Başta Kocaeli olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından hatta yurt dışından gelen sayısız insanı sağlığına kavuşturan genel cerrahi uzmanı Opr. Dr. Imad Salih, obezite cerrahisi ile metabolik cerrahideki başarısıyla tanınan bir hekim. Başarısını mesleğine olan sevgisine ve bu alandaki gelişmeleri çok yakından takip etmesine bağlayan Opr. Dr. Imad Salih; çağımızın yanlış beslenme, hazır işlenmiş gıda tüketimi alışkanlığı ve ek rahatsızlıklardan dolayı sıklıkla başvurulan mide ameliyatlarının geldiği noktayı ve Tip 2 şeker hastalığının kesin çözümü olan metabolik cerrahi konusunda bilinmeyenleri dergimize anlattı.
1973 yılında Musul’da doğdum ve eğitim hayatımın tamamını Musul’da tamamladım. 1997 yılında Musul Tıp Fakültesi’ni bitirdim. 1999 yılından beri laparoskopik cerrahiyle iç içeyim. 2005 yılında genel cerrahi uzmanı unvanını kazandıktan sonra Türkiye’ye geldim ve 2007-2008 yılları arasında Konya’da gastroenteroloji üzerine çalıştım. 2008-2014 yılları arasında meslek hayatıma Musul Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak devam ettim.
2010 yılında Londra Tıp Fakültesi’nden MRCS hakkı kazandım. 2015 yılında Türkiye’ye yerleştim ve sırasıyla Malatya Müjde Hastanesi, Elazığ Hayat Hastanesi, Adana Avrupa Hastanesi ile Adana Algomed Hastanesi gibi bir çok hastanede operasyon gerçekleştirdim. Çeşitli ulusal ve uluslararası sağlık kuruluşu ve derneklerde üyeliğim bulunuyor. Türkçe’nin yanı sıra iyi derecede Arapça ve İngilizce konuşuyorum.
Obezite besin yoluyla alınan kalorinin yeteri kadar yakılamamasından kaynaklı, vücutta yağ birikmesiyle meydana gelen durumdur. Bir kişiye obezite tanısı koymak için vücut kitle indeksine bakarız. Çıkan değer 30 ve üzerindeyse obezite tanısı konulur. Obezite mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Obezitenin kozmetik bir sorun değil, hastalık olduğu gerçeğini unutulmamalıdır. Kendi başına bir hastalık olmasının yanında bir çok hastalığa da sebep olabilir. Kalp hastalığı, şeker hastalığı (diyabet), yüksek tansiyon ve bazı kanser çeşitleri de obezite nedeniyle tetiklenebilir.
Obezitenin dereceleri vardır. Vücut kitle indeksi 1. derece obezitede 30-35, 2. derece obezitede 35-40, üçüncü derece obezitede ise 40’ın üzeridir. Hastanın vücut kitle indeksi 35’in üzerindeyse ve şeker, tansiyon, kalp gibi yandaş hastalıkları varsa hastaya mutlaka ameliyat öneriyoruz. Obezite cerrahisi son yıllarda büyük gelişme kaydetmiş ve kendisini ispatlamış bir alan. Özellikle tüp mide ameliyatlarından alınan etkili sonuçlar, hem bizleri hem de hastalarımızı memnun ediyor.
Mide ameliyatları eskiden karın bölgesi kesilerek yapılırdı. Bu hasta için ağrılı bir süreç oluyordu. Kaldı ki biz doktorlar da ameliyat yarasıyla ilgili şikayetlerle çok uğraşıyorduk. Artık ameliyatlarımızı laparoskopik (kapalı) yöntemle yapıyoruz. 4 küçük delik açıp, özel aletler ve kamerayla karnın içine giriyor, ekrandan görerek ameliyat için çalışmaya başlıyoruz. 1999 yılından beri laparoskopiyle iç içe olduğum için oldukça başarılı sonuçlar elde ediyorum.
