Eğitimi ve iletişim alanındaki yeteneğiyle uzun yıllar kurumsal hayatta çok başarılı çalışmalar yapan Cemre Şahin, hayallerinin peşinden gitmeyi seçti ve oldukça cesur bir karar alarak kısa bir süre önce kurumsal iş hayatına nokta koydu. Çevresinde modaya ve tasarıma olan tutkusu, bu alandaki yeteneği, sanatçı ruhu ve giyim zevkiyle tanınan Cemre Hanım, kariyer yolcuğuna ‘moda tasarımcısı’ olarak devam etmek ve kendi markasını yaratmak için ilk adımı atarak bu alandaki becerilerini aldığı eğitimlerle taçlandırdı.
Ailesinin mağazacılık ve kadın giyim sektöründeki yıllara dayanan tecrübesini ve çocuk yaşlarından itibaren bu sektörün içinde bulunmanın getirdiği avantajları da iyi değerlendiren Cemre Şahin, kısa zamanda büyük yol kat ederek, ilimizde moda sektörüne yeni bir soluk getirmeyi başardı. Şu anda çalışmalarına, annesinin adını taşıyan Esra Yazıcı Fashion Spirit çatısı altında devam eden başarılı tasarımcının kısa vadedeki planı ise kendi markasıyla kişiye özel, haute couture çalışmalara imza atmak.
Modanın sadece bir trend değil, aynı zamanda bir sanat formu olduğunu söyleyen Cemre Hanım’ın moda yolculuğunun detaylarını, vizyonunu ve ilham veren hikayesini keyifle okuyacağınızdan eminiz.
Cemre Hanım, sizi tanıyabilir miyiz?
1991 yılında İzmit’te doğdum, üniversiteye kadar da burada okudum. Sakarya Üniversitesi’nde insan kaynakları üzerine eğitim aldım ve mezun olmayı beklemeden iş hayatına atıldım. Öyle ki mezuniyet törenime bile iş yerinden izin alarak gittim. 10 yıl boyunca mesleğimi yaptıktan sonra kurumsal hayata veda ettim ve moda sektörüne yöneldim. Evliyim, 4 yaşında Ela adında bir kızım var.
Sektör değiştirmenizin özel bir sebebi var mı?
Aslına bakarsanız, mesleğimi, iş yerimi, insanlarla iletişim halinde olmayı çok seviyordum. Yeteneğinize uygun bir iş yaptığınızda başarılı olmanız zor değil. Ben de 10 yıl boyunca büyük bir keyifle çalıştım. Bununla beraber bir süredir bu alan bana dar geliyordu. Daha özgür, daha yaratıcı, daha keyifli bir şeyler yapmalıydım. Yine insanlarla iletişim halinde olabileceğim, yeteneklerimi kullanabileceğim, daha çok keyif alacağım bir çalışma alanı arayışındaydım.
YETENEKLERİMİ KEŞFETTİM
Neden moda sektörü?
Modanın ve tekstilin içinde büyüdüm. Annem Esra Yazıcı, İzmit’te mağazacılık sektöründe çok tecrübeli ve başarılı bir isim. Çocukluğumdan beri her okul çıkışında annemin mağazasına giderdim. Annemin yanında farkında olmadan kadın giyim sektörüne, kumaşlara, modaya dair çok şey öğrendim. Bir süre sonra bu iş bende hobiye dönüştü; çevremdeki insanlar benim giyim zevkime güvenmeye, alışveriş yaparken ya da bir yere giderken kombinleriyle ilgili benden fikir almaya başladı. Her ortamda insanların ne giydiğine bakıyordum. Mesleğim gereği işe alımlarda, görüşmeye gelen kişinin kıyafetine, kıyafetinin kumaşının kalitesine, bedenine uygun giyinip giyinmediğine hatta kadınsa, ojesinin düzgünlüğüne dikkat ettim. Tüm bunlar bana, kişinin kendisine gösterdiği özen hakkında ipuçları verdi. Fark ettim ki insanın kıyafeti, kartvizitidir. Modayı, modacıları, tasarımcıları, yeni trendleri takip ederken, modanın sadece bir trend değil, aynı zamanda bir sanat formu olduğunu ve sanatı çok sevdiğimi fark ettim. Tasarımda en önemli şey kişisel özellikler bence. Farklı ve vizyoner bir bakış açısı, görsel zevk, sanat duygusu… Bu yetkinliklerin hepsinin gerçek bir tasarımcıda olması gerektiğini düşünüyorum. Aslına bakarsanız, büyürken kendimi tanıdıkça yeteneklerimi, neyi isteyip istemediğimi de keşfettim ve en sonunda yapmak istediğim işin moda tasarımcılığı olduğunu anladım.
