20-04-2024 10:02

Müziğin en renkli ortağı: Ege Kafası

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 16/08/2021
Ege Kafası; sakin, dingin akustik müzik dinlemeyi tercih edenlerin, duygusal şarkılardan etkilenenlerin seveceği bir grup
.stripslashes($urun->baslik).

HAZIRLAYAN: ENSAR GERÇEK

 

Müzik köşemize bu ay kendileriyle 2019’da Kırkpınar’da düzenlenen Erol Evgin konserinde tanışıp bağımlısı olduğum, dopdolu bir müzik geçmişi bulunan, dinledikçe denizler gibi masmavi sonsuz huzur bulduğum iki özel insanı, ‘Ege Kafa’sını misafir ediyorum.

Yılın belirli dönemlerini Datça’da geçiren ve otantik mekanlarda sahne alan bu güzel ortakların çok zengin bir repertuara sahip olduğunu belirtmek isterim. Yolunuz Datça’ya düşerse; dünya gastronomisine hakim, büyüleyici lezzetler sunan Lokanta Tevfik’ten yerinizi ayırtın ki enfes yemeklerle mideniz, Ege Kafası’nın müzikleriyle ruhunuz şenlensin.

Ege ezgilerini hakkını vererek söyleyen ikili Rumca, Fransızca, İngilizce popüler ve nostaljik şarkıları da repertuarında barındırıyor. Ege Kafası; sakin, dingin akustik müzik dinlemeyi tercih eden, akşamları anasonlu dost masalarını seven, duygusal şarkılardan etkilenenlerin seveceği bir grup. Haydi kuralım masaları, girelim şu Ege Kafası’na...

Ege kafasına nasıl gireriz?

Yasemin: Ege’de yaşaman şart değil, kafan Egeli ise ve içinde sonsuz bir doğa aşkı varsa, her yerde Ege kafasına girebiliriz sevgili Ensar. İster çiçeklerle süslediğin evinin balkonunda, ister deniz kenarında, ister dostlarla oturduğun güzel bir yemek masasında… Ege’de bir sahil kenarında olamasan bile müziğini açıp, kafanı boşaltıp, o kafayı mavi-beyaz Ege hayalleriyle doldurduğun, o aşkı kalbinde hissettiğin, hayallerin ile kalbin arasında bağ kurduğun anda, Ege kafasına girebilirsin. Ege sahilleri, bu ülke vatandaşlarının sahip olduğu en paha biçilmez nimetlerden. Böyle mucizevi topraklara ve denize sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Ben aşığım mesela bu topraklara, bu suya. Burada doğmamış olsam bile hayatım boyunca kendimi hep bu topraklara ait hissettim. Ben artık hep Ege kafasındayım, hiç oradan çıkmıyorum. Ne gerek var çıkmaya  Ege’de olmasan bile her yerde yaşayabilirsin o Ege kafasını.

Mertol: Yasemin o kadar güzel tarif etti ki Ege kafasını... Zaten benim kafa hep Ege kafasıydı. Şimdi de bu projeyle daha büyük bir anlam ifade etmeye başladı.

Sevgili Yasemin Mira ve Mertol Şalt yeni imajınız, yeni projeleriniz ve yeni şarkılarınızdan biraz bahseder misiniz?

Yasemin: İmajımıza biraz daha mavi ve beyaz kattık. Yeni fotoğraflarımızı, ambiyansını çok beğendiğimiz, Datça’da bulunan Mavi Beyaz Otel’de çektik. Otelin renkleri, havası tam da bizim ruhumuzu yansıtıyor. Bu yaz boyunca da Datça Palamutbükü’nde bulunan Mavi Beyaz Otel’in sahilinde, Master Chef Tevfik Alparslan’ın hayalindeki proje olarak hayata geçirdiği Lokanta Tevfik’te sahne alıyoruz. Birlikte büyüyoruz. Ortam, manzara, deniz, yemekler, içkiler şahane. Sen de gelsene...