Tüp mide ameliyatı ülkemizde de dünyada olduğu gibi en sık yapılan ameliyatlardan. Kolay uygulanması ve iyi sonuçlar elde edilmesi bu kadar çok tercih edilmesine neden oluyor. Tüp mide ameliyatlarında midenin yüzde 80’ini alıyoruz. Böylece midenin kapasitesi küçülüyor. Bu ameliyatlar ortalama 1 ya da 1,5 saat sürüyor. Bu ameliyata tüp mide diğer adıyla mide küçültme denilmesinin nedeni ise midenin son şeklinin tüpe benzemesi.
Hasta, ameliyattan 3 saat sonra ayağa kalkıp yürüyüşe başlıyor. İkinci gün daha da iyi oluyor. Hastanede kalış süresi ortalama 3 gün, sonra taburcu ediyoruz. Ameliyattan sonraki süreç, diyet ve sporla devam ediyor. Mideyi küçültürken açlık hormonunu da alıyoruz. Kişi yemek yemeyi düşünmediği için hızlı bir şekilde kilo vermeye başlıyor. İlk 3 ay özellikle kontrollü bir şekilde diyetisyen eşliğinde beslenme devam ediyor.
Hayır, bu ameliyat herkese yapılmaz. Eskiden 18-65 yaş sınırı vardı, şimdi 13-70 yaşa kadar çıkarıldı. Hasta çok ciddi bir tetkikten geçirildikten sonra ona en uygun ameliyata biz doktorlar karar veriyoruz. Önce hastayla ilgili iyi bir araştırma yapıyoruz. Vücut kitle indekisine, yandaş hastalıkları olup olmadığına bakıyoruz. Uyuşturucu ve alkol bağımlıları ile psikiyatrik sıkıntısı olanlara bu ameliyatı yapmıyoruz. Ayrıca bir kişi hem obez hem de kanser hastası ise önce kanser ameliyatını olmalı, tedavisini tamamlamalı. Ameliyattan 1 yıl sonra da obezite cerrahisine başvurabilir. Ayrıca spor, diyet ve bunun gibi uygulamaları denemiş fakat başarıya ulaşamamış hastalar için de tüp mide ameliyatı düşünülebilir.
Hastada bir komplikasyon geliştiyse, mide kanaması geçirdiyse ya da midede bir kaçak varsa; hasta kilo veremediyse ya da kilo almaya başladıysa o zaman ikinci ameliyata başvurulabilir. Tabii ikinci ameliyatın komplikasyonları daha fazla olacağı için hastayı birinci ameliyattan daha sıkı bir tetkikten geçiriyoruz. İkinci ameliyat revizyon cerrahisine giriyor.
Obezite cerrahisinin temel kısmı ameliyattır ama ameliyat olduktan sonra ‘ben her şeyi yiyebilirim’ diye bir şey yok. İyi bir sonuç almak için diyet ve spor kaçınılmaz. Dengeli ve sağlıklı beslenmek, verilen kiloların geri alınmamasında ve ameliyatın etkili olmasında güçlü rol oynuyor.
Gastrikbypass (mide bypass’ı) operasyonuyla yutma borusunun birleşim yerinde bulunan midenin bir kısmı ile midenin girişi kapatılır ve kesilerek ayrılır. Kapatılan midenin bir kısmı içeride muhafaza edilir ve çıkarılmaz. Küçük bir mide oluşturulur. İnce bağırsağın oluşturulan küçük mideye bağlanmasıyla operasyon sonlandırılır.
Vücut kitle indeksi 40 ve üzeri olan hastalara, bazen vücut kitle endeksi 35 ve üzeri olup, yandaş hastalığı bulunan ya da daha önce tüp mide operasyonu olup, yeteri kadar kilo veremeyen tekrar kilo alan hastalara hekimin gerek görmesi dahilinde operasyon gerçekleştirilir.
Bir ameliyatın başarılı olması için kolay, etkili ve komplikasyonunun az olması gerekir. Hastada geriye dönüşünün olup olmadığı da önemlidir. Tüp mide başarısız olduğu zaman onu diğer ameliyatlara çevirme şansı var ancak mide bypass ameliyatında bu durum daha zor.
