02-05-2024 00:56

Kendi hikayeni yazabilir misin?

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 08/04/2021
Yazan: Şehbal Özbek
.stripslashes($urun->baslik).

Bir varmış bir yokmuş…Bu dünyanın velinimeti çok ama bunu anlayan yokmuş. Kimisi çarşı pazarı köşe başında bekler, kimi köşe bucak kaçarmış… Komşusu açken tok yatan bizden değilmiş, bir elin verdiğini diğerinin görmesi pek bir ayıpmış. Bir tas çorba kaynar, birden çok kaşık tencere içinde dans edermiş. Bir somun ekmek tüm mahalleye yeter de artar, kırıntısından karıncalar, kuşlar nasiplenirmiş. Hele şu davulcuyu beklemek, nasıl da güzel bir keyifmiş…

Şimdi bu hikayeden anlaşılacağı üzere, camilerin mahyalarında yazdığı gibi hoş gelmişsin Ramazan… İçimize huzur serpmek için paylaşmanın, yardımlaşmanın en sessiz hali ile buyur gel kurul baş köşeye.

Şimdiden burnumda fırından yeni çıkmış pidenin kokusu, top patlamadan evlerine koşturan insanların tatlı telaşı, camda ezan saatini bekleyenler, sokakların bir anda bomboş kalması, aynı anda çorbaya değen ilk kaşık… Ve işte geldi gönlümün efendisi, oruç sonrası masanın başında bekleyen o şahane güllaç.

★ ★ ★

Hep bir hatıradan yola çıkıp çocukluğuma döndüğüm, çok özlediğim ve hep aynı tadı aradığım ay… Sanırım yaşımın, ruhumun ve eşimin-dostumun bana verdiği yetkiye dayanarak, çocukluk hayalimi gerçekleştirmenin hissettirdiği ayrı bir güzelliksin bana.

Her Ramazan hepimizin içinde hafif buruk ama huzur da veren bir hoşluk olur. Yardım etmenin verdiği bu tarifsiz tat aslında manevi duygularımızın zirve yaptığı Ramazan ayında, insan olmanın değeri; yanımızdaki insanı merak etmenin, halini hatırını sormanın farklı bir yoludur.

Şu yaşamış olduğumuz pandemi döneminde, belki büyük aile sofralarında yan yana olamayacağız ama bu demek değil ki eski geleneklerimizden de uzak kalacağız. Hep en büyük dileğimdi bir sokak dolusu insana iftar vermek. Hepsi başka yerlerden gelen, hiçbirini tanımadığım insanlarla aynı temenni ile oruç açmak… Ve bu sene bu dileğimi gerçekleştirmenin verdiği gururu yaşıyorum.

★ ★ ★

Ben bu Ramazan, dostlarımla birlikte köy köy dolaşıyorum. Muhtarlarımdan bir güzel listem var ki bununla birlikte ilk iftarda bu ailelerin masasında oruç açıyorum, sanırım git gide büyüyorum. Yaptığım projelerin içinde bana en çok huzur verenlerden biri bu sanırım… Çocukluğumda annemin öğrettiği gibi bir tas çorbayla mutlu olabiliyorum. İçimde bir telaş, ilk iftara bu kolileri hazırlamak, dağıtmak, ayaklarım yere değmeden eve gelmek ve sanırım kızımın yüzüne böyle bir huzur ve gururla bakmak. Sanırım bunu çok istemişim.

Hani bir varmış, bir yokmuş bu hikayenin bir ucundan tutmuş olmak, bir yerinde yolculuk etmiş olmak, içimdeki yolun henüz başındaysam da hep gönlümden geçmiş olanları yerine getiriyor olabilmek… Sanırım her işte bir hayır olduğu, bu hayrın bizleri nereye götürebileceği, imkansız zamanlarda öğreniliyor.

İnsanların hiç bitmeyen mücadelesinin içinde düşmek, kalkmak, yorulmak, gülmek, istemek ve umut etmek var. Nefes aldıkça hepsi devam edecek ama iyi olmak da var. İyi oldukça sizlere dönüp gelecek bir sürü iyi temenni var, olmasın mı…

Her gün okuduğumuz, duyduğumuz, gördüğümüz ne kötü haberler var; okurken içimizden kopan parçalar var. Şimdi onları tek tek yerine yapıştırmanın imkansızlığını biliyorum ama imkansız diye de umut etmekten vazgeçmiyorum. İnsan vazgeçince ölürmüş… Vazgeçmeyin.

 

Küçük bir mutluluk istiyorum. O kadar küçük olsun ki istemesin kimse benden onu… Nazım Hikmet

NASIL ARANDI: #şehbal özbek #köşe yazarı #yazar #hikye #nisan #kocaeli

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.