İşe nereden başladınız?
Eğitimden. Sadece yetenekli olmak yetmez, bir işi başarıyla yapabilmek için o iş ile alakalı gerekli yeterliliklere de sahip olmalısınız. Bu nedenle hemen araştırmaya başladım. Gördüm ki bu alanda eğitimler veren çok başarılı merkezler var. Bu işin mutfağını öğrenmek için hemen İstanbul Nişantaşı’ndaki bir kuruma kaydımı yaptırdım. Şu anda hem moda tasarımı hem de stil danışmanlığı eğitimlerim devam ediyor. Eğitimler dışında da sürekli araştırarak kendimi geliştiriyorum. Aynı zamanda Esra Yazıcı Fashion Spirit Butik’te annemle birlikte çalışmaya devam ediyorum.
Anneniz Esra Hanım, sektördeki en tecrübeli isimlerden birisi… Sizin ise yenilikçi bir tarzınız var. Sizce bu fark, bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı?
Annem, 25-30 yıldır bu işin içinde. Tecrübesinin yanı sıra aldığı eğitimlerle de kendisini çok geliştirmiş bir isim. İşine bir modelist ya da bir stilist kadar hakimdir; tasarımın ötesinde dikişi de bilir. Bu anlamda ondan öğrendiğim çok şey var ancak tarzlarımız çok farklıdır. O daha feminen, gösterişli, göz alıcı parçaları sever; benim ise daha sade bir çizgim var. Aslına bakarsanız, birbirimizi tamamlıyor ve geliştiriyoruz. Annemin yıllardır giydirdiği bir müşteri kitlesi var ve mağazaya geldiklerinde mutlaka annemden fikir almak isterler. Bununla beraber, benimle aynı jenerasyondan olan müşterilerimiz genellikle benim kombinlerimle de ilerliyor.
EN ÖNEMLİSİ KALİTE
Siz, bir tasarımcı olarak tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
En beğendiğim moda tasarımcılarının ortak özelliğinin, kültürel motiflerimizi modern tasarımlarına taşıyabilenler olduğunu fark ettim. Çok güçlü ve renkli bir kültürümüz, harika motiflerimiz olduğu halde maalesef ülkemizin köklü bir moda tarihi yok. Oysa kendi motiflerimizi kullanabildiğimizde ortaya çok özgün tasarımlar çıkıyor. Dikkat ederseniz, çok bilindik markalar da bugün bu yönde ilerliyor. Benim şatafattan uzak, sade, kadının zarafetini yansıtan, rahat hatta biraz maskülen detayları olan bir çizgim var. Sade fakat kumaşı, kesimi, modeli, kalıbı, bedene oturuşuyla kalitesi ilk bakışta anlaşılan tasarımlar favorim. Bence şık olmak için illa parlak renklere, pullara, taşlara ihtiyacımız yok. Kaliteli simsiyah bir elbiseyi de doğru aksesuar ve ayakkabı kombiniyle çok dikkat çekici hale getirmek mümkün. Ancak, dediğim gibi bu benim tarzım… Birbiriyle zıt renkleri, abartılı modelleri hatta farklı tarzda modelleri bir araya getirip kendisine çok yakıştıran kadınlar da var.
En beğendiğiniz modacılar arasında kimleri sayabilirsiniz?
Bizim dünyaca ünlü, çok başarılı modacılarımız var. Örneğin, Dilara Fındıkoğlu sıra dışı tasarımlarıyla Rihanna’dan Bella Hadid’e, Lady Gaga’dan Hailey Bieber’a, Kylie Jenner’dan Cardi B’ye kadar birçok ünlü ismin kıyafetlerini tasarladı. Tasarımları bana biraz fazla abartılı gelse de çok başarılı bir modacı. Bununla beraber, benim tarz olarak beğendiğim modacılar; Yıldırım Mayruk, Özgür Mansur, Gülşah Saraçoğlu gibi çizgisi olan, daha ayakları yere basan tasarımlar yapan isimler. Bir modacının, kendisine has bir çizgisi olmasını çok önemsiyorum. Bakın, Christian Dior artık yaşamıyor ama Dior markası çizgisini hiç kaybetmedi. Dior’un yıllar önce çıkardığı ürünler, bugün bile birçok markaya esin kaynağı oluyor.
