz. 

NASIL ARANDI: #HyundaI Fertan # Ferhat Tanrıbilir # Hülya Tanrıbilir # Fertan Otomotiv # Ferhat Otomotiv # hyundai #Hyundai Fertan Otomotiv # otomotiv #

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.