20-04-2024 18:44

Okyanus Öğrencileri

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 03/11/2022
.stripslashes($urun->baslik).

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hocanın biri, sınavda o günlerde devam etmekte olan bir davanın detaylarını vermiş ve sonucun ne olacağını sormuş. Tabii, bütün öğrenciler olası cevapları, sayfalarca yazmaya başlamışlar. Bir öğrenci kağıdını sınavın ilk dakikasında vermiş, buna rağmen 100 almış. Öğrencinin yanıtı tek cümleymiş: DEVAM EDEN DAVA HAKKINDA YORUM YAPILAMAZ.

Başka bir hoca, başka sınavda derse giriyor ve tek soru soruyor: Atatürk ne yaptı? Bütün öğrenciler harıl harıl yazmaya başlıyor, kağıtları dolduruyorlar. Sınav sonucunda herkes ortalama notlar alırken bir öğrenci 100 alıyor. Bu öğrencinin cevap kağıdında şu yazıyor: NE YAPMADI Kİ!

ARTIK ESKİDE KALDI

Bu iki örnek son dört yıldır Milli Eğitim Bakanlığımızın öğrencilerimize aşılamaya çalıştığı düşünce gücünü göstermektedir. Artık bize dayatılan ezber bilgiler ve öğrencilerin sorulara verdiği ezber cevaplar eskide kaldı. Yeni sistem bize düşünmeyi, yorumlamayı, çıkarım yapmayı ve kendimize özgü cevaplar verebilmeyi öngörüyor.

Bu zihniyeti anlayan öğretmenler, öğrencisini sınıf ortamında ve gündelik hayatta yaratıcılığı ön planda olan ruhuyla bırakıyor.

Bu farklı bakış açısı ve ruh, anne babalara ‘‘Çocuğumun kurduğu cümleleri ben bu yaşta zor kuruyorum, nereden öğreniyor bu kadar farklı şeyi? Bu çocuk olacak, bu çocuk beni geçecek’’ gibi cümleler kurduruyor.

Evet, bu çocuklar bizi geçecek çünkü düşünüyorlar, üretiyorlar, eğleniyorlar, yanlış yapmaktan korkmuyorlar ve olaylara farklı açıdan bakıp şaşırılacak cevaplar veriyorlar.

Peki, biz ebeveynler ve öğretmenler bu farklılık karşısında ne yapmalıyız? Endişelenmeli miyiz, korkmalı mıyız yoksa onlar adına gururlanmalı mıyız?

DEĞİŞİME AYAK UYDURMAK

Bilimsel verilere göre vücudumuzdaki atomların her yıl yüzde 98’i, beş yılda bir ise yüzde 100’ü yenilenir. Her şeyimiz tamamen değişiyorsa çocuklarımızın değişimine de ayak uydurmamız gerekir.

Önemli olan, geçmişte bize öğretilen anne-babalık değildir. Önemli olan, gelecek adına çocukları üzerine düşünen, onları anlayabilen, farklılıklarını kabul edebilen anne-baba olmaktır.

Yaz tatillerinde denize gittiğimizde kıyı kesimlerdeki suyun bulanık olduğunu, 10-15 metre ileri gittiğimizde ise daha berrak olduğunu görürüz. Öyleyse aslında işimizi zorlaştıran karşılaştığımız olayların büyüklüğü değil, bizim sığ düşüncemizdir.

Anne, baba ve öğretmenler olarak karar vermemiz lazım. Biz bir karış su muyuz, dibi olmayan okyanus muyuz? Çocuklarımız ile ilgili karşımıza çıkan farklılıklara ve olaylara sığ bir düşünceyle mi bakalım? Hem kendimizin hem de çocuğumuzun aklını bulandıralım mı? Yoksa bir okyanus olup çocuklarımızın düşüncelerine daha derinden ve gerçekçi bakıp, akıllarımızı berraklaştıralım mı?

Karar sizin! Ama unutmayın her çocuk annesinin, babasının, öğretmenlerinin birer okyanus olmasını hak ediyor çünkü onlar artık derede yaşamıyor.

NASIL ARANDI: #kocaeli # kocaelilife # kocaelinindergisi # kocaelidergisi # dergilik # eğitim # eğitim öğretim # öğrenci # öğretmen # başarı # sınav

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.