Derin mesleki birikimi, tecrübesi ve hastalarıyla kurduğu sevgi dolu iletişimle ilimizin en sevilen hekimlerinden birisi olan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Seval Taşdemir, son bir yıldır görevine Özel Atakent Cihan Hastanesi çatısı altında devam ediyor. Gebelik takibinin yanı sıra kadın hastalıkları konusunda uyguladığı başarılı tedavilerle de yüz güldüren sonuçlara imza atan Opr. Dr. Seval Taşdemir; yenilikçi vizyonuyla anne adaylarının sağlıklı bir gebelik ve mutlu bir doğum deneyimi yaşaması için elinden geleni yapıyor. Başarılı hekimle, hem son dönemin popüler doğum yöntemi olan suda doğumu hem de Ramazan ayında oruç tutmanın gebelik üzerine etkilerini konuştuk… Bu keyifli söyleşiyi ilgiyle okuyacağınızdan eminiz.
Seval Hocam, bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1989, İzmit doğumluyum. Hastanede çalışan memur anne babanın ikinci çocuğuyum. Bir tane ağabeyim var. Tıp eğitimimi Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, uzmanlık eğitimimi Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladım. Zorunlu hizmetimden sonra mesleğime özel sektörde devam etme kararı aldım. Son bir yıldır görevime Atakent Cihan Hastanesi’nde devam ediyorum.
Uzmanlık alanınızı, kadın hastalıkları ve doğum alanında seçmenizin özel bir nedeni var mıydı?
Annem ve babam hastane çalışanı olduğundan, 2 yaşından beri hastane kreşlerinde, hep hekimlerin arasında büyüdüm. Doktor olmak çocukluk hayalimdi ama bebekleri çok sevdiğim için aklımda hep çocuk doktorluğu vardı. Babamlar 6 erkek kardeş ve benden 8 yaş büyük bir ağabeyim var. Babamın, “Bir de kızımız olsun, büyüyünce kadın doğumcu olsun” diye bir hayali varmış. Sonra ben doğmuşum… Onların da yönlendirmesiyle kadın doğumun gerçekten severek yapabileceğim bir alan olduğunu gördüm. Yani kadın doğumcu olmamda, babamın etkisi çok fazla. Şimdi, ellerinde büyüdüğüm hekim büyüklerimle, annemle babamın iş arkadaşlarıyla meslektaş ve iş arkadaşıyım; bununla gurur duyuyorum.
SUDA DOĞUM NEDİR?
Hocam, son dönemin en çok merak edilen yöntemlerinden biri de suda doğum… Suda doğum nedir?
Suda doğum, son zamanların en popüler alternatif doğum yöntemlerinden bir tanesi. Atakent Cihan Hastanesi’nde de suda doğum ünitesini kurduk ve başarıyla uyguluyoruz. Suda doğumda; doğum başladıktan ve belli bir aşamaya geldikten sonra gebemizi, doğum için özel olarak tasarlanmış, içerisi 37 derecede ısıtılmış suyla dolu bir havuzun içerisine alıyoruz. Ilık su, kaslarının gevşemesini ve stres seviyesinin düşmesini sağlayarak anne adayının, kasılmaları daha az hissetmesine yardımcı oluyor. Suda doğum; suda doğum ve suya doğum olarak ikiye ayrılıyor. Anne adayının, kasılmaları havuzun içinde karşılayıp doğumu dışarıda yapmasına ‘suda doğum’; hem kasılmaların hem doğumun suda gerçekleşmesine ise ‘suya doğum’ diyoruz.
Bu yöntemin, geleneksel doğum yöntemlerine göre ne gibi avantajları var?
