HAZIRLAYAN: DİŞ HEKİMİ MÜZEYYEN TOPÇU TAN
1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Vuhan şehrinde başlayan ve çok kısa zamanda tüm dünyaya yayılan Covid-19 pandemisi iki yılını tamamladı. Bilim insanlarının virüsün tehlikesi, durumun vahameti konusundaki uyarılarını ailecek ilk günden itibaren harfiyen yerine getirdik, getirmeye de devam ediyoruz. Haliyle bu zaman diliminde arkadaşlarımızı, akrabalarımızı ziyaret etmek, tatil yapmak ya da mesleki seminerlere katılmak maksadıyla yaptığımız yurt dışı seyahatlerini de gerçekleştiremedik. Bu nedenle pandemi sürecinde eski seyahatlerimizi kaleme almaya çalıştım. Dileğim ve temennim; 2022 yılında Koronasız, varyantsız, sağlıklı günlere ve huzura kavuşuruz.
***
2022’nin ilk yazısı, iki kez seyahat etme şansına sahip olduğum, şu günlerde Covid vakalarının en fazla görüldüğü ve omicron varyantı nedeniyle zor günler yaşayan Londra…
***
Londra hem Birleşik Krallık’ın hem de İngiltere’nin başkenti ve en büyük şehri. Aynı zamanda dünya ekonomisinin en önemli şehirlerinden biri ve finans merkezi… Birleşik Krallık demişken İngiltere, Büyük Britanya, Birleşik Krallık hep karıştırılır. Karmaşık bir yapıya sahip olan Birleşik Krallık; İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda olmak üzere dört ülkeden oluşuyor (İrlanda Adası’nın güneyinde kalan İrlanda Cumhuriyeti 1922’de bağımsızlığını ilan ederek Birleşik Krallık’tan ayrılmış).
19. yüzyılın başlarında sanayi devrimini tamamlayan Birleşik Krallık; dünya pazarlarını teker teker ele geçirmiş ve sömürgeleriyle sınırlarını öyle genişletmiş ki dünya topraklarının neredeyse dörtte birine sahip olmuş. ‘Üzerinde güneş batmayan ülke’ diye anılması bundandır. Birleşik Krallık’ın yönetim şekli üniter bir parlamenter demokrasi ve anayasal monarşidir. Yazılı bir anayasası olmayan Birleşik Krallık, 800 yıldan fazladır demokrasi tarihinin kilometre taşı kabul edilen ‘Kralın yetkilerini Tanrı’dan aldığı düşüncesini ortadan kaldıran’ modern demokrasinin ve Anglosakson hukuk sisteminin kurucu metinleri arasında sayılan Magna Carta (Büyük Sözleşme), tarihi konvansiyonlar, Avrupa Birliği benzeri sözleşmeler gibi metinlerle yönetiliyor.
İngiltere yeşil pasaporta da vize uygulayan ve zor vize veren ülkelerden biri…Bu nedenle vize için gerekli evrakları titizlikle hazırlamanızı tavsiye ederim.
İki bin yıl önce Romalılar tarafından Büyük Britanya Adası’nın güneydoğusundaki Thames Nehri üzerinde kurulan Londra, tarih boyunca en önemli kentlerden biri olmuş. Londra’da hemen her kökenden insan bulunuyor. Bu insan zenginliğini metro yolculuğu esnasında çok net görebiliyorsunuz. Şehirde 300’den fazla dil konuşulduğu biliniyor. İngilizlerden sonra en kalabalık nüfus ise Hintlilermiş. Londra gerek İngiltere gerekse dünya genelinde çok önemli iş ve finans merkezi olduğu kadar turizm açısından da ülkenin en çok ziyaret edilen, en hareketli kenti. Bu nedenle Londra’da 6 havaalanı var. Ben Stansted Havaalanı’nı tercih ettim. Havaalanlarından şehir merkezine ulaşım için tren, metro, otobüs ve taksi seçenekleri bulunuyor. Havaalanından konaklayacağınız yere olan mesafe fazlaysa taksi ile gitmenizi önermiyorlar zira pahalıya geliyormuş. Araba kiralamanızı da önermem, malumunuz direksiyonlar bize göre ters. Metro ile yapılan ulaşım daha ucuza geliyor. Oyster kart alırsanız istediğiniz kadar para yükleyebiliyorsunuz.
