Kabul etmek gerekir ki toplumsal ruh sağlığımız gün geçtikçe bozuluyor.
Ülke yangın yeri; her yeni güne yeni bir katliam haberiyle uyanmaktan korkarak yaşıyoruz.
İşin kötüsü, alıştık bu duruma… Nasırlaştık.
Eskiden toprağa düşen tek bir şehidin arkasından günlerce yas tutarken, artık uyuşturulmuş gibi hayatımıza devam edebiliyoruz.
Her bir katliamdan sonra haber sitelerine girerken aklımızda tek soru var: Acaba kaç kişi öldü?
Saldırıyı kimin, neden gerçekleştirdiğiyle değil, ölü sayısıyla ilgileniyoruz.
Maalesef, uzun süredir şehit haberlerini, vaka-ı adiye olarak görür; hayatını kaybedenler sivil değilse ya da ölü sayısı 10’un altındaysa, şükreder hale geldik.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık dönemlerinden birine şahitlik ediyoruz ve bana göre işin en ürkütücü tarafı, bu durumda bile birbirimizi yemekten vazgeçmiyoruz.
***
Özellikle sosyal medyada bir güruh insan var ki ortalığı yamyamlar cehennemine çevirdiler.
Akıllarıyla beraber vicdanları da susmuş olan bu tipler, mahşer yerine dönen ülkede, yaşanan her faciadan sonra leş sineği gibi ortaya çıkıyorlar.
Sorsan, hepsi vatansever ama;
Şehit cenazeleri üzerinden kinlerini kusmayı, insanların maneviyatıyla oynamayı, bu kadar sıkıntının içinde birliğini korumak için olağanüstü bir çaba gösteren bu milleti ayrıştırmayı asli vazifeleri olarak görüyorlar.
Canlar gidiyor, ana kuzuları toprağa düşüyor; ne zaman kimin hedefi olacağımız belli değil; bunlar krizi köpürttükçe köpürtmeyi marifet sanıyor.
Biri çıkıp ‘selamun aleyküm yasaklansın’ diyor;
Diğeri Atatürkçülerden ‘Kemal’in köpekleri’ diye bahsedebiliyor.
***
Gerçekten de insanın içinden bağıra çağıra sormak geliyor: Kardeşim, sizin hiç utanmanız yok mu?
Bak, daha dün İzmir’de bir katliamın kıyısından döndük.
Bir kahraman polisin 3 evladı, bu sabaha babasız uyandı.
Bugüne kadar yüzlerce aile darmadağın oldu… Bir sus yahu!
Allah aşkına iki dakika çemkirme.
Yeter artık, lütfen kavga etme.
Bir parçacık vatan sevgin varsa, hiç değilse bu kadar şehidin yüzü suyu hürmetine senin gibi düşünmeyenleri hedef gösterme.
Madem konuşmadan önce düşünmeyi beceremiyorsun, bari sus da milleti birbirine düşman etme.
Anla artık, sok o taş kafanın içine… Görmüyor musun, hepimiz aynı geminin içindeyiz.
Ya bu gemiyi suyun üzerinde tutacağız ya da hep beraber boğulup gideceğiz.
Minik Ayaklar Kreş ve Anaokulu ile Baby College Yahya Kaptan’ın kurucusu Elif Tokkal, eğitim sektöründe mesleğine verdiği değerle tanınıyor. Tokkal, ”Öğrenme sevgisini besliyoruz” diyerek attığı cesur adımlarla Kocaeli’yi ilklerle tanıştırmaya devam ediyor
Mağazacılık sektöründe ilimizin en tecrübeli isimlerinin başında gelen Esra Yazıcı tarafından geçtiğimiz yıl hizmete açılan Esra Yazıcı Fashion Spirit, birinci kuruluş yıl dönümünü şık bir partiyle kutladı
Alikahya’da hizmet veren Happy Place Oyun Atölyesi, düzenlediği atölyelerle çocukların gelişimine katkı sağlarken, bünyesindeki tuz odasıyla sağlıklarını da destekliyor
Hyundai’nin efsanevi modeli Santa Fe, motorundan dış tasarımına kadar baştan sona yenilendi. Yeni Santa Fe Hibrit radikal dönüşümü, teknolojik donanımları ve güvenlik asistanlarıyla SUV segmentinde çıtayı hayli yukarı taşıdı
Minik Ayaklar Kreş ve Anaokulu; özel olarak projelendirilmiş eğitim binası, çocuklara bir masal kitabının içindeymiş gibi hissettiren tematik sınıfları ve verdiği nitelikli eğitimle okul öncesi eğitim alanında fark yaratmaya devam ediyor
Üst düzey menüsü ve sıra dışı lezzetleriyle ünü dilden dile yayılan Astakos Seafood & Grill Restaurant, her biri birer sanat eseri niteliğindeki tabaklarıyla kısa sürede çok ciddi bir müdavim kitlesine ulaşmayı başardı
Gıda mühendisi olmasına rağmen bambaşka bir alanda pırıl pırıl bir kariyer inşa eden Elif Akyıl Sevinç, kurduğu Dil Kulesi Yabancı Dil Kursları ile yabancı dil öğrenmek isteyenlere; Dil Kulesi Accademia markasıyla ise yurt dışında eğitim almak isteyen gençlere hizmet veriyor