Üsküp (Makedonca Skopje), Kuzey Makedonya’nın başkenti ve en büyük şehri. Ülkenin ekonomik, kültürel, politik ve akademik merkezi olan şehir, ortasından geçen Vardar Nehri ile ikiye ayrılıyor. ‘Üsküp’ ismi Trak kökenli, klasik dönem Grek-Roma dönemi sınır kasabasının Latince’deki adı olan ‘Scupi’den geliyor. Osmanlı döneminde Üsküp adıyla anılan şehir, 1912-1941 Yugoslavya Krallığı döneminde Sırpça Skoplje; 1941-1944 yılları arasında Bulgaristan Krallığı işgali altında iken Skopie; en nihayetinde 1945’te Makedonca Skopje adını almış ve resmi olarak da bu ad kullanılıyor. Ancak Türkçe’de Üsküp olarak anılmaya devam ediyor.
Tarihçe
Şehrin en yüksek tepesindeki Üsküp Kalesi’nde Neolitik döneme ait kalıntılar bulunan Üsküp’ün M.Ö. 4. yüzyıldan bu yana yerleşim yeri olduğu biliniyor. M.S. I. yüzyılın başlarında Romalılar tarafından ele geçirilen şehir, 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun doğu ve batı olarak ikiye bölünmesiyle birlikte İstanbul merkezli Bizans’ın hâkimiyetinde kalmış. 1991’de Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan eden Kuzey Makedonya’nın başkenti olana kadar; Bizans, Bulgar, Sırp, Osmanlı, Yugoslav Krallığının bir parçası olmuş, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim bir şehir. 1963’teki yıkıcı depremde çok zarar görmüş olsa da günümüzde toparlanmış, Balkanlarda görülmesi gereken önemli şehirlerden biri. Elbette Avrupa başkentleri kadar parlak değil ama bir hafta sonunuzu ya da birkaç gününüzü geçirebileceğiniz, vizesiz gidebileceğiniz şehirlerden biri…
Üsküp, tarihi açıdan zengin olmasının yanında, yaşam şartlarının Avrupa’daki şehirlerden ucuz olması ve üniversite eğitimlerinin Avrupa standartlarında olması sebebiyle bizim öğrencilerimiz tarafından da tercih edilen bir şehir. Dolayısıyla Üsküp’te öğrenim gören epey Türk öğrenci var.
Ulaşım
Biz Macaristan’a arabayla giderken Üsküp’e uğradık ve bir gece konakladık. İki günde şehrin görülecek yerlerinin çoğunu gezdik. Görülmesi gereken yerlerin çoğu yürüme mesafesinde olduğu için şehri 1-2 günde keşfetmek mümkün. Rahat rahat gezmek istiyorsanız 3 gün ayırmalısınız. Zamanınız varsa kendi aracınızla keşfede keşfede gitmek eğlenceli ama bir iki yerde konaklamak gerekiyor. Aksi halde yorucu olur zira İzmit-Üsküp arası bin kilometre. Otobüslerle gidilen Balkan turlarının da yorucu olduğunu duyuyorum. En hızlı ulaşım hava yoluyla. İstanbul’dan Üsküp’e bir buçuk saatte varıyorsunuz. Kuzey Makedonya’nın en büyük ve en işlek iki havalimanından biri olan Üsküp Büyük İskender Havalimanı şehir merkezine 23 kilometre uzaklıkta. Havalimanından şehir merkezine taksi veya otobüsle gidebilir ya da araç kiralayabiliriz. Merkezde otopark sorunu olduğu ve gezilecek yerlerin çoğu yürüme mesafesinde olduğu için araç kiralamasanız da olur çünkü Üsküp’teki şehir içi ulaşım hatları çok düzenli ve bu sayede zorlanmadan istediğiniz yere gitmeniz mümkün.
