Ahmet Karaferya… O, Türkiye’nin en yetenekli elektro gitarcılarından, en iyi bestekârlarından, en başarılı yorumcularından birisi… Ömrünün 42 yılını sanata adamış; sesi, özgün yorumu ve besteleriyle sahne aldığı her mekana değer katmış gerçek bir müzik adamı.
Bir dönem ortalığı kasıp kavuran Kramp grubunun efsanevi vokali olarak da tanınan Ahmet Karaferya, özellikle rock müzik tutkunlarının adım adım takip ettiği, yeni dönem rock’çıların da örnek aldığı bir müzisyen.
20 yıl önce, Anadolu Ekspresi ile İzmit’te başlayan sahne yolculuğunu bugün Grup Meridyen ile sürdüren Karaferya; şu sıralar her hafta cuma akşamları Baron Bar’da İzmitli hayranlarıyla buluşuyor, kulakların pasını siliyor.
Üretmekten, çalmaktan, söylemekten asla vazgeçmeyen Ahmet Karaferya, bildiği her şeyi gençlerle paylaşmaya; ekolünü yetiştirdiği öğrencilerle geleceğe taşımaya da devam ediyor.
İsterseniz şimdi gelin, yaşamını müziğe adamış bu büyük sanatçıyı biraz daha yakından tanıyalım…
Sanat hayatım okul yıllarımda başladı, tam 42 yıldır da sanatla iç içeyim. Ortaokul yıllarımda Türkiye’de gitar satılmıyordu, gitar bulmak çok zordu ama ben bir şekilde buldum ve bir daha da elimden bırakmadım.
Aslında biraz aileden geliyor müziğe ilgim. Teyzem sanatçıydı, annemin de sesi çok güzeldi. Aileden gelen bir yetenek ve merak vardı. Bu da beni bu alana yönlendirdi.
Ben eğitim almadım ama müziğin temel kitaplarını okudum, çalıştım. Hatta, bir hocadan ders aldığım kısa bir dönem oldu; Bilgehan’dı ismi. O, bana iki ders verdi ve sonrasında ‘Sen olmuşsun’ dedi. Yetenek başka bir şey çalışmak başka, çalışmadan bir şey olmuyor.
Enstrüman çalmak dünyanın en güzel hali diyebilirim. Ruhun kötüyse eline alıyorsun gitarı, birkaç notadan sonra kendine geliyorsun. Ruhunu tedavi ediyorsun. Şu an herkes antidepresan ilaç alıyor, benim için de müzik antidepresan oluyor.
Bundan 20 yıl önce Anadolu Ekspresi, Kocaeli Eğlence Fuarı’ndaki bir mekanda her akşam sahne alıyordu. Ben de o yıllarda İstanbul’da müzik yapıyordum. Bir gün Anadolu Ekspresi üyelerinden bir telefona aldım, ‘Abi biz yoruluyoruz, bir-iki gün İzmit’te çalar mısın?’ dediler. Böylece İzmit’e geldim. Şu an cuma akşamları Baron Bar’da çalıyorum. İstanbul’da grubum Kramp var, artık yaşlandık, her zaman sahne alamıyoruz ama yılda bir kez konser veriyoruz.
Müzik yapabilmek için babamın işi olan matbaacılığı bıraktım. En büyük fedakarlık budur benim için. Şu an tek geçim kaynağım müzik. Matbaayı bıraktıktan sonra rahmetli Barış Manço ile ‘Kara Sevda’ albümünde bir araya geldik. Ondan önce de müzik hayatım vardı ama profesyonel anlamda Barış Manço ile başladı ve iki sene beraber devam ettik. Daha sonra 1984 yılında Kramp grubu ile albüm çıkardık.
Türkiye'nin en iyi müzik adamlarından birisi olan Ahmet Karaferya, 42 yıllık sanat yaşamını geride bırakmanın mutluluğunu yaşıyor.
Evet, beste de yapıyorum. Grubumuzun seslendirdiği şarkılar arasında en az 4-5 şarkı bana ait. Şimdi de bir şeyler yazıyorum. Nazım Hikmet’in ‘Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma’ şiirini hazırlıyorum, onu seslendireceğiz. Kayıtlarımı kendim ev ortamında yapıyorum.
Rock müzik hiçbir zaman ölmez çünkü Rock’n Roll’den geliyor. Onun da kökeni blues. Rock zamansız bir müzik türüdür. Bu müziği yapmaktan ve dinlemekten asla bıkmazsınız.
20 yıldır İzmit’te çaldığım için ilişkiler müşteri-sanatçı ilişkisinde çıktı, arkadaşlığa dönüştü. Sahneye çıktığımda arkadaşlarıma çalıyormuşum gibi geliyor. Beni dinlemeye gelenlerin hepsini tanıyorum, öyle ki evlenip çocuğu olan bile var. Bazen herkesle tek tek tokalaşıyor, selamlaşıyorum çünkü gerçekten onlar müşteri değil, benim arkadaşım.
Sahneye ilk çıktığımda yabancı parçalarla başlıyorum. Mesela Pink Floyd söylüyorum ama dinleyicinin bilmediği şarkıları çalmıyorum. Örneğin Bob Marley söylerken ‘Now woman no cry’ parçasını okuyorum, herkes bana eşlik edebiliyor. Daha sonra Türkçe rock okumaya başlıyorum. Erkin Koray, Cem Karaca şarkılarını çokça çalıyoruz. Kendi bestelerim kadar genç arkadaşlarımızın şarkılarını da repertuvarıma katıyorum. Genelde ritmi yüksek parçaları çalmayı seçiyoruz.
Ahmet Karaferya'nın müzik eğitimi verdiği kişilerden birisi de İstanbullu iş adamı Fatih Yalçın. Yalçın, sık sık İzmit'e geliyor ve bir duayenden ders almanın kıymetli olduğunu söylüyor.
Ben müzikle uğraşanlara her zaman destek olmayı seviyorum, onlar başarılı olunca gururlanıyorum. İnsanlar birbirlerine bir şeyler katmalı, bildiklerini öğretmeli. Çok sayıda öğrencim var, zamanım yettiğince destek olmaya, bildiklerimi öğretmeye devam edeceğim.
Tabii ki. Büyük oğlum Cenk Karaferya, Londra’da klasik müzikle ilgileniyor, lirik tenor kendisi. Dünyada bu anlamda sayılı 4-5 kişiden biri. Küçük oğlum Yağız da müzikle uğraşıyor.
Hem Baron Bar’a gelip bizi dinleme şansı yakalasınlar hem de bizi dinlemeyi hiç bırakmasınlar.
NASIL ARANDI: #Ahmet Karaferya # müzik # ses # gitar # sanat # ses # elektro gitar # bestekar # başarı # müzisyen # baron bar # kocaeli