Mertol: Ege kafasının doğduğu coğrafyada, insanların bizi tanıdığı, kliplerimizdeki mavinin ve beyazın ruhuna yakışan bir ortamda müzik yapmaya başladık. Pandemi döneminde planladığımız albüm projemizin bütün besteleri hazır, stüdyo aşamasına geldik. Yaz sezonunun ardından hızlı bir şekilde albümü tamamlayıp, sevenlerimizle buluşmayı heyecanla bekliyoruz.

Yaptığınız müzik ve sesinizin sıcaklığı beni Ege ve Akdeniz’in büyülü coğrafyasında gezdiriyor adeta. ‘Ege Kafası’ bu sound’u nasıl yakaladı? Bu renkli ortaklar nasıl buluştu?

Yasemin: Ben doğma büyüme İstanbulluyum. 20 yıldan fazladır sahnelerde birlikte çalıştığım ortağım ve dostum Mertol, ailesiyle bu büyülü Ege kasabasında, Palamutbükü’nde yaşıyordu. Ben hayatımda ilk defa 2018 yılında bir konser için buraya geldim ve ‘nasıl olmuş da bunca yıldır buraya yolum düşmemiş’ diye kendime kızdım. Sonra Ege rüzgarı beni buraya tekrar getirdi ve ertesi yıl yerleşik düzene geçecek imkanlar çıkardı hayat karşıma. Yıllardır sahnelerde sadece şarkı söylemeye odaklandığım için çocukken eğitimini almaya başladığım gitarımdan uzak kalmıştım. Ne olduysa bir gece Datça’daki evimin bahçesinde otururken gitarımı elime aldım ve tekrar çalmaya başladım. Ardından yıllardır sahnede okumadığım ama söylemeyi çok sevdiğim şarkılar bir bir aklıma geldi. Eski Türk pop ve sanat müziği klasikleri, Yunan melodileri, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca şarkılar, 90’lar Türk popu... Yavaş yavaş repertuar büyümeye başladı. Sonra Mertol ile kendi keyfimiz için arkadaşlarımıza dost meclislerinde bu şarkıları çalmaya başladık. Bundan sonrasını Mertol anlatsın

Mertol: Yasemin’in dediği gibi kendi keyfimize göre çalıp söylüyorduk. Bir gece Yasemin şarkının sonunda ‘İşte bunlar hep Ege kafası’ diye bir cümle kullandı. Ege Kafası’nın ismi de ruhu da o gece oluştu. O zaman dedik ki haydi bunu sosyal medyada paylaşalım. Gerekli teknik ekipmanları elde ettikten sonra ilk klibimizi çektik. Bu kadar ses getireceğini ve insanların ruhlarına iyi geleceğini tahmin etmemiştik. Şimdi Ege Kafası ailesi olarak çok büyüdük. İnşallah ilk albümümüzden sonra aileyi daha da büyüteceğiz.

Yasemin ve Mertol, sahnelerden uzak kalsanız da yaptığınız canlı konserlerle ne kadar çok sevildiğinizi biliyorum. Bu sevgi nasıl oluştu?

Yasemin: Her şey kendiliğinden oluştu aslında. Biz sadece kalbimizden gelen müziği yaptık. Ardından sevdiğimiz şarkıları Datça’nın doğasında canlı kaydederek YouTube ve Instagram hesaplarımıza yükledik. Bir anda insanlar bizi keşfetmeye, paylaşmaya, sevgi dolu mesajlar atmaya başladı. Binlerce takipçi geldi. Galiba farkına varmadan pek çok kişinin özlemiş olduğu bir akustik konsept yakaladık.

Beni en mutlu eden şeylerden biri de hatırı sayılır miktarda minik dinleyicilerimizin olması. Bizi takip ederek geçmiş kuşakların kıymetli şarkılarını öğreniyorlar, enstrüman çalmaya heves ediyorlar. Eski şarkıları gelecek kuşaklara taşımak için birer köprü onlar. Bundan daha kıymetli bir şey olabilir mi? Galiba biz biraz bulaşıcıyız.

Mertol: Canlı online konserlerimizde her şey o kadar doğaldı ki genelde bizim evin salonunu sıcak bir konser ortamı haline getiriyorduk. Evimizden sevenlerimizin evlerine misafir oluyorduk. Bizi seven dostlarımız, takipçilerimiz konser saatine göre hazırlıklarını yapıyorlardı. Yemeklerini, içkilerini, çaylarını, kahvelerini bizim şarkılarımızla keyiflendiriyorlardı.