Üsküp’te gezilecek yerler
Balkanların en güzel şehirlerinden biri olan Üsküp’te görülmesi gereken çok sayıda eser var. Bu eserlerin başında; beş asırdan fazla Osmanlı himayesinde kalan şehirde inşa edilen Osmanlı eserleri geliyor. Vardar Nehri üzerindeki Taş Köprü’yü, Davut Paşa Hamamı’nı, eski Osmanlı Çarşısı’nı ve camileri gördüğünüzde kendinizi bir Anadolu şehrinde hissederken, bir yandan da devasa heykeller ve görkemli binalarla bir Avrupa şehrindeymişsiniz sanıyorsunuz.
Üsküp’e ‘heykeller şehri’ demek çok manalı zira meydanlarda, caddelerde, sokaklarda, parklarda, sitelerin bahçelerinde, kafelerin önlerinde, havuzlarda, nehrin içinde hatta çatılarda kısacası baktığınız her yerde heykellere rastlıyorsunuz. Yerel halk, milyonlarca doların bu heykellere yatırılmasının gereksiz masraf olduğunu söylemekte haklı olsa da heykeller turist olarak gelenlerin ilgisini çekiyor. Şehre ilk girdiğimizde devasa heykelleri görünce şaşırma nidaları çıkartarak biz de hayranlık duyduk ama şehirde uzun süre kalınsa zaman içinde bu heykeller insanın üstüne üstüne gelir sanırım.
Makedonia Square (Büyük Meydan)
Üsküp’te gezilecek yerlerin başında gelen meydan 18 bin 500 metrekare büyüklüğünde. Meydanda 2010 yılından itibaren günümüze kadar inşa edilen, ülke tarihine damgasını vurmuş heykeller var. Bu heykellerin en gözde olanı 22 metre yüksekliğindeki Büyük İskender’in at üzerindeki heykeli. Yunanlılar ile Makedonlar, Büyük İskender’i paylaşamadıkları için heykelin adı “Büyük İskender Heykeli” değil “Atlı Savaşçı” diye geçiyor. Taş köprünün hemen yanında Makedonyalı devrimciler Gotse Delçev ve Dame Gruev’in at üstündeki heykelleri, köprünün meydanla buluştuğu noktada sağlı sollu sizi karşılıyor. İlerledikçe Üsküp doğumlu Doğu Roma İmparatoru I. Justinyanus, I. Bulgar İmparatoru Çar Samuil, Kiril alfabesini bulan Cyril ve Methodius kardeşler, Rahibe Teresa, din ve devlet adamları, savaşçılar, atlar ve aslanlar, günlük yaşamı temsil eden birçok heykel görüyorsunuz. Meydanın etrafında tarihi binaların yanı sıra yeni yapılmış hatta yapılmakta olan binaları da görmek mümkün. Gece ve gündüz canlı ve hareketli olan meydandaki binalar otel, banka, casino, restoran ve kafe vb. olarak hizmet verirken, canlı müzik performansları da yapılıyor.
Stone Bridge (Taş Köprü)
Şehrin ortasından geçen Vardar Nehri üzerinde bulunan köprü; Osmanlı döneminde, 1451 yılında inşa edilmeye başlanmış, 1469’da yapımı tamamlanmış. 12 kemeri olan, 214 metre uzunluğunda ve 6 metre genişliğindeki köprü Fatih Sultan Mehmet himayesinde inşa edildiği için Fatih Köprüsü veya Fatih Sultan Mehmet Köprüsü olarak da anılıyor. Üsküp’ün simgelerinin başında gelen köprü eski yıllarda şehrin iki yakası arasındaki ulaşımı sağlayan tek köprüymüş. Şehrin yeni bölümünde yer alan Makedonya Meydanı ile şehrin tarihi bölgesi olan Üsküp Türk Çarşısı’nı birbirine bağlayan köprü, 1971 yılında Goce Delcev Köprüsü inşa edildikten sonra sadece yayalar tarafından kullanılmaya başlanmış.
1555 yılında olan bir deprem esnasında 4 ayağı tahrip olan köprü 1905 yılında onarılmış, 1937 yılında da biraz genişletilmiş. Büyük Meydan’dan Taş Köprü’yü geçtiğinizde Büyük İskender’in babası Makedonya Kralı II. Philip’in devasa heykeli sizi karşılıyor ki arkanıza dönüp baktığınızda köprünün karşı yakasındaki İskender ile babasının birbirine selam verdiğini görürsünüz.