***
Beni havaalanında, kırk beş dakika uzaklıkta (Wanstead) oturan ilkokul arkadaşım İlgi Koz karşıladı. Londra kazan biz kepçe misali gezmediğimiz sokak, girmediğimiz mağaza kalmadı. Lise arkadaşlarım Seher Tosun, Aylin Duranberk, Melek Dolunay, Ümran Mehdioğlu; fakülteden arkadaşım Şebnem Önal ve İzmit’ten tanıdığım Güneş Tok ile buluşup hasret giderdik. Birer gece Aylin, Melek ve Şebnem’de kaldım. Eski günleri yad ettik. Zaman içinde insanın çok arkadaşı, dostu oluyor ama çocukluğunu, ilk gençliğini birlikte geçirdiği arkadaşlarının yeri her zaman farklı oluyor. Hepsine kucak dolusu sevgi ve selamlar. İnşallah bu günleri atlatıp en kısa zamanda tekrar görüşebiliriz.
***
Londra denilince genelde akla ilk gelen gri renk, yağmur ve sis olur. Tüm yıl boyunca yağış görülen Londra’da dışarı çıkarken yanınıza şemsiye almayı ihmal etmeyin zira yağmurun ne zaman yağacağı hiç belli olmuyor. Mayıs-eylül ayları genellikle sıcak geçiyor. Kışlar soğuk ancak sıcaklık nadiren sıfır derecenin altına düşüyor yani seyahat için her dönem uygun. Festivalleri görmek isterseniz haziran-eylül ayları gitmeniz gerekir.
Londra’nın en büyük meydanı olan Trafalgar Meydanı; Londra’da gezilecek yerler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Meydanın ismi, 1805’te İspanya’nın Trafalgar Burnu yakınlarında yapılan savaşta Birleşik Krallık’ın Fransa ve İspanya’ya karşı kazandığı deniz zaferinin anısına verilmiş. Günün her saatinde hareketli bir yapıya sahip, Londra’nın kalbi diyebileceğimiz bu meydanda birçok heykel, çeşme ve anıt var. Meydanda politik gösteriler başta olmak üzere çeşitli etkinlik ve organizasyonlar düzenleniyor. Bu etkinliklerden en ünlüsü, 31 Aralık tarihinde yapılan yeni yıl kutlamaları... Çok renkli sahnelere tanık olan meydanda; kürsüsünü, mikrofonunu kapanın konuşma yaptığını, konser verdiğini görebilirsiniz. Meydanda en çok ilgi çeken anıt, İngilizlerin Fransızlar ile yaptığı savaşta ölen Amiral Lord Nelson için 1843 yılında yaptırılmış olan büyük bir sütun, sütunun çevresinde, daha sonra ilave edilen ve nöbetçileri simgeleyen 4 aslanlı heykel. Yine meydanda girişin ücretsiz olduğu önemli yapılardan biri olan Ulusal Galeri (National Gallery) var. Zengin bir koleksiyona sahip müzede, 13. yüzyıl- 20. yüzyıl aralığında pek çok tablo sergileniyor.
Londra’nın en ünlü ve işlek kavşağında yer alan Piccadilly Alanı (Circus Latince ‘daire’ anlamına geliyor) trafiğe kapandıktan sonra turistlerin ve sokak müzisyenlerinin buluşma noktası haline gelmiş. Özellikle, geceleri ve hafta sonları oldukça kalabalık olan bir mekan. Kuzey taraftaki köşe binası neon tabelalar ile karakterize edilmiş. New York’taki Times Square’a benzetilen alanda yardımseverliği ile tanınan Lord Shaftesbury anısına 1893’te yapılmış anıt çeşme ve çeşmenin üzerinde Yunan mitolojinde aşk tanrısı Eros’un kardeşi Anteros’un heykeli bulunuyor (Heykelin Eros olduğu gibi yanlış bir kanı var). Bu çeşmenin etrafındaki basamaklarda oturmak çok popüler… Yine ünlü ve tarihî kişilerin gerçek boyutlu bal mumu heykellerinin sergilendiği Madame Tussauds Müzesi, rock ve pop sanatçılarının balmumu heykellerinin sergilendiği Rock Circus ve Segaworld Tema Parkı, Piccadilly Circus’ta yer alıyor.