Çok keyifli konserlerdi. Ege Kafası ailesi bu konserlerle daha da büyüdü. Şimdi sahne yoğunluğundan pek vakit ayıramıyoruz ama kışa doğru tekrar online konserlerimize başlayacağız.

Yasemin Mira ve Mertol Şalt çok önemli isimlerle çalıştınız, bahseder misiniz?

Yasemin: 22 yaşında, Grup Eylül adlı projeyle bu camiaya adım attım. Yapılan 2 albümün ardından kendi yoluma gitmeye karar verdim. Erol Evgin, Nükhet Duru, Nilüfer, Cenk Eren, Fatih Erkoç, Ajda Pekkan’ın vokalistliğini yaptım. Kendi orkestramı kurdum. Hala Erol Evgin ile çalışıyorum. Vokalistliğini yaptığım tüm bu değerli isimlerden çok şey öğrendim.

Mertol: Ben 18 yaşımdan beri müzik piyasasının içindeyim. O kadar çok yorumcu ile çalıştım ki sayısını hatırlamakta zorlanıyorum. Ama en uzun soluklu olanları Edip Akbayram, Erol Evgin, Fatih Erkoç, İzel, Yavuz Bingöl, Aşkın Nur Yengi ve Gündoğarken. 90’ların başında sevgili Cem Akgün ve Tevfik Fikret Tufan ile ‘Grup Çağrı’yı kurduk, uzun yıllar birlikte müzik yaptık. ‘İpek Oteli’ adlı bir de albüm çalışmamız oldu.

Sesiyle bizleri büyüleyen kadın, bize huzuru anlatır mısın?

Yasemin: Sesimi böyle güzel bir cümle ile ifade ettiğin için teşekkür ederim. Benim çok zor bir çocukluk hayatım oldu. Aile içi huzursuzluklar, hep içimde var olan huzur duygusundan uzak bir yaşam sürmeme neden oldu. Ege’de yaşamaya başladığım tarihe kadar çok aksi, mutsuz, sabırsız, tahammülsüz, huysuz, etrafındakileri tersleyen, çabuk sinirlenen, gereksiz şeyleri kendine dert edip lüzumsuz konulara saran bir insandım. Yaşadığım zorluklardan ötürü kendimi korumak için böyle sert mizaçlı bir karaktere bürünmüştüm. Bunların şimdi şimdi farkına varıyorum. Ne yazık ki kayıp zamanlar…

Ama hiçbir şey sebepsiz olmuyor. Belki de huzuru anlatabilmek için bir dönem onu kaybedip kıymetini anlaman, ardından arama sürecine girip yeniden bulman ve ona sarılman gerekiyor. Bunun için yapman gereken tek şey kalbinin sesine kulak vermek. Ben huzuru Ege topraklarında bulacağımı anladım.

Hayatın yükü nedeniyle bulanmış, çamurlaşmış zihnimin değil kalbimin sesini dinlemeye başladım. Sonrasını hayat kendiliğinden çıkardı karşıma. Sen bir şeyin cevabını kalbinle aradığın zaman yol açılır zaten… Bazı şehirlerin, bazı toprakların da ruhu ve bilinci vardır. Seni topraklarında istiyorsa, sana ihtiyacı varsa, senin de ona ihtiyacın varsa, seni kendine çağırır. Ege beni çağırdı. Ege benim kafamı değiştirdi, bir heykeltraş gibi huyumu suyumu yonttu, sert köşelerimi yumuşattı.

‘Huzur mu arıyorsun? Bende sonsuz miktarda var, sen gel, burada müziğini yap’ dedi. İşte Ege’nin bana hediye ettiği bu huzur, sesime ve müziğime yansıyor. Şarkılarımı da o huzurla söylüyorum ve insanlar sesimin, şarkılarımın ne kadar huzurlu olduğunu söylediğinde çok mutlu oluyorum. Demek ki bir şeyleri doğru yapmayı başarmışım bu hayatta diyorum. 

Mertol: İşte budur...