Kral Philip’in heykelinin arkasında Büyük İskender’in doğumunu ve çocukluğunu, annesini tasvir eden heykeller ve fıskiyeli çeşmeler bulunuyor.
Üsküp Kalesi
M.S. 6. yüzyılda inşa edildiği düşünülen kale şehrin merkezinde, Üsküp Türk Çarşısı tarafında bir tepeye konuşlandırılmış, birçok deprem ve savaş atlatmasına rağmen günümüze kadar mevcut yapısını koruyabilmiş bir eser. Üsküp’ün ve Vardar Nehri’nin güzel manzaralarını seyretmek ve fotoğraflamak için kaleye çıkmalısınız.
Skopje Art Bridge (Üsküp Sanat Köprüsü)
Büyük Meydan’ı dolaştıktan sonra Vardar Nehri boyunca yürürken Taş Köprü’ye paralel olan Üsküp Sanat Köprüsü’ne varıyorsunuz. Sadece yayalara ayrılmış olan bu köprüde Makedonyalı önemli sanatçıların sağlı sollu heykellerini görüyorsunuz. Otuza yakın heykel ile açık hava müzesi tadında olan bu köprüde onlarca fotoğraf çekebilirsiniz. Özellikle akşam saatlerinde, hava kararmaya başlayınca ışıklandırılan köprü ve nehir harika görünüyor.
Makedonya Ulusal Arkeoloji Müzesi
6 bin metrekarelik alana sahip 3 katlı Neoklasik tarzdaki müze binası, 2014 yılında inşa edilmiş. Müzede Tarih Öncesi Arkeoloji, Orta Çağ Arkeolojisi, Lapidarium, Nümismatik gibi bölümlerdeki eserlerin yanı sıra balmumu heykeller, cam objeler, tablo ve mozaikler bulunuyor.
Şehir Müzesi
1938-1940 yılları arasında Sırp mimar Gavrilovic tarafından yapılan eski tren istasyonu, 1970 yılında müzeye dönüştürülmüş ve günümüzde Şehir Müzesi olarak hizmet veriyor. Dört bin metrekare alana sahip olan müzede; tarih, sanat tarihi, arkeoloji, etnoloji üzerine eserler bulunuyor.
Porta Macedonia (Makedonya Zafer Takı)
2012 yılında Makedonya’nın bağımsızlığına atfen yapılmış olan yapı, yeni şehre giriş kapısı niteliğinde. Üzerinde Roma İmparatorluğu ya da Helenistik motifler, kabartmalar bulunan Makedonya Zafer Takı ihtişamlı görüntüsü ile Paris’teki Arc de Triomphe (Zafer Takı)’ı aratmıyor.
Church of St. Clement of Ohrid (Aziz Ohrili Klement Kilisesi)
Makedon mimar Slavko Brezovski tarafından tasarlanan kilisenin inşası 1972 yılında başlamış ancak 1990’da tamamlanmış. Sadece kubbe ve kemerlerden oluşan rotunda tipi kilise, yakın Makedonya tarihinin en ilginç mimari örneklerinden birisi olarak kabul ediliyor.
Church of Saint Demetrius (Aziz Dimitria Kilisesi)
Ünlü Taş Köprü ve Makedonya Meydanı’na gelmeden önce Türk Çarşısı’nın bitiminde bulunan çok eski bir Ortodoks kilisesi olan St. Demetrius, St. Clement Kilisesi yapılmadan önce Üsküp’ün en büyük kilisesiymiş.
Church St. Constantine and Helena (Aziz Konstantin ve Elena Ortodoks Kilisesi)
Rahibe Teresa Anıt Evi’nin hemen yanında inşa edilmiş olan görkemli bir Ortodoks kilisesi. Şu anda kilisenin yanına çok büyük bir kule inşa ediliyor.