Londra’nın en eski Roma yollarından biri üzerine inşa edilen Oxford Street, Avrupa’nın en ünlü alışveriş caddelerinden biri. Cadde; sağlı sollu büyük markaların mağazalarından tutun da outlet mağazaları ve küçük butiklere kadar hemen her şeyi bulabileceğiniz bir yer. Her gün yaklaşık yarım milyon kişinin ziyaret ettiği cadde; tarihi, mimarisi ve Noel ışık gösterileriyle tüm dikkatleri üzerine çekiyor.
Avrupa’nın en büyük, dünyanın üçüncü büyük dönme dolabı olarak bilinen ve 135 metre yüksekliğinde olan London Eye, İngiltere’nin ve Birleşik Krallık’ın turizm açısından en önemli yapılarından biri. Yükseklik korkunuz yoksa şehri kuş bakışı görebilme ayrıcalığını yaşamak için bu dev dönme dolaba binmenizi tavsiye ederim. Cesaretiniz yoksa şehrin hemen her yerinden görünen London Eye ile bol bol fotoğraf çektirebilirsiniz.
18. yüzyılda yapılan ve İngiltere’nin önemli yapılarından olan saray, kraliçenin resmi ikamet yeri. 775 odalı bu saray, yaz aylarında turistik turlara açık. Kraliçenin sarayda olup olmadığı sarayın üstündeki bayraktan anlaşılıyormuş. Eğer bayrak dalgalanıyorsa kraliçenin evde olduğu anlamına geliyormuş. Sarayın ön cephesinde 2 bin 300 ton beyaz mermerden inşa edilen Kraliçe Victoria Anıtı bulunuyor.
Kensington Bahçelerinin içinde yer alan, 17. yüzyıldan beri Britanya Kraliyet Ailesi’nin resmî ikametgahı olan Kensington Sarayı; halen Cambridge, Gloucester ve Kent Dükü ve Düşeslerinin Prens ve Prenses Michael’ın resmi Londra ikametgahı. Sarayın devlet odaları halka açık olduğu için aynı zamanda halk müzesi işlevini yerine getiriyor.
Londra’nın sembollerinden biri de Thames Nehri’nin üzerindeki Tower Bridge. Mühendislik harikası olarak kabul edilen, yüksek iki kule ile asma bir köprüden oluşan bu yapı, araç yolunun kenarında ve yukarıda kulelerin arasında yaya geçidine de sahip. Dolayısıyla köprüyü yürüyerek geçebilirsiniz. Büyük gemilerin geçişi esnasında köprü kaldırılabiliyor. Köprü; hemen yakınında bulunan 11. yüzyılın son yıllarında yapılan Londra Kulesi (Tower of London) ile benzer mimari yapıya sahip. Tower of London, Londra’nın en eski yapılarından biri olma özelliğinin yanı sıra Dünya Mirasları Listesi’nde yer alıyor.
1753 yılında kurulan müzede İngiltere ve çeşitli ülkelerin kültürlerine ait önemli eserler sergileniyor. Müze dört kilometre uzunluğa sahip 94 galeriden oluşuyor. Bu müzeyi hakkını vererek gezmek için iki gün ayırmalısınız
Birleşik Krallık’ta, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası’ndan oluşan İngiliz Parlamentosu’na ev sahipliği yapan yapı; Westminster semtinde Thames Nehri’nin kuzey yakasında, diğer kamu binalarının yakınında yer alıyor. Karmaşık bir mimari yapıya sahip sarayın 1.100 odası, 100 merdiven çıkışı ve 5 kilometreye yakın koridorları var. Yapının büyük bölümü 19. yüzyılda yapılmış ancak Westminster Hall ve Jewel Kulesi gibi tarihi bölümler hala ayakta; katafalk törenleri gibi bazı etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Muhteşem görünüşüyle turistlerin en uğrak mekanlarından biri olan Westminster Sarayı’nın yanında dünyanın en büyük ikinci dört yüzlü saati olan meşhur Big Ben saat kulesi bulunuyor.
Kraliyet ailesine mensup üyelerin mezarlarının bulunduğu bu kilise de Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan Londra’daki bir diğer yapı. Ayrıca taç giyme törenleri de yine bu kilisede yapılıyor.