Dediğim gibi en büyük avantajlarından biri kasılmaların daha az hissedilmesi. Ayrıca ılık suyun alt pelvik kasları gevşetme özelliği vardır, yumuşak dokuyu da gevşetir. Bu da doğumun en az müdahaleyle gerçekleşmesine imkan tanır ve yırtık riskini azaltır. Bunun yanı sıra bu yöntem, suyun içinde anneye ve bebeğe özel bir mahremiyet alanı oluşturduğu için anne kendisini çok daha rahat hisseder, kasılmaları rahat karşılar. Suda doğumun bir diğer avantajı ise zaten annesinin karnında suyun içinde olan bebeğin, aynı ısıdaki suya doğarak çok daha yumuşak bir geçiş yapmasıdır. Bu hem anne hem de bebek için çok konforlu bir durumdur.
HEKİM TECRÜBESİ ÖNEMLİ
Normal doğum yapabilecek her kadın suda doğum yapabilir mi?
Spontan vajinal doğuma engel bir durum olmayan ve bebekte bilinen bir problem bulunmayan her durumda, anne adayı suda doğum yapabilir. Sezaryen sonrası vajinal doğum yapmak isteyen anne adayları ise hekimleriyle görüşerek bu yöntemi tercih edebilir. Bununla beraber, suda doğum için hekimin bu konuda yeterli tecrübeye sahip olması önemli kriterdir. Yani, suda doğumda en önemli iki nokta, hekim tecrübesi ve annenin vajinal doğuma uygunluğudur.
Gebeliğin kaçıncı haftasından sonra suda doğum yapılabilir?
Suda doğumla alakalı öyle bir kriter yok ancak 2000 gramın altında doğması beklenen bebeklerin yenidoğan desteğine ihtiyaç duyma ihtimali yüksek olduğu için bebeği riske atmamak adına suda doğumu çok tercih etmiyoruz.
Suda doğumun bebek üzerindeki etkileri için neler söyleyebilirsiniz? Herhangi bir risk söz konusu olabilir mi?
Suda doğum yönteminde, bebeğin ilk teması suyla olduğu için havuzu doldurduğumuz suda belirli aralıklarla testler yapılıyor. Gerekli şartların sağlandığı durumda ve tecrübeli bir hekimin ellerinde, suda doğumun bebek için herhangi bir dezavantajı söz konusu değil. Aksine, zaten anne karnında su kesesi içinde olduğu için bebekler suya o kadar yumuşak bir geçiş yapıyor ki annenin de bebeğin de doğum hikayesi çok güzel oluyor.
Suda doğum yapacak anne adaylarının dikkat etmesi gereken noktalar ya da yapması gereken özel bir hazırlık var mı?
Hayır, böyle özel bir durum yok… Vajinal doğumda neler geçerliyse suda doğumda da aynıları geçerlidir. Suda ya da değil, vajinal doğum isteyen tüm gebelerimize egzersiz, yürüyüş ve 35’nci haftadan sonra perine masajı öneriyoruz.
Suda doğum sonrasında iyileşme sürecinin, geleneksel doğum yöntemine göre daha hızlı olduğu söylenebilir mi?
Evet, daha hızlı bir iyileşmeden bahsedebiliriz. Suda doğumda, anne adayına dışarıdan bir müdahalede bulunulmadığı, doğum tamamen doğal kasılmalarla gerçekleştiği, yırtıkların minimuma indiği ve kesiye gerek kalmadığı için iyileşme de çok daha hızlı oluyor.
