27-04-2024 02:53

İlk kitabı ‘Düşüş’ çok beğenildi: Prof. Dr. SEDA ÜNSAR

   3 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 03/01/2022
Öğrencilik hayatının büyük bölümünü ilimizde geçiren Doğuş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. SEDA ÜNSAR, edebiyat konusundaki yeteneğini ilk kitabı ‘Düşüş’ ile gözler önüne serdi
.stripslashes($urun->baslik).

Öğrencilik hayatının büyük bölümünü ilimizde geçirdikten sonra Koç Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler üzerine eğitim alan; ardından kariyerine yurt dışında devam eden Prof. Dr. Seda Ünsar, şu anda Doğuş Üniversitesi’nde eğitim veren çok değerli bir akademisyen. Prof. Dr. Seda Ünsar’ın en önemli özelliklerinden biri ise edebiyata olan tutkusu. Çocukluğundan beri kitaplara, okumaya ve yazmaya tutkuyla bağlı olan Prof. Ünsar, bu alandaki yeteneğini ve birikimini, yazdığı ‘Düşüş’ isimli ilk kitabıyla ortaya koydu. Düşüş’te Hayatın anlamını; çocukluk arkadaşı iki karakterin İstanbul’dan Los Angeles ve San Fransisko’ya sürüklenen hayatları üzerinden ;felsefi, edebi, politik ve tarihi çerçevede sorgulayan Prof. Dr. Seda Ünsar, ikinci kitabı için de çalışmalar yapmaya başladı.

Başarılı akademisyen/yazar ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Seda Hanım, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Bursa doğumluyum fakat ilkokul 4’üncü sınıfa kadar Samsun’da; daha sonra üniversiteye kadar İzmit’te yaşadım. Anne tarafım Kavala mübadili; babam Bilecikli. Benim hayatım çoğunlukla İstanbul ve yurtdışında geçti.

Lisans eğitiminizi Koç Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler üzerine yaptığınızı biliyoruz… Bu bölümü tercih etmenizin özel bir nedeni var mıydı?

Çocukluğumdan beri yurtdışında yaşamak isterdim hatta yazdığım hikayelerin karakterleri hep yabancı olurdu. Okumaya, birbirinden çok farklı kültürlere; bulunduğum şehir ve ülke dışında, yabancı toplumlarda yaşama karşı büyük bir merakım vardı. Bu sebeple, aslında fen öğrencisi olmama rağmen, bu bölümü seçtim.

Üniversiteden sonra uzun süre Amerika’da yaşadınız… Neden Amerika ve bu deneyim size neler kattı?

Doktoramı Los Angeles’ta yaptım. Daha sonra Floransa’da postdoktora yaptım ve Londra’da kısa süre bulundum; tekrar Los Angeles’a döndüm. Lisede AFS’li olarak Tayland’da bir sene (tam olarak dokuz aydı) geçirdiğimde, yurtdışında yaşamayı çok sevdiğimden emin oldum. Çocukken, kitaplar ve birden çok kitabı aynı anda okumak benim için en eğlenceli şeydi. Bu kitap okuma tutkusu ve yurtdışı arzusu, sanırım temelde, benim içimdeki merak dürtüsünden kaynaklanan şeylerdi. Bu yüzden, ‘son noktaya kadar’ okumak, düşünmeden yaptığım, doğal bir eylemdi ve Koç Üniversitesi’nden mezun olur olmaz, doktoraya başvurdum. Yurtdışında yaşama isteğimin önemli bir nedeni de yine çocukluğumdan beri İngilizce’ye olan düşkünlüğümdü ve bir de kendimi zihniyet olarak Batı toplumlarına çok yakın hissediyor oluşum... Bu yüzden, Amerika’yı seçmek de aslında pek düşünmeden, doğal olarak gelen bir eylemdi benim için.

ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ YAZIYORUM

Yüksek lisans ve doktoranızı hangi alanda yaptınız?

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında yaptım.

Parlak bir kariyerinizin yanı sıra edebiyat alanındaki yeteneğinizi de ilk kitabınız ‘Düşüş’ ile gözler önüne serdiniz. Bir roman yazmak nereden aklınıza geldi?

Aslında sonradan aklıma gelen bir durum değil. Çocukluğumdan beri kendi kendime hep yazardım. Hikayeler, piyesler, film analizleri... Özel Kocaeli Koleji’nde bir İngilizce dersinde öğretmenimiz, James Joyce’un bir hikayesinin sonunu değiştirerek yeniden yazma ödevi vermişti ve yazdığım son bölümünü çok beğenerek edebiyata yönelmek isteyip istemediğimi sormuştu. Kolejde hazırlık sınıfındayken, yurtdışında değerlendirilen bir kompozisyon yarışmasında ödül almıştım. Amerika’da doktora danışmanım yazı tarzımı ve üslubumu daha ziyade edebi bulur; hep “tezini her zaman yazarsın, romanını yaz” derdi. Fakat yurtdışında akademik bir kariyer, çalışma temposundan dolayı edebiyat kariyeriyle beraber gidemediği için (veya bu, ‘ya hep ya hiç’ yapımdan dolayı en azından benim için böyleydi:-) ancak profesörlüğümden sonra ciddi anlamda bir şeyler yazıp yayımlama fırsatı buldum.