Bu operasyon obez olmayan ama kilosu fazla olan kişiler için uygun. Tabii ülser, reflü hastası olmaması şartıyla. Eğer hasta mide balonuna uygunsa endoskopi yoluyla hastanın midesine giriyoruz; silikondan yapılmış, 600-700 cc hacmi olan bir balonu mideye yerleştirip orada şişiriyoruz. Balonların boyutunu hastanın boyuna ve kilosuna göre ayarlıyoruz. Operasyon 10 ile 15 dakikamızı alıyor. 2 saat sonra da hasta taburcu oluyor. Mide balonu mideyi doldurduğu için hacminin küçülmesini sağlıyor. Tokluk hissi veriyor, hasta diyetle birlikte kilo vermeye başlıyor.
Balonlar 6 aylık ya da 1 yıllık oluyor. Belirlenen sürenin sonunda balon yine endoskopik yöntemle çıkarılıyor. Son yıllarda akıllı balonlar da üretildi. Hasta geliyor, kapsül şeklindeki balonu suyla yutuyor. Yuttuktan sonra radyolojik yöntemle balonun nerede olduğunu tespit ediyoruz. Kapsülün yanında bir kanül var, onu oradan şişiriyoruz. 4 aydan sonra balon kendi kendine eriyor.
Tip 2 diyabetin cerrahi tedavisi de diyebiliriz buna. Obezite ameliyatlarında temel hedef kilo verdirmekken, şeker ameliyatlarındaki amaç, vücuttaki hormonların doğru ve etkili çalışmasını sağlamaktır. Şeker hastalığı Tip 1 ve Tip 2 olarak ikiye ayrılır. Tip 1 hastalarında pankreas hiç insülin üretmez. Bu hastaları insülinsiz tedavi etmemiz imkansızdır. Tip 2 hastalarında ise insülin ya az üretilir ya da üretilen insülin etkili değildir; kişide ciddi bir insülin direnci olur. Tedavi edilmezse kalp krizi ve beyin kanaması gibi hayati tehlikesi bulunan bu hastalığı ameliyatla tedavi ediyoruz. Kişiyi hipertansiyon, yüksek kolesterol ve Tip 2 şeker hastalığından kurtarıyoruz.
Metabolik cerrahi tedavisinde şekeri normale çevirmek ve organ hasarını önlemek için en etkili yöntem, ameliyat. Vücudumuzun en önemli hormon fabrikası ince bağırsağın son kısmıdır çünkü tokluk merkezi buradadır. Tip 2 şeker hastalarında yemek bu noktaya çok geç gittiği için hormon üretilmez. Biz ameliyatla ince bağırsağın son kısmını öne getiriyoruz yani yerini değiştiriyoruz. Normalde 25 dakikada başlayan tokluk hissi bu ameliyatla 4-5 dakikada oluşuyor. Tokluk artıp açlık azalınca pankerasta insülin üretimi artıyor ve böylece şekerin kontrolü daha iyi bir şekilde sağlanıyor. Hasta hızla gündelik hayatına dönebiliyor.
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı tüm önlemlere uyarak operasyonlarımıza devam ettik. Pandeminin ilk zamanlarında sadece acil ameliyatları yaptık. Şimdi ise obezite ameliyatlarına tekrar başladık.
10 yıldır obezite ve metabolik cerrahide ne kadar gelişme olduysa yakından takip ettim ve bilim insanlarıyla direk temas içinde oldum. Ben sadece tüp mide ameliyatı yapmıyorum. Mide balonundan bypass’a, kanser ameliyatlarından fıtık ameliyatlarına kadar kişinin ihtiyacı olan her türlü cerrahi operasyonu gerçekleştiriyorum. 10 binin üzerinde başarılı operasyon yaptım. Sadece Kocaeli’den değil Türkiye’nin hatta dünyanın dört bir yanından hastalarım var. 16 farklı ülkeden sayısız hastayı sağlığına kavuşturdum.
NASIL ARANDI: #operatör doktor #ımad salih #obezite cerrahisi # obezite #ameliyat #laparoskopi #mide küçültme #mide balonu # tüp mide #yalova #kocaeli #zayıflama