İlimizde geniş bir kesim tarafından tanınan, bugüne kadar yüzlerce kadının gebelik ve doğum sürecinde yanında bulunan başarılı kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr. F. Bilge Öğütcüoğlu, aynı zamanda iki küçük prensesin annesi. Kızları 12 yaşındaki Ece Sibel ve 6 yaşındaki Ela Ceren’i sevgiyle ve belli kurallar çerçevesinde büyüten Dr. Öğütcüoğlu, annelik serüvenini ve çocuklarını büyütürken hangi noktalara dikkat ettiğini anlattı.
Bilge Hanım, Kendinizi nasıl bir anne olarak tanımlarsınız?
Öncelikle şunu söyleyebilirim; anne olmadan önce ne kadar okursanız okuyun, bunu deneyimlemeden nasıl bir anne olabileceğinizi ön göremezsiniz. Tıp fakültesinde bu işi mutfağında öğrenseniz de ilk anne olduğunuzda sizi hisleriniz ve duygularınız şekillendirir. İlk annelik yıllarımda korumacı olduğumu söyleyebilirim ama bu tavır çocuklarımın bireysel gelişimini örseleyecek boyuta hiç gelmedi. Evimiz, hiçbir zaman kuralsız bir ev olmadı; kuralcılık da despotluk seviyesine çıkmadı. Çocukların sokakta öğrenebileceğini düşündüğüm için doğdukları andan itibaren hep dışarıya çıkardım onları. Oturmaya başladıkları andan itibaren de toprağa, çimene kendileri temas ederek öğrensinler istedim. Şimdi ise insan ilişkilerini öğrenebilmeleri için arkadaş ilişkilerine dahil olmuyorum. Kimlerle arkadaş olduklarını tabii ki biliyor ve takip ediyorum ama ikili ilişkilerini kendilerinin yönetmesi gerektiğini öğretiyorum.
Çocuklarınızla nerelere gitmek, neler yapmaktan keyif alırsınız?
Tüm çocuklar gibi oyun parklarını ve lunaparkları çok severler ama çocuklar aslında beraber olmaktan keyif alıyorlar. Ne yapıldığının ya da bir yere gidilip gidilmediğinin çok da önemi yok. Bazen evde beraber mısır patlatmak ya da kurabiye yapmak çok keyifli oluyor; bazen bisikletlerle gezinti yaparken birden yarış yapmaya başlamak...
Çocuklarınızı büyütürken nelere dikkat ediyorsunuz?
Çocukların pahalı kıyafetlere ya da oyuncaklara ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. İstedikleri şeyleri her zaman elde edemeyeceklerini, çocukluktan itibaren öğrenmeliler. Bunun yanında evde yemek yeme kültürünün yaşatılmasını önemli görüyorum. Evde yemek yeme alışkanlığı ailede görüp öğrenilen bir şey. Sağlıklı bir nesil için akşam yemek saatleri ve düzenli oturulan bir sofra, hem ailenin bir araya gelip beraber bir şeyler paylaşması için hem de çocukların damak tadının ev yemeklerine alışması için önemli.
Çocukların ilgi alanları var mı?
Çok samimi bir itirafta bulunabilir miyim? İlk çocuğumuzda, biz onun yerine ilgi alanları seçimi yaptık. Neye karşı ilgisi varsa, ona yönlendirelim diye piyano, bale, yüzme, tenis, voleybol gibi çeşitli alanlarda derslere gönderdik. Şu anda bunların hiç birisiyle ilgilenmiyor :) Dansa karşı ilgisi var. Bir de tenis oynamayı seviyor. Bununla beraber küçük kızım, belki önünde bir örnek olduğu ve büyüdüğünde kendisinin de bir şeyler yapacağını düşündüğü için kendi talepleriyle geldi. 5 yaşında, havuzda takip ettiği yüzen insanları izleyerek yüzmeyi öğrendi. 6 yaşında ‘bacak açıp, parende atmayı öğreten’ kurslara gitmek istediğini söyledi. Bu sene de ‘Ben artık büyümedim mi ne zaman piyano çalmayı öğreneceğim’ talebiyle yine kendisi geldi. İstediği kurslara severek ve büyük bir hevesle hala gidiyor.
Çocuklarınızı büyütürken faydalandığınız kaynaklar neler?
Ben İstanbul Tıp Fakültesi mezunuyum. Okulumda öyle değerli hocalarım vardı ki onların anlatımları hep kulağıma küpe oldu. Ayrıca, Prof. Dr. Gülbin Gökçay’ın, ‘Yaşamın İlk 2 Yılında Bebek Bakımı ve Beslenmesi’ isimli kitabı benim baş ucu kitabımdı. Taze annelere güzel bir rehber olacaktır.
NASIL ARANDI: #çocuğumveben #köşe #konuk #drfbilgeöğütcüoğlu #doktor #kadınhastalıklarıdoğumuzmanı #kızlar #annelik #anneveçocuk #annekız #sevgi #kural #röportaj
