Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
38 yaşındayım, evliyim ve ikiz kız çocuğu annesiyim. Profesyonel olarak çocuk gelişimi uzmanıyım ve şu anda nörobilim yüksek lisans programında eğitim alıyorum. Aynı zamanda, Özel Sense Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nin kurucusu ve direktörüyüm. Misyonum, otizm ve gelişimsel yetersizliğe sahip ya da bu konuda risk taşıyan 0-12 yaş aralığındaki bireylerin hayat kalitelerini artırmak ve onların takvim yaşlarına uygun gelişim düzeyine erişmelerini sağlamak. Bu hedefe uluslararası, multidisipliner ve bilime dayalı uygulamalarla odaklanıyorum.
İş hayatına nasıl ve ne zaman atıldınız?
İş hayatına adımımı 2008 yılında attım. Özel eğitim sektöründe faaliyet gösteren aile şirketimiz Özel Körfez Verimli Özel Eğitim Merkezi’nde çalışmaya başladım. Başlangıçta, çalışmayı düşündüğüm bir alan olmasa da marka yöneticisi olma hayalini kuruyordum ve bu doğrultuda eğitimleri takip ediyordum. Zamanla hikayem değişti ve 12 yılın ardından yeni bir dönem başladı.
Kariyer basamaklarını tırmanırken, itici gücünüz neydi?
Kariyerimde ilerlerken beni yönlendiren temel güç, aile şirketindeki çalışma sürecimle başladı. Uzun yıllar boyunca orada kalmaya ikna olduktan sonra, sektördeki en iyi işleri takip etmeye ve gereken bilgi birikimini oluşturmaya odaklandım. Bu süreçte, 12 yılın ardından pandemi öncesinde Verim Gelişim ve Danışmanlık Merkezi’ni açarak uygulama alanı yaratma kararı aldım. İki yıl süren yoğun çalışmalarından sonra 2022 yılında İzmit’te hizmet veren Özel Sense Özel Eğitim Merkezi’ni açtık. Çalışma alanlarımızı özelleştirerek kanıtlanabilir eğitim modelleriyle başarılı katkılarda bulunmaya odaklandık ve Kocaeli’de özel eğitim alanında birçok ‘ilk’i başaran bir merkez haline geldik. Şimdi hedefimiz, etki alanımızı Avrupa’ya genişletmek. Umarım kısa sürede orada da birikimlerimizi ailelerimize ulaştırabileceğiz… Her gün kendime sorduğum “Başka ne olabilir?” sorusu, motivasyonumu canlı tutmama yardımcı oluyor. En büyük motivasyon kaynağım ise her gün kurumumun kapısından evladının gelişiminden memnun ve mutlu ayrılan annelerdir.
Sizce başarının altın anahtarı nedir?
Başarının altın anahtarı, kendinle rekabet edebilmek ve hayal edebilmektir diye düşünüyorum. Hayalinizde gezinmek, onu hissetmek… Sizi mutlu eden bir hedefe ulaştığınızda, başarınızın önüne kimse geçemez. İnanın, sevdiğiniz ve keyif aldığınız işi yapmak sizi yenilikçi, başarılı, girişimci ve daima dinamik kılar. İş hayatının başlarında bu cümleleri duyduğumda, “Nasıl hayal edilir ki?” diye düşünürdüm. Ancak işinizi yaparken kazandığınız deneyimler, kapıları kendiliğinden açıyor ve örgütlenmeyi kolaylaştırıyor. Bu deneyimleri yaşadığınızda, asıl başarının o içsel haz olduğunu anlarsınız.
Kadınların iş hayatında yaşadığı en temel sorun nedir? Siz bu sorunları aşmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Türkiye’de kadınların iş hayatındaki en büyük sorunun, ataerkil toplumun eril hakimiyetini kadınlar lehine dönüştürme zorluğu olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman erkeklerin iş hayatını kadınlarla paylaşmak istemediklerini ya da sahada sadece kendilerinin olması gerektiğini düşündüklerini fark ediyorum. Son yıllarda kadınların iş hayatındaki varlığının artmasına rağmen temsiliyetlerde hala erkek ağırlıklı bir yapı görmekteyiz. Ben kadın çalışanların ve annelerin yoğun olduğu bir sektörde bulunuyorum. Bu nedenle, kendi alanımda çok fazla sorun yaşamıyorum. Ancak, iş yaşantısı içinde bulunduğum kuruluşlarda bu tür sorunlarla karşılaştığımı söyleyebilirim. Benim için iş, cinsiyetçi olmayan kurallarla belirlenir. Bunun yanı sıra, kadınlara yönelik teşviklerin ve ev hanımlarını destekleyen projelerin sayısının artmasını memnuniyetle karşılıyorum. Elimden geldiğince hemcinslerime destek olmaya çalışıyorum.
İş hayatının içerisinde bir kadın olarak, cumhuriyete neler borçlu olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Cumhuriyete olan borcumuzu düşündüğümüzde, Atatürk’ün Türk kadınına hak ettiği değeri kazandıran öncü bir lider olduğunu hatırlamak çok önemli. Anadolu topraklarında savaşmış, milli mücadelede yer almış ve bizi tırnaklarıyla kazıya kazıya bugünlere taşımış bir neslin torunlarıyız. Günümüz koşullarını bize kazandıran geçmiş kuşaklara ve yetiştirdiğimiz nesillere minnettarız. Bu mirası devralanlar olarak ileriye gitmeyi, ilim ve bilimle buluşmak için her zaman bir adım önde olmayı amaçlamalıyız. Dünyada, ülkemizde, toplumda ve iş hayatının her alanında başarılı olabileceğimizi unutmamalıyız. Atamızın “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” sözünü hatırlayarak, içimizdeki güçlü potansiyeli daima değerlendirmeli ve geliştirmeliyiz.
Cumhuriyetin size tanıdığı en büyük özgürlük nedir?
Seçme ve seçilme hakkı…
’Cumhuriyet kadını’ denilince, gözünüzde canlanan fotoğrafı birkaç cümleyle tarif eder misiniz?
Benim gözümün önüne; beyaz smokini içerisinde bütün asaletiyle poz veren Atatürk’ün yanında, en modern kıyafetleriyle yer alan kadınların fotoğrafı geliyor. Bu görüntüden duyduğum onur ve gururu anlatamam...
Atatürk’ün kadınlarla ilgili söylediği en sevdiğiniz söz hangisi?
“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.“
NASIL ARANDI: #müjgan haşimoğlu # 8 mart # dünya kadınlar günü # cumhuriyet