Rahibe Teresa Anıt Evi
1910-1928 yılları arasında Üsküp’te yaşayan, kendini insani yardıma adamış Nobel Barış Ödülü sahibi Rahibe Teresa anısına inşa edilen anıt ev, Makedonya Meydanı’nın hemen doğusunda yer alıyor. Merkez Belediyesi’nin Makedonya Caddesi üzerinde, Rahibe Teresa’nın vaftiz edildiği, bir zamanlar adı Kutsal İsa Roma Katolik Kilisesi olan yere inşa edilmiş.
Milenyum Haçı
2002 yılında Hristiyanlığın 2000. yılı şerefine Vodno Dağı’nın zirvesine inşa edilen devasa boyuttaki haç Üsküp’ün yeni simgelerinden biri olmuş. Yapımını Makedon Ortodoks Kilisesi’nin üstlendiği ve birçok Avrupa devletinin de destekte bulunduğu devasa haç sadece dini anlamda değil turistik amaçlı da ziyaret ediliyor. Şehrin hemen her yerinden görülen haç geceleri ışıklandırılıyor. Merkezden 30 dakikada ulaşılan bölge, şehri panoramik olarak görebileceğiniz ve fotoğraflayabileceğiniz en güzel yer. Belli bir noktaya kadar araçla gidilip, sonrasında teleferikle haçın bulunduğu yere varılıyormuş. Kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkânlarının olduğu alanda eşsiz şehir manzarası eşliğinde keyifli saatler geçirilebilir ama zamanımız kısıtlı olduğu için biz haçın bulunduğu alana gitmedik.
Eğer zamanınız varsa birkaç saatinizi burada geçirebilirsiniz. Aracınız yoksa Makedonya Meydanı‘ndan kalkan otobüslerle bölgeye gidip, otobüsten indikten sonra teleferikle haçın bulunduğu yere çıkabilirsiniz. Haça çıkan son teleferik saati ise 16.30.
Üsküp’teki Osmanlı eserleri
Üsküp’te Taş Köprü’nün yanı sıra diğer önemli Osmanlı eserleri: Mustafa Paşa Camii, Davut Paşa Hamamı, Murat Paşa Camii, Türk Çarşısı ve hanlar…
Mustafa Paşa Camii
Balkanlar’daki en etkileyici cami olduğu söylenen Mustafa Paşa Camii; 1492 yılında Sultan II. Bayazit ve I. Selim zamanında vezir olan Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. Bir Orta Çağ kilisesinin temelleri üzerine inşa edilen cami, Üsküp Kalesi’nin karşısındaki tüm bölgeye hakim bir tepede yer alıyor. 1963 depreminde hasar gören bina, 1968’de tamamen yenilenmiş, 2011’de de tekrar bakımı yapılmış.
Davut Paşa Hamamı
Taş Köprü yakınında, Türk Çarşısı’nın başlangıcında bulunan tarihi hamam. 15. yüzyılda inşa edilmiş. Hamam ikisi büyük olmak üzere farklı boyutlarda on üç kubbeyle örtülmüş. Kubbelerin tamamı hala sağlam. Hamamın dışı aynen korunmuş, içi restore edilerek günümüzde Makedonya Ulusal Galerisi adıyla sanat galerisi olarak hizmet veriyor.
Stara Skopska (Türk Çarşısı)
Çarşı, Üsküp’ün en büyük yaşam alanlarından biri olarak kültürel ve tarihî özelliğe sahip. Çarşıda dolaşırken Türkçe simitçi, tatlıcı, kebapçı, lahmacuncu tabelalarını görünce kendinizi Anadolu’daki küçük bir kasabadaymış gibi hissediyorsunuz.
Murat Paşa Camii
Türk Çarşısı’nın merkezinde bulunan hamam ve çevresindeki dükkanların karşısında yer alan Murat Paşa Camii, 1802-1803 yılları arasında inşa edilmiş. Sade bir mimarisi olan caminin hemen yanında bir çeşme, avlusunda ise 1937 yılında inşa edilmiş olan şadırvan bulunuyor.
