İzmit Umuttepe yolu üzerinde hizmet veren Kuzine Restaurant’ı, ablası Burcu Yatağan ile birlikte işleten Burçin Yatağan; genç, güzel, akıllı ve başarılı bir kadın olarak dikkat çekiyor. Marmara Üniversitesi Ekonometri bölümünü bitirdikten sonra Çukurova Medya Grubu, İlbak Holding, Clear Channel gibi firmaların reklam departmanlarında başarılı işlere imza atan Burçin Hanım, kurumsal hayatta mutlu olmadığını anlayınca oldukça cesur bir karar alarak işi bırakmış ve yaşamını İzmit’te ailesinin yanında sürdürme kararı almış. İstanbul’daki kurumsal çalışma yaşamının dayattığı beyaz gömlek, etek/kumaş pantalon ikilisinden oldukça sıkılan Burçin Hanım, yeni yaşamında rahat ve şık kıyafetleri tercih ediyor. Kombinlerini aksesuarlarla tamamlayan Burçin Hanım, modaya uymaktansa kendine yakışan parçaları kullanmayı seviyor.
İzmit’te, ailemle yaşıyorum.
Bu sorunun cevabı benim için biraz farklı aslında. Şu an yaşadığım ev ablam Burcu Yatağan’ın evi, benim seçimim değil. Öncesini konuşursak, bu zamana kadar kendi evimde yaşadım, İstanbul’da yaşadığım süreçte bir kaç kez ev değiştirdim. Genelde ev seçimim iş yerlerime yakın lokasyonlarda olmuştur, trafik sebebiyle. Henüz burada bir seçimim yok. Olursa da sessizlikten yana olacağım kesin.
Eve sadece uyumak için uğruyorum, bu yüzden yatağım. İş yerimiz evimiz gibi şu an. Hatta fazla benimsedik sanırım ev konseptini çünkü restoranımıza gelen misafirlerimizin çoğu bizim eve oturmaya geliyorlarmış gibi hissettiklerini söylüyorlar.
Yatağım.
Ablam Burcu Hanım’ın sahibi olduğu Kuzine Restaurant’ta birlikte çalışıyoruz. Mutfaktan valeliğe, hatta bazen paket servise kadar her şeyi yapıyorum. Değişik bir iş hayatım var. Çalışıyor gibi değilim aslında, ailemle vakit geçiriyorum. Boş vaktimde de iş yerinde oluyoruz, arta kalan zamanlarda ise kitap okuyorum.
Benim için en keyifli zaman hafta sonlardır. Bizim ailede kalabalık kahvaltı sofraları çok eğlencelidir. Tabii şu an müşterilerimiz de bize eşlik edince biraz fazla kalabalık oluyoruz...
Sadece Instagram kullanıyorum.
‘Ghandi’nin Hayatı’nı izledim. Hayatımda en etkisinde kaldığım filmlerden biri sanırım. Özellikle şu dönemde herkesin seyretmesi gerekiyor bence.
Mekandaki müzikleri ben seçiyorum. Bu yüzden aynı şeyi sürekli dinlemiyorum. Bir yerden sonra sürekli dinlediğim şey etkisini yitiriyor, farklı şeyler dinlemeyi tercih ediyorum.
Her zaman değişiyor aslında. Kitap okuyunca vizyonunuz da genişliyor, bu yüzden farklı bakış açılarıyla beslenmek istiyorum. Kendimi en iyi hissettiğim yazar Paulo Coelho’dur şu dönemde.
Kurumsal hayatta her günüm topuklu ayakkabılarla geçmişti, şimdi çok daha rahat giyiniyorum tabii. Basic kıyafetleri tercih ediyorum ama mutlaka bir takı olur üzerimde.
Zara, kendimi en iyi hissettiğim markadır.
Zara.
Nike ve Adidas.
Sabit bir marka yok. Düşündüm de uzun zamandır gece ayakkabısı da almıyorum…
Bence bunu hiç sormayın, mevcut olan gömleklerimi bile elden çıkardım :) Benim hayatımda şu an yeri yok.
Louis Vuitton.
Beyaz t-shirt.
Moda ikonum yok. Herkes kendini neyle rahat hissediyorsa onu giyinmeli. Birinin üzerinde gördüm diye bana da çok yakışacağını düşünmek yerine ‘ona ne kadar yakışmış’ derim.
Zara’dan bir tulum almıştım. Bir de Hokka’dan şık bir yazlık takım.
Thierry Mugler-Allien’ı seviyorum. Parfüm takıntım da yok aslında değiştiririm sürekli.
John Frieda saçlarıma iyi geliyor.
Cilt bakımına dair hiçbir ürün kullanmıyorum. Ayvalık’tan aldığımız zeytinyağlı sabunlarla yıkarım yüzümü.
Saçımı yıllardır Suat Birer keser.
Yaptırdım. Karşı da değilim. İnsanız, hepimizin kusurları var. Takıntı haline gelmeyecekse ve herkes birbirine benzemeyecekse küçük dokunuşlar olmalı bence. Önemli olan mutlu hissedebilmek.
Gülümsemek.
Bana kalsa yurt dışından çıkmayacağım. Gezmeyi çok seviyorum. Son çıkışım biraz uzun olduğu için ve işi bırakmak istemediğim için bir süre buralardayım. Bir planım var ama haftalık bir plan olmadığı kesin.
Benim için görmediğim her yer aynı, her ülkenin dokusunu merak ederim. Kalabalık ve kaostansa, doğayı tercih ederim.
Yazın Ayvalık benim için ayrı bir aşk. Her yaz orda olmam lazım, gidince çok mutlu oluyorum. Kışın gittiğim en güzel yer de kayak için Davraz’dı. Bu sene çalışmaktan Kartepe’ye bile çıkmadım.
Bu soru benim için değiştirilmeli sanırım, en azından bu süreçte… Ama İzmit’i yeni keşfediyorum, etrafında çok güzel yerler var. Hafta içi arada İstanbul’a kaçıyorum.
İzmit’te Kuzine haricinde henüz hiç kahvaltı yapmadım.
Yemek için Kasap’ın Mutfağı’nın menüsünü de yemeklerini de seviyorum, yediğim her şey çok lezzetli kesinlikle.
İstanbul Gümüşsuyu tarafında Chef Mezze diye bir mekan vardır. Bir yere gideceksem her fırsatta orayı tercih ederim.
NASIL ARANDI: #burçin yatağan # moda # stil # tarz # iş kadını # güzellik # bakım # kuzine restorant #