GEBELİKTE ORUÇ
Seval hocam, Ramazan ayı yaklaşırken, pek çok anne adayı, hamilelikte oruç tutmanın bebek için zararlı olup olmadığını merak ediyor… Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Gebelikte vücut dinamikleri çok değişir. Eğer gebeliğe eşlik eden ek bir hastalık yoksa, bu dönemde kısa süreli açlık ve susuzluk tolere edilebilir. Bilimsel açıdan ise oruç tutmanın, bebek üzerinde fiziksel sakatlık gibi bir etkisi kanıtlanmamıştır. Bununla beraber, erken haftalarda uzun süreli açlık ve susuzluk, bulantı ve kusmayı tetikler. İlerleyen haftalarda ise bebeğin büyüme ve gelişimi ile suyunu olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, 20’nci haftadan sonra anne adayı artık bebek hareketlerini hissetmeye başlar ve bebek hareketi takibi bizim için çok önemlidir. Anne oruç tuttuğu zaman bebeğe giden glikoz miktarı azaldığı için bebeğin hareketleri azaltır; bu da bizim bebeği takip etmemizi zorlaştırır. Bu nedenlerden dolayı gebelerin oruç tutması çok fazla önerilmemektedir. Emzirme döneminde ise oruç tutmanın süt kalitesi üzerine kanıtlanmış etkisi yoktur.
Oruç tutmayı tercih eden anne adayları, nelere dikkat etmeli? Sahurda ve iftarda nasıl beslenmeli?
Anne adayı oruç tutuyorsa, gün içerisinde alması gereken protein miktarını iftarla sahur arasında almalı ve mutlaka üç litre su tüketmelidir. Bebeğin, açlık durumundan minimum düzeyde etkilenmesi için vitaminler, demir ilaçları, magnezyum gibi takviyeleri aksatmamalıdır.
KİMLER İÇİN SAKINCALI?
Hangi durumlarda gebelerin kesinlikle oruç tutmaması gerekir?
Diyabeti, gebelik diyabeti, tansiyon problemi yaşayan; bebeğinin gelişiminde ve büyümesinde sorun olan ve bebeğin suyuyla ilgili problemi bulunan gebeler kesinlikle oruç tutmamalı. Genel olarak normal şartlarda oruç tutmasına mani bir sağlık problemi olan kişiler, gebeyken de oruç tutmamalılar ki şahsi kanaatim, zaten gebelikte oruç tutulmaması yönünde.
Oruç tutan gebelerin, ne gibi durumlarla karşılaştığında orucu hemen sonlandırması gerekir?
Özellikle 20’nci haftadan sonraki gebelerde, en çok korktuğumuz şey düşmelere bağlı karınlarını çarpma ihtimalidir. Oruç tutulduğunda, kan şekeri ve tansiyon düşmesine bağlı olarak bu risk artar. Anne adayı düşer ve karnını çarparsa, “bebeğin eşinin yerinden ayrılması” dediğimiz, sonuçları çok çok ağır olan bir durum söz konusu olabilir. Plesantanın anneyle bağlantısında bir problem olursa, bebeğin beslenmesi azalır ve hayatı tehlikeye girebilir. Ayrıca, plesantanın ayrılması kanama sebebidir ki kimi zaman kanama dışarıya olmaz, anne adayı bunu fark etmez ve hayati tehlike gelişebilir. Dolayısıyla eğer tansiyon düşmesi, şeker düşmesi, göz kararması gibi şikayetler varsa, oruç tutmakta ısrarcı olunmamasını öneririm.
Son olarak Kocaeli Life okurlarına vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
İçinde bulunduğumuz mart ayında, benim için çok önemli iki gün olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü ve 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlayacağız. Bu vesileyle dünya üzerinde özgürlük ve eşit haklar için azimle mücadele eden tüm hemcinslerimin Dünya Kadınlar Günü’nü ve onurlu mesleğimizin gereklerini, etik değerler çerçevesinde özveriyle yerine getiren meslektaşlarım ile tüm sağlık çalışanlarının tıp bayramını içtenlikle kutlarım.
Yenişehir Mah. Başak Cad. Özden Sok. No:33 İzmit/Kocaeli
Telefon: 0850 299 99 99 - 444 16 77
Instagram: @opdrsevaltasdemir
NASIL ARANDI: #opr. dr. seval taşdemir # kadın hastalıkları ve doğum # hamilelik # hamilelikte oruç # kocaeli # özel atakent cihan hastanesi # doğum