İngiltere’de görülmeye değer nitelikte 143 kayıtlı park ve bahçe var. Bu parkların en büyük ve görkemlisi Londra’da bulunan Hyde Park. İçinde yapay bir göl bulunan park, başlarda Westminster Sarayı’nın bahçesiyken, 17. yüzyılın ilk yıllarında halka açılmış. Parkta yürüyüş yaparken karşınıza sık sık sincapların çıktığını ve yiyecek istediğini göreceksiniz.
Londra’nın önemli yerlerinden biri de Thames Nehri’dir. Nehirde yapılan tekne turlarından birine katılırsanız, şehrin muhteşem manzaralarını gözlemlemiş olursunuz. Londra’yı panoramik bir şekilde gezmenin bir yolu da ‘hop on hop of’ turistik otobüsleriyle dolaşmak. Kısa sürede çok daha fazla yeri ziyaret edip, daha az yorulursunuz.
Londra’nın farklı bir yüzünü görmek istiyorsanız, Küçük Venedik’i mutlaka ziyaret etmelisiniz. 19. yüzyıldan beri yazarlar ve sanatçıların tercih ettikleri Little Venice, Büyük Londra Kanalı’nın Paddington Kolu ile Regent Kanalı’nın kesiştiği bölgede beyaz boyalı, teraslı evlerin bulunduğu sevimli bir yer. Kanal boyunca demirlemiş çok sayıda tekne evlerde de ikamet ediliyor. Teknelerin kapı numaraları ve posta kutuları olduğunu görünce ciddi ciddi yaz-kış orada yaşadıklarına inandım. Tekne sakinleri yeteneklerini konuşturmuş, teknelerini süsleyerek zevkle yaşanabilir hale getirmiş. Kanal boyunca yürümek çok keyifli ama su otobüsüyle kanalda gezinti yapmak da güzel bir deneyim olabilir. Tüm gününüzü Little Venice’de geçirmek isterseniz eğer pişman olmazsınız. Bakımlı Rembrandt bahçelerinde piknik yapabilir, kültürel etkinliklerin gerçekleştiği mekanlarda, kafe ve restoranlarda, hediyelik eşya dükanlarında aradığınız her şeyi bulabilirsiniz.
***
Londra’yı birkaç sayfaya sığdırmak hiç kolay değil. Dolayısıyla Londra’da ulaşım, yeme-içme, eğlence, alışveriş gibi konulara Kocaeli Life Şubat sayımızda değinmek istiyorum. O zamana kadar kalın sağlıcakla.
NASIL ARANDI: #dişhekimi #müzeyyentopçutan #ömertan #londra #avrupa #gezi #tower #british #littlevenice #towerbridge #londrakulesi #buckinghamsarayı #londoneye #hydepark #oxfordcaddesi #thamesnehri #kocaeli #gezi #geziyazısı
Avrupa'nın en temiz, okuryazarlık oranı ve yaşam kalitesi en yüksek ve güvenli ülkesi olan Estonya’nın başkenti Tallinn; ülkenin finans, sanayi, siyasi, kültür merkezi ve ana liman kenti olarak biliniyor. Avrupa'nın en iyi korunmuş Orta Çağ şehirlerinden biri olarak UNESCO Dünya Mirası Alanı listesinde olan Tallinn dünyanın en iyi on dijital şehri arasına girerek çağı yakaladığını da ispatlıyor.
İsveç ve Rus etkisiyle şekillenmiş kültürü, sanatı ve mutluluk endeksi ile gıpta edilen; tertemiz, yemyeşil ormanları, masmavi denizi ve üç yüz küsur adası ile güzel bir coğrafyaya sahip olan Helsinki, soğuk iklimine rağmen Kuzey Avrupa’da en yaşanabilir şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Antik dönemde zengin, güçlü bir şehir devleti ve kültür merkezi olan Samos; dünyaca ünlü filozofların doğduğu, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış tarihi bir bölge olmasının yanı sıra temiz ve güzel sahilleri, bölgeye özgü yemekleri, şarapları, tavernaları ve doğal güzellikleri ile ziyaret edilmeyi fazlasıyla hak eden bir lokasyon. Hem deniz hem de kültür tatilini birlikte yapmak isteyenler için ideal bir seçim.