Yeme- içme
Üsküp mutfağı, Türk mutfağı ile benzerlik gösteriyor. Yemeklerin genelinde soğan, sarımsak ve biber kullanılıyor. Popüler Makedon lezzetleri arasında; çömlek kaplarda, kömür ateşinin üzerinde hafif hafif pişirildikten sonra kırmızı biber ve kızgın tereyağı ile hazırlanmış sosla servis edilen kuru fasulye Tavče gravče (Tafca grafca) ve tuzlu veya tatlı sunulabilen kızarmış hamur mekitsa (Mekici) ilk akla gelen lezzetler. Kuzu etinden yapılan güveç, kebaplar, köfte, kıymalı dolma, lahana ve patates yemekleri de Makedon mutfağının tercih edilen lezzetleri arasında yer alıyor. Kuzey Makedonya’nın ulusal içeceği mastikadır. Bunun yanı sıra yerel şarapları ve rakijaları da ünlüdür.
Ne zaman gidilir?
Üsküp her mevsimde ziyaret edilen hareketli bir şehir ancak gidilecek en ideal zaman nisan ve haziran ayları arası. Temmuz- Ağustos aylarında hava sıcaklığı 30 derece ve üzeri olduğundan açık havada dolaşmak zor olabilir. Kış aylarında hava sıcaklığı en düşük -4 derece oluyormuş. Soğuk hava rahatsız etmiyorsa, çok üşüyen biri değilseniz; yılbaşı öncesi kurulan Noel pazarlarını ziyaret etmek için kasım ayı ortasından aralık sonuna kadar da gidebilirsiniz. Zaten küresel ısınmadan dolayı artık eski kışlar olmuyor.
Nerede kalınır?
Üsküp’te; Makedonya Meydanı çevresinde ya da Old Town denilen eski şehir bölgesinde çok sayıda konaklama seçeneği var. Biz eski şehir tarafında Hotel De KOKA’da konakladık ve memnun kaldık. Otelimiz görülecek yerlere yürüme mesafesinde olduğu için aracımızı otelin otoparkına bıraktık, merkezde otopark yerleri kısıtlı olduğundan otopark sorunu yaşamamış olduk. Makedonya’da yanlış yere park etmenin cezası fazlaymış!
Alışveriş
Bizim alışverişe ayıracak zamanımız olmadığı için sadece magnet aldık. Zaten şehirde alışveriş yapılabilecek fazla yer yokmuş. İlla bir şeyler almak isterseniz Büyük Meydan’daki City Center, Skopje City Mall ve Capitol gibi AVM’lere bir göz atabilir ya da eski çarşıda otantik ürünler bulabilirsiniz.
Aklınızda bulunsun!
Üsküp’e vizesiz gidiliyor olması avantaj. Bu sebeple sadece hafta sonunu geçirmek için bile ziyaret edenler oluyor. Beklentilerinizi bilmiyorum ama sadece Üsküp’ü görmek için o kadar yol gidilmez diye düşünüyorum. Oraya kadar gitmişken ekstra bir-iki gün daha ayırın; Üsküp’e 15 km uzaklıktaki Matka Kanyonu’nu, 2 saat 45 dakika mesafedeki Ohrid’i ya da 2 buçuk saat uzaklıktaki Bitola (Manastır)’yı da görün derim.
Makedonya para birimi dinar. Biz döviz bürosunda euro bozdurduk ama TL de bozdurmak mümkünmüş. Bu arada otelimizin yanında Türk bankası vardı.
Ülkenin resmi dili Makedonca ancak çok uluslu yapısı nedeniyle ülkede Arnavutça, Boşnakça, Sırpça ve Türkçe de konuşuluyor. Yabancı diliniz yoksa fazla sorun etmeyin, mutlaka Türkçe bilen birine ya da Türk’e rastlıyorsunuz.
Biz karşılaşmadık ama yan kesicilere dikkat etmek gerektiği söyleniyor!
Seyahatiniz bol olsun, sağlıcakla…