Meraklı keçi, bir gün boynundaki ipi koparıp özgürlüğe doğru koşmaya başlamış. Artık özgür olduğu için dilediğince koşmuş, istediği her yere gitmiş, istediği her ottan doyuncaya kadar yemiş, dağın serin sularından içmiş. Etrafta ne çoban varmış ne de sahibi… Artık tamamen özgürmüş. Onu kontrol eden, engelleyen hiçbir şey yokmuş. Tüm gün kendince şarkılar mırıldanmış, türküler söylemiş.
Çok ama çok mutluymuş ancak bu mutluluk uzun sürmemiş. Hava kararmaya başlayınca içini dolduran mutluluk, yerini ürpertiye bırakmış. Ne yapacağını, geceyi nasıl geçireceğini bilmeden çayırda dolaşırken, karanlıkların içinde çakmak çakmak parlayan bir çift göz görmüş. Bizim küçük keçinin aklına gelen başına gelmiş. Kurt, bu taze ve özgür keçiyi büyük bir afiyetle yemiş. Keçi sonsuz özgürlüğünün faturasını çok ama çok pahalı ödemiş.
‘Çocuğumu özgür ve özgüvenli yetiştireceğim’ modası o kadar yaygınlaştı ki karşılaştığımız çocukların çoğu ipten kurtulan küçük keçi kadar kuralsız ve sınırsızlar. Yaptıkları her şey hoş görüldüğü, çok önemsiz durumlar bile abartılarak alkışlandığı için içi boş bir özgüvenle büyüyorlar; kendilerini her ortamın kral veya kraliçesi zannediyorlar ve bu durum büyük tehlikelere çanak tutuyor.
‘Özgür ve özgüvenli çocuk yetiştirmek’ adına, çocukları göz göre göre ateşe atamayız. Çocuğumuza renkleri, rakamları öğretmek için gösterdiğimiz hassasiyeti, kurallar ve sınırları öğretmek için de göstermeliyiz.
Sınırlar ve kurallar; çocuğu hayata hazırlayan, destekleyici ve koruyucu bir işleve sahiptir. Sınır koymak, çocuğun dürtüsel ihtiyaçlarının törpülenmesi, kendini kontrol etmeyi öğrenmesi için gerekli ilk adımdır. Örneğin, 3 yaşındaki bir çocuğun; sadece merak ettiği için girdiği her ortamı karıştırması, istemeden de olsa zarar verici eylemlerde bulunması gülüp geçilecek bir davranış değildir. Bu tip durumların ‘benim çocuğum biraz hareketli ama engellemek özgüvenini zedeler’ ya da ‘nasıl olsa benim eşyam değil’ gibi bir yaklaşımla görmezden gelinmesi doğru olmaz.
Bu davranışla karşılaşan bir ebeveyn, çocuğuna davranışının yanlış olduğunu onun anlayacağı bir dille üşenmeden anlatmalıdır. ‘Daha küçük, anlamaz’ diyerek görmezden gelmek ya da çocuğu hemen korumaya alıp arkalamak, çocuğun otokontrol geliştirmesini engelleyecektir.
Çocuklar, iyi ve kötünün ne olduğunu, nerede durulması gerektiğini ve sınırlarını bilmeden doğar. Şekillenmeye müsait olan körpecik beyinleri ancak doğru bir rehberlikle kendini kontrol etmeyi ve tehlikelerden korumayı öğrenir. Çocuklar, kurallara ve sınırlara ihtiyaç duyar. Kurallar ve sınırlar çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. Kuralsız ve sınırsız bir ortam, çocuğun hiç bilmediği bir yere navigasyonsuz, el yordamıyla gitmesi gibi bir şeydir. Hal böyle olunca da tehlikeli yollara sapması kaçınılmazdır.
Kurallar ve sınırlar, çocuğun empati duygusunun gelişmesini de destekler. Özgürlüğünün sınırlandığı noktada, başkasının sınırlarının başladığı ona ancak küçük yaşta öğretilebilir.
Çocuklar her istediğini yapamayacağını, hep birinci ve ön planda olamayacağını, bazı durumlarda beklemesi gerektiğini sadece ve sadece okul öncesi dönemde öğrenebilir. Belki sırasını beklemek ya da yıl sonu gösterisinde isteği şiiri okuyamamak ona zor gelmiş ve üzülmüş olabilir. Üzülecektir ancak konulmuş kural sayesinde empati duygusu gelişecektir. Bu sayede ergenlik yaşına geldiğinde ikinci olmanın da kötü olmadığını ve başkalarına saygı göstermenin önemini öğrenmiş olur.
Gerektiği durumlarda ‘hayır’ denilerek sınır konulan bir çocukta otokontrol gelişimi desteklenecektir. Ancak otokontrolü erken yaşlarda gelişen bir birey, ergenlik yaşına geldiğinde ‘hadi sigara içelim’ teklifine ‘hayır’ diyebilir.
Sonuç olarak, son moda yaklaşımların aksine; çocuk gelişiminde kural ve sınır mutlaka olmalıdır. Ebeveynler ‘aman çocuğumu üzmeyeyim, her konuda onun da fikrini alayım’ gibi yaklaşımlarla beyin yapıları henüz olgunlaşmamış, kendi öz iradeleri gelişmemiş çocuklara hem aşırı sorumluluk yüklemekte hem de kafalarını karıştırmaktadır. Oysa ki çocukların beklentisi; kuralları ve sınırları net olan anne babalardır. Her konuda onlara danışan, kural koymak yerine alınması gereken bir karar olduğunda kafalarını karıştıran ebeveynler değildir.
Siz siz olun, çocuğunuza kural koymaktan veya sınırlamaktan korkmayın. Ancak bu şekilde özgüveni yüksek bireyler yetiştirebilirsiniz.
NASIL ARANDI: #figen karaceylan çakmacı # pedagog # çocuk ve ergen psikiyatristi # kocaeli # çocuk #