Balkanlarda gezilecek yerler arasında en popüler rotalardan biri olan Üsküp, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim bir şehir. Tarihi eserlerinin yanı sıra doğal güzellikleriyle de kendini kanıtlayan Üsküp’ü gezerken, Osmanlı’dan kalan izler nedeniyle kendinizi zaman zaman Anadolu’da bir şehirde hissedecek, damak tadımıza uygun yemekleri sayesinde de hiç yabancılık çekmeyeceksiniz, Bir de baktığınız her yerde devasa heykellere rastlayacaksınız.
Yunanistan’ın en iyi korunmuş tarihi şehri unvanına sahip İskeçe’de her yıl şubat sonu- mart başına denk gelen zaman diliminde yapılan renkli karnavala dünyanın her yerinden genç, yaşlı binlerce kişi katılıyor. Yunanistan’ın ve Balkanların en renkli karnavalı olan; müzik, dans, kültür ve eğlence dolu etkinlikleri kapsayan İskeçe Karnavalı, Yunanistan’ın turizm ekonomisine de ciddi katkı sağlıyor.
Doğal ve tarihi güzelliklerinin yanı sıra üniversitesi, sıcak su kaplıcaları, festivalleri ve her sokakta karşınıza çıkan, bakmaya doyamayacağınız güzellikte ArtNouveau ve Neoklasik tarzdaki binalarıyla mutlaka görülmesi gereken bir şehir…
Son yıllarda trend olan ‘Noel Pazarı’ turlarını merak ediyorsanız, alternatif olarak Yunanistan’ın Drama şehrindeki ‘Noel Baba Köyü’ ya da ‘Drama’nın Rüya Şehri’ diye adlandırılan tema parkı ziyaret edebilirsiniz
Başta büyük önderimiz Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere II. Meşrutiyet, İttihat Terakki ve Cumhuriyet döneminin önde gelen asker ve siyasilerini yetiştiren Askeri İdadi’nin de bulunduğu Manastır’ı gezmenin tam zamanı…
Makedonya’nın en güzel şehri, en önemli turizm merkezi olan ve 1979’da UNESCO tarafından Dünya Kültürel Miras Listesi’ne alınan Ohrid; arkeolojik eserleri, kalesi, camileri, kiliseleri ve çok kültürlü yaşamın izlerini taşıyan tarihi geçmişiyle tam bir kültür hazinesi…
Yüzyıllardır ayakta kalan tarihi dokuya tanık olmak; rengarenk, cumbalı, asırlık evlerin bulunduğu Arnavut taşlı dar sokaklarda yürürken geçmişe yolculuk yapmak; pırıl pırıl denizde yüzmek, tertemiz plajlarda güneşlenmek, taze deniz mahsullerinin tadına varmak Kavala’da mümkün
Yemyeşil dağları, tertemiz plajları, çekici körfezleri, tarihi, fosil ormanları ve gastronomisi ile aradığınız her şeyi bir arada bulabileceğiniz Midilli; her zevke hitap eden bir ada…
Doğa harikası manzaraları, gizemli mağaraları, Ortaçağ’dan kalma görkemli yapıları ile gezginlerin en çok görmek istediği ülkelerden biri olan Slovenya; ekolojisi ve sürdürülebilirliği ile Avrupa’nın en yeşil, en temiz ülkesi
Konumu nedeniyle Birleşik Krallık ve İngiltere için stratejik bir öneme sahip olan Birmingham, nüfusunun yüzde 40’ını oluşturan 25 yaş altındakiler ile Avrupa’nın en genç şehri olarak biliniyor
Dünyanın ilk sağlık merkezi, ilk ve en büyük sunağı, ilk parşömen üretimi, ilk Asya kütüphanesi ve en dik tiyatrosu ile antik dünyada tarihe yön veren, ilkleriyle ünlü bir şehir; Bergama…
Dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri olan Paris’i gezerken kendinizi adeta bir açık hava müzesinde hissedeceksiniz
Paris, sadece Fransa’nın değil aynı zamanda sanatın, kültürün, modanın, finansın, gastronominin de başkenti. Paris denilince akla; moda, sanat, görkemli tarihi yapılar, parfüm ve kozmetik geliyor
Kanuni Sultan Süleyman tarafından Drava Nehri üzerine yaptırılan, İstanbul’dan Budapeşte’ye giden yolu kısaltan, o dönem dünyanın sekizinci harikası olarak adlandırılan köprü sonrasında yok edilmiş olsa da Osijek görülmeye değer bir şehir