Ya en sevdiğiniz markalar?
Ne mutlu bana ki beğendiğim pek çok markanın ürünlerini kendi mağazamızda da satıyoruz. Bunların başında yıllardır kalitesini ve çizgisini hiç kaybetmeyen Roman geliyor. Naar da hem maskülen hem de feminen tarzı harmanlayan modelleriyle en sevdiklerimden biri. Ürünlerini severek giyiyor ve severek satıyorum. Yunan markası BSB’i ve kendine has bir tarzı olan Perspective ürünlerini de çok beğeniyorum. Yeni sezona bomba gibi geliyorlar. Bunun dışında İpekyol’u beğeniyorum; Twist‘te de tarzıma uygun çok ürün buluyorum.
DEĞİŞİME AÇIK OLMALIYIZ
Cemre Hanım, sizce kişilerin karakter yapısıyla giyim tarzı arasında bir bağlantı var mı?
Elbette, var. Çok dışa dönük karakterler iletişime çok açıktır ve genellikle daha renkli giyinir, canlı tonları tercih ederler. Beğenilmeyi, dikkatleri üzerlerine çekmeyi severler. Bunun yanı sıra eğer birisi size “giyinmeyi, alışveriş yapmayı sevmiyorum” diyorsa, bu kişi yüksek oranda içe dönük bir profildir. Dikkat çekmeyi çok sevmez, genellikle koyu renkleri seçerler ve sade bir giyim tarzları vardır. Bu arada modaya en uzak insana bile “Bugün ne kadar şıksın” derseniz; hemen yüzünün güldüğünü, moralinin yükseldiğini görürsünüz.
Sizce moda sektörünün en büyük sorunu nedir?
Sıradanlık… Tüm ürünler fabrikasyon, herkes aynı şeyleri giyiyor. Oysa moda tasarımı yaratıcılığın, sanatın ta kendisidir. Elbette o tasarımlar yapılırken bir şeylerden, geçmiş sezonlardan esinlenilebilir ama mutlaka tasarıma yeni ve farklı dokunuşlar yapılmalı diye düşünüyorum.
Sizce şık giyinmek için yüksek bütçelere sahip olmak gerekir mi?
Kesinlikle alakası yok. Önemli olan kaliteli ve vücuduna uygun ürünleri seçmeyi bilmek ve yaşam şekline uygun bir tarz belirleyebilmek. Çok parası olduğu, en büyük markalardan alışveriş yaptığı halde bir türlü şık olamayan sayısız kadın var. Bunu eleştiri anlamında söylemiyorum… Herkes o estetik bakış açısına sahip olamayabilir.
Bu sorunu yaşayan kişilere ne önerirsiniz?
Her işin bir profesyoneli var… Bir stil danışmanıyla çalışabilir, kendilerine en uygun gardırobu oluşturmak içi destek alabilirler. Kendisine ve vücuduna uygun giyinmek, öğrenilebilir bir şey. Size yakışan saç kesiminden aksesuar seçimine; mesleğinize, kilonuza ve vücut şeklinize uygun kıyafetlerden makyaj tarzınıza kadar her konuda bir stil danışmanından yardım alabilirsiniz. Hiçbiri olmazsa bile çevrenizde mutlaka modayla ilgili, bu alanda yetenekli bir arkadaşınız vardır. Zaten, bir kadının en iyi stil danışmanı da zevkine güvendiği arkadaşıdır. Önemli olan değişime açık olmak.
