20-04-2024 15:26

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Fatma Bilge Öğütcüoğlu

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 08/03/2023
İlimizde çeşitli hastanelerde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak görev yapan, iki sene önce de Ante Klinik’i açarak hastalarını artık kendi muayenehanesinde ağırlayan Op. Dr. Fatma Bilge Öğütçüoğlu, uyguladığı başarılı tedavi yöntemleriyle bugüne dek sayısız kadının annelik hayalinin gerçeğe dönüşmesinde önemli rol oynadı. Ante Klinik’te gebelik takibinin yanı sıra kadın hastalıklarının teşhis ve tedavisinde de başarılı çalışmalar yapan Op. Dr. F. Bilge Öğütcüoğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle verdiği mesajda tüm kadınlara ‘gücünüzün farkında olun’ diyor.
.stripslashes($urun->baslik).

Kendinizden ve kariyer yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz?

1983, Konya doğumluyum. 2001 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nde eğitimime başladım. 2. sınıfta okurken kendime rol model aldığım bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı hocam vardı.  Okulu bitirdiğimde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olacağımı biliyordum. 8 ay pratisyen olarak çalıştıktan sonra ihtisasa başladım. 2013 yılından itibaren kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak Kocaeli bölgesindeki hastanelerde çalıştım. Bu süreçte kadınların en çok muzdarip oldukları konulara yoğunlaştım. Örneğin; doğumları güzelleştirmek için ekstra eğitimler aldım, ardından menopoz döneminde karşılaştığımız ama çare bulmak için farklı yollar denediğimiz şikayetlerin tedavisi yönünde eğitimlere katıldım, sonra da kadınların daha mahrem görüp şikayetleri olduğu halde dile getiremedikleri genital estetik sorunlarına yönelik kendimi geliştirdim. 2021 yılından beri hastalarımı kendi muayenehanemde konuk ediyor, ameliyatlarımı ve doğumlarımı anlaşmalı olduğum hastanelerde yaptırıyorum.

 

Bugün sahip olduğunuz başarıyı elde etmek için neyi farklı yaptınız? Bu yolda aldığınız en büyük risk neydi?

Tıp fakültesi boyunca vücudun bir bütün olduğunu, tüm organların birbirine bağlı çalıştığını öğrenmiştik. Ama çalışma hayatına başladığımda gördüğüm ‘kadın hastalıkları ve doğum uzmanı sadece rahim ve yumurtalık hastalıklarıyla ilgilenir’ mantığı bana doğru gelmiyordu. Örneğin polikistik over hastalığı yıllarca sadece adet düzensizliğinden ibaret zannedilerek doğum kontrol ilaçlarıyla durum kurtarılmaya çalışılmıştı. Ya da endometriozis hastalığının tek tedavisi ameliyat olarak görülüyordu. Menopoz sonrası gördüğümüz kemik erimesi, demans gibi unutkanlıkla giden hastalıklar sanki olması gereken doğal bir süreç olarak görülüyordu. Bunların temelinde yatan sorunların bulunarak tedavilerinin yapılmasının bu hastalıklarda kalıcı iyileşme ve sağlıklı yaş almamızı sağladığı görüldü. Doğum konusunda da sadece doğuma saygı duydum, hızlandırmak için ya da tatilime denk gelmesin diyerek ‘hadi sezaryen yapalım’ demedim. Hayalimdeki tedavileri ve doğumları yaptırabilmek için dünya standartlarında bir muayene süresi ayırmam gerekiyordu hastalarıma. Aldığım en büyük risk bu tedavileri uygulayabilmek için kendi yerimi açma kararı oldu sanırım

 

Kariyerinizin bir ‘dönüm noktası’ var mı?

Bahsettiğim bakış açımın doğru olduğunu görmemi sağlayan meslektaşlarımla tanıştığım zaman benim için dönüm noktası olmuştu.

 

Sizce ‘güçlü kadın’ kimdir? Siz, gücünüzü nereden alıyorsunuz?

Güçlü kadın, kendi kararlarını alabilen, okuyan, sorgulayan kadındır. Ben hastalarıma tedavi yöntemimi anlattığımda mutlaka bunu araştırıp öyle gelmelerini isterim. Bu sayede tedavilerine kendileri de katılım sağlar ve tedaviye inançları artar. Bunun yanında aile de çok önemlidir. Aile desteği kadının içindeki potansiyeli açığa çıkarmasına yardımcı olur. Benim gücümün baş kahramanı da eşimdir diyebilirim.

İşinizle ilgili kendinizi en güçlü hissettiğiniz an hangisiydi?

Kadın doğumda bazı anlar vardır, saniyelerle yarışırsınız. O an siz müdahale etmezseniz, başka birisinin yetişmesi veya hastanın başka bir yere gidebilmesi mümkün değildir. Böylesine kanamalı birkaç hastam oldu. Hala isimlerini hatırlarım ve sosyal medyadan mesajlaşırız. ‘Anne ve bebeği sağ salim ameliyat odasından çıkarmanın verdiği his’ diyebilirim bu sorunuza cevap olarak.

 

Kendinizi güçsüz hissettiğiniz zamanlar oldu mu? Bu duygunun üstesinden nasıl geldiniz?

Sanıyorum insan olarak kendimi en aciz hissettiğim anlar doğal afet anları oluyor. Doğaya karşı yaptığımız savaş hiçbir zaman kazanmadığımız bir savaş oluyor. Burada yaşadığımız acizlik duygusu ile baş etmenin en güzel yolu ders çıkartıp önlemlerimi almaktan başka bir şey değil.

 

Yeniden başlama şansınız olsa geri dönüp neyi değiştirmek isterdiniz?

Her yaşadığımız şey bizim için bir tecrübe. Bu sebeple bugün benim ben olmamı sağlayan, geçmişte yaşadığım acı ve tatlı tecrübelerim. Farklı bir yoldan gitmeyi seçseydim, bugün beni getirdiği nokta neresi olurdu bunu bilemiyorum. Ama şu an geriye dönüp baktığımda yaptığım seçimlerin iyi olduğunu görüyorum. Şunu söyleyebilirim, bir dönüm noktasına gelip seçim yapmak durumunda kalanlar bazen cesaret gösterip yapmak isteyip ‘ya başarısız olursam’ diyerek korktukları yolu seçmekte tereddüt etmesinler.

Yarının güçlü ve başarılı kadınlarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Kadınlar; çekirdek aileden topluma kadar her noktada önemli bir görevi üstlenen kişilerdir. ‘Hiçbir eğitimim yok ben ne yapabilirim ki’ diye asla düşünmeyin. Sizler, yani bizler aslında geleceğimizi inşa ediyoruz. Bizlere bakacak çocuklarımızı yetiştiriyoruz. Dolayısıyla misyonumuz çok önemli. Bunun yanında eğitimin asla yaşı yok, ‘imkânım olmadı üniversiteye gidemedim’ diyerek ters motivasyon yapmak, yapacakları en son şey olmalı. Her bölge için herkes için şehirlerimizde çok güzel eğitim merkezleri var. Toplumun her konuda eğitimli insana ihtiyacı var. Yiyecek üretiminden hayvan besiciliğine, tarımdan tekstil ve inşaata her konuda olmazsa olmazımız eğitimdir. Yaptıkları işin hep en iyisini yapmaya çalışsınlar. Bu, başarıyı beraberinde getirecektir.

NASIL ARANDI: #8 mart dünya kadınlar günü # kocaeli life # op. dr. bilge öğütcüoğlu # kocaeli # ante klinik

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.