Dünyanın en güzel şehirlerinden biri Barselona… Egzotik, fantastik, büyüleyici ve masalsı yapıları, zengin kültürünü yansıtan müzeleri, hareketli sokakları, lezzetli yemekleri ve eğlenceli gece hayatıyla sizi büyüleyecek
Küçük olmasına rağmen uluslararası film festivali, karnavalları, plajları ve marjinal gece hayatı ile son yıllarda Mikonos, İbiza ve Saint Tropez ile rekabet edecek kadar güçlü bir şehir: Sitges
Deniz-kum-güneş, spor, tarih, kültür, gastronomi, eğlen- ce... Bir tatilden beklenen her şeyi karşılayan ada: Kos
Yeni yerler keşfetmek, spor yapmak, yüzmek, festivallere katılmak, termal kaplıcalarında tedavi görmek, üzüm bağlarında şarap tatmak isterseniz, 'Macaristan Denizi'ni yani Balaton Gölü’nü ziyaret etmelisiniz
Art Nouveau mimarisinin en güzel örneklerini görmek, doğanın kucağında sakin ve huzurlu bir tatil yapmak isterseniz, Subotica tam size göre
Köklü geçmişi, buram buram tarih ve sanat kokan sokakları, mimarisi, kültürü ve doğal güzellikleriyle ünlü Münih, Salzburg ve Viyana’yı gezerken kendinizi açık hava müzesinde gibi hissedeceksiniz
Neckar Nehri’nin iki yakasına kurulan, Almanya’nın en masalsı ve romantik şehirlerini gezerken, Ortaçağ’a doğru zaman yolculuğuna çıkacaksınız
Swansea, Britanya’nın ve Galler’in en güzel kumsallarına, plajlarına ve görkemli yamaçlarına sahip doğa harikası bir şehir
Berlin, her ne kadar II. Dünya Savaşı’nda bombalarla yerle bir edilmiş olsa da kendini toparlamış; tarihi, siyasi rolü, kültür-sanatı ve doğası ile de Avrupa’nın göz bebeği olmayı başarmış
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıl dönümünde, doğduğu şehir Selanik’e ve doğduğu eve gitmeye ne dersiniz?
Yaz bitti, çoktan… Sonbaharı da ortaladık. İşlerinizin yoğunluğundan ya da başka sebeplerden dolayı henüz tatil yapamadıysanız; ekim ayında çıkacağınız en güzel tatillerden biri belki de ‘Gemiyle Adriyatik’ gezisi olabilir. Tabii denizden ve gemi yolculuğundan hoşlanıyorsanız…
Yakın bir yurt dışı tatili istiyorsanız; tarihi dokusu, göz alıcı dağları, yemyeşil parkları, altın sarısı kumsalları, zengin mutfağı ve sıcakkanlı insanlarıyla Bulgaristan sizi bekliyor
Thassos; muhteşem kumsalları, turkuaz rengi denizi, resmedilmeye değer köyleri, tarihi yapısı ve eğlence hayatıyla bir tatilde aradığınız her şeyi size sunmaya hazır
Dünya üzerinde sakız ağaçlarının yetiştiği ve damla sakızı üretiminin yapıldığı tek yer olan Sakız Adası hem köklü tarihi hem de doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülüyor
Her köşesinde binlerce yıllık tarih yatan, dar sokakları şövalyelerin izleriyle dolu olan Rodos Adası; turkuaz rengi denizi, tertemiz plajları, geleneksel mutfağı ve gece hayatıyla ziyaretçilerini adeta büyülüyor
Masmavi ve berrak denizi, bembeyaz kumsalları, birbirinden güzel plajlarıyla meşhur Sardunya Adası, tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı için kültürel gezileri tercih edenlerin de uğrak yeri
Kanarya Adaları'nın en büyüğü Tenerife; muhteşem denizi, birbirinden güzel plajları, doğal güzellikleri hatta eğlenceli karnavallarıyla heyecan dolu bir tatil arayanların adresi...
Canım arkadaşım yüreğine sağlık. Burada yaşamama rağmen, yazından çok şey öğrendim. Ne güzel bir gündü o gün. Londra’yı seviyorum. Herkesimden insanın rahat edebildiği ender şehirlerden biridir. En kısa zamanda görüşmek dileği ile. Selam ve sevgilerimi gönderiyorum.