Ege türkülerinden Yunan ezgilerine repertuarınız çok geniş. Sahneye iki kişi çıkıyor, sonrasında bir orkestraya dönüşüyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsunuz?

Yasemin: Bu aslında Mertol sayesinde oluyor. Aynı anda bir sürü enstrümanı sahnede kontrol edebilen, hepsini aşkla ve tutkuyla çalan üstün zekalı bir ortağım var  Keman çalıyor, mandolin çalıyor, piyano çalıyor, yetmiyor ayağıyla perküsyon çalıyor, şarkı söylüyor, vokal yapıyor. Üstelik sesi de kadife gibi.

O şarkı söylediğinde özellikle bayan izleyiciler mest oluyor  Ben onun tek kişilik dev orkestrasına gitarım ve sesimle eşlik ediyorum o kadar. Farkı dillerde şarkı söylemeyi çok seviyorum. Hele ki Ege kafasına girdikten sonra Yunan müzikleri vazgeçilmezim oldu. Dinleyiciler de farklı ülkelerde dolaşan repertuarımızdan çok keyif alıyor. Sırf bu şarkıları hakkıyla ve düzgün bir aksanla söyleyebilmek için İspanyolca ve Fransızca eğitimi aldım.

Gelelim bizim bölgeye, İzmit ile ilgili bir anınız var mı? Sizleri şehrimizin mekanlarında izlemeyi çok isterim.

Yasemin: İzmit doğasına hayran olduğum, İstanbul’un yanı başında olup, daraldığımda kaçtığım çok sevdiğim bir yer. Hem İzmit’te çok sevdiğimiz dostlarımız var. Mesela bizi Instagramdan keşfeden İzmitli sokak hayvanlarının biricik meleği Ebru Sümer var. İzmit’in sokak canlarına koşturduğu yetmiyormuş gibi şimdi de Palamutbükü’nün sokak hayvanlarına çuval çuval mamalar, bize, kedilerimize mavi beyaz hediyeler yolluyor.

Minik takipçilerimizden kızı Nisa da Ege Kafası’nı keşfettiği günden beri elinde mikrofonuyla bütün gün bizim şarkılarımıza eşlik ediyor. Bazen YouTube videolarımızı açıp sahiplendiği İzmitli kedilere ve köpeklere bizi dinletiyor.

Ayrıca üç kedi annesi olarak kedilerimin tüm tıbbi ihtiyaçlarında onları İzmit’e, Pasteur Kliniği’ne getiririm  Çünkü burada evlat gibi sevdiğim, kedilerimi ölümlerden döndüren değerli hekimler Ender Erkoç ve Akın Ziya Ünal var.

Dilerim en kısa zamanda burada bir konser verme şansımız olur ve biz de İzmitli dostlarımızı o konser alanına toplar, onlara ve İzmitlilere en güzel şarkılarımızı söyleriz. Ve artık İzmit’te sen varsın. Kocaeli Life dergisi de senin gibi bir yazarı bünyesine kattığı için çok şanslı. Bu dergiye ruhunla çok güzel katkıların olacağına yürekten inanıyorum.

Mertol: İzmit çocukluğumda ailece yaptığımız şehirler arası seyahatlerin en heyecanlı durağıydı. Hem trenle hem de otobüsle yaptığımız yolculuklarda ilk mola yeriydi. Tabii ki heyecanımın nedeni pişmaniyeydi . Benim İzmit ile olan hikayem ise yıllar sonra başladı. Besteci kimliğimle uzun yıllar tiyatro sanatına katkılarım oldu. Birçok tiyatro eserinin müziklerini yaptım.

Sonunda yollarımız Kocaeli Şehir Tiyatrolarıyla kesişti. Çeşitli aralıklarla 3 adet çocuk müzikalinde besteci olarak görev yaptım. Provalar devam ederken bazı geceler İzmit’teki otellerde konakladım ve çocukluğumun heyecanlı tadı pişmaniyeyi İstanbul’a dönerken bu sefer kendi çocuğuma hediye olarak aldım.

NASIL ARANDI: #egekafası #müzikköşesi #müzik #akustik #erolevgin #datça #yaseminmira #mertolşalt #müzikköşeyazarı #müzikköşe #renkliortak

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.