HAYAT TARZINA UYGUN GİYİNİLMELİ
Aslında, kişilerin giyim tarzıyla ilgili alışkanlıklarını değiştirmek, tabularını yıkmak pek de kolay değil…
Hem de çok zor. Oysa bu konuda inatçı olunmamalı. Buna mağazamızda da çok sık şahit oluyoruz. “O bana olmaz, hiç böyle bir şey giymedim, bana yakışmaz” en çok duyduğumuz cümleler. Annemle birlikte, bu önyargıları kırmaya gayret ediyoruz. Tavsiyelerimize kulak veren müşterilerimiz, önerdiğimiz parçaları üzerlerinde görünce “Evet, bu bana çok yakıştı” diyor. Dolayısıyla bir stilde, hep aynı tarz parçalarda inat etmemek, denemeden karar vermemek lazım. En önemlisi kişinin vücut yapısını tanıyarak giyinmesi. Bunun fazla kiloyla da bir ilgisi yok… Çok zayıf olabilirsiniz ama baseniniz geniştir ya da fazla kilonuz vardır ama beliniz incedir. Önemli olan giyinirken hangi bölgeyi kamufle edip, nereyi öne çıkaracağımızı bilmek. Mağazamızın sosyal medya hesabını ben yönetiyorum; ürünleri de kendi üzerimde tanıtıyorum. Gelen yorumların çoğu “Ceren Hanım, siz ne giyseniz yakışıyor” şeklinde. Hayır, aslında bana da her giydiğim yakışmıyor, ben kendime yakışan parçaları giyiyorum.
O halde, yine o klasik söze geldik: Moda, kişinin kendisine yakışanı giymesidir…
Ben de kesinlikle öyle düşünüyorum… Bununla beraber, insanların giyim tarzı, kişisel özellikleri ve meslekleriyle de örtüşmeli. ‘Tarz sahibi’ olarak tanımladığımız kadınlar, her zaman vücut tipine, proporsiyonuna, yaşına, hayat tarzına uygun giyinenlerdir. Kişilerin ruh güzelliği çok önemli ama ruhlar aleminde yaşamıyoruz. Dolayısıyla insanların giyimine ve dış görünüşüne özen göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle tasarım ya da estetik bir bakış açısı gerektiren işlerle uğraşan kişiler için bunun daha önemli olduğu görüşündeyim.
VİTRİNDE NELER VAR?
Moda sektöründe her şeyin çok çabuk değişmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ne güzel söylemiş Coco Chanel: “Moda geçici ama stil kalıcıdır.” Eğer bir stiliniz varsa, siz modayı kendinize uydurursunuz. Öyle insanlar vardır ki tarzlarıyla modayı onlar belirler, öncülük eder. Sadece ünlü kişilerden bahsetmiyorum… Hepimizin çevresinde giyim kuşamıyla fark yaratan kadınlar var. Şunu da eklemek isterim; moda o kadar da hızlı ve keskin bir şekilde değişmiyor aslında. Markalar önümüzdeki sene ne giyeceğimizi, bu sene en çok tercih edilen modellere göre belirliyor. Sezon modelleri, her sene yapılan küçük değişiklikler ve yeni birkaç dokunuşla şekilleniyor. Örneğin pandemi döneminde bütün markalar rahatlığın ön planda olduğu kreasyonlar hazırladı. Eşofman tarzı pantolonlar, bol kesimler, pamuklu kumaşlar… Bu tarz, ufak tefek değişikliklerle hala etkisini sürdürüyor. İnsanlar hem rahat hem de şık kıyafetlere çok alıştı ve şimdilik kimse bu konfordan vazgeçmek istemiyor gibi.
Peki, bu kış vitrinlerde neler olacak?
Crop üstler ve crop ceketler bu sene yine vitrinlerde olacak. Pantolonlarda palazzolar, saten etekler, büzgü detayları, ekose ve leopar desenler çok revaçta. Chanel tarzı etkler ve etek-yelek takımlar, yelek elbise ve ceket elbiseler de çok popüler. Renk olarak da açık grileri, bebe mavilerini, hardal rengini, bordo ve yeşilin tonlarını sıklıkla göreceğiz.
Son sorum şu: Beş sene sonra kendinizi nerede görmeyi planlıyorsunuz?
Kendimi yeterli gördüğüm anda markalaşma ve işi üretime dökme hayalim var. Beş sene sonra kendi markamı ve portföyümü oluşturmuş, haute couture çalışmaya başlamış olmayı planlıyorum. Perakende satıştan ziyade kişiye özel çalışmayı, kendi yaratıcılığımı kullanarak tasarımlar yapmayı, daha butik işlerle ilerlemeyi arzu ediyorum.
Yahya Kaptan Mah. Sarı Mimoza Cad. Perihan Han. Apt. No:30/C
Telefon: 0523 219 28 11
Instagram: @cmryzc_
@fashionspirit_esrayazıcı
NASIL ARANDI: #cemre şahin # moda # stil # kocaeli # esra yazıcı fashion spirit