Ülkemizde açıkta satılan sütler yaygın olarak tüketilmeye başladı. Fakat bu sütlerin nasıltoplandığı, nasıl pazara getirildiği ve saklandığı bilinmediği için büyük sağlık problemleri ile karşı karşıyayız. İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ziya Mocan, açık sütlerdeki tehlikeyi anlattı.
Su bidonlarında getirilen sütleri sokaklardan alıyoruz. Fakat bu sütlerin taşındığı kapların nasıl temizlendiğini bilmiyoruz. Sütün üretimi sırasında uygun hijyen koşullarının sağlanması son derece önemli. Sağılma işlemi sırasında ineklerin memelerinin tamamen temiz olması ve herhangi bir yaranın olmaması gerekir. Aynı şekilde ineği sağan kişinin de ellerinin temiz olması çok önemlidir. Açık süt üretiminde bunlara dikkat ediliyor mu, bilmiyoruz. Bu sütlerin içinde ne var, kaç gündür bekliyor, hangi koşullarda bekletilmiş belli değil. Süt mikroplar için gelişebilecek en iyi ortam ve 2 saat içinde tek bir mikrop bile tüm sütü bozabilir. Yapılan sağlık denetimlerinde açıkta satılan sütlerde çamaşır sodası, karbonat, nişasta gibi yabancı maddelere dahi rastlandı. Kısacası üzerinde hiçbir damga ve güvenlik bilgisi yer almayan bu sütlerin alınması birçok riski de beraberinde getiriyor.
Sütün temiz olmayan koşullarda sağılması ve uygun olmayan sıcaklık derecelerinde saklanması gibi pek çok çevresel etken, çiğ sütte insan sağlığına tehdit oluşturabilecek bakterilerin bulunmasına yol açabiliyor. Ülkemizde çok sık görülen, Batılı ülkelerde ise pek görülmeyen, ateşli hastalık yapan ve dalak büyüklüğü ile seyreden ‘Brucella’ mikrobunun açıkta satılan sütlerle ve bu sütlerden yapılan peynirlerle insanlara geçtiğini biliyor musunuz? Verem hastalığına yol açan mikrop da açıkta yapılan sütlerle insan vücuduna bulaşabilir. Sadece bu mikroplar değil, bağırsaklarda ishalli hastalıklara yol açan hatta ölüme neden olabilen E-Coli cinsi bakteriler, çeşitli enfeksiyonlara yol açan bakteriler, Q humması olarak adlandırılan hastalığa yol açan etkenler de açık sütteki tehlikelerden bazılarıdır.
Araştırmalarda açıkta satılan sütün besin değeri açısından pastorize sütlerden farklı olmadığı da ortaya çıkmıştır. Sokaktan alınan sütü mikroplardan arındırmak için, 90 ila 95 derecede kaynadıktan sonra, 15 dakika daha kaynatmanız gerekir. Böylece mikropların tamamını öldürebilirsiniz. Ancak bu sırada sütün içindeki vitaminler başta olmak üzere besin değerleri de yüzde 50 ila 90 oranında azalır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın düzenlemesine göre; çiğ sütün sağımdan sonra 24 saat içinde son tüketiciyle ulaşması gerekir. Aynı şekilde üretici, çiğ süt üzerinde soğutma işleminden başka hiçbir işlem yapmamalı ve sattığı sütün tüm kaydını tutmalıdır. Böylece çiğ süt alanlar, sütün hangi hayvandan olduğundan ve bu hayvanın hangi yemi yediğine dek birçok bilgiye ulaşabilirler.
Açıkta satılan zeytinyağlarında da tıpkı sütlerde olduğu gibi sağlık açısından büyük tehlikeler vardır. Organik olduğu söylenerek açıkta satılan zeytinyağlarının çoğunda, büyük oranda daha ucuz yağlarla (Kanola yağı gibi…) karışım yapıldığı ortaya çıkmıştır. Zeytinyağları sıcaktan ve güneş ışığından uzakta saklanmalıdır. Pazarlarda bekletilen yağların saklanması bu kriterlere uygun değildir. Zeytinyağı kapalı teneke kutularda saklanmalıdır. Dışarıda satılan açık zeytinyağları genellikle plastik kaplarda satışa sunulur, bu da bu yağların asiditesini arttırır. Zeytinyağlarının asiditesini düşürmek için sentetik olarak ilave edilen maddeler yağların kalitesini bozar. Bu nedenle açıkta satılan içeriği belli olmayan zeytinyağları da tıpkı açık sütler gibi genellikle organik olmaktan uzaktır, içlerindeki karışımlar belli değildir
NASIL ARANDI: #süt # kaynatılmış süt # sağlık # verem #