Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Merhabalar, ben Reyhan Arpacı. 40 yaşındayım, kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyım. Tıp eğitimimi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, uzmanlık eğitimimi ise Zeynep Kamil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladım. 15 yıllık bir evliliğim, bir oğlum ve bir kızım var.
İş hayatına nasıl ve ne zaman atıldınız?
Hekimlikte iş hayatı mezuniyetle birlikte başlar, benim de öyle oldu. Mezuniyetimin ardından uzmanlık sınavı, asistanlığımın hemen ardından da mecburi hizmet süreciyle hızlıca sağlık sisteminin bir parçası oldum.
Kariyer basamaklarını tırmanırken, itici gücünüz neydi?
Hekimlik çok dinamik bir meslek. Bilgi birikimi her geçen gün artıyor ve bazen de değişikliklere uğruyor. Ayrıca gerek hekimlik gerekse uzmanlık eğitimi bizi hep zinde kalmak ve insan ırkı için elinden gelenin en iyisini yapmak üzere yetiştiriyor. Yani yeni gelen bilgilere ya da sahada çalışırken bazen eksik kaldığınızı hissettiğiniz noktalara karşı hep bir değişim ve gelişim süreci halindeyiz. Bu belki yorucu görülebilir ama benim fikrim, beynimizi ve bedenimizi hep genç tuttuğu yönünde. Hem zihin olarak zaten hep yeni bilginin peşindeyiz hem de hastalarımız bizim motivasyon kaynağımız.
Sizce başarının altın anahtarı nedir?
Başarının anahtarı; yaptığımız işi en kaliteli ve en iyi yapılan yerde öğrenmek ve en az o standartlarda devam ederken üzerine kendimizden bir şeyler katmaktır. En önemli motivasyon ise tabii ki işini sevmek ve güncel kalabilmektir.
Kadınların iş hayatında yaşadığı en temel sorun nedir? Siz bu sorunları aşmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Kadınların günlük hayat ve çalışma hayatındaki görevlerinin ve rollerinin çok kaotik yani çok karmaşık olduğunu ve bunun da çalışma konsantrasyonumuzu bozduğunu düşünüyorum. Erkeklerin bu yerleşik düzen kurulduğundan beri görev ve etki alanları tabii ki değişti ama bir kadının görev ve etki alanı kadar karmaşık bir süreç yaşamadılar. İzlediğim bir belgeselde şu an ismini hatırlayamadığım bir Afrika ülkesinde kadınların boynuna her yıl yeni bir metal halka ekleyerek boyunları uzatılıyordu. Kadınların da yüzyıllar içerisinde böyle bir şeye maruz kaldığını, geçen süre boyunca boynundan hiçbir halkayı çıkarmadan sürekli yeni görev ve sorumluluklar halkasını üstelik severek ve isteyerek boynuna geçirdiğini ve gerçeklikten giderek uzaklaştığını düşünüyorum. Üstelik insanların bu halkaların tamamına bakıp olayı yorumlamaktan ziyade herkesin herhangi bir halkanın boyu ya da duruşuna göre kendi kapasitesince kadınlarla ilgili yorumda bulunduğunu görmek biraz hemcinslerim için içimi acıtıyor. Yani bazen çalışma hayatı, bazen evlilik, bazen annelik, bazen insanlık, bazen kadınlık açısından acımasızca eleştirilebiliyoruz maalesef. Acilen birkaç halkanın çıkması lazım :) Yaşadığımız en büyük problemin karmaşık görev ve sorumluluklar listesi olduğunu düşünüyorum. Ben bunu aşmak için kendime ait bir görev ve sorumluluklar listesi belirledim ve tek eleştirmen olarak da vicdanımı atadım. Ve tabii ki sektör ne olursa olsun erkek egemen yöneticilik tarzı yine karşımıza çıkan en önemli problemlerden bir diğeri.
İş hayatının içerisinde bir kadın olarak, cumhuriyete neler borçlu olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Açık konuşmak gerekirse şu anda sahip olduğum her şeyi cumhuriyete borçlu olduğumu düşünüyorum. Herhangi bir ayrıcalığı olmayan bir Anadolu şehrinin herhangi bir devlet okulundan mezun olup, tamamen benim kişisel başarımla ve tabii ailemin desteğiyle ülkenin en iyi üniversite ve hastanelerinde eğitimimi tamamladım. Açıkçası belki de bu fırsat ve eğitim eşitliğinin sağlandığı son nesillerden biriydim ve bunu görmek beni oldukça üzüyor. Cumhuriyetin sağladığı eğitim olanaklarıyla okudum ve yine cumhuriyetin bana sağladığı eşit hak ve hürriyetlerle hemcinslerim ve karşı cinsle uyum içerisinde çalışıyorum.
Cumhuriyetin size tanıdığı en büyük özgürlük nedir?
Kendimi ifade etme özgürlüğü benim için en büyük özgürlük.
‘Cumhuriyet kadını’ denilince, gözünüzde canlanan fotoğrafı birkaç cümleyle tarif eder misiniz?
Cumhuriyet kadını; okur, yazar, geliştirir, eleştirir, üretir ve her zaman gelişime açıktır. Hayatın tam ortasında, karşı cinsin tam yanındadır.
Atatürk’ün kadınlarla ilgili söylediği en sevdiğiniz söz hangisi?
Atamızın en sevdiğim sözü “Vatanını en çok seven işini en iyi yapandır.” sözüdür aslında. Özellikle kadınlar içinse “Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise, bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın iktisap etmesi lazımdır.” sözü çok net bir mesaj.
NASIL ARANDI: #op. dr. reyhan arpacı # kocaeli # 8 mart dünya kadınlar günü # cumhuriyet # atatürk