Düşüş’ün konusundan kısaca bahseder misiniz?

Düşüş, çocukluk arkadaşı olan iki karakter (S ve Ali) üzerinden, hayatın anlamını sorguluyor. S, Los Angeles’ta doktora yaparken, Ali beraber büyüdüğü teyzesinin üvey kızı Afife ile San Fransisko’ya yerleşiyor. Roman yaşananlar, S’nin yarı-sürreal bir tarzda yazdığı emperyalizm ve kapitalizm üzerine sistemsel bir eleştiri yazısı; Ali’nin (Afife tarafından terk edildikten sonra) geçmişi hatırlayışı ve rüyaları; yazdığı bir 19. yüzyıl Rus hikayesi; filmler ve karakterler arasında politik, teorik ve felsefi içerikli tartışmalarla hayatın sorgulanması şeklinde devam ediyor. Bu varoluşçu bir sorgulama ve bu sorgulamada öne çıkan temalar; özgürlük, erdem, bilgi, hayal, onurlu bir yaşam için ödenecek bedel, ‘gerçeğin peşine düşme’, anlamsızlık, ölümsüzlük, hayal kırıklığı, sıradanlık, yalnızlık ve aşk olarak düşünülebilir. Romana yayılmış, hem düşüncelerde hem karakterlerin hayatları üzerinde şekillenen bir doğu-batı karşılaşması hakim.

ÇOK GÜZEL TEPKİLER ALDIM

Kitap; felsefi, politik, tarihi ögeler içeriyor… Felsefeye olan ilginizin nereden kaynaklandığını merak ettim.

İzmit’te ikinci el kitap satan bir amca vardı. Entellektüel, tatlı bir insandı. Küçükken ondan sürekli kitap alırdım. Eski, ciltli kitaplar... Ne rastlarsa. Felsefe merakım öyle başlamış olmalı. Ne olduğunu bilmeden aldığım ve okuduğum o kitaplarla. Sonra akademik olarak da devam etti.

Roman ile ilgili nasıl tepkiler aldınız? İlk baskının kitap çıkar çıkmaz tükendiğini biliyoruz…

Açıkçası umduğumdan daha güzel tepkiler aldım. Hatta ilk bir ayda D&R online stokları tükendi ve diğer platformlardaki satış da oldukça iyi görünüyor. Özellikle yeni bir yazarın ilk kitabı için bu sık rastlanılan bir durum değilmiş. Tabii bir romanı duyurmak, yazmaktan daha zormuş:) Bunu öğrendim. Birgün, Cumhuriyet Kitap Eki, Odatv, Yeni Çağ, Habertürk, Adana Egemen, Dokuz8haber, BTHaber gibi gazetelerde ve Mallreport dergisinde roman hakkında haberler çıktı. Koç Üniversitesi Mezun Bülteni ve web sitesinde bir röportajımız yayınlandı ve bu ay içinde Almanya’da Ses dergisinde, kitap hakkında bir yazı daha çıkacak.

İKİNCİ KİTAP YOLDA

İkinci kitap için hazırlıklara başladınız mı? Onun türü ve konusu ne olacak?

Aklımda iki konu var. Bir tanesi doğuda ya da Endülüs’te tarihi bir dönemde geçen bir hikaye. Bu hikayede sırlar ve hatta belki bir cinayet üzerinden ilerleyen, peşine düşülen bir gizem de olabilir. Diğeri daha sürreal bir anlam ve aşk arayışı.

Okurlarınıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Aslında bilmiyorum. Olup olmadığını direkt olarak ifade etmek yerine okurlardan duymak isterim. Bir okurum, romanın en göz alıcı mesajının kayıp zaman olduğundan bahsetmişti. Belki, kayıp zamanın insanın en büyük trajedisi olduğunu söyleyebilirim.

 

 

NASIL ARANDI: #profdrsedaünsar #kitap #yazar #ikincikitapyolda #çokbeğenildi #düşüş #röportaj #eğitim #edebiyat #doğuşüniversitesi

2 yıl önce - Atay Yiğit

Kitabı okudum. Yazarın önemli bir düşüş gerçekleştirdiği kanısına vardım. İdeal ve gerçek arasında bocaladığını ve bir girdapta olduğunu fark ettim. Bir akademisyen öncelikle ve akademik kitap çıkarması gerekiyor. Ben bir akademik kitap çalışmasını bulamadım. Bir uluslarası ilişkiler akademisyenden roman çıkarması tabii ki mümkün. Fakat kendisinin iç girdaplarıyla gel git yaşamasının yansıtıldığı kitapta kendisi önemli düşüş sürecinde olduğunu fark ettim.

3 yıl önce - Meryem şahin

Kitaba yeni başkadım hemen beni sardı Yazarın dili sade ve anlaşılır umarım zevkle okurum

3 yıl önce - Tülay Bulut

Okuyucusu bol olsun şansı açık olsun ve devamı gelsin

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.